Göktaş'ı yakalatan kaza ve Thodex'ci Özer'in Arnavutluk'taki "garip" bağlantısı
Kaçak göçmenlerin kazası
Göktaş'ı yakalatan kaza ve Thodex'ci Özer'in Arnavutluk'taki "garip" bağlantısı
Adalet Bakanlığı'ndan görüştüğüm bir kaynak, Göktaş'ın yakalanamaması konusunda İstanbul Emniyeti'nin etkili olduğunu değerlendirildiğini aktardı. Aynı kaynağım, İstanbul Emniyeti'nin yeterince olayın peşine düşmediğine dikkat çekti
Türkiye'yi yakından ilgilendiren iki ayrı kriminal olay, ülke gündeminde öne çıktı, geçen hafta.
İlki, Akademisyen Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesiyle ilgili yürütülen adli soruşturmanın firari sanığı emekli Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu Levent Göktaş'ın Bulgaristan'da yakalanması.
Büyüteç okurları, Hablemitoğlu dosyasının önemli şüphelilerinden TSK Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) eski mensubu Göktaş'ın "neden yakalanamadığı" konusundaki yazıları anımsayacaktır.
Birkaç cümleyle özetlemek gerekirse; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma çerçevesinde aranan ÖKK'dan ihraç Gökhan Nuri Bozkır'ın Ukrayna'dan Türkiye'ye gelmesi sonrasında Göktaş'ın adı dosyaya girdi.
Ardından 8 Haziran'da başlatılan operasyonda, gözaltı listesindeki şüpheliler tek tek yakalanmasına karşın, sadece Göktaş yakalanamadı.
Savcılığın gözaltı işlemi yapılması talimatını verdiği Ankara ve İstanbul Polisi, Göktaş'ı elinden kaçırdı.
Siyaset ve emniyetin yanında çok geniş çevresi olan Göktaş'ın kayıplara karışması sonrasında "köstebek" şüphesi ve firarda yaşananlar gündeme geldi.
İşin içine Sezgin Baran Korkmaz'la yaşadığı ticari sorunun çözülmesinde Göktaş'ı avukat olarak görevlendiren ünlü iş insanı İnan Kıraç girdi. Kaldı ki; Göktaş, firardan önce en son Kıraç'a ait holding binasında görülmüştü. Savcılığın holding binasında yaptırdığı aramada Göktaş'ın izine rastlanamadı.
Levent Göktaş
Kaçak göçmenlerin kazası
Nihayetinde, Göktaş'ın yasadışı biçimde girmeye çalıştığı Bulgaristan sınırında yakalandığı geçen hafta ortaya çıktı.
Güçlü bilgilere rağmen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yönetimindeki Türk Polisi ve Jandarması'nın üç ay boyunca yakalayamadığı Göktaş'ı, Bulgar Sınır Polisi henüz sınırdan girişi sırasında enseledi.
Göktaş'ın yakalanmasının perde arkasını soruşturmayı başından itibaren yakından takip eden T24'ten Asuman Aranca kaleme aldı.
Bu konuda ulaştığım bilgileri aktarayım.
Göktaş'ın Bulgaristan'ın Türkiye sınırındaki Svilengrad ilçesinde yakalanmasında büyük şanssızlık yaşadı!
Şöyle ki; AB üyesi olduktan sonra Bulgar yönetimi sınırın kendi tarafından yasa dışı geçişlere karşı eskiye göre daha yoğun önlem alıyor. Ayrıca, ağustosta Burgas'ta içinde kaçak göçmen bulunan bir otobüsün karıştığı trafik kazasında iki polisin yaşamını yitirmesi üzerine Bulgar yönetim sınır hattındaki güvenlik birimlerinin yöneticilerini görevden alarak yenilerini atadı.
Görev değişikliğiyle birlikte Türkiye sınırından kaçak geçişlerin önlenmesine ağırlık verilmesi, Kapıkule'ye 6 kilometre mesafedeki Slivengrad bölgesinde etkili oldu.
Yakalanmadan bir hafta kadar önce Bulgaristan'a kaçan Göktaş işte bu yoğun önlemlere takıldı.
Türkiye'de yakalamadı, Bulgaristan'da enselendi
Sonrasında gelişen süreçte MİT'in bilgisi oldu. Bilginin Adalet Bakanlığı'na ulaşmasıyla birlikte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinden Göktaş'ın Bulgar makamlarınca serbest bırakılarak bir kez daha kayıplara karışması olasılığını ortadan kaldırmak amacıyla Interpol'ün kırmızı bülteni çıkartıldı.
Dolayısıyla Göktaş, Bulgaristan'da yakalanıncaya kadar Türk güvenlik birimlerini atlatmayı başardı.
Türkiye sınırları içinde Göktaş'ın neden yakalanamadığının yanıtı, önümüzdeki süreçte belki yapılacak başka bir soruşturmayla gün yüzüne çıkacak. Belki de Türkiye'ye getirilmesi halinde Göktaş, cinayet yargılaması sırasında bağlantıları hakkında bilgi verecek.
Emniyet kaynaklarından aldığım bilgiye göre savcılık, gelecekte ortaya atılabilecek "ihmal" iddialarını hesap ederek Göktaş'ın geriye dönük bıraktığı izleri birer birer topladı. Kayıtlar, belgeler, yazışmalar ve bilhassa MOBESE'ler başta olmak üzere kamera kayıtları Ankara'ya getirildi.
Göktaş konusuna devam ederken, birbiriyle bağlantılı anekdot aktarayım.
Antalya ve İstanbul'da saklandığı evler
Göktaş'ın daha ilk aşamada İstanbul'dan Antalya'ya kaçtığında kendisine yardımcı oldukları gerekçesiyle haklarında adli soruşturma başlatılan iki kişi vardı.
Bunlardan birisi emekli polis olan A.G. idi. Ankara'dan gelen bilgi üzerine Antalya Emniyeti, verilen adreste arama yaptı ancak Göktaş'ı yakalayamadı. Antalya'da 6 aylık villa kiralamasına karşın söz konusu evde kalmayan Göktaş'ın, emekli polis A.G.'nin kayınvalidesinin evinde kaldığı belirlendi.
A.G.'nin kendi evinde yapılan arama sırasında A.G.'nin çocuğunun anneannesinin evine giderek yaşananları anlatması üzerine Göktaş, kaldığı evi terk etti. İkinci eve yapılan baskında da Göktaş bulunamadı.
Sürecin devamında İstanbul'a gelen Göktaş bu kez berberi C.D.'nin evinde geceledi. Birkaç gece berberinin evinde konaklayan Göktaş, sonrasında bilindiği üzere Kıraça Holding binasına girdikten sonra sırra kadem bastı.
Göktaş'ın Bulgaristan'da yakalandığı sırada bazı telefon numaralarının yazılı olduğu kağıt parçasının bulunduğu ifade ediliyor. Göktaş'ın İstanbul'dan ikinci kaçışından sonra cep telefonunu tamamen kapatan Göktaş'ın başkasına ait telefonu kullanarak iletişim sağladığı belirtiliyor.
Bu arada Adalet Bakanlığı'ndan görüştüğüm bir kaynak, Göktaş'ın yakalanamaması konusunda İstanbul Emniyeti'nin etkili olduğunu değerlendirildiğini aktardı. Aynı kaynağım, İstanbul Emniyeti'nin yeterince olayın peşine düşmediğine dikkat çekti. Kaynağım, emniyet birimleri arasında koordinasyon eksikliğinin görüldüğünün altını çizdi.
Göktaş'la ilgili artık uluslararası hukuk süreci başlatıldı. Bulgaristan Göktaş'ın Interpol üzerinden iade edilmesini sağlayacak yargılamayı başlattı. Bu yargılama beklendiği gibi kısa sürede tamamlanamayabilir.
Bakarsınız Bulgaristan, Türkiye'nin gönderdiği iade evrakındaki bilgi ve belgeleri yeterli görmeyip Göktaş'ı salıverir. Az da olsa öyle bir olasılık var. Zaman içinde görülecek ne olduğu?
Geldiğinde vereceği ifadeler, anlatacakları bazılarını uykusuz bırakacak zannımca.
Thodex'ci Özer'i koruyan zırh
Göktaş konusundan sonra aktaracağım diğer konu, Thodex'ci Faruk Fatih Özer'in Arnavutluk'ta yakalanmasıyla ilgili elde ettiğim bilgiler.
Hatırlamam gerekirse, on binlerce kişiyi mağdur eden Özer, geçen yıl nisan ayında Arnavutluk'a kaçtı. Hatta Özer'in Arnavutluk'ta kaldığını belirlenmesi üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü'nden oluşturulan özel ekip Tiran'a gönderildi. Dahası, Özer'le makamında fotoğraf çektirdiği ortaya çıkan İçişleri Bakanı Soylu, mevkidaşı ile görüşüp Özer'in yakalanması talep etti. Ancak aradan geçen sürede olumlu yanıt gelmedi Türkiye'ye.
Özer, geçen hafta Arnavutluk'ta kaldığı yerde yakalandı. Türkiye, Interpol ve Dışişleri Bakanlığı üzerinden Özer'le ilgili iade evrakını yolladı. Hakkındaki kırmızı bülten gereğince tıpkı Göktaş'ta olduğu gibi iade amacıyla yargılanmaya başlandı.
Aldığım bilgiye göre; Özer, ülkenin önemli kentlerinden Elbasan'da yaşadı. Ve burada Özer'e en yakın isim Arnavutluk Futbol Federasyonu Başkanı'nın yeğeniydi!
Diğer bir deyişle, Özer bu kişinin korumasındaydı. Ayrıca, Özer'in ülkeye gelişi sırasında da aynı kişi tarafından karşılandı. Barınması sağlandı.
Özer yakalandığında da yanında aynı kişi vardı.
Tabloya bakıldığında, spor camiasında herhangi bir faaliyeti olmayan Özer'in, yabancısı olduğu ve hiç tanımadığı bir ülkede bir yıldan fazla süre doğrudan olmasa da dolaylı olarak spor dünyası çatısı altında sorunsuz yaşamasının sırrı ne olabilir? Hangi bağlantılar veya isimler, hangi koşullarda devreye girmiş olabilir? Şimdi koruma zırhı neden ortadan kalktı?
TOLGA ŞARDAN / T24