Güneydoğu’da Eğitim Neden Geriliyor?

“Öğretmen tayinleri durdurulmalı”

Güneydoğu’da Eğitim Neden Geriliyor?


Güneydoğu’da Eğitim Neden Geriliyor?

Merkezi Diyarbakır’da bulunan Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi’nin (DİERG), kent ve bölgenin eğitim durumuna dair hazırladığı rapora göre, bölgede eğitim geriliyor.

Uzmanlar, pandemi nedeniyle gerilemenin kaçınılmaz olduğunu söyleyerek, önlem alınması çağrısında bulundu.

Bölgenin eğitimde geri kalmasının nedenlerinin belirlenebilmesi amacıyla rapor hazırlayan DİERG, resmi verilere yer verdi.

Raporun girişinde Diyarbakır’daki okulların mevcut durumlarına dikkat çekilerek, Diyarbakır’da derslik başına düşen öğrenci sayısının 25,2 olduğu belirtildi. Kentin en kalabalık sınıfları ise Kayapınar ilçesinde bulunuyor. Kayapınar ilçesinde derslik başına 52,7 öğrenci düşerken, bu oran şehrin en kalabalık ilçesi olan Bağlar’da 44,3 olarak kayıtlara geçti.

Eğitim sorununu diğer bölgelerle karşılaştırmak için uluslararası sınav verilerini inceleyen DİERG, şu sonuçlara vardı:

-Bölge, Türkiye’deki bölgeler arasında sadece en geride değildir, aynı zamanda diğer bölgelerle arasındaki fark büyüktür ve tarihseldir.

-Veriler, bölgenin kendi içindeki eğitim eşitsizliğinin de varlığının, yapısallığının, kronikliğinin, derinliğinin ve yaşantıya etkisinin güçlü ipuçlarını vermektedir.

-Diyarbakır ve bölgede derin bir kriz olarak eğitim süreçleri; her biri yapılandırıcı, yönlendirici, itiraz edebilici ve baskı kurabilici etken olmalarına rağmen eğitimin bileşenleri, bölgenin siyasi temsilcileri ve siyasileri, bürokrasisi, meslek odaları, sivil toplum ve aktivist gibi dinamikler bu problem alanına ilgi göstermemektedir.

“Öğretmen tayinleri durdurulmalı”

DİERG’in raporun sonuç bölümünde yer verdiği bazı öneriler ise şöyle:

-Bölgenin eğitimde Batı Marmara bölgesinin başarı ortalamasını yakalayıncaya kadar öğretmenlerimizden bölge dışına tayin istememeye, bölge dışında görev yapan öğretmenlerimizi de bölgeye tekrar dönmeye davet ediyoruz.

-Devlet okullarında çalışan öğretmenlerin okul ve sınıf içindeki motivasyonlarının düzeyi belirlenerek okulu ve öğrencileri için mesleğin gerektirdiği performansı gösterebilmesi amacıyla tamamlayıcı destek sağlanabilir.

-Pandemi kaynaklı akademik bilgi eksiğini gidermek için hafta sonu kursları düzenlenebilir.

-Diyarbakır’da “hibrit eğitim” adı altında aynı ya da farklı okul türleri aynı okul binasında eğitime devam etmektedir. Bu yerinde bir kavramsallaştırma değildir ve bu uygulama uygun değildir. Gerekli okullaşmanın ne zaman sağlanacağı kamuoyuna ilan edilmelidir.

-Diyarbakır’da kademeler arasında örgün eğitime devam eden öğrenci sayısı azalmakta ve özellikle liseye devam eden öğrenci sayısında belirgin azalma olmaktadır. Ortaokul ve liseye geçişlerde örgün eğitime devam eden öğrenci sayısının arttırılması gerekmektedir.

-“Yaşayan Diller ve Lehçeler” dersi için ek öğretmen ihtiyacı belirdiyse kamuoyuna bilgi verilebilir.

-Seçmeli derslerden en az birinin yeteneğe, ilgiye göre tercih edilmesi tavsiye edilebilir.

-Kütüphanelere kitap sağlanmalıdır.

-Ücretli öğretmen alımına sınırlama getirilmelidir.

-İmam Hatip liseleri ve Meslek liselerinde ders yükünden fazla öğretmen bulunması durumunda il genelinde dağılım yeniden yapılmalıdır.

-Okul yöneticilerinin gelir kaybının önüne geçmek suretiyle (yani ek zam ile) ek dersten muaf tutulmalıdır.

Ebeveynlere uyarı

Raporu VOA Türkçe’ye değerlendiren DİERG Koordinatörü Prof. Dr. Aziz Yağan, kalabalık sınıfların niteliğinin değiştiğini söyledi. Pandeminin bölgenin eğitimde geri kalmasında önemli etkiye sahip olduğunu vurgulayan Yağan, “10-20 yıl önce öğrencilerin akademik başarı amacıyla kalabalıklaştırdığı sınıflar artık pek yok. Pandeminin eğitim ortamlarından uzaklaştırdığı, akademik heyecanı ve bağı zayıflattığı, işsizlik ve ekonomik sorunların ailesini hane içinde ve dışında zorladığı öğrencilerden oluşan kalabalık sınıflar var artık. Bakanlık pandeminin neden olduğu akademik geriliği giderici telafi eğitimi vermedi. Kalabalık sınıflar, anlatılana adapte olamayan öğrenciler, yaygın ve sık rastlanan disiplinsizlik, sınıf tekrarının olmaması okulları zorluyor. Kalabalık sınıflar yüzünden de bir ders boyunca öğretmenin bir öğrenci ile ilgilenme süresi 30 saniyeyi bulmazken iyileştirme yerine daha kötüsünün yaşanmaması için çaba sarf ediliyor” diye konuştu.

Raporun asıl muhatabının ebeveynler olduğuna dikkat çeken Yağan, ebeveynlerin öğrencilere ilgisinin düşük düzeyde olduğunu söyledi.

Bazılarının ilgiyi tamamen yitirdiğini ifade eden yağan, “Kimi ebeveyn ortaokula geçen öğrencisine olan ilgisini tamamen yitirmektedir. Bunun önüne geçilmediği sürece eğitim sorunlarımız devam edecektir. Belki de kimi ebeveyn öğrencisinden aşırı beklentiye girmekte olabilir ve ortaokula geçince bu beklentisi karşılıksız kalıyor olabilir, bilemiyoruz. Sınıf öğretmeni ilkokulda öğrenciyi başarı açısından gerçekçi bir şekilde değerlendirebilmeli, ebeveyne fikirlerini, kanılarını özgürce söyleyebilmeli ve ebeveyn bunları da dikkate alabilmeli” ifadelerini kullandı.

En büyük etken pandemi

Eğitim-Sen Diyarbakır 1 No'lu Şube Eş Başkanı Emine Akşahin ise eğitimdeki gerilemenin en önemli nedenleri arasında pandeminin bulunduğunu vurguladı.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Akşahin, “Bölgede 2 yıla yakın bir süre eğitime katılmayan öğrenciler vardı. Sizce bu eğitimin gerilemesinin temel nedenlerinden biri değil mi? Anadilde eğitim görememe, eğitime erişememe, sosyo-ekonomik durumu düşük olan öğrencilerin gerekli olacak kadar yararlanamadığı da düşünürsek eğitimin gerilemesi kadar doğal bir durum yok. Ekonomik kriz nedeniyle servis ücreti arttı. Bu birçok öğrenci servisten ayrılmak zorunda kaldı. Sabah yol yürüyen öğrenciler var. Okula aç gelen, derse konsantre olamayan öğrenciler var. Kırsal kesimde gene aile anadilinde eğitim görmediği için zaten sınavlarda sürekli takılan öğrenciler var” dedi.

Bölgede çocuk işçiliğinin fazla olması nedeniyle eğitimde gerileme olduğunu dile getiren Akşahin, “Kendi zamanlarını eğitime değil çalışmaya vererek yaşıyorlar. Bütün bu yaşanan durumlar varken öğrencilerin başarısının yüksek olmasının yolu var mı?” şeklinde konuştu.

Akşahin, sorunların çözümü için Milli Eğitim Bakanlığı’nın harekete geçmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

“Pandeminin hasarını henüz tamir edemedik”

Bölgedeki durumu VOA Türkçe’ye değerlendiren Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Ramazan Tekdemir ise, pandeminin yarattığı sorunlarla birlikte, derslik ve öğretmen açığının öne çıktığını söyledi.

Derslik açığının yeni yapılacak okullarla giderileceğini ifade eden Tekdemir, “Pandemi son 2 yıla damgasını vurdu. Şu anda pandeminin neden olduğu hasarı tamir etmiş değiliz. Onun da getirdiği birtakım problemler var. Bunlarla birlikte bölgede çok ciddi bir öğretmen açığı yok. Bazı spesifik alanlarda öğretmen ihtiyaçları var” dedi.

Bakanlığın okullara bütçe ayırması gerektiğini de söyleyen Tekdemir, şu önerilerde bulundu:

“Okulun kendi bütçesiyle ayakta kalması lazım. Okul bütçeleme sistemine geçmemiz lazım. Geçmediğiniz takdirde okulların ihtiyaçlarını bildirmede birtakım zorluklar yaşarız. Okulların kendilerine özgü bütçeleri olması lazım, bazı temel ihtiyaçları bu bütçeden karşılamaları gerekiyor. Öğrencilerin ders kitabı anlamında çok ciddi problemleri yok. Eğer ders kitabı öğretmen ve öğrencinin ihtiyacını karşılamıyorsa, öğretmen ek kaynak ihtiyacını dile getiriyorsa, bakanlığının envanter oluşturulması, öğretmenlerle bunu istişare ve analiz ederek öğrenci en uygun kaynaklar temin etmek için mekanizması işletmesi lazım. Milli Eğitim Bakanlığı okulları yönetirken okul idarecilerini çok yoğun bir şekilde dahil etmesi lazım. Öğretmenlerin eğitim fakültelerinde alanında ve pedagojik formasyon alanın da çok ciddi eğitim görmesi lazım. Öğretmen ne kadar kaliteliyse eğitim öğretim sistemi o kadar kalitelidir.”

Tekdemir ayrıca, tek tip eğitim modelinden vazgeçilmesi gerektiğine de dikkat çekerek, durumları benzer öğrencilerin biraraya getirilerek, ayrı bir müfredat uygulanması gerektiğini savundu.

VOA