Güneydoğu’daki STK’lar ‘Kürt Sorunu’na çözüm arıyor
Çözüm için kim, ne önerdi?
Güneydoğu’daki STK’lar ‘Kürt Sorunu’na çözüm arıyor
DİYARBAKIR —
Güneydoğu’daki çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütlerinin temsilcileri, Kürt sorununun çözüm yollarını tartışmak üzere Diyarbakır’da biraraya geldi. Toplantıdan sonra VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan katılımcılar, en çok ana dil sorununa vurgu yaptı.
Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu tarafından düzenlenen “Kürt meselesinde çözüm için sivil toplum buluşması” başlıklı toplantıda, Kürt sorunu tartışmaya açıldı. Platformdan yapılan yazılı açıklamada, “Demokratik çözüm zemininden uzak, güvenlikçi politikalar ve şiddet yöntemleri tüm toplumu olduğu gibi bizleri de fazlasıyla kaygılandırmaktadır” denildi. Toplantıya, bölgede bulunan çok sayıdaki sivil toplum, meslek, hak ve iş örgütlerinin temsilcileri katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Kürt sorununun sadece seçim dönemlerinde gündeme gelmesinden rahatsız olduklarını söyledi. Konunun seçim stratejileriyle tartışılacak bir sorun olmadığını vurgulayan Eren, meseleye sadece güvenlik perspektifinden bakılamayacağını da ifade etti.
Türkiye’deki birçok sorunun kaynağının Kürt meselesi olduğunu savunan Eren, “Bize göre bu ülkenin hukuk, özgürlük, insan hakları, ekonomik sorunlarının temelinde Kürt meselesindeki çözümsüzlükteki ısrardır. Öyle bir noktaya geldik ki; hak ve özgürlükleri talep etmekle, Kürt meselesini dile getirmek artık aynı noktada. Bu anlamda eğer biz Kürt meselesini çözemezsek, ülkedeki demokrasi sorununu da özgürlükler alanındaki sorunlarını da çözemeyiz. Sorumluluğunu üstlenmek istemek herhangi bir aktör lehine ya da herhangi bir taraf lehine bu soruna yaklaşmak niyetiyle birarada değiliz” dedi.
Eren, şiddetin çözüm yöntemi olmadığına dikkat çekerek “Bulunduğumuz dönem itibariyle artık bu sorunların demokratik zeminde, diyalog, iletişim kanallarıyla barışçıl çözümünü savunmak için biraradayız” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından toplantı basına kapalı devam etti.
Çözüm için kim, ne önerdi?
Katılımcılar, toplantıda dile getirdikleri çözüm önerilerini VOA Türkçe mikrofonlarında da anlattı. Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz, çözüm için ilk adımın ana dil alanında atılabileceğini söyledi. Dilsiz, Kürt sorununun 100 yıllık bir geçmişi olduğunu savunarak “Ana dil bizim için önemli. Kolektif olarak Kürtlerin gerçek anlamda tarihi ve kültürel sorunlarını çözebilmek ve buna ilişkin bir perspektif geliştirebilmek için sürekli yaşadığımız sürekli gündemde olan ana dil meselesinin bir anlamda çözülmesi ve Kürt meselesinin çözümüne ilişkin ilk adım olarak atılması gerekiyor” dedi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilcisi Murat Aba ise ana dil alanındaki adımların yeterli olmayacağı görüşünde. Aba, Kürtlerin statü sahibi olması gerektiğini savunarak “Kürt sorununun çözümü için aslında Kürtler çok temel bir şey istiyor. Her insanın hakkı neyse Türkiye’deki bir Türk’ün hakkı neyse Irak'taki bir Iraklının hakkı ne ise ya da Suriye'deki bir arabın, hakkı ne ise aynı şeyleri istiyor. Kürt meselesine sadece buradan bakıldığı zaman eksik kalır. Kürtlerin ana dili, ana dilde eğitim hakkı ya da uçakta Kürtçe konuşması meselesi değil. Artık bu Kürtler kendilerinin var olduğu âdem merkezi bir yönetimle yaşamak istiyor. Yani kendi kararlarını kendileri vermek istiyorlar” değerlendirmesini yaptı.
Kürt siyasetinin 12 Eylül darbesinden sonra meclise gönderdiği ilk milletvekillerinden olan Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş, Kürt sorununun bugüne kadar konuşulmayan yönünün kalmadığını dile getirdi. 1991’de Meclis’te Kürtçe konuştuklarını ve bunun kayıtlara bilinmeyen dil olarak geçtiğini ifade eden Yurtdaş, “Aradan 33 yıl geçmiş ama hala parlamentoda Kürtçe konuşulduğu zaman hatta Özbekçe Lazca da dahil oldu, x olarak ya da bilinmeyen diller olarak tutanaklara geçiyor. Yani bu, Türkiye'nin bir ayıbıdır. Bu meseleyi bilimle, akılla, sosyolojiyle edinilmiş deneyimlerle açıklamak mümkün değil. Tarif edildiği üzere Kürt anasını görmesin sendromun niteliğinde bir hastalık gibidir. Bu hastalıktan Türkiye'nin de cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin kurtulması gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SESI Diyarbakır Şube Eş Başkanı Yıldız Ok Orak ise Alper Gezeravcı’nın uzaya gidişini örnek verdi. Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorunun çözülmeyeceğini savunan Ok Orak, “2024 yılındayız, uzaya astronot gönderiyoruz ama hala ana dilimizi burada konuşamıyorsak bu bizim ne kadar çelişkili bir toplumda bir ülkede yaşadığımızın göstergesidir. Bu sorunların artık çözülmesi gerekiyor. Çözüm, yolunda diyalogdur” dedi. Ok Orak, toplantıya çok sayıda kişinin katılmasını “Bu demektir ki artık herkesi çok rahatsız eden herkesin artık son noktasına gelmiş olan bir sorun var ortada” şeklinde yorumladı.
Gün boyu süren toplantının ardından hazırlanan sonuç bildirgesi, gelecek hafta içinde açıklanacak.
VOA