Habertürk yazarı: Abdülhamit Gül’ün hedefinde Süleyman Soylu olsun ya da olmasın…
Bakan Gül unutmamalı ki bu noktaya birdenbire gelmedik
Habertürk yazarı: Abdülhamit Gül’ün hedefinde Süleyman Soylu olsun ya da olmasın…
"Sosyal medyanın adalet dağıtan mahkemelere dönüşmesi başlı başına bir problem. Fakat Bakan Gül unutmamalı ki bu noktaya birdenbire gelmedik"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, annesine hakaret eden bir kişinin serbest bırakılmasına sosyal medya hesabından tepki göstermişti. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de bu mesajın ardından “İster yürütmede ister yargıda bir görev üstlenmiş olalım, hepimiz yasa tenfiz memurlarıyız. Kanunları beğenmiyorsak, kanunu uygulayan hakimi değil, kanunu eleştirmemiz gerekir” açıklamasında bulunmuştu. Bu ifadeler Soylu’ya yanıt olarak yorumlanmıştı.
Kübra Par da bugünkü köşe yazısında konu hakkında şunları yazdı:
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün "Klavye başına geçip sosyal medyada bana her gün tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum: Kimse yargıya parmak sallayamaz" sözleri dün gündeme damgasını vurdu.
Aslında Bakan Gül daha önce de sosyal medyada her hafta bir yenisi eklenen #tutuklansın ya da #serbestbırakılsın kampanyalarını eleştirmişti.
Fakat bu seferki sözleri annesine küfreden zanlının serbest bırakılmasına tepki gösteren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya karşı bir yanıt olarak yorumlandığı için etkisi çok büyük oldu.
Tesadüf müdür yoksa Bakan Soylu’ya karşı bir ima da barındırıyor mudur bunu net olarak bilmemiz zor ama cümleleri arasında “Bu tür değerlendirmelere bazen teknik uzmanlığını varsaydığımız kişilerin de iştiraki düşündürücüdür. Yargı kimsenin sıfatına bakmaz, kanun önünde herkes eşittir. İster yürütmede ister yargıda görev üstlenmiş olsun hepimiz yasa tenfiz memurlarıyız” demesi bu ihtimali artırıyor.
Annesi 45 gündür ağır hasta olan Soylu’nun duygusal bir tepki vermesini elbette anlıyoruz. Bu vesileyle acil şifalar dileyelim…
Öte yandan hedefinde Bakan Soylu olsun ya da olmasın Abdulhamit Gül’ün sözleri özü itibarıyla doğru çünkü 2 yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suçta tutuklama yasaksa, hakaret suçu da bu kapsamdaysa mağdur ayrımı yapılamaz. Hakarete uğrayan bu duruma elbette isyan edebilir ama yapılacak tek şey ilgili yasayı gözden geçirmek olabilir…
Zaten sosyal medyanın adalet dağıtan mahkemelere dönüşmesi başlı başına bir problem. Fakat Bakan Gül unutmamalı ki bu noktaya birdenbire gelmedik.
Müebbet cezası alan onlarca kişi sonradan beraat etti. Siyasetin yargı üzerinde etkisi olmadığını kimse iddia edemez. Adalet sistemine güven yıllar içinde darmadağın oldu.
İşte kendisi de söylüyor: “Kaynar kazanı döküyor serbest kalıyor, süt kazanına giriyor tutuklanıyor.”
Toplum vicdanını yaralayan bu tür kararlar karşısında halkın isyan etmesi anlayışla karşılanmalı…
Bu arada savcılar ve hâkimler siyasi atmosfere ya da sosyal medya kampanyalarına değil dönüp kendi vicdanına bakmalı. Sonra da verilen kararın gerekçesi şeffaf bir biçimde halka anlatılmalı…
Ben Bakan Gül’ün yargı reformu konusunda da son derece istekli olduğunu, siyaseten de bunun mücadelesini yürüttüğünü düşünüyorum.
Ama bilmeli ki yargıya güveni inşa etmek hiç kolay olmayacak…
Bu arada süt kazanına giren adamın yaptığını da hafifletmemek lazım. Sonuçta evinin küvetine marketten aldığı sütü doldurmadı, içtiğimiz sütleri toplayan firmada yaptı bu iğrençliği! Toplum sağlığına direkt tehdit söz konusuydu yani…
Habertürk, Independent Türkçe