Hacihambi kadar olmak

Hacihambi, bütün Kıbrıslılara örnek olabilecek bir konuda kendi devletini dava etti.

Hacihambi kadar olmak




ERDOĞAN ÖZBALIKÇI  YAZDI.

Hacihambi kadar olmak

1963 ten 1974e kadar olan zamanda  Kıbrıs’lı Türkler ve 1974’te Kıbrıslı Rumlar milliyetçiliğin yol açtığı çatışmalarda büyük kayıplara uğradılar.

Bu kayıpların  karşılanmasında ne Kuzey ne de Güney yönetimleri doğru adımlar atamadılar.

Devletin, başta olanların çıkarını savunan biir sistem olduğunu anlamak için,  alınan kararların kimlere yaradığını incelemek yeterlidir.

Kuzey’de mal ve mülkünü bırakıp, Güney Kıbrıs’a   giden birçok Rum, mülkiyet konusunda büyük kayıplara uğradı.

Kapalı Maraş, toplumlararası görüşmelerde, birçok kez Rumlara verilecekken, Rum yönetimi Maraş’ı almak yerine, Maraş konusunu propaganda malzemesi olarak kullanmayı seçti.

Maraşlı Rumlar, haksızlıklara uğradıklarını ve Rum yönetiminin kendilerini gerçekte önemsemediğini birçok kez savundular.

Kapalı Maraş’ta kalan gayrı menkullerini kullanamadığı için uğradığı kaybın tazmini talebiyle Rum yönetimi aleyhine dava açan Rum eski Yüksek Mahkeme yargıçlarından Dimitrios Hacihambi’nin davası  Salı günü Kıbrıs İdare Mahkemesi’nde görülmeye başladı.

Rum basınına göre davacı Hacihambi, avukatı aracılığıyla, başvurusunda maksadın kullanım kaybı için tazminat almak olmadığını, asıl amacının “devletin, yükümlülüğünü kabul etmesi ve yıllardan beridir zararın eşit paylaşılmasına özen göstermeyi ihmal ettiğini anlamasını sağlamak” olduğunu beyan etti.

Hacihambi Kıbrıs  Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada,   bir hukuk devletinde zararın vatandaşların bir kesimine bırakılmaması, bütününe eşit dağıtılması gerektiğini ancak Rum yönetiminin 1974’te uğranılan zararı 45 yıldır sadece “yerinden edilmişlerin” omzuna bıraktığını söyledi.

Hacihambi “1974’ten beridir yerinden edilmiş mal sahipleri, zararın eşit bölüşülmesi için devlete birçok kez çağrı yapmalarına rağmen bu durumun zararını tek başlarına yüklendiler, perişanlığa varan çok yönlü etkilerini yaşadılar” ifadelerini kullandı.

Hacihambi, bütün Kıbrıslılara örnek olabilecek bir konuda kendi devletini dava etti.

Gerçekte, Kuzey Kıbrıs’ta da, mülkiyet konusunda çok büyük yanlışlıklar yapıldı.

Eşdeğer işlemlerinde , siyasi iktidara yakın olmak, bazı insanlara büyük avantajlar sağladı.

Göçmen olmayan birçok insana, büyük servetler yapacakları mülkler verildi.

Göçmen olarak Kuzey Kıbrıs’a gelen Kıbrıs Türklerinin büyük çoğunluğunun malları , çok düşük puanlarla yağmalandı.

20 Dönüm arazi, deniz kenarında evlere sahip olan insanlara 3 evlek arazi bile çok görüldü. Yapılan itirazlar “Ne yapalım, uygulama böyleydi” şeklindeki sözlerle geçiştirildi.

Kıbrıs Türklerinin 1963-1974 kayıplarının,  TOPLUMLARARASI GÖRÜŞMELERDE  ele alınmasını bile engelleyen politikacılarla bir yere varılamayacağı kesindir.

Ancak, Kıbrıs Türklerinin üzerinde ölü toprağı olmalı ki, özellikle hukukçularımızdan bir HACIHAMBİ çıkamamaktadır.

İÇLERİNDEN Hacıhambi’lerin çıkamadığı toplumların, hukuki haklarını almasını beklemek hayalden başka bir şey değildir.

 

ERDOĞAN ÖZBALIKÇI / HAVADISKIBRIS.COM