Hain darbeyi önleyen gerçek kahramanlar.

Şehit Albay Sait Ertürk olmasaydı ne olurdu? Eşi her şeyi açıkladı

Hain darbeyi önleyen gerçek kahramanlar.




Hain darbeyi önleyen gerçek kahramanlar. Şehit Albay Sait Ertürk olmasaydı ne olurdu? Eşi her şeyi açıkladı

O, FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesinin en kıdemli ve etkili ama kıymeti de en az bilinen bir ismiydi. 15 Temmuz'un unutulan kahramanlarından biridir, 66’ncı Zırhlı Mekanize Tugayı’nda şehit düşen Kurmay Albay Sait Ertürk...

O, 15 Temmuz gecesinde İstanbul’daki darbe girişimine mani olan gerçek kahramanlarından biri...

15 Temmuz gecesi her hakiki asker gibi Türk milleti için ölümü yok saydı!

Tankların ve zırhlı araçların, mühimmat yüklü helikopterlerin ve tugaya yuvalanmış hainlerin İstanbul sokaklarına dağılmasına mani oldu. 

Kendi hayatından geçerek, birlikte şehit olduğu polis memuru Serdar Gökbayrak ile birlikte İstanbul’a hayat verdi...

Sait albayın eşi Ceylan Ertürk, 15 Temmuz gecesi kahraman albayın şehadete giden hikayesini sosyal medya hesabında anlattı; 

P.Kur. Alb Sait Ertürk saat 22.30 gibi kalkışmayı tv'da gördü. Önce Harekât Yardımcı Bşk'lığı görevini sürdürdüğü 3. Kolordu'ya gitmek istedi. Ancak lojman önünde bekleyen polisler lojmandan çıkışına izin vermediler.

Tekrar eve dönüp olayları telefon ve televizyon vasıtasıyla takip etti. Bu arada evden telefonla bu işe kalkışan hainlere müdahale etmek, durdurmak istedi. Elbette hain asker müsveddeleri Sait Albayın telefonlarına yanıt vermediler.

İstanbul Esenler'de bulunan 66. Mknz. P. Tugayı'nın da bu işin içinde olduğunu görünce oraya müdahale etmek gerektiğine karar verdi. 2012-2014 yıllarında Tug. Kom. Yrd'cılığı yaptığı tugayı avucunun içi gibi biliyordu.

Müdahale edilmeliydi. Zira Avrupa yakasında vatandaşların ölümüne sebep olan tanklar ve zırhlı araçlar, baskınlara giden helikopterler oradan çıkıyordu.

Üç kışladan oluşan, bildiğim kadarıyla 3.000 asker barındıran bu büyük tugaya müdahale edilmeliydi. Saat gece yarısını geçmiş olmasına rağmen ne asker ne de polis oraya müdahale etmemişti.

Sait Albay evden çıkmak için uğraşıyordu. O anları yanında bulunan emir astsubayı şöyle anlatmıştı; "komutanımı hiç bu kadar üzgün ve öfkeli görmemiştim. Mide kanaması ya da kalp krizi geçirecek zannettim".

Daha sonra aynı tugayda Kurmay Bşklığı ve Kartaltepe kışlası komutanlığı görevinde bulunan Alb. Davut Ala'yı arıyor ve eve davet ediyor. Ne yapacakları konusunda istişare ediyorlar.

Davut Albayın uzak bir akrabası olan bir vali yardımcısından araç gönderilmesi ve lojmandan çıkış izni için yardım istiyorlar. Zeytinburnu Emniyet'den gelen bir polis aracıyla Tugaya doğru hareket ediyorlar.

Yol boyu tankların ezdiği araçları, öldürülen vatandaşları görüyorlar. O karmaşada tugaya ulaşmaları bir hayli zaman alıyor. Son konuşmamızda; "Merak etme hayatım, Davut albayla yoldayız. Halkında desteğiyle bu işi sabaha bitireceğiz" diyor.

Bu kısmı uzun uzun anlatmayacağım. Tugaya vardıklarında Kartaltepe nizamiyesinden Sait, Davut Alb ve istedikleri iki aracın şoförleri ile 8 km'lik bir mesafede olan ve tüm hareketliliğin merkezi Tugay Karargâhı Topkule Kışlasına doğru ilerlemeye başlıyorlar.

Acil müdahale mangasından aldıkları birer piyade tüfeği ve iki albay. Kahraman bir er. Topkule kışlasına ulaşıyorlar. İçi sökülmüş helikopterleri görüyorlar. Muhtemel maksat onlarla personel ve mühimmat taşımak.

Topkule'ye geldiklerinde Sait Albay karşılarına çıkan herkese tek tek orada ne yaptıklarını soruyor. Kendini tanıtıyor ve durumu anlatıyor. Ve soruyor; hainlerden yana mısın yoksa devletten yana mı?

Yine burada çeşitli kişiler ve durumlarla karşılaşıyorlar. İki albay ama harekat merkezinde yuvalanan teröristler kalabalık. Hainleri derdest etmek için polis desteği istiyorlar.

O esnada halk nizamiyede toplanmış. Dışarısı kıyamet gibi. Sait yanlarına gidiyor. Onlara doğru yürürken: "Halkın karşısına silahla çıkılmaz" diyerek elindeki tüfeği bırakıyor. Ve halka hitaben şöyle diyor;

Ben 3. Kolordu Harekat Yar.Başkanı Albay Sait Ertürk. Hainleri yakalamak üzere buradayız. Sizden, gelecek polis desteği için burada bir koridor açarak bize yardımcı olmanızı istiyorum. Sonra halk tezahürata başlıyor.

Komutanım sizin için ne yapabiliriz diyenlerden dua istiyor. O sırada oradan biri "komutanım izninizle alnınızdan öpmek isterim" diyor ve Sait'i alnından öpüyor...

Sait halkın duası ve onlardan aldığı güçle tekrar tugaya giriyor. Topkule'ye geldiklerinde onlara katılan iki uzman çvş kardeşimiz, Sait ve Davut albay destek için gelen 7-8 kişilik polis ekibini karşılıyor, hemen iki time ayrılıyor ve harekete geçiyorlar.

Sait birazdan kendisiyle birlikte şehit olacak olan kahraman polis memuru Serdar Gökbayrak'a : "Harekat merkezindeler, gidip alalım" diyor.

Davut albay yanında üç polis , bir uzm çvş ile Tugay karargâhına, Sait iki uzman üç polisle harekat merkezine doğru ilerlemeye başlıyor. Davut albayın amacı Tugay karargahında olduğunu düşündükleri hain general müsveddesi Mehmet Nail Yiğit'i almak.

Tabi korkak ve haysiyetsiz Nail efendi çoktan firar etmiş. Hala firarda. Bu üstüne konuşulacak başka bir konu. Sait en önde, polis memurları sağ arkasında, iki uzman kardeşimiz Sait'in birkaç metre gerisinde Harekât merkezine doğru ilerlemeye başlıyorlar.

O esnada uzman kardeşimiz Sait'e sesleniyor. "Komutanım pencerede biri var" Sait Albay o yöne doğru baktığında çalıların arkasında geniş bir hilal şeklinde mevzilenmiş hainleri fark ediyor. Yüksek sesle kendini tanıtıyor ve teslim olmalarını emrediyor.

Karşıdaki gruptan biri" Sen albaysan ben de albayım. Sana teslim olmam" diyor. Sait emri yineliyor: Teslim olun! Mahkemelerde emre itaati kullanan hainler orada Sait albayın emrine uymuyor ve ateş etmeye başlıyor. Sait ardındakilere sesleniyor: mevzi alın!

Serdar Gökbayrak ve yanındaki iki polis garaj duvarının ardındalar. Sait, uzman kardeşimiz ve Serdar kardeşimiz çatışmaya başlıyorlar. Ama hainler kalabalık, tam teçhizatlı. Serdar kardeşimiz vuruluyor. Sait bir yandan çatışırken ona doğru hamle yapmaya çalışıyor.

Ancak o sırada Sait Albay'da vuruluyor. Serdar Gökbayrak orada mübarek ruhunu teslim ediyor. Sait ne kadar zaman sonra şehit oluyor bilmiyoruz. Çünkü uzman kardeşimiz tek başına hainlerle çatışmaya devam ediyor. Sait'i almak mümkün olmuyor.

Çatışmaya katıldığı tespit edilen 14 kişi daha sonra o tarafa doğru gelen Davut Albay ve beraberindekilere ateş açıyor. Davut Albay yedi kurşunla yaralanıyor. Bu esnada yine harekat merkezinden çıkan 8 hain (çatışmaya dahil olup olmadıklarını bilmiyoruz)

Teknoloji özürlü olunca, devamını bu seriden bağımsız yazmışım. Yunanistan'a firar eden ekipten itibaren. Vatansever, ulusalcı, milliyetçi vs olduğunu iddia eden siyasetçi, araştırmacı, asker ve gazetecinin ( minnet duyduğum birkaç kişi hariç) bu konuyla ilgili

Suskun kaldıklarını, Sait ve onunla hareket edenleri, o gece o tugayda olanları dile getirmediklerini yazdığım bölüm ise sayfada çıkmadı.

c1-021.jpgc2-019.jpgc3-012.jpgc4-003.jpgc5.jpg

 

YENİ ÇAĞ