Hakan Fidan ve Türkiye-AB İlişkilerinde Gecikmiş Bir Özeleştiri

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye-AB ilişkilerinde Sarkozy öncesi döneme dönüş çağrısında bulundu. Ancak geçmişteki ihmaller, bugün gelinen noktanın en büyük nedenlerinden biri olarak dikkat çekiyor.

Hakan Fidan ve Türkiye-AB İlişkilerinde Gecikmiş Bir Özeleştiri


Hakan Fidan ve Türkiye-AB İlişkilerinde Gecikmiş Bir Özeleştiri

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / ANKARA

Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) yolculuğu, yıllardır süregelen çabalar ve siyasi dalgalanmalarla şekillendi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamaları, bu ilişkinin derin kriz dönemlerine ve Türkiye’nin yönünü Avrupa’dan uzaklaştıran politik süreçlere ışık tutuyor. Ancak Fidan’ın açıklamaları, yalnızca bir stratejik öneriden çok, geçmişteki politik ve güvenlik hatalarının gölgesinde değerlendirilmeli.


Fidan: "Sarkozy Öncesi Çizgiye Dönmeliyiz"

Fidan, Fransız televizyonu France 24’e verdiği demeçte, AB-Türkiye ilişkilerinin Nicolas Sarkozy öncesi döneme dönmesi gerektiğini belirtti. Sarkozy dönemiyle birlikte Türkiye’nin AB üyeliğinin siyasi kimlik tartışmalarına kurban gittiğini ifade eden Fidan, Avrupa’nın güvenlik politikalarının Türkiye ile daha entegre bir yapıya dönmesi gerektiğini vurguladı. Ancak bu açıklama, Türkiye’nin AB sürecinde yaşadığı kırılmaların Fidan’ın sorumluluk aldığı dönemde başladığını göz ardı ediyor.


Hakan Fidan’ın Döneminde Yaşananlar: Bir Özeleştiri Gerekir

Hakan Fidan’ın, 2010-2023 yılları arasında Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı görevini üstlendiği dönemde yaşanan olaylar, Türkiye’nin yalnızca AB ile değil, Batı dünyasıyla genel anlamda mesafelenmesine neden oldu. İşte bu süreçte Türkiye’nin uluslararası itibarını zedeleyen kritik olaylar:

  1. Stratejik Görüşmelerin Dinlenmesi ve Medyaya Servis Edilmesi
    Devletin en mahrem toplantılarının dinlenmesi ve kamuoyuna sızdırılması, güvenlik zaafiyetlerinin zirveye ulaştığını gösterdi. Bu durum, Batı ile ilişkilerde güven sorununu artırdı.

  2. 17-25 Aralık Süreci ve 15 Temmuz Darbe Girişimi
    Fidan’ın görev süresinde yaşanan bu olaylar, Türkiye’nin iç politikasındaki çalkantıları uluslararası bir krize dönüştürdü. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi, Batı ile Türkiye arasındaki bağların kopma noktasına gelmesine neden oldu. Bu süreçlerde MİT’in etkin müdahalelerde bulunmaması eleştiri konusu oldu.

  3. MİT Tırları Krizi
    Türkiye’nin uluslararası arenada yalnızlaşmasına neden olan bu olay, Fidan dönemindeki güvenlik ve istihbarat yönetimi zaaflarını gözler önüne serdi.

  4. Ekonomik ve Diplomatik Kayıplar
    Türkiye’nin AB sürecinden uzaklaşması, Batı ile ticaret ve yatırım ilişkilerinin zayıflamasına, derin ekonomik krizlere yol açtı. Bugün Türkiye’nin yaşadığı ekonomik darboğazın temel nedenlerinden biri, bu süreçte yaşanan kopuş olarak değerlendiriliyor.


Fidan’ın "Gecikmiş" Açıklamaları

Fidan’ın “liyakat esaslı bir AB üyeliği” çağrısı, değerli bir öneri olsa da bu önerinin Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaştığı dönemin baş aktörlerinden biri tarafından yapılması, gecikmiş bir özeleştiri olarak görülüyor.

Dışişleri Bakanı’nın, geçmişteki hatalarını kabul ederek şu sorulara yanıt vermesi gerekiyor:

  • Güvenlik zaafiyetlerini neden engelleyemedi?
  • Türkiye’nin AB’den uzaklaştıran krizlerin önüne geçmek için neden daha etkili adımlar atılamadı?
  • AB sürecindeki tıkanıklığın aşılması için stratejik bir plan geliştirilmiş miydi?

Türkiye’nin Avrupa ile Geleceği

Bugün gelinen noktada, Türkiye’nin AB ile ilişkilerini canlandırması yalnızca bir tercihten öte, bir zorunluluk olarak görülüyor. Fidan’ın da belirttiği gibi, Türkiye’nin Avrupa ile birleşmesi, hem bölgesel hem de küresel anlamda önemli stratejik kazanımlar sağlayabilir. Ancak bu süreç, geçmişteki hataların samimi bir şekilde kabul edilmesini ve bu hatalardan ders çıkarılmasını gerektiriyor.


Sonuç

Hakan Fidan’ın son açıklamaları, Türkiye’nin yeniden Batı dünyasına yönelme iradesini göstermesi açısından olumlu. Ancak bu açıklamalar, geçmişteki ihmaller ve hatalarla yüzleşmeden anlam kazanamaz. Türkiye’nin yeniden AB sürecinde etkin bir aktör olabilmesi için hem geçmişle hesaplaşması hem de geleceğe yönelik somut adımlar atması gerekiyor.

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM

www.yerelgundem.com