Haluk Bilginer’in İzmir Sevgisi Üzerine Bir Sohbet
İzmir’in İz Bırakan Kültürü
"İzmir Daha Fazlasını Hak Ediyor" - Haluk Bilginer’in İzmir Sevgisi Üzerine Bir Sohbet
YEREL GÜNDEM / İZMİR
Türkiye’nin en yetenekli ve saygıdeğer oyuncularından biri olan Haluk Bilginer, 42 yıldır İzmir’den ayrı olsa da, çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği bu şehri derin bir özlemle anıyor. İzmir’in kendisine kazandırdığı özgürlük ve ferahlık duygularını anlatırken, buram buram kekik, deniz ve nergis kokan bu şehrin her zaman hayatında önemli bir yeri olduğunu vurguluyor.
Bilginer ile İzmir’in çocukluk hatıraları, bu şehre olan bağlılığı ve sanat hayatına etkileri üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
İzmir’e Dair Hatıralar
Haluk Bilginer, İzmir’in sokaklarını ve denizle olan bağını özlemle anıyor: “İzmir’de oturduğumuz evin önünden balık avlardım. Körfezde denize girilir, yunuslar geçerdi. Deniz kaplumbağalarını sık sık görürdük. Zamanla Körfez kirlenmeye başladı, ama neyse ki son anda temizlendi ve tekrar hayat buldu. İzmir’e geldiğimde sahilde balık avlayanları gördükçe, Körfez’in yeniden yaşadığına tanıklık etmek beni mutlu ediyor” diyor.
İzmir’in İz Bırakan Kültürü
İzmir’in, Bilginer’in hayatındaki yeri çok özel. Kentin sahil kültürünün, ona özgürlük ve ferahlık hissi verdiğini anlatan ünlü oyuncu, İzmir’i bir kadın figürüyle özdeşleştiriyor: “İzmir bana bir kadın gibi geliyor, ama erkeklerden çok çekmiş bir kadın. Zamanla dokusunu kaybetti, bunu da erkekler yaptı. Kadınlar korur, ama erkekler yağmacıdır maalesef.”
İzmirli olma halini ise “çok iyi” diye nitelendiren Bilginer, burada büyümenin kendisine kattığı değerlerden söz ediyor. İlkokul ve lise yıllarındaki dostlukları, geniş aile yapısını, eş-dostla yaşamanın verdiği sıcaklığı anlatırken, İzmir’in ona kattığı insan ilişkilerinin sanatını da etkilediğini belirtiyor.
Sanat ve Tiyatroya Olan Tutkusu
Oyunculuğa geçişini anlatırken, İzmir’in denizle olan ilişkisini, ona özgüven verdiğini vurguluyor. “İzmir’de denizle iç içe büyümek, insanı özgür ve ferah hissettiriyor. Bu duygu sanat hayatımda da hep etkili oldu. Ankara’ya gittiğimde denizi görememek beni çok zorlamıştı.”
Bilginer, sanatın ve tiyatronun bir şehirde gelişmesi için talep olmasının önemine dikkat çekiyor. “İzmir’de neden daha fazla tiyatro yok diye soruyorsanız, öncelikle bu kültürün talep edilmesi gerekir. Tiyatro, insanın kendini tanımasında çok önemli bir araçtır” diyor.
İzmir’in Özgün Kokusu ve Tadı
İzmir’in kokusunun onun için ne kadar önemli olduğunu anlatan Bilginer, şehri deniz, kekik ve nergis kokularıyla hatırladığını belirtiyor. “İzmir’de olduğumu o kokudan anlarım. Ayrıca İzmir’de yeşilliklerin ve zeytinyağının tadı çok başkadır. Özellikle deniz çipurasını severim, ama çiftlik değil, deniz çipurası.”
İzmir ve Sanatın Geleceği
Bilginer, İzmir’in kültür ve sanat alanında gelişmesi gerektiğini düşünüyor. Sanatın talep edilmesinin, o şehrin kültürel dokusunu güçlendirdiğini ifade eden usta oyuncu, “İnsanlar sanata ilgi göstermeli ki şehirde tiyatro ve sanat gelişsin. Tiyatro insanı geliştiren, dünyayı anlamasını sağlayan bir araçtır. İzmir bu potansiyele sahip” diyor.
Haluk Bilginer’in İzmir’e olan sevgisi ve bu şehre dair derin hatıraları, onun sanat yaşamında da önemli bir yer tutuyor. İzmir’in kokusunu, tadını ve özgürlük dolu ruhunu her zaman yanında taşıyan Bilginer, bu şehri ve onun kattıklarını asla unutmuyor.
Kaynak: Derya ŞAHİN / İzmirDergisi.com