HDP: Kürt sorununu hep birlikte çözebiliriz, risk almaya hazırız

‘İMRALI’DA VE TÜM ÜLKEDE UYGULANAN TECRİT’

HDP: Kürt sorununu hep birlikte çözebiliriz, risk almaya hazırız


HDP Parti Meclisi bildirisinde Kürt sorununa çözümde rol alacak her türlü çabanın destekleneceği belirtildi. Bildiride, "HDP olarak Kürt Sorununun çözümü için sorumluluk ve risk almaya hazırız" denildi ve Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması çağrısı yapıldı.

DUVAR – HDP, Kürt sorununa çözüm için tüm siyasi aktörleri, aydınları, akademisyenleri inisiyatif alma çağrısı yaptı ve İmralı Cezaevinde Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılmasını istedi.

‘İMRALI’DA VE TÜM ÜLKEDE UYGULANAN TECRİT’

Çünkü Kürtler gerek coğrafi, gerek siyasi, gerekse de stratejik olarak Ortadoğu’nun tam merkezindedir ve bölgedeki bütün sorunların adeta kilit noktasıdır. Ortadoğu’dan şiddet ihraç eden rejimlerinin baskılamaya çalıştığı Kürt Sorununun çözümü demokratik yaşamın var olma zeminidir. Bu zeminin yaratılması ise, kuşkusuz ki Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit rejiminin son bulması ve barış ikliminin oluşturulması ile mümkündür.

İmralı adasında Sayın Öcalan üzerinde uygulanan kişiye özel sistem, bugün tüm Türkiye ve bölge halkları üzerinde uygulanan faşizm rejimine dönüşmüştür. Otoriter, popülist iktidar anlayışı, tüm bölgede tecridi, ayrıştırmayı ve hukukun askıya alınmasını bir yönetim sistemi olarak örgütlemekte, gitgide bütün toplumun tecride uğratıldığı faşist bir rejim oluşturulmaktadır. Nitekim CPT’nin İmralı ziyaretinden sonra yaptığı gecikmiş açıklama, İmralı İşkence ve Tecrit Sisteminin teyidi niteliğindedir. İmralı’da uygulanan bu rejimin temelinde Sayın Öcalan’ın barış, demokrasi ve çözüm çabalarının Türkiye halklarında yarattığı muazzam olumlu etkinin önünü kesmek vardır. Bu yönüyle, İmralı’da ve tüm ülkede uygulanan mutlak tecridi kırmak, barış ve demokratik çözüm iradesini örgütlemek, bugün devrimci demokratik bir sorumluluktur.

‘ÇÖZÜM SADECE VAATLERLE GELMEZ’

Kürt meselesinde demokratik çözümün sadece Kürt sorununu dillendiren açıklamalar ve vaatlerle gelmeyeceği tarihi tecrübelerle sabittir. Böylesine tarihi ve toplumsal acı biriktiren bir sorunu, demokratik çözüm projeleri üretip siyasi riskler üstlenerek ve tüm coğrafyaya yayılmış istibdat rejimine karşı net tavır alarak hep birlikte çözebiliriz. HDP olarak Kürt Sorununun çözümü için sorumluluk ve risk almaya hazırız. Bu anlamda rol alabilecek her türlü çabayı destekleyeceğimizi ve bizatihi içerisinde yer alarak katkı sağlayacağımızı bir kez daha tüm kamuoyuna deklare ediyoruz. Siyasi aktörleri, aydınları, akademisyenleri ve tüm kamuoyunu da Kürt Sorununun demokratik çözümünde inisiyatif almaya çağırıyoruz.

‘HALKIN YÜZDE 99’U YOKSULLAŞTI’

HDP PM bildirisinde, bu dönemde ne büyük sorunların başında ‘pandemiyle katmerlenen ekonomik krizin’ geldiği vurgulanarak “Saray rejiminin, yandaşlarının ve sermayenin zenginleştiği, halkın yüzde 99’unun ise yoksullaştığı bu denkleme karşı tek çözüm AKP-MHP ittifakını durdurmak ve neoliberal sömürü düzeninden halkları kurtarmaktır. Üreten ve yöneten halklar ekonomisini kuracağımıza inanıyoruz” denildi.

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MOR ÇİZGİMİZ’

İktidarın kadına yönelik şiddeti teşvik eden yaklaşımına karşı İstanbul Sözleşmesi’nin ‘eş başkanlık’ta olduğu gibi HDP’nin ‘mor çizgi’si olduğu ifade edilen açıklamada, “Erkek egemen zihniyet, ister devlet anlayışında, ister iktidar yaklaşımında isterse de kendi içimizde ortaya çıksın, bu anlayışla mücadele etmek HDP’nin varlık sebebidir. HDP, elbette binlerce yıllık kökeni olan erkek egemen kültür ve davranış kalıplarının kolayca yok edilebileceği hayaline sahip değildir. HDP, kendi içinde de bunu bir mücadele alanı olarak görmekte, partinin hangi düzeyinde olursa olsun bu kültürün her tezahürüne karşı sıfır tolerans göstereceğini açıkça ilan etmektedir” denildi. Bildiride şöyle devam edildi:

‘SAVAŞA KARŞI BARIŞ, TECRİDE KARŞI ÖZGÜRLÜK’

Demokratik Mücadele Programı ile büyüttüğümüz umudu, 1 Eylül’de barışı inşa etmek için bir üst aşamaya taşıyacağız. Kapitalizmin ve bölgesel otoriter güçlerin saldırısına karşı biriken barış umudunu gerçeğe dönüştüreceğiz. 1 Eylül’e doğru giderken gerçekleştirdiğimiz Demokrasi Yürüyüşü ve Demokrasi Buluşmalarını ‘Savaşa Karşı Barış, Tecride Karşı Özgürlük’ şiarı ile birleştireceğiz. Şimdi barışı ve bir arada eşit yaşam mücadelesini daha fazla toplumsallaştırarak inşa etmenin vaktidir. Türkiye ve Ortadoğu’yu barış meşalesi ile aydınlatmanın zamanıdır. Bu kapsamda sokak sokak, şehir şehir, mahalle mahalle oluşturacağımız barış zincirleriyle elimize alacağımız barış meşalesini hep birlikte taşımak için Türkiye halklarına çağrıda bulunuyoruz.” (MA)