Hindistan Başbakanı Modi’nin ABD ziyareti: Çin’in nüfuzu artarken savunma işbirliği derinleşiyor mu?

‘’Ziyaretin amacı Çin’e mesaj vermek değil’’

Hindistan Başbakanı Modi’nin ABD ziyareti: Çin’in nüfuzu artarken savunma işbirliği derinleşiyor mu?




Hindistan Başbakanı Modi’nin ABD ziyareti: Çin’in nüfuzu artarken savunma işbirliği derinleşiyor mu?

ABD Başkanı Joe Biden, resmi ziyaret için Washington’a gelen Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi yarın Beyaz Saray’da ağırlayacak. Ziyaret, Hindistan’ın Rusya’nın Ukrayna işgali sırasındaki ikircikli tutumunun ardından tarafların ortak çıkarlara odaklandığı bir döneme rastlıyor.

16 ay önce başlayan Ukrayna işgali sebebiyle eski müttefiki Rusya’yı net ifadelerle kınamayı reddeden Hindistan, petrol ihracatı üzerinden Moskova ile ticareti rekor seviyede artırdı.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi iç siyasette de Müslümanlar’a ve diğer azınlıklara yönelik ayrıştırıcı politika eleştirileriyle karşı karşıya.

Biden yönetiminin böyle bir siyasi ortamda Hindistan’la ilişkileri güçlendirme isteği, Çin’in bölgede gittikçe artan nüfuzunun gölgesinde, dünya genelinde özgür ve otokrat toplumlar arasındaki rekabetle şekillenen bir çerçeveye oturtuluyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, Modi’nin ziyareti öncesinde Washington’da ABD-Hindistan İş Konseyi hitabında kullandığı ifadeler bu yaklaşımı doğrular nitelikte: “Hindistan ve ABD’nin büyük ve karmaşık ülkeler olduğunu biliyoruz. Şeffaflığı artırmak, demokrasilerimizi güçlendirmek ve halklarımızın tam potansiyelini açığa çıkarmak için yapmamız gereken şeyler var. Ancak bu ortaklığın ilerlediği rota çok açık ve gelecek vaat ediyor.”

‘’Ziyaretin amacı Çin’e mesaj vermek değil’’

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby Salı günü gazetecilere yaptığı açıklamada, Hindistan’ın başta Hint-Pasifik bölgesi olmak üzere uluslararası alanda “daha angaje” olma konusunda kararlılık gösterdiğini söyledi; ancak ziyaretin amacının Çin’e bir mesaj vermek olmadığını da ekledi.

Hindistan’ın “bazı ortak değerlerin korunması ve ilerletilmesinin sağlanmasında ABD’ye katılma isteği sergilediğini” belirten Kirby, yapay zekanın geleceği, kuantum fiziği, dayanıklı tedarik zincirleri, temiz enerji teknolojileri, yarı iletkenler, iklim değişikliği gibi pek çok alanda Hindistan’ın önemli bir ortak olacağını vurguladı.

ABD Başkanı Joe Biden daha önce iki lidere resmi ziyaret davetinde bulundu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin resmi Washington ziyareti, savunma ve teknoloji alanında daha derin işbirliği bağlamında, ikili ilişkilerde de önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Hindistan’ın Rusya ile petrol ticareti

Narendra Modi, Rusya’nın Ukrayna işgaline cılız bir eleştiri getirmiş, Eylül ayında Putin’le görüşmesinde Rus lideri barış yolunda ilerleme çağrısında bulunmakla yetinmişti.

2021’de Hindistan’ın yıllık ham petrol ithalatının yüzde 2’sini Rus petrolü oluştururken; bu oran şimdi yüzde 20’ye yakın.

Biden yönetimi kapalı kapılar ardında Hindistan’a Rus petrolüne bağımlılığını azaltmaya teşvik etti; ancak kamuoyu önünde Yeni Delhi’nin tutumunu sert şekilde eleştirmekten kaçındı.

Washington’daki düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin ABD-Hindistan Politika Araştırmaları Başkanı Richard Rossow, Biden yönetiminin Hindistan konusunda dikkatli bir yaklaşım benimsediğini, “Baskılamanın küçük ve ılımlı yollarını bul ama bu ilişkilerde belirleyici bir faktör olmasın” sözleriyle anlatıyor.

Savunma işbirliği ve ortak üretim

Modi, ABD ziyaretiyle askeri ilişkileri ve savunma işbirliğini de güçlendirmeyi umuyor. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Modi’nin ziyaretinden iki hafta önce Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’deydi.

Çin’le dağlık Ladakh bölgesinde uzun süredir gerginlik yaşayan Hindistan, Pekin’in bölgede artan askeri varlığından da rahatsız. Uzmanlar Çin’in yükseldiği bir dönemde Hindistan ve ABD’nin birbirine ihtiyaç duyduğunu ve Washington’ın Hint-Pasifik’te daha fazla ortağa gereksinim duyduğunu belirtiyor.

Eski Başkan Barack Obama’nın 2016’daki Hindistan ziyaretiyle birlikte Yeni Delhi ABD’nin önde gelen savunma ortaklarından biri olarak tanındı ve bu statü yasalaştırıldı.

İki ülke arasında 2012’den bu yana, savunma işbirliğinin arttırılması, bürokratik engellerin aşılması, askeri güçlerin modernizasyonu için savunma sistemlerinin ortak üretimi ve geliştirilmesine yönelik Hindistan-ABD Savunma Teknolojisi ve Ticaret Girişimi (DTTI) mekanizması bulunuyor.

Hindistan’ın Rusya’dan aldığı askeri teçhizat oranı azaldı

ABD Barış Enstitüsü’ne göre Rus askeri teçhizatı, dünyada en fazla silah ithal eden ülke konumundaki Hindistan’ın envanterinin yüzde 85’ini oluşturuyor.

Küresel silah ticaretini istatistiklerle takip eden Stockholm Uluslararası Barış Araştırması Enstitüsü’ne (SIPRI) göre de, Hindistan 2018 ile 2022 yılları arasında askeri teçhizatının yüzde 45’ini Rusya’dan aldı. Bu oran 2013 ile 2017 arasındaysa yüzde 64’tü.

ABD üretimi teçhizat Hindistan ordusunun envanterinin yüzde 1’ini, donanma ve hava kuvvetlerininse yüzde 4’ünü oluşturuyor.

Savunma analistleri Rus teknolojisinin teknik avantajı yitirmeye başladığı ve ABD ile olası anlaşmaların Hindistan için daha cazip olduğu görüşünde. Ukrayna işgali sebebiyle savunma alanında yedek parça tedarikinde gecikmelerin yaşandığı da biliniyor.

Wilson Center Güney Doğu Asya Enstitüsü Direktörü Michael Kugelman, Hindistan Başbakanı’nın ziyaretinde ABD üretimi insansız hava araçlarının satışına ilişkin anlaşmaların imzalanmasını bekliyor.

ABD basınında yer alan çeşitli haberlere göre de Biden yönetiminin General Electric şirketinin ürettiği savaş uçağı motorlarının Hindistan’la ortak üretimine onay vermesi olası.

Washington’daki düşünce kuruluşu Hudson Enstitüsü uzmanlarından Aparna Pande, Reuters haber ajansına yaptığı değerlendirmede, ABD’nin savunma teknolojisi ürünlerini yakın güvenlik ilişkisine sahip olduğu ortak ve müttefik ülkelere bile bazen sağlamadığına dikkat çekiyor.

Pande, “Rusya ile askeri alanda uzun süreli bir ilişkiye sahip olan bir ülkeye savunma malzemesi vermek, bu ülkeye yeterince güvendiğiniz ve teknolojinizi savunma alanında paylaşmaya hazır olduğunuzu gösterir” diyor.

ABD’li üst düzey savunma yetkilileri de Hindistan’ın Rusya’ya savunma alanında bağımlılığını savaştan önce azaltmaya başladığını belirtiyor. Yetkililer, Amerikan savunma şirketi Lockheed Martin’in savaş uçağı F-16'ların kanatlarının ve C-130 askeri nakliye uçaklarının kuyruklarını, Hindistan’daki fabrikalarda ürettiğine dikkat çekiyor.

ABD’nin Hindistan’a 20 yıl önce savunma satışı yapmadığına dikkat çeken bir Pentagon yetkilisi, “Şimdi önemli sistemlerin ortak üretimi ve birlikte geliştirilmesinden söz ediyoruz” diyor.

İki ülke arasında yapay zeka, gelişmiş sensör geliştirilmesi, insansız sistemler, kuantum fiziği gibi kritik teknoloji alanlarında işbirliği bulunuyor.

ABD ve Hindistan arasındaki ticari ilişkiler

İki ülke arasındaki ticaret hacmiyle ilgili resmi rakamlar ilişkilerde bir sıçrama olduğuna işaret ediyor.

ABD ve Hindistan arasındaki ticaret geçen yıl 191 milyar dolara yükseldi. ABD’de yaşayan Hint kökenli nüfus 5 milyon civarında.

ABD’nin Hindistan’a savunma satışı 2008’de sıfıra yakındı. Bu rakam 2020’de 20 milyar doları aştı.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, başkent Washington’a gelmeden önce aralarında elektrikli otomobil üreticisi Tesla’nın ve uzay şirketi Space X’in kurucusu işadamı Elon Musk’ın da olduğu Amerikalı işadamlarıyla bir araya geldi.

Musk görüşmenin ardından Tesla olarak Hindistan’da yatırım yapacaklarını ve bu konuda yakın zamanda açıklama yapacaklarını söyledi.

İnsan hakları eleştirileri

Biden yönetimi insan hakları ve demokrasiyi dış politikasının önemli ayaklarından biri olarak görüyor.

Hindistan’da dokuz yıl önce iktidara gelen Narendra Modi ise Müslümanlar’a ve diğer azınlıklara yönelik ayrımcı politikalar uygulamakla eleştiriliyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Asya Direktörü Elaine Pearson Başkan Biden’a yazdığı mektupta Hindistan Başbakanı Modi’ye ülkede kötüleşen insan hakları durumunu gündeme getirmekten kaçınmaması çağrısında bulundu.

İnsan Hakları Örgütü, Hindistan Başbakanı’nın ABD ziyaretinin başladığı Salı günü Washington’da Modi’yi eleştiren ve Hint hükümeti tarafından yasaklanan BBC belgeselinin gösterimini yaptı.

Modi hükümeti sosyal medya şirketi Twitter’dan da belgesele erişim yasağı getirilmesini istemiş, Elon Musk’ın bu talebi kabul etmesi tartışmaya yol açmıştı.

Hindistan Başbakanı bazı göçmenlere hızlı vatandaşlık veren ancak Müslümanlar’ı kapsamayan vatandaşlık yasası değişikliği ve Hindu milliyetçilerinin Müslümanlar ve diğer dini azınlıklara yönelik şiddet olaylarındaki artış sebebiyle eleştiriliyor.

Hint hükümetiyse insan hakları sicilini savunarak demokratik ilkelerin güçlü olduğunu iddia ediyor.

Wilson Center uzmanı Michael Kugelman, ABD ve Hindistan’ın kendilerini dünyanın en eski ve en büyük demokrasileri olarak tanımladıklarını belirterek, “Washington bu iki demokrasinin otoriter bir Çin’e karşı koymak üzere birlikte çalıştığını görmek istiyor. Ancak demokratik gerilemenin yaşandığı Hindistan ABD dahil dışardan içerdeki durumla ilgili gelen eleştirileri hoş karşılamıyor” diyor.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan Salı günü gazetecilere yaptığı açıklamada, Başkan Biden’ın Modi ile yapacağı görüşmede Hindistan’da demokratik gerileme konusundaki kaygıları dile getireceğini; ancak Modi’ye bu konuda “ders vermeyi” amaçlamayacağını söyledi.

Yakınlaşmada Çin etkisi

Pek çok uzmana göre ABD ve Hindistan arasında artan işbirliğinin arkasındaki temel unsur Çin’in artan gücü ve nüfuzu.

Wilson Center uzmanı Michael Kugelman, “İki taraf güvenlik işbirliğini nasıl derinleştirebilecekleri üzerine düşünmeli ve bu konuda yaratıcı olmalı. Hindistan ortak savunma anlaşmaları imzalamayacaktır. ABD ordusuyla yakın çalışmaya hazır ancak geleneksel bir müttefik rolünü üstlenmek istemiyor’’ diyor.

Hudson Enstitüsü uzmanı Aparna Pande iki ülke arasındaki ilişkileri 70 yıldır halklar arasındaki ortaklığın belirlediğini anımsatarak, “Bu ortaklık insan hakları, dini özgürlükler ve demokratik gerilemeden etkilenecektir. Bundan kaçış yok. Mutlaka gündeme gelecektir. Ancak Amerikalılar bunu güçlü bir ortaklığa sahip oldukları ülkelerle kapalı kapılar ardında yapmayı tercih ediyor” sözleriyle değerlendiriyor.

Reuters’ın konuyla ilgili haberinden yararlanılmıştır.

VOA