HRW: Tebliğname AİHM kararlarını hiçe saydı, adaletsizliğe son verin

"Tebliğname, AİHM kararlarını hiçe saymaktadır"

HRW: Tebliğname AİHM kararlarını hiçe saydı, adaletsizliğe son verin




HRW: Tebliğname AİHM kararlarını hiçe saydı, adaletsizliğe son verin

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tebliğnamesinin AİHM kararları ve Avrupa Konseyi ihlal prosedürünü hiçe saydığına dikkat çeken İnsan Hakları İzleme Örgütü, "büyük adaletsizliğin" sona erdirilmesi için derhal beraat ve tahliye çağrısı yaptı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne gönderdiği tebliğnameye bugün yaptığı açıklama ile tepki gösterdi.

Tebliğnamede, Osman Kavala, Can Atalay, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi'nin hapis cezalarının onanması, Mücella Yapıcı hakkındaki kararın bozulması talep edilmişti.

"Tebliğname, AİHM kararlarını hiçe saymaktadır"

Tebliğnamenin hukuki gerekçelerden tümüyle yoksun olduğu ve derin bir adaletsizliği sürdürdüğünü belirtilen açıklamada, "Yargıtay savcısının tebliğnamesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Kavala'nın serbest bırakılmasını emreden ve davada sunulan delillerin tümüyle dayanaksız olduğunu tespit eden iki bağlayıcı kararını ve dava nedeniyle Türkiye aleyhine devam eden Avrupa Konseyi ihlal prosedürünü hiçe saymaktadır" denildi.

Williamson: Tutuklama en yaygın siyasi zulüm biçimi

Açıklamada görüşlerine yer verilen HRW Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson ,"Gezi davası adaletle alay etmektedir. Dava, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü ve insan hakları krizinin bir örneğidir. Erdoğan hükümetini eleştirdiği düşünülen kişileri baskı altına almak için suç isnatlarının ve uzun süreli tutuklamaların kötüye kullanılması, bugün Türkiye'de en yaygın siyasi zulüm biçimi haline gelmiştir" dedi.

Örgüt, tebliğnamenin, afaki komplo teorilerine, desteklenmeyen iddialara ve AİHM tarafından yargılama için makul gerekçeler oluşturmakta yetersiz ve ilgisiz olduğunu tespit ettiği sanıklarla ilgili bilgilere dayandırıldığı belirtildi.

İbn Haldun, Atatürk, Abraham Maslow...

Açıklamada, "Tebliğnamede neyin suç kastı oluşturduğuna dair soyut düşünceler, sivil toplum kuruluşları, insan topluluklarının doğası, devlet ve diğer temalar hakkında destekten yoksun ve tahmine dayalı görüşler sunuluyor. Yargıtay savcısı kaynak olarak, on dördüncü yüzyıl filozofu İbn Haldun, Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ABD'li psikolog Abraham Maslow ve Batılı ülkelerin Türkiye'yi bölmek için sivil toplumu araçsallaştırmaya çalıştığını savunan Türk yazarların kitaplarını gösteriyor" denildi.

AİHM'in davanın siyasi olduğu yönündeki tespiti

Tebliğnamede bağlamından koparılmış şekilde mahkeme kararları ve hukuki metinlerden bölümlere de yer verildiği vurgulanan açıklamada, "Yargıtay savcısı, bu kaynakların Kavala ve diğer sanıkların ceza yargılamasıyla nasıl bir ilgisi olduğunu açıklamıyor. HRW'eye göre, özellikle de suç teşkil eden bir eylemin varlığına dair herhangi bir kanıt bulunmadığı halde tebliğnameye bu metinlerin dahil edilmesi, AİHM'in Gezi davasının temel amacının siyasi olduğu yönündeki tespitini daha da destekliyor" ifadeleri yer aldı.

Derhal tahliye çağrısı

Türkiye'ye çağrıda bulunan Williamson, "Savcılar ve mahkemeler suç iddiaları ile ilgili delilleri incelemek yerine komplo teorilerine ve soyut isnatlara dayandıklarında, ceza hukukunun en temel ilkelerini ihlal etmiş olurlar. Gezi davası başından sonuna, göstermelik bir siyasi davanın özelliklerini taşımaktadır. Bu büyük adaletsizliğin sona erdirilmesi ve hükümetin hapis ve ceza yargılamalarını baskı aracı olarak kullanmaktan vazgeçeceği yeni bir yaklaşımın önünün açılması için sanıklar tüm suçlamalardan beraat ettirilmeli ve derhal koşulsuz olarak serbest bırakılmalıdır" dedi.

Ne olmuştu?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, TCK 312. madde uyarınca "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Osman Kavala ile "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18 yıl hapis cezası verilen Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi'ye verilen cezanın onanmasını, Mücella Yapıcı hakkındaki kararın ise bozulmasını istemişti.

Başsavcılık, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nden TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki yargılamanın durdurulmamasını talep etmişti.

Yargıtay 3.Ceza Dairesi önümüzdeki aylarda davayı inceleyerek mahkumiyet kararlarının onanması ya da bozulması yönünde bir karar verecek, ancak bu kararın ne zaman verileceği bilinmiyor.

(NT)

HRW: Tebliğname AİHM kararlarını hiçe saydı, adaletsizliğe son verin - bianet