Hükümetin OHAL yetkileri uzadı
"Büyük kriz habercisi"
Hükümetin OHAL yetkileri uzadı
Hükümetin OHAL dönemi yetkilerini 2024 Temmuz’una kadar uzatan torba yasa meclisten geçti. Hukukçular ve siyaset bilimciler, siyasetten ekonomiye toplumun her alanında büyük kriz yaşanacağı uyarısı yapıyor.
AKP siyasi muhalefetten, sivil toplum örgütlerinden, hukukçulardan gelen tepkiler üzerine genel kurul görüşmeleri öncesinde teklifte revizyona gitse de, Türkiye’de OHAL koşullarının yerleşik hale getirildiği, seçim güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğü, ülkenin her alanda krize sürüklendiği eleştirilerinden kurtulamadı.
Siyasi muhalefet, hukukçular ve siyaset bilimcilere göre meclisten geçen ve hükümetin OHAL yetkilerini 3 yıl daha uzatan düzenleme, 2023 için planlanan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile 2024’teki belediye seçimlerinin güvenliğini tehlikeye sokacak türden düzenlemeler içeriyor. Tehlikenin bununla da sınırlı kalmadığını söyleyen hukukçular ve siyaset bilimciler, siyasi partilerin demokratik bir ortamda seçim faaliyeti yürütmesinin engelleneceği, toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ifade özgürlüğünün doğrudan sınırlandırılacağı tehlikesine işaret ediyor.
Hükümetin 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından, bu girişimin arkasında olduğunu düşündüğü ve "terör örgütü" olarak nitelendirdiği Fethullah Gülen yapılanmasıyla mücadele için 21 Temmuz 2016’da OHAL yönetimini devreye sokulmuştu.
18 Temmuz 2018'de OHAL’i bitirme kararı alan AKP hükümeti yine "terörle mücadele" gerekçesiyle 7145 sayılı Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’u 25 Temmuz 2018’de kabul etti. Kanun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla 31 Temmuz 2018’de onaylanarak yürürlüğe girdi. Türkiye’de tüm toplum kesimlerinin "sürekli OHAL kanunu" olarak nitelendirdiği bu kanunun süresi 31 Temmuz 2021’de sona eriyor. Bu sebepten dolayı yine "terörle mücadele" gerekçe gösterilerek yeni torba yasayla hükümetin OHAL yetkileri 3 yıl daha uzatıldı.
"Büyük kriz habercisi"
Tepkiler üzerine AKP hükümetinden sadece yasadaki iki yetkide 3 yıllık süreyi 1 yılla sınırlandırmaya dönük bir revizyon hamlesi geldi ancak bu revizyon da tepkileri dindirmedi. Siyaset bilimciler ve hukukçular, "Türkiye’nin OHAL yönetimine alıştırılmaya çalışıldığı ve bu yönetimin 3 yıl daha sürdürülmesinin ülkedeki hak ihlallerini yaygınlaştıracağı" endişesinin öne çıktığı bu tepkilerin hükümet tarafından dikkate alınması ve yasanın hiç uygulanmaması gerektiğini söylüyor.
İşte kimi 3 yıl kimi 1 yıl daha uzatılan 7145 sayılı Kanun’daki "endişe kaynağı" düzenlemeler:
- Valiler, kentin belli yerlerine belli kişilerin 15 gün boyunca giriş ve çıkışını yasaklama yetkisine üç yıl daha sahip olacak. Valiler aynı zamanda belli yerlerde ve belli saatlerde kişilerin sokağa çıkmasını, araçların trafiğe çıkmasını yasaklama yetkisine de üç yıl daha sahip olacak
İdare hukukçusu Prof. Dr. Metin Günday, böylelikle Anayasa’nın 19.maddesindeki kişi hürriyeti ve güvenliği ile 23.maddesindeki yerleşme ve seyahat hürriyetinin ihlal edileceğinin açık olduğunu söylüyor. Günday, "Hükümet, hak ihlalleri yarattığı bilinen bir kanunu terörle mücadele gerekçesiyle uzatamaz. Mücadele etseydiler o zaman. OHAL, o mücadeleyi de sorgulatır. Hak ihlalinin olduğu yerde seçim faaliyeti de olmaz, yapılan seçim sonuçları da meşru olmaz. Bu düzenleme büyük kriz habercisi" diyor.
- Valiler toplantı ve gösteri yürüyüşlerini sınırlama ya da erken dağıtma gibi yetkilerini üç yıl daha sürdürecek
Anayasa hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu, bu düzenleme ile anayasada toplantı ve gösteri hakkını düzenleyen 34. maddenin ihlalini doğuran işlem ve uygulamaların üç yıl daha süreceğini söylüyor.
Siyaset bilimci Prof. Murat Somer ise DW Türkçe'ye "Seçim güvenliği sadece seçim gününde oy verilmesi ve sayılması değildir. Tüm partilerin eşit platformda yarışabilecekleri, seçmenlerin her siyasi partiden eşit oranda haber alma özgürlüğüne sahip olabilecekleri bir meşru ortamın yaratılmasıdır. OHAL koşullarında iktidar cephesi istediği toplantıyı yaparken, muhalefet cephesi yapabilecek midir? Bu düzenleme Türkiye’nin seçim sürecine girdiği bir dönemde tüm temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanabileceği anlamına geliyor ki, bu yüzden Türkiye’de seçimlerin tarafsız bir ortamda yapılamayacağını söylüyoruz. Özgürlüklerin kısıtlandığı bir düzende yapılacak her seçim meşru olmayacaktır" diyor.
"Revizyonlu da olsa hukuk ihlali"
- 7145 sayılı yasa gözaltı süresinin hakim kararıyla dörder günlük sürelerle uzatılarak toplamda 12 güne çıkarılabileceğini düzenliyor.
Bu düzenlemenin üç yıl daha uzatılmasını hukukçular, "Türkiye’de seçim öncesinde siyasi muhalefet ve toplumsal kesim üstünde terör estirilecek. Terörle mücadele denilerek onlar baskı altına alınacak" olarak değerlendirince AKP’den geri adım geldi. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, bu düzenlemenin üç yıl değil sadece bir yıl uzatıldığını açıkladı ve seçimlerle de ilgisinin olmadığını söyledi.
Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu DW Türkçe’ye, "Üç yıl değil bir yıl uzamış olsa da, yine hukuk çiğneniyor. Gözaltının kendisi bir ceza hali değildir. Savcının bir kişiyi gözaltına alıp da, tutuklamaya sevkedinceye kadar 12 gün bekletmesinin bir yıl daha uzatılmasının terörle mücadeleye ne gibi bir katkısı olabilir. Ortada bir revizyon aldatmacası var. Ama hukuk aldatmaca tanımaz. Türkiye’de uzun gözaltı işkence ve hak ihlali demek. Seçimin değil her şeyin meşruiyeti ortadan kaldırılıyor. AKP ülkeyi OHAL’le yönetip, siyasi ve toplumsal muhalefete karşı psikolojik bir üstünlükle seçim sürecini götürmek istiyor” diyor.
"Anayasa’nın 19.maddesine göre toplu suçlarda bile gözaltı süresi ancak savcının talebi ve hakimin kararı ile uzatılarak en fazla 4 gün olur" hatırlatması yapan Prof. Günday da, "Siz şimdi anayasayı ihlal edeceğinizi söylüyorsunuz. Yok üç yıl değil, bir yıl diyorsunuz. Anayasa’nın 19.maddesinde gözaltı sürelerinin OHAL ve savaş halinde uzatılabileceği yazar. Yani fiilen OHAL sürecek ısrarındasınız. Bitti! Söyleminde bulunuyor.
"Her alanda kriz"
- 7145 sayılı yasa OHAL dönemindeki tüm kamudan ihraç işlemlerinin devam edeceğini düzenliyordu.
Hükümet bu düzenlemenin üç yıl daha sürmesinin özellikle seçim sürecinde sandık kurullarında görev yapacak hakim ve yargıçlar başta olmak üzere tüm devlet memurlarının baskı altına alınabileceği tepkilerini de dikkate aldı. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, bu düzenlemenin de sadece bir yıl uzatılacağını açıkladı. Mecliste kabul edilen yasa gereğince, hükümet "terörle mücadele" gerekçesiyle kamudan ihraçları bir yıl daha sürdürme yetkisine sahip oldu.
Siyaset bilimci Prof. Murat Somer, revizyonun düzenlemenin özünü değiştirmediğini ve Türkiye’nin bu düzenlemeyle her durumda önümüzdeki seçimlere OHAL koşullarında gideceğinin açık olduğunu ifade ediyor. Somer, "Bir seneye indirilen yetkilerin seneye yine uzatılmamasının garantisi var mı? Revizyon, bize düzenlemede hiçbir şeyin değiştirilmediğini gösteriyor. Türkiye önümüzdeki üç yıl daha OHAL koşulları altında idare edilecek deniyor. İfade ve toplantı-gösteri yürüyüş özgürlüğünün sınırlandırıldığı ortada. Seçim güvenliği de bu özgürlüklerin güvence altına alınmasından geçiyor. Seçim güvenliğinin sağlanmaması da bize ülkede siyasi kriz yaşandığını gösterir. O kriz de ekonomiye de, toplumun her alanına da yansır" diyor.
Somer, OHAL'in uzatılmasının aynı zamanda iktidarın adil koşullarda seçimi kazanamayacağını düşündüğü çıkarımını da beraberinde getirdiğini anlatırken, "Muhalet, OHAL’in uzamasını bir demokrasi refleksi yaratacak şekilde halka anlatırsa iktidarın planları, düşünceleri ters tepebilir" görüşünü de ortaya koyuyor.
3 yıl daha kayyum
Torba yasayla getirilen diğer düzenlemeler de şöyle:
- Terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı bulunan veya irtibatlı kişilerin sahibi veya ortağı oldukları şirketlere yönelik yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyum olarak atanmasına ilişkin hüküm, 31 Temmuz 2021'den itibaren 3 yıl daha uygulanacak
- Karşılıksız çek düzenleme suçundan 30 Nisan 2021 itibarıyla mahkum olanlara, ödenmemiş çek bedellerinin onda birini 30 Haziran 2022'ye kadar, diğer taksitleri 2'şer ay arayla 15 eşit taksitte ödemeleri halinde, mahkumiyetin bütün sonuçlarını ortadan kaldırma imkanı tanınacak
- Tarım ve Orman Bakanlığından yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticareti yapanlara yönelik getirilen cezanın yürürlük tarihi 1 Ocak 2022 olacak
- İşverenlerin, işgücü maliyetlerini düşürerek istihdamı korumaları ve artırmalarını desteklemek için 2016-2020'de uygulanan asgari ücret desteği 2021'de de sağlanacak
- Gümrük hizmetleri ve kaçakçılıkla mücadele görevlerinde yer alan gümrük muhafaza personeline "yüksek hizmetleri ve olağanüstü yararlılık göstermeleri" durumunda ödül verilecek. Güvenlik korucularının aylık ücretleri asgari ücretin altına düşmesi halinde aradaki fark tazminat olarak ödenecek
- Engelliler Hakkında Kanun'da yapılan değişiklikle, erişilebilirliğin sağlanabilmesi için gereken yükümlülüklerin yerine getirilememesi halinde ilgili belediye ile kamu kurum ve kuruluşlarına 1 yıl ilave süre uzatım yetkisi verilecek
- 2020'de yaşanan depremlerde binaları zarar gören vatandaşlar için devletin konut kredisi açma ve bina yaptırma yükümlülükleri ile ilgili yapılacak iş ve işlemlerde olası mağduriyetlerin giderilerek hak kayıplarının söz konusu olmaması için yeni düzenleme yapılacak
- Kambiyo mevzuatı uyarınca faaliyet gösterecek firmalara, faaliyet izni veya yetki belgesi verilmesi aşamasında hem katılımcıların mali gücünün tespiti hem de piyasaya girişlerin kontrolü amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ücret alma yetkisi olacak
Türkiye’de Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL uygulaması, 2018’de sona erdi. Parlamenter sistemden, "Türk tipi başkanlık sistemi"ne geçişi öngören anayasa değişikliği OHAL koşullarında mecliste oylandı, halkoylamasına sunuldu. 2018’deki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimi de OHAL koşullarında gerçekleşti. Hükümet, OHAL yetkilerini Temmuz 2018’de 3 yıllığına uzattı. 2019 yerel seçimleri de OHAL gölgesinde yapıldı.
Hilal Köylü / Ankara
Deutsche Welle Türkçe