IBM Araştırması: Global şirketlerin yüzde 70'i kadın çalışanların iş hayatında yükselmesini önceliklendirmiyor

"Kadınlar, Liderlik ve Kaçırılan Fırsatlar"

IBM Araştırması: Global şirketlerin yüzde 70'i kadın çalışanların iş hayatında yükselmesini önceliklendirmiyor




IBM Araştırması: Global şirketlerin yüzde 70'i kadın çalışanların iş hayatında yükselmesini önceliklendirmiyor

  

ARMONK, N.Y., 9 Mart 2021 – IBM İş Değerleri Enstitüsü (IBV), COVID-19 nedeniyle iş yerinde kadınların karşı karşıya oldukları zorlukların arttığına dair bir araştırma yayınladı. Ankete katılan profesyonellere göre global işletmelerin yüzde 70'i için, cinsiyet eşitliği hala en önemli 10 öncelik arasında yer almıyor. Çalışma ayrıca, toplumsal cinsiyet katılımını en önemli iş önceliği olarak sıralayan şirketlerden alınan bilgilerle, iş dünyasında cesur ve sürdürülebilir değişimin sağlanmasına yardımcı olabilecek anahtarları paylaşıyor.

 

"Kadınlar, Liderlik ve Kaçırılan Fırsatlar" başlığıyla yayınlanan araştırma, 2019 yılında yayınlanan benzer bir araştırmanın devamı niteliğinde hazırlandı.  Araştırma, giderek azalan yeni kadın lider sayısıyla birlikte cinsiyet eşitliğinin de bir yol ayrımında olduğunu gösteriyor. Araştırma sonuçları 2021 yılında ankete katılan kadınlar arasında kıdemli başkan yardımcısı, başkan yardımcısı, direktör ve müdür gibi üst düzey görev alan kadınların sayısının 2019 yılına kıyasla daha düşük olduğunu ortaya koydu.

 

IBM Küresel Pazar Kıdemli Başkan Yardımcısı ve IBM Kadın Topluluğu Kıdemli Yönetici Sponsoru Bridget van Kralingen konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Araştırmadan elde ettiğimiz veriler, kadın liderlerin yaşadığı birçok zorluğu gösteriyor. Bu sorun önceki yıllara göre derinlemesine ele alınmazsa, süreç daha da gerileyebilir. Hemen yaratıcı çözümleri değerlendirmeli ve tüm kadınların yüzde yüz potansiyellerine ulaşmasına yardımcı olabilecek anlamlı ve kalıcı çalışmaları iki katına çıkarmalıyız."

 

Ayrıca araştırma, ankete katılan çalışanların, cinsiyet eşitliğini ele almaya yönelik etkisiz çabalar nedeniyle yorgunluk ve iyimserliğin azaldığını gösteriyor. Ankete katılan kadınların yalnızca% 62'si (2019'a göre 9 yüzde puanı düşüşle) ve ankete katılan erkeklerin% 60'ı (2019'a göre 7 yüzde puanı düşüşle), kuruluşlarının önümüzdeki beş yıl içinde cinsiyet eşitliğini önemli ölçüde iyileştirmesini bekliyor.

 

Kadınların iş hayatındaki rolünün artması gerektiğini vurgulayan IBM Türkiye Genel Müdürü Volkan Sözmen, bu konuyla ilgili olarak IBM’in yürüttüğü çalışmalardan bahsetti: “IBM’in çeşitli nedenlerden dolayı kariyerine ara verip işe dönmek ya da sektör ve meslek değiştirmek isteyen kadınlar için geliştirdiği SkillsBuild programı, kadınların iş gücüne katılmalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Bu çerçevede iş hayatına ara vermiş kadınların istihdama tekrar katılmasına destek vermeyi hedefleyen YenidenBiz Derneği’yle birlikte Aralık 2019’dan beri IBM SkillsBuild dijital öğrenme platformunu projesini sürdürüyoruz. Platform ile YenidenBiz aday havuzundaki kadınlara teknik ve profesyonel beceri eğitimleri sunuyoruz.” 

 

Inclusive Ally programı kapsamında çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda en başarılı liderleri ödüllendirdiklerini ve Elevate gelişim programıyla da şirket içindeki kadın çalışanların kariyer planlarını desteklediklerini belirten Sözmen, sözlerine şöyle devam etti: “Kurum içi programları geliştirmek bu işin sadece bir parçası. Bunun dışında kuruluşların çalışma kültürlerinde çeşitliliği ve kapsayıcılığı benimsemesi ve uygun düşünce yapısını da desteklemesi gerekiyor.” 

 

"İlk Harekete Geçenlerin" avantajı

 

"Kadınlar, Liderlik ve Kaçırılan Fırsatlar" araştırmasına göre pek çok kuruluş, cinsiyet eşitliğini ve kapsayıcılığı artırmak için cinsiyeti göz önünde bulundurmayan aday tarama ve kadınlar için doğum izni gibi programları devreye alıyor. Ancak, düşünce yapılarının ve kurum kültürlerinin programlarla birlikte yeterince değişmemesi kısmen de olsa bu programların daha iyi sonuçlar vermesini önlüyor. 

 

Araştırmada yer alan katılımcılar arasından "İlk Harekete Geçenler" olarak adlandırılan grup, kadınların ilerlemesini resmi bir iş önceliği olarak kabul edenlerden oluşuyor. Katılımcıların yüzde 11’ini oluşturan grup, cinsiyet kapsayıcılığını finansal performans artışında olumlu bir etken olarak görüyor. İlk Harekete Geçenler, araştırmaya katılan diğer kuruluşlara kıyasla gelirlerinde yüzde 61'e yakın artış olduğunu ve finansal performans, inovasyon ve müşteri/çalışan memnuniyeti konularında da olumlu artış yaşadıklarını bildiriyor. 

 

Araştırma sonuçlarına göre IBM, sürdürülebilir ilerleme için şu yol haritasını öneriyor:

 

  • Cesur düşünce yapısını büyük taahhütlerle birleştirin: Cinsiyet eşitliğini en önemli beş resmi iş önceliğinden biri haline getirerek, kadınların iş gücüne yeniden dahil olması için yöntemler belirlenebilir. 

 

  • Krize yönelik belirli müdahalelerde bulunun: Ek çocuk bakımı desteği ve akıl sağlığı kaynaklarına erişim gibi ek sosyal yardımlar, anahtar rol oynayabilir. 

 

  • Bir amaç kültürü yaratın ve alan açma konusunda ısrar edin: Empatik liderliğe odaklanmak ve orta düzey yöneticilerin pozitif kültürel değişimi desteklemelerine olanak verilebilir. İnsan odaklı liderlerin, bireylerin kişisel ve profesyonel gereksinimleriyle uyumlu esneklik sunarak kapsayıcı ekip kültürlerini teşvik etmeleri ve gelecekte kadın lider sayısının artıracak hedefler koymaları gerekiyor. 

 

  • Performansı artırmak için teknolojiden yararlanın: Kuruluşlar, iş başvurusunda bulunan adayların adil biçimde incelenmesini sağlamak için yapay zeka gibi teknolojilerden yararlanabilir. Bu sayede çalışanların, salgın sona erdikten sonra çalışma ortamlarında etkili bir etkileşim kurmalarına olanak sağlayacak iş birliği araçlarına ve ekip oluşturma uygulamalarına yatırım yapılabilir.

 

Metodoloji

IBM İş Değerleri Enstitüsü tarafından Oxford Economics ile iş birliği içinde gerçekleştirilen küresel araştırmada, dokuz coğrafi bölgede, 10 sektörde, eşit sayıda kadın ve erkekten oluşan 2.600'den fazla üst ve orta düzey yöneticiye anket uygulandı. Bu araştırma, 2019'da gerçekleştirilen ve uzun vadeli analize olanak sağlanması için aynı rol, sektör ve bölge yelpazesini temsil eden 2.300 katılımcıyla gerçekleştirilen araştırmanın devamı niteliğini taşıyor.