İbrahim Çolak : ‘Dünya artık Türkiye’yi konuşuyor!’

Dünya şampiyonu cimnastikçi İbrahim Çolak, Sözcü Skor’a konuştu

İbrahim Çolak : ‘Dünya artık Türkiye’yi konuşuyor!’




Dünya şampiyonu cimnastikçi İbrahim Çolak, Sözcü Skor’a konuştu: ‘Dünya artık Türkiye’yi konuşuyor!’

Artistik Cimnastik Dünya Şampiyonası’nda halka aletinde altın madalya kazanarak cimnastikte büyükler kategorisinde dünya şampiyonluğuna ulaşan ilk Türk sporcu olan İbrahim Çolak, hikayesini ve hedeflerini Sözcü Skor'a anlattı.

Tarihte bütün olimpiyat oyunlarında yer almış sadece beş spor branşı var. Yüzme, atletizm, bisiklet, eskrim ve elbette cimnastik. Bunlardan cimnastik ve atletizmin şu an dünyada popüler olan diğer bütün spor branşlarında -özellikle top kullanılanlarında- tartışmasız bir şekilde yeri var. Lakin bizim bu iki spor, hatta bu beş spordaki yerimiz; istisnai kahramanların tarihe geçen hikayelerinden öte bizim alışkanlığımız, rutinimize dönememişti ne yazık ki.

Lakin yeni nesil oldukça güçlü geliyor. Tüm zorluklara, yollarındaki tüm engellere, tüm sıkıntılara rağmen hem de! Yolundan dönmeyen, antrenörler, yöneticiler, aileler ve elbette en önemlisi sporcular var. Onlardan biri de İbrahim Çolak. Almanya'nın Stuttgart kentinde gerçekleştirilen Artistik Cimnastik Dünya Şampiyonası'nda halka aletinde altın madalya kazanarak cimnastikte büyükler kategorisinde dünya şampiyonluğuna ulaşan ilk Türk sporcu oldu.

1995 İzmir doğumlu Çolak, yolculuğunu, şampiyonluk sürecini ve hedeflerini Sözcü Skor’a anlattı. Bizler de dünya şampiyonu sporcumuzun hikayesini böylesi anlamlı bir günde sizlere aktarmak istedik. Karşınızda dünyanın zirvesindeki Türk: İbrahim Çolak.

Öncelikle yürekten tebrik ederiz. Büyük bir gurur yaşattınız. Şöyle başlamak isterim; altın madalya sonrası gece yastığa başınızı koyduğunuzda veya sabah uyandığınızda neler hissetiniz? Dünya şampiyonluğu nasıl bir ruh hali?

Bana her şey rüya gibi gelmişti. Dünya şampiyonu olduğumu idrak edememiştim, sonuçta ilk kez böyle bir başarı elde ediyoruz. Çok sevindim, çok mutlu oldum elbette ama o gün otele gittiğimde bi durgunlaştım, sanki o başarıyı kazanan ben değildim. Ertesi gün uyandığımda anladım ki rüya değil gerçekmiş :) ve böyle bir başarıyı ülkeme kazandırdığım için çok gururluydum. Zaman geçtikçe takım arkadaşlarımla beraber ne kadar güzel bir iş başardığımızı daha iyi anladık.

Genel olarak cimnastiğin yükselişini nasıl değerlendirirsiniz? Çok çok iyi bir jenerasyona sahibiz ve çok ciddi bir ekip ruhu var gibi gözüküyor dışarıdan bakınca.

Evet, kesinlikle çok iyi bir jenerasyon yakaladık güzel ve önemli başarılar elde etmeye çalışıyoruz. Çünkü bizden sonraki jenerasyonlar da güçlü bir şekilde geliyor. Onlara güzel kapılar açmaya çalışıyoruz. Son 6-7 yılda Türk cimnastiği her yıl hedeflerini daha büyüttü ve bunları başardı. Diğer federasyonlar arasında yükselen ve yükselmeye devam eden bir federasyon oldu. Aynı zamanda dünya cimnastiği de Türk cimnastiğini konuşuyor ve bizleri çok fazla takip ediyorlar. Türk insanımız daha bilinçli hale geldi ve bu bilinç sayesinde aileler çocuklarını olması gerektiği gibi cimnastik sporu ile tanıştırıyorlar. 4 kişi ile katıldığımız ilk olimpiyat olacak ve bu da bizim için çok büyük başarı. Stuttgart’taki Dünya Şampiyonası’nda madalya sıralamasına bakacak olursak Türkiye dördüncü sırada ve Çin, Japonya gibi cimnastik kültürü olan cimnastik ülkelerini geride bırakmayı başardık. Artık Türkiye'nin de cimnastik ülkesi olduğunu söyleyebilirim.

Şimdi önümüzde Tokyo 2020 var. Dünya şampiyonu unvanıyla gitmenin tatlı bir baskısı olacak mı üzerinizde? Tokyo’da hedefiniz nedir?

Biraz baskı olur diye tahmin ediyorum ama bunları aşabilecek düzeyde sporcularız. Sadece hedefimize odaklanıp ülkemizi Tokyo 2020’de en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. Dünya şampiyonu unvanı ile gitmek aslında bir avantaj da… Çünkü beni orada anons ederlerken son dünya şampiyonu diyecekler bunun da bir artı olacağına inanıyorum. Tokyo’daki hedefim dünya şampiyonasındaki performansımın üzerine biraz daha koyarak orada da madalya alıp bayrağımızı göndere çekmek.

Bir de hikayenizden söz etmenizi isteyeceğim. Genç sporcularımıza ilham vermesi açısından sizin gibi figürlerin hikayeleri önemli…

7 Ocak 1995, İzmir, Konak doğumluyum. 2017 yılında Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Şu an İzmir Aliağa Helvacı Ortaokulu’nda öğretmenlik yapıyorum. Ayrıca Şavkar Cimnastik Spor Kulübü’nün sporcusu olarak aktif spor hayatıma devam ediyorum. Cimnastik sporuna 5 yaşında amcam Erkan Çolak'ın sayesinde başladım. Kendisi eski cimnastikçidir. Ailemde spor yapan ve sporu seven insanlar olduğu için beni de cimnastik sporuyla çok küçük yaşta tanıştırmışlar. Cimnastiğe başladığımda çok küçüktüm ve o ortam bana oyun parkı gibi geldi. Bu yüzden çok severek antremanlara gidiyordum. Ayrıca amcamın da cimnastikçi olması beni çok etkiliyordu ve heveslendiriyordu. Ailelere bir şey söylemek istiyorum; çocuklarınızı küçük yaşta cimnastikle tanıştırırsanız bu onlar için büyük avantaj olur. Cimnastikçi olacak diye değil, sadece 2-3 yıl cimnastik yapsa bile sonrasında gideceği her branşta çok başarılı olabilir. Çünkü cimnastik bütün sporların temelidir. Yani küçük yaşta çocuğunuza esneklik kazandırıyor, büyük kas grupları gelişiyor ve tüm motor becerileri gelişiyor. Zaten başarılı bir sporcuda olması gerek en önemli özellikler bunlar. Kuvvetli ve esnek olması sakatlık risklerini en aza indirir. Motor becerilerinin gelişmesi de çocuğun uğraştığı branşa yönelik teknikleri daha hızlı kavrayıp güzel bir şekilde uygulanabilmesine yardımcı olur. Bu yüzden her çocuğun spor kariyerine en başta cimnastik sporu ile başlamasını tavsiye ederim.

Aile desteğinin de altını çizmenizi isterim. Kırılma anlarında, zorlandığınız anlarda nasıl destek oldular?

Benimle hep konuştular ve bana inandıklarını, her zaman yanımda olduklarını söylediler. Onların bu sözleri beni her defasında motive etti.

Kariyerinizi inşa ederken maddi ve manevi ne gibi zorluklar yaşadınız? Hala yaşıyor musunuz? Ve bunlarla mental olarak nasıl başa çıktınız? Tavsiyeleriniz neler olur?

Türkiye'de küçük yaştan itibaren profesyonel spor yapmak gerçekten çok zor. Ben de bu zorlukları fazlasıyla yaşadım. Kulübümde antremanlara giderken, gelirken, okulla beraber bu sporu yapmaya çalışırken, gerçekten ailemle beraber ciddi bir mücadele verdim. Antremanlara bir gün babaannem, birgün annem, birgün ablam, yengem, amcam, rahmetli dedem götürürdü… Cidden herkes çok fedakarlık yaptı. TOHM (Türkiye Olimpik Hazırlık Merkezi) sporcusu olana kadar destekçilerim Şavkar Cimnastik Spor Kulübü ve Türkiye Cimnastik Federasyonu oldu diyebilirim. Onların büyük gayretleri olmasa bu başarıları yakalamam imkazsızdı. Bunların haricinde bütün sporcular için en büyük sorun olan sakatlıkları ben de yaşadım. Özellikle beni en çok zorlayan sakatlığım ön çapraz bağlarımın kopması ve menisküs yırtığı oluşmasıydı. Ama Türkiye Cimnastik Federasyonumuzun destekleriyle çok güzel ve hızlı bir tedavi süreci geçirdim ve antremanlara geri dönmeyi başardım.

Cimnastik aslında teknikte kusursuzluğun arandığı bir spor diyebiliriz. Pozlar ve duruşlar esnasında anlık titremelerin bile puana etki ettiği bir spor bu. Bu günlük hayatınıza nasıl yansıyor? :)

Sizin de dediğiniz gibi, yaptığım sporda çok fazla ayrıntılara, detaylara önem veriyoruz. Bu da günlük yaşantımızda spor alışkanlıklarımızdan dolayı her şeye dikkat etmemize neden oluyor. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyoruz. Ama bu güzel bir şey tabii ki. Daha planlı, programlı ve disiplinli olmamızı sağlıyor.

Sakin kalmak ile ilgili olarak bir çalışma yapıyor musunuz? Veya konsantrasyonunuzu en üst düzeyde tutmak için bir çalışmanız oluyor mu?

Mentorumuz var. Onların da bu konuda çok desteği oluyor bize ama genel olarak sakin olmak için sadece derin nefes alıp veriyorum. Konsantrasyonumu da sağlamak için bolca mental antrenman yapıyorum. Yani yapacağım hareketlerin hepsini zihnimde canlandırıyorum. Müsabaka öncesi fiziksel ve zihinsel olarak hazır hale getiriyorum kendimi.

 

‘The Colak’ adında bir imza hareketiniz var. Cimnastik tarihine geçtiniz böylece. Literatüre girmiş hareketi olan bir sporcu olmak nasıl bir his? Ve bu hareketi oluşturmak nasıl bir hazırlık süreci gerektiriyor?

Aslında benden önce ismini literatüre geçirmiş birçok sporcumuz var. Rahmetli Murat Canbaş, şu anki Türkiye Cimnastik Federasyonu Başaknımız Sayın Suat Çelen ve takım arkadaşım Ferhat Arıcan'ın da literatürde isimleri olduğu için benim de aklıma kendime özel bir hareket yaparak onların izinden gitmek geldi. Bu düşüncemi antrenörüm Yılmaz Göktekin'le paylaştıktan sonra hemen çalışmalara başladık. 3 aylık bir çalışmanın sonucunda 2017 yılında Avustralya'da yapılan Dünya Kupası'nda bu hareketi denedim ve başarılı oldum. Yaklaşık 1 ay kadar sonra Dünya Cimnastik Fedarasyonu (FİG) hareketimi onayladı ve  “The Colak” ismiyle litaretüre geçti. Bunun verdiği gurur ve mutluluk madalyadan çok farklıydı.

Oldukça başarılı bir sporcumuz olan Tutya Yılmaz cimnastiği bırakma kararı aldı. Kendisiyle konuştunuz mu? Nasıl değerlendiriyorsunuz ve ona buradan nasıl bir mesaj vermek istersiniz? :)

Evet, Tutya bu konuyu bizimle konuşmuştu. Kendisi çok başarılı bir olimpik sporcu. Aslında yaşı daha çok genç bence devam edebilirdi… Ama bu onun kararı ve biz de bu kararına saygı gösteriyoruz. Cimnastiği bırakmış olsa bile yine görüşmeye devam edeceğimize ve hayatının geri kalanında cimnastikte olduğu gibi çok başarılı olacağına gönülden inanıyorum. :)

Kendisi sosyal medyadan çirkin eleştirilere, siber zorbalığa da maruz kalmış ve bununla ilgili olarak ilham veren muhteşem bir cevap vermişti. Siz de bu tarz yorumlara maruz kalıyor musunuz, kalıyor muydunuz ve bununla başa çıkmak için tavsiyeleriniz neler?

Tabii ki herkes bizi sevmek zorunda değil özgürce yorumlarını yapabilirler ama saygı ve sevgi çerçevesi içinde olması gerekiyor. Bu çerçevenin dışındaki yorumlar Türk insanına yakışmaz. Sadece bunu söylemek istiyorum.

Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz? Tavsiye edebileceğiniz veya sizi etkileyen ve şu sıralar takip ettiğiniz bir dizi, okuduğunuz bir kitap, izlediğiniz bir film var mı?

Boş zamanlarımda mümkün olduğu kadar ailemle ve arkadaşlarımla vakit geçirmeye çalışıyorum. Ayrıca bilgisayar oyunları oynamayı, müzik dinlemeyi, film ve dizi izlemeyi de seviyorum. Küçüklüğümden beri Jackie Chan’in filmlerini severim. Türk dizisi olarak İçerde dizisi hoşuma gidiyordu. Şu an yabancı dizi olarak da Sherlock’u takip ediyorum.

Son olarak gençlere nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Cimnastik bütün sporların temeli. Her çocuğun yapması gereken bir spor. Sadece cimnastikçi olmak için değil daha sonrasında yapacağı bütün spor branşlarında onlara çok fazla avantaj sağlayacak olan bir spor dalı. O yüzden bütün çocukların küçük yaşta cimnastik yapması en büyük temennim. Aynı zamanda kendilerine bir hedef belirlemeleri ve bu hedefe inanmaları da çok çok önemli.

 

SÖZCÜ  SKOR ÖZEL | Metin AKTAŞOĞLU