İbretlik bir “yandaş” gazete hikayesi: Pravda
Muhabirleri arasından da artık başbakanlar çıkmıyor
Rusya'da iktidar "yandaşlığı" yayınlarıyla ismi milyonların dillerine pelesenk olmuş Pravda, yayın hayatına 1912'de başladı. Bir dönem 10 milyon 600 bin tirajlı gazete, günümüzde haftada üç gün çıkıyor. Muhabirleri arasından da artık başbakanlar çıkmıyor
Dünyada medya hızla boyut değiştiriyor. Yeni gelişmelere göre kendini güncelleyen gazeteler, tarafsız, doğru ve özgür çizgilerini sürdürürlerse yaşıyor.
Ancak günümüz gelişmelerine ayak uyduramayanlar, kapılarına kilit vurmak zorunda kalıyor. Bunların içinde iktidar "yandaşlığı" yapalar başı çekiyor.
Hem Türkiye'de hem de dünyanın birçok ülkesinde iktidara yakın yayın çizgileriyle dikkati çeken gazeteler kapandı, kapanıyor.
Bunların başında ise ibretlik bir hikayesi olan Rusya'nın Pravda gazetesi geliyor. Pravda, yayın hayatına 108 yıl önce başladı.
"Perestroyka" ve "Glasnost" politikalarının uygulandığı 1987 yılına kadar dünyanın yaklaşık yarı kısmında fırtına estirdi.
İktidarların "tetikçiliğini" yapmış bir gazete, yayınlarını neden istikrarlı sürdüremedi?
İdeoloji makinesi olmasından, iktidarların propaganda mekanizmasının en önemli parçasını oluşturmasından dolayı mı yoksa özgür ortamda gazetecilik yapamamasından ötürü mü?
Bir zamanların 10 milyon 600 bin tirajlı Pravda gazetesinin öyküsünde bu soruların cevapları yer alıyor.
Aslında Rusya'da Pravda'dan önce yayın hayatına başlayan gazeteler vardı. 1900 yılında İskra (Kıvılcım) gazetesini yayına başladı.
Çarlık Rusya'sının başkenti Saint-Petesburg dışında farklı bölgelerde de okurlarla buluşan İskra'nın Bakü'de matbaası bulunuyordu.
Pravda, Lev Trotski'nin 1908'de Viyana'da çıkan gazetesinin ismiydi.
Pravda gazetesinin ilk sayısı
Henüz o dönemde bolşevikler (çoğunluk) ile menşevikleri (azınlık) bir araya getirmeyi hedefleyen Tortski'yi, Vladimir Lenin "Yahudicik" ve "Politik fahişe" olarak nitelendirmiyordu.
Birinci Dünya Savaşı'nın çıkması ve bunun oluşturduğu durum herkesin planlarını değiştirmesine yol açtı.
Bu süreçte Rusya'da Pravda'nın yayın hayatına başlatılması yönünde karar alındı.
Türkçe'de "gerçek" anlamına gelen Pravda, İskra'dan sonra Bolşeviklerin ikinci gazetesi olarak 5 Mayıs 1912'te yayın hayatına başladı.
Gazetenin o dönemki günlük tirajı 60 bin civarındaydı.
1912-1914 yılları arasında Vladimir Lenin, Pravda'da 285 yazıya imza attı.
Lenin, o tarihlerde bir nevi Pravda'nın dinamosu rolünü üstlenmişti.
Çarlık Rusya'sının Birinci Dünya Savaşı konusunda kesin karar vermesiyle Pravda, yayına başladıktan 2 yıl sonra 21 Temmuz 1914'te kapandı.
Gazete, üç sene sonra 18 Mart 1917'de yurt dışında bulunan bolşeviklerin desteğiyle yeniden yayın hayatına başladı.
Pravda'nın yeniden yayınlanmaya başlamasının Almanya'nın doğrudan maddi desteğiyle mümkün oldu.
Rusya'yı sarsan toplumsal çalkantılar, Lenin'in uzun süre yaşadığı Avrupa'dan geri dönmesine ortam oluşturdu.
Lenin, ilk iş olarak gazeteyi, Genel Yayın Yönetmeni Lev Kamenev'in elinden aldı. İosif Stalin de o süreçte kendisine hayati derecedeki desteğini esirgemedi.
Almanya'nın Lenin'e verdiği destek Dışişleri Bakanı Arthur Zimmerman'ın, 3 Temmuz 1917'deki notlarında, "Lenin'in Pravda gazetesinin kendi ayakları üzerinde durmasının ve 300 bin tirajla yayınlanmasının memnuniyet verici olduğu" ifadeleri yer aldı.
Aynı yıl 3 Aralık'ta Alman İmparatoruna (Kayzer) brifing veren Dışişleri Bakanı Richard Von Külhman, şu noktaya dikkati çekmekteydi:
Bolşevikler bizim fonlarımızdan farklı isimler altında ve farklı gerekçelerle paralar aldıktan sonra Pravda'yı kendi ayakları üstüne durdurmayı, enerjik propaganda yapmayı ve başlangıçta dar çerçeveye sıkışan tabanlarını genişletmeyi başardı.
Ekim 1917 devriminden sonra gazetenin başına geçen Nikolay Buharin, 1929'da görevinden alınarak "Halk düşmanı" ilan edildi.
Daha sonra gazeteyi Brejnev ve Gorbaçov bile yönetti. Ancak gazeteyi en uzun yöneten kişi (yaklaşık 25 sene) Viktor Afanasyev oldu.
Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne(SSCB) bağlı her cumhuriyette gazetenin bir özel muhabiri bulunuyordu.
O muhabirler, cumhuriyeti yöneten Komünist Parti birinci sekreterinden daha ziyade yetkili ve Kremlin nezdinde daha itibarlı ve güvenilir kabul edilirdi.
Pravda'nın görevli olarak bölgelere giden muhabirleri ise en üst düzeyde ilgi ve alaka görüyor, ağırlanıyorlardı.
Sosyalist devriminin ülke sathına yerleştirilmesi için Pravda, 1918'in ortalarından itibaren yayın politikasını sertleştirerek insan hak ve hürriyetlerinin alanının daraltılmasında devrimcilere koşulsuz hizmette bulundu.
Örneğin gazetenin 14 Temmuz 1918 tarihli başyazısında şöyle denilmekteydi:
Papaz, subay, bankacı, fabrika sahibi, tüccar oğlu, fark etmez-hiçbirine acımayacaksınız.
Stalin 1930'larda gazeteyi politbüronun ve hükümetin en acımasız propaganda aracı olarak kullandı.
Sonraki 50 yıllık süre içinde de gazetenin bu fonksiyonu değişmedi. Gazetenin ana sloganı adeta "yalan" idi.
Örneğin, Afganistan savaşında ülkeye her gün cenazelerin gelmesine rağmen bu haberleri görmeyen Pravda, Sovyet askerlerinin Afganistan'da futbol turnuvaları yapmalarına ilişkin resimler yayımlıyordu.
1920'lerin sonlarından başlayarak gazetenin yazıları, politbüronun ve mahkemelerin kararları olarak değerlendirildi.
Özellikle aydınlara karşı baskıların ayyuka çıktığı 1937'da ve sonraki dönemlerde toplumun saygısını kazanmış aydınlara, yazarlara karşı gazete sayfalarında çıkan yazılar onların sorgu sualsiz infazına neden oldu.
Mihail Zoşşenko, Anna Ahmatova gibi yazarların mahkemeleri, Pravda'nın sayfalarında kuruldu.
Pravda isminin altında Lenin'in, "Gazete sadece kolektif propagandacı ve kolektif ajitasyoncu olmayıp aynı zamanda kolektif organizatördür" sözleri yazılıydı.
Bu durum Pravda'yı yayıncılık ilkelerinin tamamen dışına çıkararak görev alanını sınırsız, kontrolsüz ve denetimsiz hale getirmişti.
Mihail Gorbaçov'un 1986 ilkbaharında uygulamaya koyduğu "Perestroyka" ve "Glasnost" politikaları öncelikle Pravda'nın bir yalan, tehdit, şantaj makinesi niteliğini ortaya koydu, gazete tepetaklak oldu.
19 Ağustos 1991'de Gorbaçov'a karşı yapılan başarısız darbe girişiminden sonra Komünist Parti, kendini feshedince Pravda da 22 Ağustos 1991'de Komünist Parti'nin organı olarak son kez yayınlandı.
Nisan 1997'de Rusya Komünist Parti'nin gazeteyi yeniden kendi organı olarak yayınlamaya başlamasına rağmen 2003 yılına gelindiğinde Pravda isminde birkaç gazete yayınlanıyordu.
Mahkeme süreçlerinde, gazetenin isim hakkının elinde bulunduran Gennadiy Zyuganov'un Boris Yeltsin iktidarından para aldığı ortaya çıktı.
Mahkeme, Zyuganov'un Komünist Partisi'nde olduğuna ilişkin karar verdi. Rusya Federasyonu'nun nüfusu yaklaşık 150milyon civarında.
Pravda, SSCB döneminde 10 milyon 600 bin tirajını elde etmiş bir gazeteydi. Ancak şu anda haftada gün çıkıyor ve satış rakamı ise 100 binin altında.
Sovyet döneminde gazetenin özel muhabirliğini yapan Yegor Gaydar ve Yevgeni Primakov daha sonra Bağımsız Rusya Federasyonu Başbakanı olarak görev yapmışlardı.
Pravda'nın eski etkinliği kalmadığı gibi, onun muhabirleri de artık eskisi gibi Başbakanlık makamlarına gelemiyor.
Yaklaşık 50 sene boyunca gezegenin yarısında korku, baskı, şantaj, tetikçi olarak ün salmış bir basın kurumunun son 35 sene ki durumu basının fonksiyonel görevleri açısından değişmez bir gerçeğin en önemli örneğini oluşturmakta.
Özgür toplumlarda Pravda tarzı gazeteler bulunmuyor. Çünkü Pravda tipi gazetelerde gerçeği ortaya çıkarma gibi bir misyon, bir dert söz konusu değildir.
Pravda gazetesinin günümüzdeki akıbeti herkesten önce arkasını iktidarlara dayayarak toplum adına işler yapacağına, kamu adına üstlenmiş olduğu gazetecilik görevini hakkıyla yerine getireceğine inananlara en ibretli ders niteliği taşıyor.
Tabi ki o dersi almak isteyenler için...
Mayis Alizade / The Independentturkish