“İkinci tur seçim Gezi protestolarının 10'uncu yılında bazı seçmenler için adalet şansı sunuyor”

Protesto eylemlerini kriminalleştirmek

“İkinci tur seçim Gezi protestolarının 10'uncu yılında bazı seçmenler için adalet şansı sunuyor”




“İkinci tur seçim Gezi protestolarının 10'uncu yılında bazı seçmenler için adalet şansı sunuyor”

Reuters haber ajansı, 28 Mayıs'ta yapılacak ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yayınladığı haberde, 10 yıl önce Gezi Parkı protestoları sırasında hükümetin sert müdahalesinin bazı vatandaşlar üzerinde derin yaralar açtığını yazdı. Reuters, Pazar günkü seçimin, Gezi protestocularına yönelik saldırıları düzenleyenlere karşı sonunda adalet elde edebilmek için bir şans olabileceği yorumu yaptı.

47 yaşındaki dolmuş sürücüsü Hakan Yaman, 2013 yılı Mayıs ayında biber gazı kapsülüyle vurulmuş ve daha sonra İstanbul'da polisin saldırısına uğramış.

Hakan Yaman, Reuters'a verdiği söyleşide, uğradığı saldırının ayrıntılarını aktardı. Nefes alamadığını, polisin kendisini dövmeye başladığını söyleyen Yaman, polislerden birinin demir bir çubukla gözünü çıkardığını, kendisini ateşe attıklarını, sağ kalabilmek için ölü taklidi yaptığını anlattı.

Gezi protestolarının üzerinden 10 yıl geçtiğini söyleyen Yaman, kimsenin henüz yargılanmadığını, polisler cezalandırılana kadar mücadelesine devam edeceğini belirtti.

2013'te Taksim'deki Gezi Parkı'nda alışveriş merkezi yapılması planlarına karşı başlayan protesto eylemleri kısa sürede ülke çapında hükümet karşıtı kitlesel eylemlere dönüşmüş, ancak eylemler hükümetin sert tepkisiyle karşılaşmıştı.

İnsan hakları örgütleri, Gezi Parkı protestolarında 11 kişinin öldüğünü, 8 binden fazla kişinin yaralandığını, 3 binden fazla kişininse tutuklandığını bildiriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümeti, devlete yönelik tehditler nedeniyle protesto eylemlerinin üzerine gidilmesinin şart olduğunu kaydetmiş, Erdoğan ise kısmen yurtdışından fonlandıklarını söylediği protestocuları “çapulcular” olarak tanımlamıştı. Erdoğan'ın protestocuların yurtdışından fonlandıkları iddiası, protestocular ve sivil toplum kuruluşları tarafından reddedilmişti.

Dolmuş sürücüsü Yaman, eylemler sırasında göstericilere uygulanan şiddetin simgelerinden biri haline gelmişti. Yaman, Türk Tabipleri Birliği'ne göre gösteriler sırasında polisin sergilediği şiddet nedeniyle gözünü kaybeden 11 kişiden biriydi.

Saldırı nedeniyle Yaman'ın elmacık kemiği, alnı ve burnu kırıldı, kafatası çatladı. 12 ameliyat geçirdiğini söyleyen Yaman, iki ameliyat daha olmayı planlıyor.

Yaman'a saldıran polis memurları hakkında hiçbir savcı, soruşturma açmadı. Uluslararası Af Örgütü, 2013 yılı Ekim ayında, “Hakan Yaman'a ne oldu?” kampanyası başlatarak Türk yetkililere, cezasızlığa son verilmesi çağrısı yaptı.

Protesto eylemlerini kriminalleştirmek

Gezi Parkı protestoları, halkın Erdoğan'ın 20 yıllık iktidarına yönelik en büyük meydan okumasıydı. Gezi protestolarının 10'uncu yıldönümü, seçmenlerin bu Pazar Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'yla Erdoğan'ı karşı karşıya getiren ikinci turda oy kullanmaya hazırlandığı döneme denk geldi.

Birinci turda yüzde 44,9 oranında oy alan Kılıçdaroğlu karşısında yüzde 49,5'lik oy oranıyla ikinci tura avantajlı giren Erdoğan'ın başını çektiği Cumhur İttifakı, birinci turdaki sonuçlara göre TBMM'de de çoğunluğu sağladı.

Gezi Parkı gösterilerinde tutuklananların ailelerinin bazıları, ikinci tur seçimlerin hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye dönüş için bir fırsat olduğu görüşünde. Bu görüşün temelinde Millet İttifakı'nın yargıyı elden geçirme sözü yatıyor.

Hükümetin gösterileri bastırmasını eleştirenler, barışçı sivil itaatsizliğin devlet baskısıyla kriminalleştirildiğini kaydediyor, hükümet yetkilileriyse bunu reddediyor.

2013'teki protestolar sırasında polis, göstericileri dağıtmak için biber gazı ve plastik mermi kullanmıştı. Olaylarda yaralananlar ve hak örgütleri, göstericilere yönelik şiddetin çoğunlukla cezasız kaldığını vurguluyor.

Erdoğan, 2020'de, Gezi protestolarının “tıpkı askeri darbeler gibi halkı ve devleti hedef alan saldırılar” olarak nitelemiş, seçim mitinglerinde göstericileri ”çapulcular” olarak nitelemişti.

SOL Parti'den Alper Taş, Twitter'da yaptığı paylaşımda, seçmenlerin Gezi protestoları sırasında ölen ve tutuklananlara ”borçlu” olduğunu kaydetti ve “Gezi Direnişinin tam da 10. yıldönümünde 28 Mayıs'ta sandığa gideceğiz. Direnişte ölen canlarımız, Gezi'nin bakiyesini 1 yıldır cezaevinde onurla taşıyan arkadaşlarımız daha güzel, daha özgür bir ülke için bedel ödedi. Onlara borcumuz var!” dedi.

Geçen yıl Gezi davasının karar duruşmasında Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya yardım etme” nedeniyle 18'er yıl hapis cezası kararı çıktı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'nin Osman Kavala ve diğer tutukluları serbest bırakması gerektiğine hükmetmişti. Bu karar şimdiye kadar uygulanmadı. Türkiye Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınması gündemde.

Mimar Sinan Üniversitesi'nden sosyoloji profesörü Begüm Özden Fırat, Gezi protestolarının toplumun farklı kesimlerini biraraya getirdiğini söyledi.

Begüm Özden Fırat, Gezi protestolarının Türkiye siyasetinin temelindeki kültür savaşlarının ötesine geçen bir yol gösterdiğini belirtti. Fırat, Türkiye'nin kimlik siyasetine sıkıştığını, ancak Gezi'nin hem bir park hem de protesto eylemi olarak bir yenilik sunduğunu kaydetti.

VOA