İkinci tura doğru: Muhalefet cumhurbaşkanı adayının seçilmesini gerçekten istiyor mu?

Muhalefet cumhurbaşkanı adayının seçilmesini gerçekten istiyor mu?

İkinci tura doğru: Muhalefet cumhurbaşkanı adayının seçilmesini gerçekten istiyor mu?




İkinci tura doğru: Muhalefet cumhurbaşkanı adayının seçilmesini gerçekten istiyor mu?

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak belirlediği Kemal Kılıçdaroğlu rakibi Tayyip Erdoğan karşısında ilk turda yaklaşık 5 puan geride kaldı. [YSK’nin açıkladığı ve Resmi Gazete’de yayımlanan rakamlara göre, Kılıçdaroğlu %44.88, Erdoğan %49.52 oy almış bulunuyor.]

Erdoğan yeni sistemin ‘%50+1’ şartını yerine getiremediği için seçim ikinci tura kaldı.

Hiç kuşkusuz 5 puan önde olmak ve ‘%50+1’ şartına sadece yarım puan uzakta bulunmak Erdoğan’ı ikinci turda şanslı kılıyor. Ancak tersi de mümkün; ilk turda aldığı oyları koruyabilir ve üstüne daha önce kendisine oy vermeyen -veya oy kullanmamış- kitleden yeterince oy devşirmeyi başarabilirse Kılıçdaroğlu da rakibi karşısında ipi göğüsleyebilir.

Tabii telaşa kapılınmazsa…

İlk verdikleri izlenim, Kılıçdaroğlu’nun kampanyasını yeniden planlayanların telaşla hareket ettikleri, yanlış kabullerden harekete geçip adaylarının seçilmesini daha da zorlaştırdıklarıdır.  

Yanlış kabul, eksik oyların ilk turda üçüncü (Sinan Oğan) ve dördüncü (Muharrem İnce) adayları tercih etmişlerden gelmesiyle Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanacağı varsayımıdır. O varsayımla hareket edildiği izlenimi, kampanyanın ilk iki günü verilen görüntülü mesajlardan alınıyor.

Elbette, o adayların %5’in üzerinde bir oyu var ve o oyların sahipleri de önemli. Ancak o kişilerin oyları için ilk iki adayı değil de neden ötekileri seçtiklerini doğru değerlendirmek lazım. O değerlendirmeyi diğer iki adaya giden oyların bütününü o adayların kişisel özelliklerine bakarak yapmak ne derece doğrudur?

O oylar az oy almış iki aday diğerlerine göre daha fazla takdir edildiği için değil de, yalnızca onlardan daha fazla oy almış adaylar çeşitli sebeplerden dolayı tasvip edilmedikleri için verilmiş olamaz mı? 

Eğer hiç değilse önemli bir bölümü ‘protesto oyu’ ise o oyların, seçimi önde götürmüş adayların o kitleyi yanlarına çekebilmek için, kendilerini tasvip edilir hale getirmeleri gerekir.

Tayyip Erdoğan’ın da Kemal Kılıçdaroğlu’nun da…

İlk birkaç gün yarışan adaylardan alınan mesajlara bakıldığında, bu gerçeği rakibinden daha iyi anlayıp ona göre davrananın Erdoğan olduğu söylenebilir.

Kılıçdaroğlu, mesajlarıyla, kendisini Sinan Oğan’a ve kitlesine beğendirme çabasında görünüyor.

Acaba o çaba ilk turda kendisini tercih etmiş seçmenlerin bir bölümünü ürkütmez mi?

[Yukarıda, ikinci turda yarışacak adayların ilk dikkat etmeleri gereken konunun, ilk turda kendilerini tercih etmiş seçmen kitlesini kaçırmamak olduğunu, eksik kalmış oyu da ilk seçimde oy kullanmamış ve kendilerini tercih etmemiş kitlelerden tamamlamaları gerektiğini belirtmiştim.]

CHP çevresinin ilk turu değerlendirirken ileri sürdükleri gibi, ikinci turda her şeye sıfırdan başlanıyor olabilir, fakat yine de elde edilen oylara yenilerini ekleme konusunda sıfırdan başlandığını unutmamak gerekiyor. Aksi halde, eldeki oyların sahipleri ürkütülürse, onların sandığa gitmemeleri veya oylarını farklı şekilde kullanmalarına yol açılabilir.

O sebeple, ilk tur öncesinde yürütülen kampanyalarda kullanılan motiflerle taban tabana zıt yeni mesajlardan kaçınmak, eski kampanya mesajlarından karşı adaylara oy kullanmış kitlelere cazip gelecek olanların üzerinde yoğunlaşmak daha akıllıca bir yöntem olabilir.

Tayyip Erdoğan bunu ilk turda özel ağırlık verdiği terör ve güvenlik noktalarına vurguyu artırarak yapıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun sarıldığı yeni mesajlar rakibinin elinden o iki konuyu almak için; bu belli. Ancak iki adayın aynı konularda verdikleri benzer mesajlar kitleler üzerinde kimin lehine bir etki yaratır dersiniz?

Üzerinde düşünülmeyi hak eden bir soru olduğunu sanıyorum bunun…

Güvenlik ve terör konuları ön planda tutularak hazırlanmış mesajlar, Kılıçdaroğlu’nun ağzından duyulduğunda, kendi seçmen kitlesi üzerinde bile, rakibinin haklı olduğu kanaatini oluşturabilir.

Yeni kavramlar üzerinde yoğunlaşması, Kılıçdaroğlu’nun önceki turda kendisine oy verilmesini talep ederken kullandığı ‘helalleşme’ ve ‘ekonomik sıkıntılar’ konularından etkilenerek oylarını ona yönlendirmiş kitleleri yeniden düşünmeye sevk edebilir.

Oysa, ilk turda yoğunlaşılan o iki konu -helalleşme ve ekonomik sıkıntılar- oy vermemiş kitleler için hala anlam taşıyor. 

Ekonomik sıkıntılardan etkilenmeyen kimse olabilir mi?

Sıkıntıları daha az hissettirmek için iktidarın devlet yardımlarına muhatap ettiği kitleler aç ve açıkta kalmayacakları konusunda daha fazla ikna edilmeyi bekliyorlar. 

İktidardan soğumuş ancak elleri CHP’nin genel başkanına oy vermeye gitmeyen kitleler de ‘helalleşme’ arayışının samimi bir çaba olduğundan kuşkulular ve bu konuda iknaya açıklar.

CHP’de liderlerinin ikinci tur kampanyasını planlayanlar bunların farkındalar mı, kuşkuluyum.

Kılıçdaroğlu kendi partisinin geleneksel seçmen kitlesinin tümünden ilk turda oy desteği alabildi mi acaba?

Bu soruyu da, Kılıçdaroğlu’nun ilk turdaki oy eksiğini tamamlamak için oylarına talip olacağı kitleleri yakınlarında da araması için soruyorum.

[Her eğilimden insanın uğradığı bir mekanda bulunurken, yanıma gelen mekanın bir elemanı, Kılıçdaroğlu’nun ilk turda kazanabileceği görüşünde olduğumu öğrenince, beni uyarmak istemişti. Bana ‘‘Siz öyle diyorsunuz ama birkaç gün önce burada ağırladığımız bazı önemli CHP’liler, kendi aralarında Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesi sonrasında CHP’nin ellerine geçeceği senaryosunu konuşuyorlardı’’ demişti.]

https://www.fehmikoru.com/ikinci-tura-dogru-muhalefet-cumhurbaskani-adayinin-secilmesini-gercekten-istiyor-mu/

FEHMİ KORU