İktidarla muhalefetin "yeni anayasa" polemiği
"Hepimiz için sürpriz oldu"
İktidarla muhalefetin "yeni anayasa" polemiği
Yeni reform paketini açıklaması beklenen Erdoğan'ın yeni anayasa çağrısı yapması şaşkınlık yarattı. Muhalefetin cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin iflası olarak gördüğü çağrı, AKP-MHP cephesinde de sorgulanıyor.
Muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sistem için ortak çalışma kararı aldığı bir süreçte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı "Yeni bir anayasayı tartışmanın vakti gelmiştir" açıklaması, Ankara siyaseti için sürpriz oldu.
Zira 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra başkanlık tartışmalarıyla birlikte yeni bir anayasa gündeme gelmiş, o dönemde AKP, CHP, MHP ve HDP'nin temsilcilerinden oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu, yeni bir anayasa üzerinde uzlaşamadan 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimiyle birlikte çalışmalarına son vermişti. 16 Nisan 2017'de yapılan referandumla da Anayasa'nın 18 maddesi değişmiş, Türkiye'de parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmişti.
Şimdiyse "Cumhur İttifakı olarak bir anlayış birliğine varmamız halinde önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz" diyen Erdoğan'ın ne hedeflediği hem AKP-MHP ortaklı Cumhur İttifakı cephesinde hem de muhalefet cephesinde sorgulanıyor.
"Hepimiz için sürpriz oldu"
AKP'liler, Erdoğan'ın bu sistemin üçüncü yılında neden yeni bir anayasa istediği konusunda "tam olarak fikir sahibi olmadıklarını" söylüyor ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün "heyecan verici bir müjde" açıklamasına gönderme yapıyor. Görüşünü aldığımız AKP'liler, "Hepimiz için sürpriz oldu. Ama elbette ki Türkiye için sivil ve demokratik bir anayasa istemekten daha doğal bir şey olamaz" diyor.
Erdoğan'ın yeni anayasa çağrısında parlamenter sisteme dönüş mesajının aranmaması gerektiğini düşünenler ise daha çok MHP'de. Erdoğan ve Bahçeli'nin cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye için ideal sistem olduğu görüşünde olduğuna dikkat çeken MHP'liler, yeni anayasadan kastın sivil anayasa olduğu görüşündeler.
Bahçeli: Yeni anayasa ertelenemez ihtiyaç
Erdoğan'ın "yeni anayasa" çağrısına MHP lideri Devlet Bahçeli ise yazılı bir açıklamayla yanıt verdi. Yürürlükteki 1982 tarihli anayasada bugüne kadar 19 kerede 184 değişiklik yapıldığını hatırlatan, ancak anayasanın "statükocu vasfı"nın zayıflamadığından yakınan Bahçeli, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğuna işaret etti.
Bahçeli, yeni bir anayasayla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin "kökleşip, serpileceğini" savunarak "Toplumun her kesimini kucaklayan, meşru her düşünceyi sahiplenen, kurucu değerlere yaslanan, kuruluş felsefesini benimseyen, kaldı ki yeni yönetim sisteminin temel yapı taşlarını, vazgeçilmez ilke ve esaslarını daha da geliştirmeyi önceliğine alan bir anayasa ertelenemez ihtiyaçtır" ifadelerini kullandı.
"Ucube sistem iflas etti"
Türkiye'de meclisin gücünü zayıflattığı, kuvvetler ayrılığını yok ettiği, yargı bağımsızlığına darbe vurduğu gerekçeleriyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni en çok eleştirenlerin başında ana muhalefet partisi CHP geliyor.
Sistemi değiştirmeyi öncelik alarak muhalefet cephesindeki İYİ Parti ve Saadet Partisi ile birlikte Millet İttifakı'nı kuran CHP, Türkiye'nin acilen güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmesini istiyor. Bu istek, İYİ Parti'den tam destek görürken Saadet Partisi şimdilik ayrı bir çalışma içine girmiş durumda.
CHP'nin güçlendirilmiş parlamenter sistem arayışına kuvvetli desteğin AKP'den kopan DEVA ile Gelecek partilerinden gelmesi de dikkat çekiyor. Hatta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile DEVA lideri Ali Babacan ortak bir çalışma için müzakere yürütme konusunda karar aldı.
CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, bu noktada Erdoğan'ın yeni anayasa çıkışını samimi bulmadıklarını söylüyor. Erkek neden böyle düşündüklerini DW Türkçe'ye "Bugün ülkenin en ağır sorunu ekonomik kriz. Sarayda yaşayanlar halkın gündeminden o kadar koptular ki, vatandaşın ağır sorunları tartışılsın istemiyorlar. Asıl amaçları Türkiye'yi gerçek gündeminden uzaklaştırmak, ayrıştırma siyaseti, kutuplaştırma siyaseti yürütmek" sözleriyle açıklıyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni "ucube" olarak tanımlayan Erkek, sistemim iki buçuk yılda iflas ettiğini öne sürüyor. Erkek, "24 Haziran 2018 seçimlerinden önce halktan yetki isteyip, ekonomiyi uçuracağını söyleyen Erdoğan bugün ülkeyi ekonomik darboğaza sürükledi. Ucube sistemle birlikte devlet de, millet de iflas etti" diyor.
Erkek, Türkiye'de demokrasi isteyen muhalefet güçlerinin güçlü bir ittifakla yeni bir anayasa yapacağını ve Türkiye'ye güçlendirilmiş parlamenter sistemi getireceğini söylüyor.
"Tüm muhalefet biraraya gelmeli"
AKP'den kopan ve Ali Babacan'ın liderliğinde Türkiye çapında örgütlenen DEVA Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden en hızlı ve etkin şekilde çıkış için tüm muhalefetin bir araya gelmesini güçlü şekilde savunuyor.
Bu düşünceden hareketle CHP ile ortak hareket etme kararı aldıklarını, dahası meşru bir şekilde parlamentoda temsil edilen tüm partilerle görüşmek ve uzlaşmak istediklerini anlatan DEVA Partisi Seçim İşleri Başkanı İdris Şahin de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhalefetin birleşmesini önlemek için yeni anayasa çıkışı yaptığını söylüyor.
Şahin, DW Türkçe'ye "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; demokratik bir sistemde olması gereken kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmış, ülkeyi sistemsizliğe sürüklemiştir. Bunu ortadan kaldırmanın yol ve yöntemi de muhalefetteki tüm siyasi partilerin yan yana gelerek Türkiye’ye umut olacak yeni bir sistemi ortaya koyması düşüncesidir. Erdoğan da, muhalefetin bu uzlaşmacı kültürünün önünü almaya çalışıyor" değerlendirmesini yapıyor.
Şahin, muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda çalışmaktan vazgeçmeyeceğine vurgu yapıyor. DEVA Partisi, bu çalışmaya HDP dahil tüm partilerin katkı sunmasını istiyor.
"Erdoğan'ın yüzde 51 sıkıntısı"
İYİ Parti İzmir milletvekili Aytun Çıray, Erdoğan'ın mevcut anayasaya göre yeniden cumhurbaşkanı seçilme koşulunun yüzde 51 oranında oy alması olduğunu hatırlatıyor.
Çıray, Erdoğan'ın yeni anayasa çıkışının ardında yattığını düşündüğü iki nedeni şöyle açıklıyor:
"Birincisi gündem değiştirmek. Bu ağır ve kendilerinin beceriksizliği sonucu ortaya çıkan gündemden Türkiye’yi uzaklaştırmak. İkincisi ise yüzde 51'le seçilemeyeceğini gören Sayın Erdoğan'ın yüzde 51 sorununu çözmek için çare arayışları içinde olmasıdır. Bütün bunların hepsi, milletin derdinin üzerinde değildir."
"Otorite gücünü pekiştirme çabasında"
Peki hükümet gerçekten sivil ve demokratik yeni bir anayasa yapabilir mi?
Siyaset Bilimci Burak Bilgehan Özpek, hükümetin özellikle Boğaziçi Üniversitesi'ne yapılan rektör atamasının ardından üniversite gençliği ile karşı karşıya geldiğini hatırlatırken "Son zamanlarda hükümetin kullandığı dil, uyguladığı politikalar, özellikle Boğaziçi meselesinde benimsediği tavır ve Cumhur İttifakı ortaklarından MHP'nin, HDP'ye yönelik kapatma çağrısı daha uzlaşmacı, toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir anayasa yapım sürecini müjdelemiyor bize" diyor.
Özpek, Türkiye’de 2002 yılından bu yana yapılan değişikliklerin Cumhurbaşkanının siyasi gücünü paylaşması değil siyasi gücü kendi elinde toplaması için yapıldığını söylüyor ve "Adım adım gerçekleşti bu süreç. Bu anayasa tartışmasının da bundan farklı bir sonuç üreteceği kanaatinde değilim" değerlendirmesi yapıyor.
Hilal Köylü / Ankara
Deutsche Welle Türkçe