İmamoğlu'nun 'mücadele kampüste verilmeli' sözleriyle ilgili Boğaziçili öğrenciler ne düşünüyor?

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri euronews'e konuştu

İmamoğlu'nun 'mücadele kampüste verilmeli' sözleriyle ilgili Boğaziçili öğrenciler ne düşünüyor?


İmamoğlu'nun 'mücadele kampüste verilmeli' sözleriyle ilgili Boğaziçili öğrenciler ne düşünüyor?

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri euronews'e konuştu  

Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Dr. Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasına yönelik protestolar bir ayı geride bıraktı. Euronews’e eylem sürecini değerlendiren öğrenciler İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘’Mücadele kampüste verilmeli’’ tavsiyesine tepkili.

İmamoğlu, Boğaziçi protestolarında öğrencileri desteklediğini ifade ederek, "Gençlerimiz, kendi özgün ve hakkı olan protestolarını yapmaya devam etsinler, etmeliler de. Yanlarındayız. Ama benim önerim, istirhamım; lütfen bunu kampüsün dışına çıkartmayın. Bunu kampüsün dışına çıkartmaya çalışan çağrılar varsa bile bunun yapılmaması gerektiğini düşünüyorum." demişti.

"Sayın İmamoğlu’nun öğrencileri dinlemesini ve olayları yerinde görmesini çok isterdim. Çünkü seçim zamanı bu öğrenciler İmamoğlu’na destek verdiler. Desteğimizi istedi. Şimdi de üsten bir tavırla kampüs dışına çıkmayın diyor. Biz zaten kampüs dışına çıkmıyoruz, çıkamıyoruz. İzin vermiyorlar. Anayasadaki eylem hakkımızı kullanamıyoruz."

Enes Gözüküçük ise İmamoğlu’nun açıklamasını 'üstenci' bir tavsiye olarak yorumluyor.

"Üstenci bir tavsiyeye ihtiyacımız yok. Bunun üstenci olmaması için de Ekrem Bey bize nedenlerini açıklamalı. Eğer bu tavsiye güvenlik nedeniyle yapılıyorsa bu ülkede uzun zamandır güvenlik nedeniyle hiçbir şeye ses çıkarılmıyor ve bir şey düzelmiyor. Ama bu bir eylemi kırmak için söylenmiş bir şey ise biz bu eylemin kırılmasına izin vermeyeceğiz. Biz barış, demokrasi isterken, hayatımıza devam etmek isterken bize şiddet gösteriliyorsa bu ülkede kimse nefes alamayacak."

Kampüs içinde veya dışında olmamız fark etmiyor. Her durumda polis müdahalesi ile karşılaşıyoruz, terörist ilan ediliyoruz
Ece İrem Şevik 
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencisi

Öğrenci Ece İrem Şevik de kampüs içinde veya dışında yapılan her eylem sonucunda terörist ilan edildikleri için durumun kendileri açısından pek fark yaratmadığını düşünüyor.

"Türkiye’de belli bir kesimle aynı fikri paylaşmıyorsanız terörist oluyorsunuz. Herhangi bir suç işlemenize gerek kalmıyor. Attığım destek twitleri ve katıldığım eylemler nedeniyle çok fazla ölüm tehditi alıyoruz. Ama farkında değiller biz sadece öğrenciyiz, insan haklarını savunuyoruz. Kayyım rektörün gitmesini istiyoruz ama sanıyorlar ki biz örgüt üyesiyiz ve onlara karşı bir direniş başlattık. Ama görüyoruz ki çok korkuyorlar öğrencilerden."

Atamaları ve kurulan fakülteleri bir kazanım olarak görüyoruz. Çünkü devlet erki ya da hükümetin ilk günden itibaren eylemlerimize bir saldırısı söz konusu. Şimdi başka argumanları kalmadığı için bürokrasiye başvuruyorlar.
Enes Gözüküçük 
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencisi

Üniversitelere yapılan atamaları ve kurulan fakülteleri de bir kazanım olarak değerlendiriyor Boğaziçili öğrenciler.

Boğaziçili Enes Gözüküçük, ilk günden itibaren devlet erki ya da hükümetin eylemlerine bir saldırısı olduğunu şimdi ise başka argümanları kalmadığı için bürokrasiye başvurduklarını şu sözlerle belirtiyor:

"Terörist damgasını çok çabuk yedik. LGBTİ arkadaşlarımız çok çabuk hedef gösterildi. Ölüm tehditleri nedeniyle eylemlere katılamayan arkadaşlarımız var. Yürekleri yetse bana istifa edin diyecekler deniliyor, ama bizim seçilmişlerle bir işimiz yok. Bizim istediğimiz daha özgürlükçü ve liyakata dayalı bir yasa. O nedenle bunlar bir kazanım. 39 gündür akademisyen desteği olmadığı için Melih Bulu devam edemiyor. 6 ayın sonunda Melih Bulu'ya bile kayyım atanabilir. Bu meseleyi kalarak çözebileceğine inanıyor kendisi ama hem diğer üniversitelerdeki kayyımların hem de Melih Bulu'nun istifası ile çözülecek bu iş. Biz barışçıl şekilde devam ediyoruz o nedenle üzerimize atılan suçlar kayıp gidiyor. Provakosyana gelmeyin deniliyor ama öyle bir durum yok barışçıl devam ediyoruz biz"

İçerde olan arkadaşları, ev hapsi cezası alanlar ve talepleri için eylemlerine devam edeceklerini söyleyen öğrenci Yeşilmen, polis müdahalesinin ve tutuklama gerekçelerinin kendilerinde şaşkınlık yarattığını söylüyor.

Şimdiye kadar bir fanusta yaşıyorduk. Daha önce neredeydiniz, tuzunuza su dökülünce ses çıkardınız diyenler haklı. Ama artık ses çıkarıyoruz.

Şimdiye kadar herhangi toplumsal bir olaya ses çıkarmadıklarına dair yapılan yorumları ve eleştirileri de haklı buluyor öğrenciler.

Öğrenci Ece İrem Şevik, farklı üniversitelerde benzer durumlar yaşandığında ses çıkarmamaları nedeniyle yapılan eleştirileri yerinde buluyor:

''Kesinlikle yanlarında olmalıydık, aksi durumda aynı sürecin devam ettirildiğini gördük. Ama bunun altında yatan sebep toplumsal baskı. Aman kızım sesini çıkarma okul hayatından olursun, iş bulamazsın denildi. Ya da sesimizi çıkardığımızda devlete karşı sesimiz çıkıyor ve farklı şeyler istiyoruz sanılıyor. Ama değil.''

''Şimdiye kadar gerçekten tuzumuz kuruydu'' diyen Şis Yeşilmen de "Bir fanusta yaşıyorduk" diyor:

''Bu mahallede sadece öğrenciler yaşıyor ve okulda sevgi dolu bir ortam var. Daha önce nerdeydiniz, tuzunuza su dökülünce ses çıkardınız diyenler haklı. Çuvaldınız bize batınca ses çıkardık, kendi adıma üzgünüm. Şunu fark ettim baskılar yüzünden susmaya ve korkmaya başlıyoruz. Bir kaç gündür başıma bir şey gelir mi sorusu var hepimizde. Bir arkadaşım gece kıyafetleri ile yatıyor polis baskınına karşı. İnsanlar bu noktaya getirildi ve baskılanıyor. Tuzumuz artık kuru değil. Aslında ülkede olan bitenin hep farkındaydık sadece apolitik davranıyorduk. Çünkü ülkede hukuk düzgün işlemiyor bu nedenle ses çıkarmamızın bir şey değiştirmeyeceğine inanıyordum. Ama şu an sesimizi çıkarmaya çalışıyoruz.''

VOA