İmar yasası: Hükümet için reform, muhalefet için yetki kısma

Tartışmalı imar yasası

İmar yasası: Hükümet için reform, muhalefet için yetki kısma


Türkiye'de 31 Mart'ta önemli büyükşehirleri kaybeden iktidar, yerel yönetimlerin yetkilerini kısıtlamakla eleştiriliyor. Muhalefete göre, iktidarın "reform" olarak tanımladığı yeni imar teklifi bunun son örneği.

Muhalefet partileri TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden ve kamuoyunda imar yasası teklifi olarak bilinen düzenleme nedeniyle tepkili. 31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul, Ankara, Adana gibi önemli büyükşehir belediyelerini ve gelir kaynaklarını kaybeden hükümetin, bir yandan yerel yönetimler için yeni yasa hazırlığı yaparken diğer yandan bazı yasalarla belediyelerin yetkilerini kısıtlamaya çalıştığını öne sürüyorlar.

Aslında bir torba yasa teklifi olan ve 17 farklı kanunda değişiklikler öngören teklifteki düzenlemelerden biri belediyelerin parsel bazlı plan değişikliğine kısıtlama getiriyor. Bu kapsamda yasanın kabul edilmesinden sonra hiçbir belediye parsel bazlı imar değişikliğine gidemeyecek. Ancak, talep olması halinde bütün maliklerin rızası alınarak ada bazlı bir değişikliğe gidebilecek.

Bu yasaya kadar geçerli olan uygulamayla herhangi bir kişi bina yaptıracağı zaman sadece o binanın bulunduğu arsa için değişiklik talep edebiliyor ve eğer iktidarda ya da belediyede tanıdığı varsa çevredeki bina yükseklikleri ne olursa olsun kendi parseli için çok katlı izni çıkartabiliyordu.

Konunun uzmanları Ankara ve İstanbul’da çevresine aykırı yükseklikteki gökdelenlerin bu tür parsel bazlı değişiklikle dikildiğine dikkat çekiyor. Muhalefet partileri de iktidarın başta büyük kentler olmak üzere çok sayıda yerde son 25 yılda sayısız imar plan tadilatı yaparak çok katlı binaların yapımına yol açtığını, ancak şimdi belediyeleri kaybedince böyle bir düzenlemeye gerek gördüğünü savunuyor.

 

Tartışmalı imar yasası

"Belediye gelirleri TOKİ’ye"

Teklife göre ayrıca Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından satış ve kira sözleşmesine konu edilen taşınmazlar hariç, mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan arsa ve arazilerin, gerçek veya tüzel kişilerce işgali halinde, TOKİ haksız işgal tazminatı istemeye yetkili olacak.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan’a göre karışık gibi görünen bu maddenin ve teklifteki diğer bazı maddelerin basit bir dille anlatımı şöyle: "Belediyelerin kendi imar yetkisinde olduğu yerlerde imardan gelen bazı gelirler TOKİ’ye devredilecek."

DW Türkçe'ye konuşan Türkkan, "İktidarın hazmedemediği nokta siyasi kayıptan ziyade büyükşehir belediyelerinden gelen rantın kesilmesi. Bu, siyasetin finansmanı konusunda AKP’yi çok ciddi anlamda etkilemiş durumda" diyor.

Yerel seçim sonuçlarına göre, AKP’nin 18 olan büyükşehir belediye sayısı 15’e, 30 olan il belediye sayısı ise 24'e geriledi. Ankara ve İstanbul gibi önemli gelir kaynaklarının olduğu büyükşehir belediyeleri ise 25 yıl sonra CHP’ye geçti.

 

Teklif yasalaştığında taşınmaz sahiplerinin malları üzerindeki değer artış payı tutarı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hesabına yatırılacak ve bu gelirler bakanlık ve belediyeler arasında pay edilecek.

CHP’nin teklif için hazırladığı muhalefet şerhinde bu maddeyle ilgili olarak, "Payın büyük kısmı, gelir ve rant yaratma kapasitesi yüksek belediyeleri kaybeden iktidarın Bakanlık ve genel bütçe için yeni gelir kaynağı yaratması üzerine kurulmuştur. Yerel yönetime aktarılması gereken pay, yarısı ya da yüzde 60’a yakını merkezi yönetime aktarılmak üzere bir tür yeni vergi ihdas edecek biçimde kullanılmıştır" deniliyor.

Türkkan, TOKİ’nin bugüne kadar hiç denetlenemediğini söylüyor. "Şu anda TOKİ’ye aktaracak kaynak da yok çünkü bütçe açık veriyor, bu nedenle TOKİ’nin de bütçesini artıracak önlemler getiriyorlar. Çünkü TOKİ iş yaptıkça iktidar ve yandaşları para kazanmaya devam ediyor" eleştirisini getiriyor.

"Seçim sonrası AKP’nin yerel yönetim algısı değişti"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer de 31 Mart seçiminin ardından AKP’nin yerel yönetimlere bakışını değiştirdiğini savunuyor. Gürer, "Büyükşehirler seçimle CHP’ye geçtikten sonra AKP’nin meclise getirdiği çoğu teklifte birer ikişer büyükşehirlerin ve belediyelerin yetkilerini merkezileştirme algısı bulunuyor" diyor.

DW Türkçe’ye konuşan Gürer, daha önce 30'a yakın büyükşehrin oluşturulduğunu ve iktidarın "iddialı bir biçimde merkezdeki yetkilerin yerele yansıtılacağını" vaat ettiğini hatırlatarak, ancak seçimleri kaybedince tersini yapmaya ve yetkileri daha çok merkeze almaya başladığını kaydediyor.

2012 yılında yapılan değişiklikle Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van gibi 13 il büyükşehir olmuş ve böylelikle büyükşehir sayısı 30’a çıkmıştı.

AKP: Teklif reform amaçlı

Muhalefetin yerel yönetimlerin yetkilerinin kısıtlandığı eleştirilerini kabul etmeyen AKP’li milletvekilleri ise düzenlemenin temel amacının kentlerde yatay mimariyi hakim kılmak, plansız ve çarpık yapılaşmanın önüne geçmek olduğunu vurguluyorlar.

Çok sayıda kanunda değişiklik yapması açısından teklifi "kapsamlı bir reform" olarak nitelendiren AKP'li milletvekilleri, bu yasayla tüm planlar ve altyapı ile ilgili tüm verilerin tek bir merkezde toplanacağını, böylelikle tüm belediye ve ilgili her kurumun bu merkezden bilgi alabileceğini savunuyor.

 

Kanal İstanbul: Yatırımcıda rant sevinci, köylerde endişe

"Kanal İstanbul hazırlıklarının ön aşaması"

CHP'li Gürer, teklifi Kanal İstanbul’a yönelik bir düzenleme olarak da değerlendirdiklerine dikkat çekiyor. Bu çerçevede CHP, TOKİ'nin oluşturulan ya da oluşturulacak alanlarda doğrudan yetkili kılınmasını Kanal İstanbul için yapılan hazırlıkların bir ön aşaması olarak görüyor.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi Başkanı Nusret Suna DW Türkçe’ye açıklamasında, proje için bazı alanların kamulaştırılması gerektiğini belirtiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin de buna karşı çıktığını hatırlatan Suna, "Artık kamulaştırma yetkisini merkeze alarak belediyeyi işin içine sokmadan konuyu halletmek istiyor olabilirler" değerlendirmesini yapıyor.

İYİ Partili Türkkan da teklife Kanal İstanbul projesinin hayata geçirilebilmesi için hükümete bazı kolaylıklar sağlayan maddeler yerleştirildiğini ifade ediyor. Teklifin hükümete proje çevresindeki birtakım arazilerin kamulaştırılması konusunda ve bazı yetkilerin devrinde kolaylıklar getirdiğini öne sürüyor.

Gülsen Solaker

Deutsche Welle Türkçe