İngiltere için AB ile ilişkilerde 4 seçenek söz konusu

“Brexit sonrası İngiltere’ye olan ihracat performansımız aynı şekilde devam edebilecek mi?”

İngiltere için AB ile ilişkilerde 4 seçenek söz konusu




Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan:
“Brexit sonrası İngiltere’ye olan ihracat performansımız aynı şekilde devam edebilecek mi?”

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, “Brexit sonrası İngiltere ile yeni bir yol haritası çıkarılmalı. İnşaat malzemesi sektörünün en fazla ihracat gerçekleştirdiği ülkelerin başında gelen İngiltere pazarını rakip ülkelere kaptırma riski var” dedi. İngiltere-AB ve Türkiye ilişkilerinde 4 ayrı seçeneğin söz konusu olduğunu belirten Ferdi Erdoğan, şöyle konuştu: “Bizim için en uygun seçenek ‘Norveç Modeli’. Ancak İngiltere’nin, üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşması yapmaya başlamasıyla ikili görüşme için sıra beklememiz halinde İngiltere’ye gerçekleştirdiğimiz ihracat performansımızın aynı kalıp kalmayacağı belirsiz…”

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, İngiltere’nin, 31 Ocak’ta (bugün) Avrupa Birliği’nden ayrılacağını ifade ederek, Brexit’in inşaat malzemesi sanayisine etkilerine dair şunları söyledi: “Taraflar 2020 sonuna kadar, gelecekteki ilişkilerini düzenleyecek kapsamlı bir anlaşmaya ilişkin müzakere yürütecek. Geçiş süreci boyunca İngiltere, AB kurallarına bağlı olmayı sürdürecek. Bu süre içinde kapsamlı bir anlaşmaya varılma olasılığı zor görülüyor. Bu dönemde Türkiye-İngiltere ticaret ilişkilerinin de 2020 sonuna kadar aynen devam etmesi bekleniyor.

İngiltere’ye 5 yılda 5 milyar 679 milyon dolarlık ihracat

Türkiye’nin, İngiltere’ye yaptığı toplam inşaat malzemesi ihracatı; 2014 yılında 1 milyar 248 milyon dolar, 2015 yılında 1 milyar 22 milyon dolar, 2016’da 988 milyon dolar, 2017’de 1 milyar 118 milyon dolar, 2018’de ise 1 milyar 303 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. 2014 ila 2018 yıllarında toplam ihracatımız 5 milyar 679 milyon dolar oldu. Bugün geldiğimiz noktada bu ihracat rakamlarının büyümesi ya da küçülmesi ise tamamen Brexit sonrasında İngiltere ile Türkiye’nin belirleyeceği yol haritasına bağlı.

İngiltere için AB ile ilişkilerde 4 seçenek söz konusu

İngiltere-AB ve Türkiye ilişkilerinde, bundan sonra izlenecek yola yönelik 4 seçenek söz konusu. Ülkemiz için en uygun seçeneğin ‘Norveç Modeli’ olduğunu söyleyebiliriz. Bu modelin uygulanması halinde Avrupa Tek Pazarı üyesi olarak AB ile ilişkiler ve ticaret sürdürülür, sıfır gümrük + sıfır kota uygulanır ve AB bütçesine katkıya devam edilir.

Seçeneklerden biri olan ‘İsviçre Modeli’ne göre AB ile ikili anlaşmanın yanı sıra üye ülkelerle ikili anlaşmalar yapılır, Avrupa Tek Pazarı üyesi olmadan sadece mallar ve kişiler için anlaşmalara gidilir ve İngiltere içeriği genişletebilir. Bu durumda Türkiye ile yeni bir anlaşma gerekir.

Bir diğer seçenek olan ‘Avrupa Serbest Ticaret Birliği Modeli’nde ise İngiltere EFTA üyesi olarak AB ile mal ticaretini yürütür. Sıfır gümrük + sıfır kota uygulanır, AB bütçesine sınırlı katkı sağlanır. Bu modelin de Türkiye için uygun olduğunu söyleyebiliriz.

Son seçenek ‘Dünya Ticaret Örgütü Modeli’ne göre ise; AB ile bir üçüncü ülke gibi ilişki kurulur. İngiltere ile AB serbest ticaret anlaşması yapar. Anlaşmanın temel amacı sıfır gümrük + sıfır kota olur. İngiltere üçüncü ülkeler ile de serbest ticaret anlaşmaları yapar. Burada Türkiye ile yeni bir anlaşma yapılması gerekir. Eğer bu son seçenek uygulanırsa, bize ikili görüşme için 3-4 yıldan önce sıra gelmez, bu süreçte İngiltere’ye gerçekleştirdiğimiz ihracatın başına ne geleceğini kestirmek zorlaşır.

Avrupa Birliği yeni ticaret stratejisi uyguluyor

Çok taraflı dünya ticaret anlaşmaları döneminin artık kapandığını görüyoruz. Öyle ki Dünya Ticaret Örgütü’nün ticarette hakemlik işlevi felç oldu. Avrupa Birliği ikili serbest ticaret anlaşmaları yapıyor ve ticarette sürdürülebilirliği ana unsur olarak kullanmaya başlıyor. Artık dünyanın geri kalanı ile vergisiz ve kotasız ticaret söz konusu. Ancak bu durum ülkemizin Gümrük Birliği avantajını ortadan kaldırıyor.

Avrupa Birliği ‘Yeşil Düzen’e hazırlanıyor

Avrupa Birliği, iklim krizi ile mücadelede dünyada öncü bir rol üstlenmek amacıyla ‘Yeşil Anlaşma’ (Green Deal) olarak adlandırılan eylem planını açıkladı. Açıklama, Madrid'de Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansında (COP25) duyuruldu. Bu eylem planının hedefi bütün üye ülkeleri 2050 yılına kadar karbon-nötr hale getirmek. Avrupa, iklim değişikliğine karşı mücadelede küresel lider olmayı ve 2050’ye kadar ilk ‘sıfır-karbon’ kıta olmayı hedefliyor. Avrupa Yeşil Anlaşması kapsamında AB iş çevrelerinin çevre dostu hale getirilmesi öngörülüyor.

Avrupa Birliği ithalatta karbon vergisi uygulamaya başlayacak

‘Avrupa Yeşil Anlaşma’ 2020 Ekim ayında yasalaşacak. İthalatta Karbon Vergisi Uygulaması (Carbon Border Adjustment Mechanism) kapsamında ithalatta ürünün tüm prosesleri boyunca çevreye olan etkisine göre karbon vergisi alınacak. Karbon vergisi sıfırdan başlayacak, kademeli artacak. İlk aşamada enerji yoğun sektörler demir-çelik, petrokimya, çimento, cam, seramik ve ana metal sanayisi yeni düzenleme kapsamına alınacak. Düzenleme ile ilgili detayların Mart ayında açıklanması bekleniyor.

Bu gelişmeler ışığında 1996 AB Gümrük Birliği ile 2005’teki Dünya Ticareti Serbestleşmesi’nin ardından Türkiye’nin dış ticarette üçüncü önemli aşamasının ‘Yeşil Anlaşma’ (Green Deal) olacağını söyleyebiliriz.

2018’de İngiltere’ye ihracat yüzde 16,5 arttı

İnşaat malzemeleri ihracat pazarlarımızda ilk sırayı 2016 yılında ABD, 2017 yılında İngiltere, 2018’de ise Almanya aldı ve ilk üç sırada hep bu üç ülke yer aldı. 2018’de Brexit etkisindeki İngiltere’ye ihracat yüzde 16,5 artarak 1 milyar 303 milyon dolara ulaştı.

Türkiye’nin dünya inşaat malzemeleri ihracatındaki payı 2012 yılında yüzde 2,69 ile en yüksek seviyesine ulaştıktan sonra gerileme eğilimine girdi. Özellikle yakın ve komşu pazarlarımızdaki kayıplar nedeniyle Türkiye’nin payı düşmeye başladı. 2016 yılına kadar gerileme sürdü ve payımız 2016 yılında yüzde 2,05 olarak gerçekleşti. 2017 yılında ise dünya inşaat malzemeleri ihracatındaki payımız 6 sene aradan sonra yeniden yükseldi ve yüzde 2,12’ye çıktı. 2018 yılında dünya ihracatı içinde alınan payda artış devam etti ve yüzde 2,33’e yükseldi.