İran ve Azerbaycan arasında gerilim neden arttı?

Diplomatik çöküş

İran ve Azerbaycan arasında gerilim neden arttı?




İran ve Azerbaycan arasında gerilim neden arttı?

2020'deki Karabağ Savaşı'ndan bu yana Azerbaycan ile İran arasında gerilim bitmiyor. İran, Kafkasya’da jeopolitik statünün değişmesini bölgesel çıkarları için tehlikeli buluyor. Bu konuda tehditkâr bir pozisyon takınan İran, Azerbaycan’ın İsrail ile ilişkilerini ilerletmesinden rahatsız.

İran son iki yılda “Sınırların değişmesine izin vermeyeceğiz” diyerek Aras Nehri hattında 4 askeri tatbikat yaptı. Azerbaycan da karşı tatbikatlarla “Korkmuyoruz” mesajı verdi.

Yetkililerin karşılıklı suçlamaları medya savaşlarıyla tehlikeli boyutlara taşındı. İki ülkenin dışişleri bakanlıkları karşılıklı olarak, saldırgan yayınları protesto eden notalar verdi.

Durup durup alevlenen gerilimde son perde 29 Mart’ta Azerbaycan’ın Tel Aviv Büyükelçiliği'nin açılışıyla sahnelendi.

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile ortak basın toplantısında, “Azerbaycan ve İsrail, İran tehdidiyle karşı karşıya. İran’a birlikte karşı koymalıyız. İran’ın nükleer kapasitesini artırmasını önlemeliyiz” diyerek iki sınır komşusunun arasına mayın attı.

Bayramov ise 30 yılı geride bırakan ilişkilerin stratejik ortaklık seviyesine ulaştığını söyledi. Bayramov’a göre 2022’de iki ülke arasındaki ticaret hacmi yüzde 85 arttı. Azerbaycan'da faaliyet gösteren İsrailli şirket sayısı 140’ı buldu.

İsrail’in Bakü’deki büyükelçiliği 1993’te açılmıştı. İran, Azerbaycan’ın elçiliği açmasıyla Türkiye’nin İsrail ile normalleşmesi arasında bir bağ kurarak kendisine karşı Kafkasya’dan “Siyonist bir kuşatmanın şekillendiği” tezini işliyor. Ayrıca uzun zamandır İsrail’in "terör ve sabotaj eylemleri için" Azerbaycan’ı üs olarak kullandığını düşünüyor.

Haaretz gazetesi 6 Mart’ta İsrail’in İran'ın nükleer tesislerine yönelik olası bir saldırısı için bir havaalanı hazırladığını ve Mossad’a İran'ı izlemek üzere bir merkez açmasına izin verdiğini yazmıştı.

Gazeteye göre 2016’dan itibaren İsrail’den 92 uçak seferiyle milyarlarca dolar değerinde silah alan Azerbaycan bunun karşılığını petrol ve İran'a erişim sağlayarak veriyor.

Haaretz, Mossad’ın İran’da ele geçirdiği nükleer arşivi Azerbaycan üzerinden İsrail’e götürdüğünü de iddia etmişti.

Times of Israel ise 18 Ocak’ta Bakü'nün, İsrail'in İran üzerinde keşif uçuşları başlatmak için topraklarındaki üsleri kullanmasına ve nükleer programını bozmak üzere ülkeye ajanlar göndermesine izin verebileceğini ileri sürmüştü.

Diplomatik çöküş

Tel Aviv’den gelen mesajlar üzerine İran, 31 Mart’ta İran karşıtı ortak cephe kurulduğu suçlamasıyla Bakü’den izahat istedi.

İran Dışişleri Bakanlığı, “Azerbaycan’ın düşmanın tuzağına düşmekten kaçınacağını umuyoruz. İran Siyonist rejimin Azerbaycan topraklarını kendisine karşı kullanmasına kayıtsız kalmayacaktır” diye çıkıştı.

5 Nisan’da İran Meclisi, Tel Aviv’de elçilik açan Azerbaycan’ı kınayıp “Bu adımın olumsuz sonuçları olacaktır” diyen bir uyarı metni yayımladı.

Azerbaycan Meclisi ise İran’ı siyasi provokasyon yapmak ve ülkenin içişlerine karışmakla suçlayan bir açıklamayla yanıt verdi. Açıklamada elçilik açmanın Azerbaycan’ın egemenlik hakkı olduğu vurgulandı.

Karşılıklı söz düelloları sürerken Aliyev yönetimi, 6 Nisan’da İran adına Azerbaycan’da din devleti kurmak için “direniş grubu” oluşturup darbe planladıkları iddiasıyla birkaç kişiyi tutukladı.

İran’da yaşayan Azerbaycanlı Rufulla Ahundzade ve Bahtiyar Bayramov darbenin beyni olmakla suçlandı.

Öncesinde İran karşıtı çıkışlarıyla tanınan Milletvekili Fazıl Mustafa’ya 28 Mart’ta düzenlenen silahlı saldırıdan beri Şii cemaatini hedef alan bir gözaltı furyası vardı.

Gözaltına alınanlar arasında Ahundzade ve Bayramov adına Şiileri örgütlemekle suçlanan Arif Cumşudov da bulunuyordu.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Mustafa’ya yönelik terör saldırısıyla ilgili ilk bulguların İran bağlantısını ortaya koyduğunu kaydetti. Ancak muhalefet saflarında resmi hikâye kuşkuyla karşılandı.

Daha önce de İran’la kriz yaşandığında bu tür gözaltılar olmuştu.

2 Kasım 2022’de Müslüman Birliği Hareketi’nden 19 Şii, İran için casusluk ve "terör saldırısı hazırlığı yapma" suçlamasıyla tutuklanmıştı.

Bu operasyon, İran istihbaratının 26 Ekim’de Şiraz’daki türbede 15 kişiyi öldüren saldırganın Azerbaycan vatandaşı olduğunu ve Bakü’den geldiğine dair açıklamasına bir yanıttı. Bu saldırı gerilime tuz biber ekmişti.

6 Nisan’da ikinci kritik adım atıldı: İran'ın Bakü Büyükelçisi Abbas Musevi, Dışişleri’ne çağrılarak kışkırtıcı faaliyetlerden duyulan rahatsızlık iletildi ve İranlı dört diplomat istenmeyen kişi ilan edildi.

Aylardır üst düzey komutanlar dahil İranlı yetkililer “Siyonist güçler Azerbaycan’da konuşlu” iddiasını tekrarlarken Azerbaycan ülke topraklarında yabancı unsurun bulunmadığı, askeri doktrin gereği yabancı devletlere askeri üs tahsisinin mümkün olmadığı yanıtını veriyor.

Ayrıca Azerbaycan’ın, Hazar’ın hukuki statüsüne dair sözleşmede yer alan “üye ülkelerin topraklarını diğer üyelere karşı saldırı veya askeri önlemler için kullandırtmayacağı” hükmüne bağlı olduğu belirtiliyor.

Kritik mesele: Zengezur Koridoru

Azerbaycan’ın İsrail’le savunma ve istihbarat ortaklığı öteden beri Tahran’da rahatsızlık konusu.

Fakat Karabağ Savaşı'nda sınırda 132 kilometrelik şerit Azerbaycan’ın kontrolüne geçerken İran-Ermenistan koridorunda İranlı kamyonlar sorun yaşamaya başladı. Buna ilaveten ateşkes anlaşması gereği Azerbaycan ile Nahçıvan arasında Zengezur üzerinden ulaşım hatları açma planı krizin boyutunu değiştirdi.

İran'ın dini lideri Ali Hamaney, 19 Temmuz 2022’de Astana Zirvesi nedeniyle Tahran’da kabul ettiği Erdoğan’a Ermenistan ile İran arasındaki sınırın kapanmasına neden olacak hiçbir plana izin vermeyeceklerini söylemişti.

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de 13 Ekim’de Astana’da Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’le görüşmesinde tarihi sınırlar, bölgenin jeopolitiği ve İran-Ermenistan transit yolunun değiştirilmesini reddettiklerini belirtmişti.

İran medyasına yansıyan açıklama ve yorumlara bakıldığında Tahran açısından şöyle bir tablo çıkıyor:

  • Zengezur’dan koridor açıldığında Ermenistan’la sınır değişecek, ulaşım hatları kesilecek ve jeostratejik denge değişecek.
  • Azerbaycan-Nahçıvan bağlantısı artık İran üzerinden sağlanmayacağı için ekonomik kayıp yaşanacak.
  • Rusya, Kafkasya ve Karadeniz’e ulaşım zorlaşacak.
  • Tahran’ın bölgedeki etkisi zayıflayacak.
  • İran’ın Asya-Avrupa arasında güzergah olma avantajını yitirecek. Çin’in Yol ve Kuşak Projesi’nde İran’ın önemi azalacak.
  • Türkmen gazı bu koridorla Türkiye-Avrupa’ya bağlanırsa İran gazına talep azalacak.
  • Azerbaycan’ın ata toprağı olarak gördüğü Zengezur el değiştirirse Aras Nehri'nin kontrolü Bakü’nün eline geçecek.

Bakü ne diyor?

Azerbaycan tarafı Zengezur koridoruyla sınırların değişeceği tezini temelsiz buluyor.

Ulaşım hatlarında kontrolün Rusya’da olacağı ve Azerbaycan’ın Ermenistan-İran bağlantısını kesemeyeceği hatırlatılıyor.

Ayrıca Münih Güvenlik Konferansı sırasında Azerbaycan’ın Laçin ve Zengezur sınırına kontrol noktaları kurulmasını önerdiği, bunun da Ermenistan'ın toprak bütünlüğünün tanınması anlamına geldiği savunuluyor.

Aliyev yönetimi ayrıca Tahran’ın öfkesini İran-Karabağ bağlantılı uyuşturucu rotasının bozulduğu iddiasıyla ilişkilendiriyor.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, İran’ın 30 yıllık işgal boyunca Ermenistan’ı desteklediğini ve Fransa ile birlikte Erivan’ın başlıca müttefiki olduğunu söylüyor.

Koridor planının kaldıracağı toz başından belliydi.

Erdoğan’ın Rusya, Türkiye, İran, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ı kapsayan 3+3 forumu önerisi de gerilimi düşürmedi.

İran, Ermenistan’la dayanışmayı artırırken 21 Ekim 2022’de Syunik (Zengezur) eyaletinin merkezi Kapan'da konsolosluk açtı. Bu girişim koridoru önleme girişimi olarak da okundu.

Aynı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2020’de el değiştiren Şuşa’da konsolosluk açacakları vaadini yineledi. Bu da “Kapan’a karşı Şuşa” diye değerlendirildi.

'Turan Koridoru' vurgusu

İran’da çok konuşulan başka bir senaryo daha var:

Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) büyük önem atfeden Türkiye, koridor sayesinde Orta Asya ile doğrudan ulaşım hatlarına sahip olacak, İran bypass edilecek ve Turan Birliği ülküsünün önü açılacak. Bu yüzden Zengezur’dan öngörülen ulaşım hatlarına “Turan Koridoru” benzetmesi yapılıyor.

İranlılar Türkiye’nin Türk dünyasında etkinliğini artırmasının İran’ın kuzeyinde Azerbaycanlılar, Kaşkaylar ve Türkmenlerin yer aldığı etnik çemberi istikrarsızlaştıracağını düşünüyor.

Ayrıca Türkiye’nin desteğiyle stratejik konumunu güçlendiren Azerbaycan’ın İran’daki Türkler için çekim merkezi olacağı endişesi paylaşılıyor.

Bir tarafta bölünme, diğer tarafta işgal senaryosu

İsrail ve Zengezur koridoru iki ülke arasında tarihi bir arka plana yaslanan kuşkuları ağırlaştırdı. İran’ın bölünme, Azerbaycan’ın yutulma korkusunu depreştiren yorumlar ve tepkiler yoğunlaştı. Adı konulmamış kırmızı çizgiler liderler düzeyinde aşılmaya başladı.

Aliyev, 11 Kasım’da, Semerkant’ta düzenlenen TDT zirvesinde, İran’ın Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan, Erdebil ve Zencan vilayetlerinde yaşayan Türk nüfusu kast ederek Azerbaycan dışındaki 40 milyon Azerbaycanlının haklarını savunma yükümlülükleri olduğunu belirterek Tahran’ın sinir uçlarına dokundu.

Karabağ Savaşı'yla eski defterler karıştırılırken İran’da “Jin, Jiyan, Azadi” sloganıyla yayılan gösterilerde Kürtler, Azeriler ve Belucların yaşadığı bölgeler kaynadı ve Tahran’ın bölünme sancısı depreşti. Azerbaycan da İran’ı “Büyük Azerbaycan” ülküsüyle vurmaya çalıştı.

Azerbaycan medyasında Aras nehrini sınıra dönüştüren 1828 tarihli Türkmençay Antlaşması’nı sorgulayan ya da İran’ın Azerbaycan bölgesi için bağımsızlık çağrısı yapan yayınlar arttı.

1990’larda Tebriz merkezli “Birleşik Azerbaycan” hayalini kuran Ebulfeyz Elçibey döneminin söylemlerine geri dönüldü.

Turan ülküsüyle “Birleşik Azerbaycan” hayali kuran Güney Azerbaycan Milli Uyanış Hareketi lideri Mahmudali Çehreganlı devlet televizyonu AzTV’den “Büyük Azerbaycan faşist molla rejiminin sonu olacak” mesajı verdi.

Halbuki bu söylemler Aliyevler döneminde ‘sakıncalı’ hale gelmişti. Aras’taki bölünmeyi anlatan Bahtiyar Vahapzade'nin şiiri kıymete bindi. Erdoğan 2020’de bu şiiri okuduğunda Ankara-Tahran ilişkileri buz kesmişti.

Beri tarafta Doğu Azerbaycan vilayetinin kalbi Tebriz’de FC Traktör takımının tribünlerinden Azerbaycan için sloganlar yükseldi. Ancak İranlılar tarihi geçmişine atfen Azerbaycan'ın birleştirilmesi meselesi tartışılacaksa öncelikle Kuzey Azerbaycan'ın Çarlık işgalinden önce olduğu gibi İran’daki ana gövdeye geri döndürülmesi gerektiğini savunuyor.

Gerilimi kim azaltabilir?

Gerilimin düşürülmesi konusunda Rusya’nın olası arabuluculuğu zaman zaman gündeme geliyor. Fakat Azerbaycanlı yorumcular Ukrayna’da artan Rus-İran dayanışmasına dikkat çekip Tahran ve Moskova’nın Kafkasya’daki çıkarlarının Bakü’nün aleyhinde olduğunu düşünüyor.

Ankara her şeye rağmen Tahran’la konuşabilecek mesafede. Fakat Türkiye’nin Azerbaycan’dan yana taraf olması, üstelik İran ile artan oranda nüfuz ve çıkar çatışmasına girmesi Ankara’nın arabuluculuk şansını zayıflatıyor.

Rusya sıkı bir diplomasiyle belki Kafkasya üzerindeki restleşmeleri geriletilebilir. Bununla birlikte İsrail-Azerbaycan dayanışması saldırı beklentisi içindeki İran’ı germeye devam edebilir.

İran, Pekin’in arabuluculuğunda Suudi Arabistan’la uzlaşıp bölgesel düşmanlıkları geriletmeyi ve bu sayede İsrail’in Abraham Anlaşmaları ile yakaladığı ivmeyi tersine çevirmeyi hedeflerken İsrail’in sınırlarına yaklaşan kanallar bulmasını temel bir mesele haline getirdi.

Kimse iki ülke arasında bir savaş çıkmasını beklemese de, İsrail-ABD öncülüğünde İran’a karşı olası bir askeri müdahalede Azerbaycan’ın operasyon sahnesine döneceğine dair senaryo, taraftar topluyor.

BBC TÜRKÇE