İşkencesiz bir Türkiye mümkün!
Kılıçdaroğlu’nun bir sonraki ziyareti Silivri Cezaevi'nin önü olmalıdır. Kötü muamele ve işkence, istenirse bitirilebilir.
İşkencesiz bir Türkiye mümkün!
Kılıçdaroğlu’nun bir sonraki ziyareti Silivri Cezaevi'nin önü olmalıdır. Kötü muamele ve işkence, istenirse bitirilebilir.
Zafer Kıraç - [email protected]
Türkiye’de kötü muamele ve işkence iddiaları için sadece hapishanelere bakmamız bile yetiyor. Çeşitli gerekçelerle (çıplak arama, kelepçeli muayene) girişte ve sonrasında devam eden kaba dayak, siyasi suçlardan tutuklananların “terörist” olarak damgalanması ve bu gerekçeyle şiddete maruz kalmaları, her türden keyfî muamele ve disiplin cezaları, hücre cezaları, sürgün ve sevk uygulamalarının yakın tarihte görülmedik boyutlara ulaştığını görüyoruz.
Sayın Bozdağ’ın öncelikle bağımsız bir insan hakları izleme çalışma grubunun kurulmasına ve hapishanelerde ziyaretlerde bulunarak, mahpuslar ve çalışanlar ile görüşmeler yapmasına ve bir rapor hazırlamasına engel olmaması gerekiyor. Daha doğrusu, bu hakkın kullanılabilmesi için gerekli ortamın sağlanması görevini yerine getirmelidir.
İnsan hakları örgütlerinin, çalışanlarının ve bu alana emek verenlerin "İşkence var" iddialarını, "İşkence yok" diyerek geçiştiremezsiniz. İşkence iddialarının bağımsız izlenmesine ve raporlanmasına izin vermelisiniz. Bu bir lütuf değil, haktır. İnsan hakları çalışanlarının ve bu alana emek verenlerin ‘bağımsız izleme yapma’ hakkını kullanılmasını engelliyorsanız işkencenin olmasına, var olan işkencelerin devam etmesine ve hatta artmasına yol açıyorsunuz demektir.
İşkence bir insanlık suçudur. İşkence suçlarında zaman aşımı yoktur. Sorumlular eninde sonunda yargılanır ve cezalarını çekerler. Anayasa’nın işkence yasağını düzenleyen hükmü şu şekildedir: "Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."
Konuya ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükmü ise şöyledir: "Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz."
Anayasanın çok açık bir şekilde yasaklamasına ve altına imza attığımız uluslararası sözleşmelere rağmen, ne yazık ki bu ülkede işkence ve kötü muamele hep var oldu. Ancak bazı dönemler iyice kurumsallaştı, hatta yöneticiler tarafından korundu ve kollandı. Hatta bazı dönemlerde teşvik edildi. Uzun bir süredir böyle bir dönemden geçiyoruz. İşkence ve kötü muamele iddiaları gerektiği gibi araştırılmıyor, sorumlular gereken cezaları almıyorlar. Kötü muamele ve işkence kurumsallaşıyor.
Bağımsız izlemeye izin verilirse, yasalar ve mevzuat uluslararası kurallara göre oluşturulur ve uygulanırsa, personele uygulanan ‘cezasızlık’ uygulaması sona ererse ve kurumlar işlerini kuruluş amaçları doğrultusunda yaparlarsa işkenceyi önlemekte çok önemli mesafeler alırsınız. Bu kurumları hep birlikte hatırlayalım:
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu
2012 yılında 6332 sayılı kanunla kurulmuş olan Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun (TİHK) yerini almak üzere, 20 Nisan 2016 tarihli ve 29690 sayılı Resmî Gazete' de yayımlanan 'Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu' ile kurulmuştur. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz ve Başbakanlıkla ilişkili bir kurumdur. İnsan onurunu temel alarak insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi ile bu ilkeler doğrultusunda faaliyet göstermek, işkence ve kötü muameleyle etkin mücadele etmek ve bu konuda ulusal önleme mekanizması görevini yerine getirmek üzere kurulmuştur.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, dünyada ve Türkiye'de insan haklarına saygı ve bu konudaki gelişmeleri izlemek suretiyle, uygulamaların bu gelişmelere uyumunu sağlamak ve başvuruları incelemek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan komisyondur.
İl İnsan Hakları Kurulları
İl İnsan Hakları Kurulları'nın kuruluş amaçları şöyledir: İnsan haklarının korunmasını sağlamak, insan hakları ihlallerini önlemek, insan hakları ile ilgili gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak, inceleme ve araştırma sonuçlarını yetkili mercilere bildirmek, toplumu ve uygulayıcıları eğiterek insan hakları ihlallerini sona erdirmek. İl ve İlçe Kurulları; insan hakları ihlali iddiaları ile ilgili başvuruları incelemek ve araştırmak, inceleme ve araştırma sonuçlarını değerlendirmek, ulaşılan sonuçları konusuna göre Cumhuriyet savcılıklarına ya da ilgili idari makamlara iletmek ve sonucunu takip etmekle görevlidir.
Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları
Ceza infaz kurumları ve tutukevleri, suç işleyenlerin cezalarının yerine getirildiği ve tutuklama tedbirlerinin uygulandığı yerler olup, yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yönetilmektedir. Bu kurumların yönetim ve işleyişi, toplumun geniş kitlelerini yakından ilgilendirmektedir. Yönetim ve işleyişin idarî kurallar çerçevesinde yürütülmesi esas olmakla birlikte, toplumun içinden gelen temsilciler aracılığıyla bu yönetim ve işleyişin yerinden izlenmesi, bu kurumlarda şeffaf bir yönetim sağlayacak ve uygulamada görülen aksaklık ve eksikliklerin giderilmesine de yardımcı olacaktır. Bu amaçları gerçekleştirmek için; tıp, eczacılık, hukuk, kamu yönetimi, sosyoloji, psikoloji, sosyal hizmetler, eğitim bilimleri ve benzeri alanlarda en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar ve mesleği ile ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşlarında ya da özel sektörde en az on yıl çalışmış ve tercihen emekliler arasından re’sen veya o yerdeki ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görüşleri alınarak ya da o yerin en büyük mülkî amirinin yardımıyla adlî yargı adalet komisyonlarınca seçilerek “ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurulları” kurulmaktadır.
Biliyoruz ki, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin en başında insan haklarının bütünsel bir şey olduğu belirtilir. Yani insan, haklarıyla bütündür, bütün haklarıyla. İşkence kim olursa olsun, mutlak yasaktır. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir sonraki ziyareti Silivri Cezaevi'nin önü olmalıdır. İçeride ne olup bittiğini hiçbir şekilde izleme olanağımız olmayan bu kapalı kurumlardan gelen şikayetlerin sebebi aranmalıdır.
Kötü muamele ve işkencenin ateşi hepimizi yakar. Bir ülkede işkence varsa hepimiz utanç duymalıyız.
Unutmayalım ki, işkence insanlık suçudur!
* İnsan Hakları Çalışanı
DUVAR