İslam Ülkeleri İttifakı: İsrail'in Devlet Terörünü Durduracak mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Önerisi: İslam Ülkeleri İttifakı

Editor

Eylül 7, 2024 - 22:08

İslam Ülkeleri İttifakı: İsrail'in Devlet Terörünü Durduracak mı?

YUSUF İNAN YAZDI...

İslam Ülkeleri İttifakı: İsrail'in Devlet Terörünü Durduracak mı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı önemli bir açıklama, Filistin'de devam eden trajediye çözüm arayışlarını yeniden gündeme getirdi. Erdoğan, 21. İmam Hatipliler Kurultayı’nda yaptığı konuşmada, İsrail'in Filistin topraklarındaki işgaline karşı İslam ülkelerinin ortak bir tavır sergilemesi gerektiğini vurguladı ve bu süreci durdurabilecek tek adımın İslam ülkelerinin ittifakı olduğunu belirtti. Peki, bu ittifak ne kadar mümkün ve gerçekten barışı getirebilir mi?

İsrail’in İşgali ve Uluslararası Tepkisizlik

İsrail’in 1948’deki kuruluşundan bu yana Filistin topraklarında süregelen işgaller, Gazze’de milyonlarca sivilin hayatını kaybetmesine ve bölgenin istikrarsızlaşmasına yol açtı. Son yıllarda İsrail’in askeri operasyonları, geniş çaplı hava saldırıları ve kara harekatları Gazze'yi yerle bir etti. Ancak uluslararası toplum bu çatışmaları durdurma konusunda ciddi bir adım atmakta yetersiz kalıyor.

İnsan hakları örgütleri ve çeşitli ülkeler, İsrail'in Filistin halkına uyguladığı politikaları bir tür "devlet terörü" olarak nitelendirirken, güçlü müttefiklerin diplomatik koruması altında İsrail, bölgede yayılmacı politikalarını sürdürüyor. Uluslararası hukuk açısından yasadışı olan bu işgaller, sadece Gazze ile sınırlı kalmıyor; Batı Şeria ve Doğu Kudüs de hedef alınmış durumda. Ancak ne yazık ki, dünya genelinde bu duruma karşı etkili bir çözüm üretilebilmiş değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Önerisi: İslam Ülkeleri İttifakı

Erdoğan, İsrail’in yayılmacı politikalarını durduracak en etkili yolun, İslam ülkelerinin bir araya gelmesiyle kurulacak güçlü bir ittifak olduğunu savunuyor. Bu ittifak, İsrail'e karşı hem siyasi hem de ekonomik baskı kurarak bölgeye barış getirebilir mi?

İslam dünyasının geçmişine baktığımızda, ülkeler arasında bir ittifak oluşturmanın zorlukları göze çarpıyor. Mezhepsel farklılıklar, siyasi çıkar çatışmaları ve dış baskılar nedeniyle birçok girişim başarısız oldu. Ancak Filistin sorunu, İslam ülkeleri için ortak bir payda olabilir. Özellikle Suudi Arabistan, Türkiye, İran gibi bölgenin güçlü ülkeleri, Filistin meselesinde aynı hassasiyeti paylaşırken, bu ülkelerin bir araya gelmesi, uluslararası diplomasi açısından da güçlü bir mesaj verebilir.

Barış Mümkün mü?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerdiği bu ittifak, eğer hayata geçirilirse bölgedeki güç dengelerini değiştirebilir. İslam ülkelerinin ekonomik ve siyasi yaptırımlarla İsrail’e karşı ortak bir duruş sergilemesi, İsrail'in Filistin üzerindeki politikalarını yeniden gözden geçirmesine neden olabilir. Fakat burada asıl soru, İslam dünyasının bu konuda ne kadar kararlı ve birleşik bir tavır alabileceğidir.

Suudi Arabistan’ın İsrail ile normalleşme adımları, Mısır’ın İsrail ile olan diplomatik ilişkileri ve diğer Arap ülkelerinin kendi iç sorunları, böyle bir ittifakın kurulmasının önündeki en büyük engeller olarak görülebilir. Bununla birlikte, bölgedeki halklar arasında artan İsrail karşıtı öfke, hükümetlerin üzerindeki baskıyı artırabilir ve ittifakın daha geniş bir tabana yayılmasını sağlayabilir.

Sonuç: Barış Umudu ve Gerçeklik

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı, uzun süredir devam eden Filistin-İsrail çatışmasında farklı bir strateji sunuyor. İslam ülkelerinin birleşik bir tavır sergilemesi, İsrail üzerinde gerçek bir baskı oluşturabilir ve bölgede sürdürülebilir bir barış umudu doğurabilir. Ancak bu ittifakın kurulup etkin bir şekilde işleyebilmesi için İslam ülkelerinin tarihsel ayrılıklarını ve çıkar çatışmalarını bir kenara bırakması gerekecek.

Bu süreçte uluslararası toplumun da daha güçlü bir duruş sergilemesi, barış sürecini hızlandırabilir. İslam dünyası birleştiğinde, Gazze’deki masum sivillerin korunması ve Filistin halkının hak ettiği özgürlüğe kavuşması umudu belki de gerçek olabilir. Ancak bu umut, güçlü ve kararlı bir adım gerektiriyor.