İsrail ve Almanya Karadeniz’e ne atmak istiyor!

Hadi tartışın, melekler dişi miydi erkek mi!

İsrail ve Almanya Karadeniz’e ne atmak istiyor!




İsrail ve Almanya Karadeniz’e ne atmak istiyor!

FATİH ALTAYLI YAZDI...

Bir süredir İsrail ve Alman iki ayrı bilimsel çalışma grubu “sözde” bilimsel bir araştırma için Karadeniz’i kullanmak istiyorlar.

Bu araştırmada Karadeniz’in oksijensiz derin sularına “odun” dolu çuvallar atacaklar.

Proje karbon atıklarının Karadeniz’in derinliklerinde tutulması yoluyla küresel ısınma ile mücadele edilmesi gibi bir amaç güdüyor.

Bunun için de içi odun, ağaç, ahşap atıklar ile dolu 200 dev çuval birbirine bağlı olarak Karadeniz’in derinliklerine atılacak ve “anoksik deniz ortamlarında karbon giderimi ve organik karbon tutulması” deneyleri yapılacak.

Türkiye’deki üniversiteler ile bu çalışmayı yürütmek isteyen gruplardan biri Almanya, diğeri ise İsrail menşeili.

Ancak ilginçtir her iki grupta ortak bir isim var: Peter Krost.

Her iki ülkenin de Karadeniz’e kıyısı olmadığı için Karadeniz’i kullanmaları mümkün değil.

Bu yüzden de Türkiye’den bir partner arıyorlar.

Bu amaçla hem İTÜ, hem de ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüleri ile ortak çalışma yapmak için yazışıp duruyorlar.

Ancak Türk bilim insanları (Türkiyeli değil) Almanya ve İsrail’den gelen bu ortak çalışma tekliflerine şüphe ile yaklaşıyor.

Farklı üniversitelerden bana ulaşan konu ile ilgili bilim insanlarının bu deneyin bir paravan olduğu yolunda şüpheleri var.

En büyük korkuları ise “deney” adı altında Almanya ve İsrail’in nükleer atıklarını da Karadeniz’e boşaltması.

Rusya ile ilişkilerin bozulması nedeniyle Almanya’nın nükleer atıklarını depolayan Rusya’nın şu anda bunu yapmıyor olmasının bir depolama sorunu yaratmasının olası olduğuna, Almanya ve İsrail’in ellerindeki nükleer atıklardan bu yolla kurtulmak isteyebileceklerine dikkat çekiyorlar.

Ellerinde kanıt olmadığı için bunu açık açık rapor haline getiremeseler de, bu riske dikkat çekmek amacındalar.

Ortada bir nükleer atık riski olmasa bile, böyle bir girişimin Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin imza koyduğu Bükreş Anlaşması’na aykırı olduğunu da dile getiriyor ve Almanya’nın daha önce Karadeniz’e tehlikeli atıklar bırakmak gibi bir sabıkası olduğunu da hatırlatıyorlar.

Bu konuda sadece üniversitelerimizdeki bir grup bilim insanını değil, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da uyanık olması gerekiyor.


Açmazı anladım da ceketi çözemedim

CHP’nin AKP ile yaptığı görüşmeler, CHP’ye kritik bir hamle üstünlüğü sağlamış gibi duruyor.

CHP’nin ekonomi kurmayları, AKP’nin Ekonomi Bakanı’na giderek 4 saat boyunca ülke sorunlarını ve çözüm önerilerini aktardı.

Bunlardan kamuoyuna açıklananlar

1.     Emekli maaşlarının arttırılması

2.     Asgari ücrete ara zam yapılması

3.     Başta buğday ve çay olmak üzere tarımsal ürünler için belirlenen fiyatların yeniden tespiti

4.     Vergi adaletinin sağlanması ve verginin gelire orantılı olarak alınması

Şimdi top AKP’de ve Ömer Çelik’in deyişiyle “siyasi iradede” yani Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’da.

Halkın gözünde CHP, toplumsal talepleri dile getiren ve en üst noktaya kadar öneri olarak ileten parti.

Bunları yapma yetkisi ise “siyasi iradede”.

Şimdi siyasi irade bu talepleri yerine getirse CHP “Biz dedik yaptılar” deme hakkına sahip olacak, halkın sözcüsü haline gelecek.

Siyasi irade bu taleplerin en azından ilk üçünü yerine getirse “CHP dedi yaptı” olacak, yerine getirmese “CHP uyardı yine de yapmadılar” olacak.

Siyasi irade her zaman yaptığını yapıp “Cehape zihniyeti dedi diye yapacak değiliz” diye inatlaşırsa seçmen gözünde yine halkı düşünmeyen, fakir fukaranın halinden anlamayan ve gözünü CHP düşmanlığı bürümüş biri gibi görünecek.

CHP’nin eleştirilen tavrı sonuçta AKP’yi ve siyasi iradeyi bir açmaza düşürdü.

Bunu çok net görüyorum artık.

Ama hâlâ o manasız ceketi anlamış değilim.

Acaba AKP’ye “Ceketinizi alıp gitmek yok. Ceketi de alacağız”mı demek istedi doğrusu çözemedim!


Hadi tartışın, melekler dişi miydi erkek mi!

İlginçtir.

Memlekette halkın çok küçük bir bölümü müthiş bir zenginlik ve sefa içinde yaşarken, büyük bölümü açlık sınırının altında cefa çekiyor.

Ülkenin işe yarar insanları kapağı yurt dışına atmaya çalışıyor.

Büyük bölümü kaçak ve tamamına yakını vasıfsız 13 milyon göçmen ülkeyi işgal etmiş, demografiyi değiştiriyor.

Enflasyon almış başını gitmiş.

Ülke kaynakları yabancı zenginlere bilerek veya bilmeyerek peşkeş çekiliyor.

Ülkenin Dışişleri Bakanı ve eski MİT Müsteşarı 3. Dünya Savaşı’nın kapıda olabileceğini söylüyor.

Bölgesel çatışma ihtimalinden herkes söz ediyor.

Ve biz Türkiye’de 1 haftadır Diamond Tema ile bir şeriatçı provokatör arasındaki tartışmayı konuşuyoruz.

Beteri, koskoca devlet Anayasa’ya aykırı konuşmalar yapana çıt çıkarmıyor, diğerine ise soruşturma açıyor.

Her şey İstanbul kuşatılmışken, meleklerin cinsiyetini tartışan Bizans’ı anımsatıyor.

Anlaşılan o ki, bu ülke aslında bitmiş.

Okeye dönüyor.


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Yerli ve milli adı altında yersiz tartışmalar yapılmadığı ve gayrı milli olunmadığı zaman.

Kaynak: www.fatihaltayli.com.tr 

FATİH ALTAYLI