İsrail ve Filistin'deki saldırılar AB’deki liderlik rekabetini nasıl etkiliyor?

Von der Leyen, Borrell'le de ayrı düştü

İsrail ve Filistin'deki saldırılar AB’deki liderlik rekabetini nasıl etkiliyor?




İsrail ve Filistin'deki saldırılar AB’deki liderlik rekabetini nasıl etkiliyor?

Yusuf Özkan | Lahey

Avrupa Birliği (AB) üyesi 26 ülkenin hükümet ve devlet başkanları, İsrail - Filistin gerilimini ele almak için, AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in daveti üzerine Salı akşamı internet üzerinden bir zirve gerçekleştirdi.

Hollanda ve Belçika basınına konuşan Brüksel’deki kaynaklara göre Michel, Hamas saldırılarının ardından, İsrail’e giderek tek taraflı destek mesajı veren AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yol açtığı “diplomatik hasarı onarmak amacıyla” böyle bir zirve düzenledi.

Hollanda ve Belçika basınına göre İsrail ve Filistin'de yaşanan saldırılar AB Konseyi Başkanı Michel ile AB Komisyonu Başkanı von der Leyen arasında, 2021 yılında Ankara’da yaşanan “sofagate” (koltuk krizi) ile başlayan liderlik rekabetini yeniden alevlendirdi.

Ankara ziyaretinde Michel’e, “AB’nin Cumhurbaşkanı” sıfatıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında koltuk ayarlanırken, “Başbakan” konumundaki von der Leyen bir süre ayakta kalmıştı.

Bu olay, AB içindeki liderlik rekabeti tartışmasını gündeme getirdi. İki lider kamuoyu önünde yetki karmaşası ya da aralarında rekabet olmadığını söylese de, birçok konuda bu gerilim kendisini hissettiriyor.

Geçen hafta Hamas’ın saldırıları sonrası İsrail - Filistin geriliminin yeniden doruğa tırmanması, AB içindeki liderlik rekabetini de bir kez daha gündeme getirdi.

Hamas’ın saldırısına, sosyal medya platformu X üzerinden yanıt veren Ursula von der Leyen, İsrail’e güçlü ve açık desteğini dile getirdi.

Binalarda farklı bayraklar

Brüksel’deki AB Komisyonu binasına İsrail bayrağı yansıtılırken, karşısındaki AB Konseyi binası, hayatını kaybedenler için tarafsız destek anlamına gelen beyaz ışıkla aydınlatıldı.

AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, desteğini daha da görünür kılmak için geçen Cuma günü de Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola ile birlikte İsrail'e gitti.

Von der Leyen, Hamas saldırıları karşısında İsrail'in kendini savunma hakkı bulunduğunu sıkça dile getirdi.

Ancak özellikle Gazze konusunda uluslararası hukuk çerçevesinde hareket etmesi yönünde İsrail'e herhangi bir çağrıda bulunmadı.

Von der Leyen’in, İsrail’in Gazze'deki operasyonlarını gündeme getirmemesi ve tek taraflı destek açıklaması, hem AB Konseyi’nde hem de bazı üye ülkelerde rahatsızlık yarattı.

Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Hollanda, Almanya ve Avusturya gibi üye ülkeler İsrail yanlısı bir tutum sergilerken, von der Leyen’in tutumunu bir sorun olarak görmedi.

Ancak İsrail’in meşru müdafaa hakkını kullanırken uluslararası hukuka saygı göstermesi gerektiğini savunan İsveç, Belçika, İrlanda ve Lüksemburg gibi ülkeler, AB Komisyonu Başkanı’na tepki gösterdi.

Von der Leyen, “AB’nin tutumunu yansıtmayan, tek başına ve tek taraflı" davranmakla eleştirildi.

İrlanda Devlet Başkanı Michael Higgins, von der Leyen'in İsrail’e tek taraflı destek veren eylemlerini "düşüncesiz ve hatta pervasız" olarak nitelendirdi.

Von der Leyen, İsrail'den döndükten sonra Gazze'ye yönelik insani yardımın 3 katına çıkarılacağını duyurdu.

Ursula von der Leyen, tepkiler üzerine, İsrail'in uluslararası hukuka saygı göstermesi çağrısında da bulundu.

Ancak von der Leyen’in Gazze’ye insani yardımın artırılması açıklaması, AB Komisyonu içinde tartışmaya yol açtı.

Birlik içinde İsrail’in en ateşli destekçisi olan Macaristan’ı temsil eden genişlemeden sorumlu AB Komisyonu üyesi Várhelyi Olivér, Gazze'ye yapılan tüm AB yardımlarının askıya alındığını açıkladı.

Komisyonun diğer üyeleri buna karşı çıkarak, Gazze’ye yönelik insani yardımların devam edeceğini bildirdi.

Von der Leyen, Borrell'le de ayrı düştü

İsrail - Filistin gerilimi konusunda von der Leyen ile AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell arasında da görüş ayrılığı ortaya çıktı.

Borrell İsrail'in, Hamas'ın saldırılarına uluslararası hukuk çerçevesinde karşılık vermesi gerektiğinin altını ısrarla çizdi.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Komisyon başkanı von der Leyen’in sert eleştirilere hedef olması beklenen Çarşamba günkü Avrupa Parlamentosu toplantısı öncesi, birlik üyesi ülkelerin liderlerini sanal zirveye çağırdı.

Belçika ve Hollanda basınına konuşan Brüksel’deki diplomatik kaynaklar, “birlik, beraberlik görüntüsü” amacıyla düzenlenen zirvenin, AB içindeki bölünme ve görüş ayrılıklarını da su yüzüne çıkaracağı endişesini taşıyordu.

İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesine konuşan bir AB diplomatı, birliğin tepesindeki bu gelişme ve yarattığı sonuçları “saçma bir kakofoni” olarak değerlendirdi.

Salı akşamı internet üzerinden gerçekleştirilen ve 26 ülkenin liderinin katıldığı zirvede AB Konseyi, von der Leyen’in aksine, daha dengeli bir tutum izledi.

Michel, düzenlediği basın toplantısında, 26 AB üyesi liderinin üzerinde anlaştığı konuları şöyle açıkladı:

“Hamas'ın saldırılarının hiçbir mazereti olamaz. Rehinelerin derhal serbest bırakılması gerekiyor.

“Gazze Şeridi'ndeki Filistinli sivillerin insani yardım alma hakkı vardır.

“Savaşın bölgeye yayılmasını önlemek için diplomasiye daha fazla enerji ayrılması gerekiyor.

“İsrail'in kendini savunma hakkı vardır ancak bunu yaparken uluslararası hukuka saygı duymalıdır.”

Basın toplantısı sırasında İsrail'in Gazze'deki bir hastaneyi bombaladığı haberinin gelmesi üzerine Michel, “bunun uluslararası hukuka uygun olmadığını" vurguladı.

AB Konseyi Başkanı Michel, Gazze Şeridi'nin İsrail tarafından topyekün kuşatılmasına ilişkin bir soru üzerine de, "Suyun ve elektriğin kesilmesi, aynı zamanda gıda ve ilaca izin verilmemesi uluslararası hukuka uygun değildir" dedi.

Zirveye, sadece Macaristan Başbakanı Viktor Orban katılmadı.

Orban, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek için Çin’deydi.

Orban, Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama kararı sonrası Putin’le görüşen ilk AB üyesi lider oldu.

Charles Michel ve Ursula von der Leyen, AB - ABD Zirvesi için Cuma günü Washington’a gidecek.

Belçika ve Hollanda basınına konuşan diplomatik kaynaklara göre her iki lider kamuoyu önünde farklı bir mesaj verse de, liderlik rekabeti hem Washington temaslarında hem de yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde kendisini hissettirecek.

BBC TÜRKÇE