İsrail ve Filistinliler arasındaki çatışmalar yeni bir İntifada’nın habercisi mi?

Bundan sonra ne olacak?

İsrail ve Filistinliler arasındaki çatışmalar yeni bir İntifada’nın habercisi mi?


İsrail ve Filistinliler arasındaki çatışmalar yeni bir İntifada’nın habercisi mi?

İsrail son yıllarda Batı Şeria’ya yönelik olarak düzenlediği en büyük operasyona girişti. Pazartesi günü yaşanan çatışmalar ve olaylar akla 2000’li yılların başında binlerce insanın hayatını kaybettiği Filistin intifadasını getirdi.

Ancak bu kez İsrail, Filistinli militanların bulunduğu bölgelere yoğunlaşan bir operasyon yürütüyor.

İntifada nedir?

İntifada, Filistin halkının başkaldırısı olarak nitelendirilen eylemlere verilen isim. Bu terim, 1987 yılında İsrail’in Filistin topraklarında başlayan askeri işgaline karşı başlatılan direnişi ifade ediyor. 1987 yılında başlayan ilk intifada 1993 yılında İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü arasında varılan anlaşmayla sona ermişti.

İkinci İntifada 2000 yılında başladı ve İsrail’in çok sert operasyonuyla karşılaştı. O dönemde Filistinli militanlar askeri operasyonlara karşı, İsrail’de otobüs duraklarını, restoranları, otelleri ve kalabalık mekanları hedef alarak intihar saldırıları düzenledi.

İkinci İntifada sürecinde 4 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Ölenlerin arasında çok sayıda sivil de yer aldı. İki taraftan da can kayıpları yaşanırken ölen Filistinliler’in sayısı İsrailliler’den 3 kat daha fazlaydı.

İsrail ikinci İntifada sürecinde sadece askeri operasyonlar düzenlemekle kalmadı ayrıca ekonomik ve sosyal olarak da Filistin’i abluka altına aldı.

Abluka, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te binlerce Filistinli’nin, İsrail’in 1967’de işgal ettiği topraklarda, yoğun protestolar düzenlemesine neden oldu.

İkinci İntifada, Filistin lideri Yaser Arafat’ın da direnişe destek vermesiyle devam etti. İsrail, Arafat’ı ve ofisini de yoğun bir abluka altında tuttu. Filistin direnişinin sembol ismi Arafat 2004 yılında hayatını kaybetti. Arafat’ın yerine halen görevine devam eden Mahmud Abbas geldi.

Şu an neler oluyor?

2022 yılının bahar aylarında, Filistinli militanların düzenlediği bir dizi saldırı, İsrail’in Batı Şeria’daki bazı bölgeler askeri operasyonlar düzenlemesiyle karşılık buldu.

İsrail operasyonların amacını, Filistinli militan ağlarını çökertmek olarak açıkladı. Bu esnada Filistin saldırıları devam etti ve her iki tarafta da can kayıpları oldu. Geçen yıl Filistinliler’in ikinci intifadadan bu yana en çok can kaybı yaşadıkları dönemdi.

Şiddet olayları, İsrail’de halen iktidarda olan aşırı sağcı hükümetin Filistin topraklarında yeni İsrail yerleşim yerlerini desteklemesiyle birlikte daha da arttı.

2023’e de sarkan olaylarda yıl başından bu yana hayatını kaybeden Filistinli sayısı 135’i aştı. İsrail’in operasyonlarında yüzlerce Filistinli gözaltına alındı. 2023 yılında Filistin’in düzenlediği saldırılarda 24 İsrailli de hayatını kaybetti.

Benzerlikler ve farklar

Son dönemde görülen eylemler ve şiddet olayları bölgede ikinci intifadadan bu yana yaşanan en uzun ve sert dönem olarak kayda geçti. Daha yakın dönemlerde iki taraf arasında yaşanan çatışmalar ve süreçler bu kadar kanlı ve uzun olmamıştı.

Hafta başında İsrail’in düzenlediği operasyonlarda buldozerlerle bölgeye girmesi buna askeri birliklerin eşlik etmesi ikinci intifada ardından yapılan operasyonları hatırlattı. Ancak uzmanlar şu an için tek benzerliğin bu olduğunu belirtiliyorlar.

İkinci intifada sırasında olayların doruk noktasına ulaştığı 2002 yılında İsrail’in operasyonları çok geniş kapsamlıydı ve Batı Şeria’daki birçok şehirde aynı anda sürdü.

Son bir yılda İsrail’in yaptığı operasyonlarsa daha çok nokta hedeflere yönelik, daha dar kapsamda devam ediyor. Bu operasyonlarda İsrail, silahlı gruplar ve yerel militan ağlarını hedef alıyor.

Bugünlerde yaşananların ikinci intifadadan bir diğer farkı olarak da Filistin’in başındaki yönetimin direniş konusunda Arafat kadar etkili olmaması ve halkın da direnişe daha az katılım göstermesi olarak gösteriliyor.

İsrail Savunma ve Güvenlik Forumu Başkanı Amir Avivi, İntifada’nın bir halk ayaklanması olduğunu söylüyor ve toplumun topyekün bir savaşa giriştiğini söylüyor.

2002 yılındaki operasyonlarda kendisi de İsrail ordusunun başındaki komutanlardan biri olan Avivi, Filistinli grupların direniş ve saldırılarının İran tarafından desteklendiğini öne sürüyor.

Filistinli eski bakan Ziyad Ebu Zayad’sa İntifada’nın bir ayaklanma değil halkın yaşananlara isyanı olduğu değerlendirmesini yapıyor.

Ebu Zayad, “Sorun güvenlikten ziyade siyasi. Siyasi anlamda bir çözüm olmadıkça bu durum devam edecektir. İnsanlar çoğunlukla da gençler özgürlük ve haysiyetli bir hayat sürmek istiyor. Kendileri için bir gelecek görmüyorlar; tek gördükleri işgal kaynaklı bir baskı” değerlendirmesini yapıyor.

Bundan sonra ne olacak?

Görünürde çatışmalar duracağa benzemiyor. Operasyonlar saldırıları, saldırılar operasyonları tetikliyor.

İsrailliler’e yönelik Filistinli grupların saldırıları artıyor. Geçen ay saldırılarda 4 İsrailli yerleşimci hayatını kaybetti; bu durum da İsrail’in daha sert operasyonlar düzenlemesine neden oluyor. İsrail ayrıca yerleşim yerlerini genişletiyor ve bu da siyasi bir çözüm ihtimalini azaltıyor.

Tel Aviv Üniversitesi Filistin Çalışmaları Forumu bölümünden Michael Milshtein bu haftaki operasyonları da içeren son 16 ayda yaşanan İsrail askeri harekatlarının, İsrail’in Filistinliler’le uzlaşmak için uzun vadeli bir anlayışa sahip olmadığını gösterdiğini söylüyor.

Milshtein “Filistin sorunu konusunda stratejik düşünmeye başlamalıyız; bu şekilde üzerini kapatarak devam edemeyiz” diyor.

İsrail hükümetinin çözüm yerine Filistinliler’i şiddet ve aşırı uçlara ittiğini söyleyen Ebu Zayad da “Filistin devleti fikrine karşı çıkışlar oldukça bu şiddet olaylarının sürmesi muhtemeldir” diye konuşuyor.

voa