İsrail'de 44 kişinin öldüğü facianın perde arkası

Rafael Sadi Tel Aviv'den yazdı...

İsrail'de 44 kişinin öldüğü facianın perde arkası


İsrail'de 44 kişinin öldüğü facianın perde arkası

Rafael Sadi Tel Aviv'den yazdı...

Öncelikle izah etmek isterim ki 45 kişinin ölümü ve yaklaşık 150 kişinin yaralanması ile  son bulmuş olan bu facianın, ki neredeyse doğal afet gibi veya terör saldırısı olarak değerlendirilebilecek Meron Dağı olayının perde arkasını, neler olup olmadığını anlamak açısından aktarmam gerekiyor.

Geçen gün yazdığım gibi Meron Dağı’nda  gömülü olan Rabbi Şimon Bar Yohay türbesi dini bütün kişi ve tarikatlarca sürekli ziyaret edilen bir mekan konumundadır.

Olay sayesinde rakamlar ve işin mali detayları bir bir ortaya çıkmaya başladı.

Meron Dağı türbesini bir yıl boyunca ziyaret eden insan sayısı 2 milyon kişiden fazlaymış.

Bu İsrail’de en fazla ziyaret edilen ikinci dini mekandır. En fazla ziyaret edilen mekan ise Ağlama Duvarı’dır.

TARİKATLARIN ELİNDE

Bu iki mekan arasındaki en önemli fark ise Ağlama Duvarı’nın devlet kurumu olarak işletiyor olması ve giriş çıkışların, hatta güvenlik tedbirlerinin de devlet eliyle alınarak uygulanmasıyken, Meron Dağı yönetimi 4 değişik dini tarikatın elinde olup hiçbirinin resmi yetkisi ve patronluğu altında olmamasıdır.

2015 ile 2018 yılları arasında bölge Emniyet Müdürlükleri tarafından yapılan incelemelerde ve yayınlanan raporlara göre, bu mekanın birçok irili ufaklı kaçak yapılardan müteşekkil olduğu ve adeta faciaya davet edici olduğu resmen beyan edilmiş. Lag Baomer günleri ise bu mekanda toplanan insan sayısının ise yüz binleri geçtiği bilinen bir gerçek.

* Başbakan Binyamin Natanyahu ve İç Güvenlik Bakanı Amir ohana Meron Dağı'nda…

* Meron Dağı Türbesi

KARŞINIZDA YÜZ BİN KİŞİ VARSA...

Emekli Emniyet Müdürlerinin sunucularının da bu mekanların kapatılmasının veya denetlenmesinin mümkün olmadığı ve özellikle dini mekanlarda toplanma yasağı getirilemeyeceğinin altını çizmeleri herkesi, hayretler içinde bıraktı. Bir sinema veya futbol maçına kaç kişi girebileceğini ve sayıları polis belirleyebilirken dini mekanlarda sayıyı kısıtlama imkanı, ne yazık ki, mümkün değil. Yasalar çerçevesinde toplantı yasağı da getirebilir ve mekanı kapatabiliriz, ancak fiilen bu toplantı yine de yasalara karşı gerçekleşir. Karşınızda yüz bin kişi varsa bunları 1000-2000 polisle engelleyemezsiniz.

Bu mekanın 2 milyon ziyaretçisinin temin ettiği mali imkanlar, bu dernekler veya tarikatlara istediklerini yapma imkanı tanımakta ve bu yerleri ellerinde tutmak için gereken her türlü baskıyı da hükümetlere yapmaları, bu yerin gerektiği gibi denetlenmesini imkansız kılmaktadır.

Yapılması gereken mekanın bu miktarda insanı ağırlayabilecek kapasiyete yükseltilmesi ve gerekli mühendislik çalışmalarının yapılmasını sağlamaktır. Polisin görevi bu ve benzeri mekanların güvenliklerini bu şekilde  oturtmak ve mühendislik raporlarını  onaylamaktır. Mühendis raporu olmayan mekanlarda  toplantı ve dua etme imkanı vermemektir.

Ancak fiilen durum nasıl işliyor?

Bu kutlamalar öncesi tarikat Liderleri Admor, (tercüme edersek Şeyh’i) siyasi ilişkileri kullanarak birtakım bakanları araya sokup Eminyet Müdürü’ne direkt baskı yaparak toplantı ortamına  araba ile giriş izni istemektedir. Emniyet Müdürlerinden biri bu talebi geri çevirmeden önce hangi tarikat lideri ve hangi Admor’un giriş izni vermesi gerektiğini inceledikten sonra bir de baktık ki bir sürü Admor varmış. Hangi birine izin vereceğiz ki?

* Şas parti lideri Arie Deri

İsrail basını şu sıralarda Emniyet Müdürlerinin cep telefonlarını ele geçirmeye ve kimin hangi bakan veya siyasi ile konuştuğunu ve kimlerden baskı gördüklerini tespit etmeye çalışıyor.

İsimleri öne çıkan siyasi liderlerin başında ise Başbakan Natanyahu, İçişlerinden sorumlu güvenlik Bakanı Amir Ohana, Şas parti lideri Arie Deeri ve Tevrat’ın Yahudiliği partisi lideri Yaacov Litzman geçmektedir.

* Eski Sağlık Bakanı Yaakov Litzman

Polis soruşturması olarak başlayan soruşturmanın devlet soruşturması haline dönüşmesi bekleniyor.

MİİLİ YAS İLAN EDİLECEK

Bu arada “her şer’de bir hayır vardır” lafı bu olayda da ortaya çıkmakta ve gerek yeni Arap lideri Mansur Abbas gerekse de Ahmet Tibi ve Uda Ayman bu olayda bütün İsrailliler’e samimiyetle baş sağlı dilerken, Arap vatandaşları kan bağışına davet ettiler ve dağda mahsur kalanlara evlerini açarak kendilerine sıcak yatak ve sıcak yemek vermeyi teklif ettiler. Hatta Yahudi dini adetlerine uygun Kosher yemek verebileceklerini de tekliflerine eklediler.

* Raam Parti Lideri Mansur Abbas…

Pazar günü Natanyahu hükümeti Meron Dağı felaketinde ölenlere saygı için 3 günlük “milli yas” ilan edileceğini belirtti.

Soruşturma sonucunda kimin suçlu çıkacağı o denli önemli olmazsa da bu soruşturma sonucunda  bu felaketlerin bir daha olmaması için yapılması gerekenlerin yaptırılması daha önemlidir.

Rafael Sadi

Odatv.com