İstanbul 'kilit'lendi, esnaf ne yapacağını bilmiyor

İçişleri Bakanlığı'nın genelgesiyle lokanta ve avm dışındaki neredeyse tüm mekanların kapısına kilit vuruldu

İstanbul 'kilit'lendi, esnaf ne yapacağını bilmiyor


İçişleri Bakanlığı'nın genelgesiyle lokanta ve avm dışındaki neredeyse tüm mekanların kapısına kilit vuruldu. Esnaf, "Önlem alınması gerekli ama devlet bizim için bir plan yaptı mı? Kiramızı, çalışanların maaşlarını nasıl ödeyeceğiz?" diye soruyor. Beşiktaş'ın Taksim'in hayalete dönen sokaklarında taksiciler de plaka ücretlerini nasıl ödeyeceklerini düşünüyor.

 

Hacı Bişkin  [email protected]

İSTANBUL – Korona virüsü tanısı konulan kişi sayısının artmasıyla birlikte alınan önlemler de artmaya başladı. İstanbul’un en kalabalık sokaklarında neredeyse insan görmek mümkün değil. Yolda öksüren, hapşıran birinin yüzüne herkes kızgınlıkla bakarken, işletmeler bir bir kepenk kapatıyor…

 

İçişleri Bakanlığı’ın avm ve lokantalar dışında neredeyse tüm mekanların kapatılmasını öngören genelgesinden sonra Beşiktaş adeta hayalet şehre dönmüş durumda. Konuştuğumuz çoğu esnaf ise korona virüsün kontrol altına alınmasından sonra esas sorunun başlayacağını söylüyor.

İşte korona virüsü günlerde Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’un sokakları…

Korona virüsü teşhisi konulan vakaların ardından İstanbullular evlerine kapanmayı tercih etti. Şişli’deki çoğu iş yeri kepenk kapattı. Gezdiğimiz çoğu banka şubesi ise kendilerince önlemler almış durumda. Halaskargazi caddesindeki bir bankanın camında, “Lütfen işlemlerinizi dijital kanallar üzerinden gerçekleştirin” yazısı yazılmış. Çoğu iş yeri ise artık yiyecek içeçecek için evlere servis sistemine geçmiş.

Halaskargazi caddesinden Taksime doğru yürüyoruz… Dışarda zaruri ihtiyaçlarını gidermek isteyen çok sayıda kişi yüzlerine maske takarak geziyor. Herkes tedirgin ve ağızlarında tek cümle var: Korona virüs!

Gezi Parkı’nda kimse yok.

Günün neredeyse her saatinde kalabalık olan İstiklal Caddesi’nde de çok az sayıda insan var. Gezi Parkı bomboş.

TAKSİCİLER DERTLİ

Sokaklarda konuşacak kimseyi bulamayınca taksi şoförleriyle sohbet ediyoruz. Onlar evlerine ekmek götürmenin derdinde… “Virüs en çok bizi vurdu” diyor bir taksi şoförü: “Parası olanlara bir şey olmaz. Biz yanarız. Plaka sahipleri çok gaddar. Onlar ne olursa olsun para derdinde. Taksiyi kiralayanlar da mecbur bu parayı ödemek zorunda. Normal günlerde bir taksi günlük bin lira para kazanıyordu. Korona virüsü sebebiyle günlük yevmiye bile artık çıkmıyor. Dün 150 lira zor kurtardık. Bugün daha kötü. Henüz siftah bile yapamadım. Araç sahipleri kiralama ücretlerini acil bir şekilde düşürmeli. Yoksa taksiciler işsiz kalacak. Evimize ekmek götürmeliyiz.”

.

Bir başka taksi şoförü ise durum böyle devam ederse kontak kapatacaklarını söylüyor: “Tüm taksiciler kan ağlıyor. Plaka sahiplerine durumu bildirdik fakat umurlarında olmadı. Hala 9 bin lira aylık kiralarını istiyorlar. Şehir boşaldı, kimse sokağa çıkmıyor. Peki biz ne yapacağız? Devlet birçok önlem alırken bizleri neden düşünmüyor. Kendi başımızın çaresine bakabilecek durumda değiliz. Saatlerdir taksi durağında sıra bekliyoruz. Böyle devam ederse bir süre sonra kontak kapatmak zorunda kalacağız.”

BEŞİKTAŞ: HAYALET İLÇE…

Bu sohbetin ardından Taksim’den Beşiktaş’a doğru yürüyoruz. Dün akşam İçişleri Bakanlığı’nın korona virüsü tedbirleri kapsamında yayınladığı ek genelge sonrası İstanbul’un eğlence merkezi olan ilçe adeta hayalet bir şehre dönmüş. Bütün barlar kapılarını kapatmış durumda. Neredeyse sokaklarda yürüyen insan yok! Çay içmek için açık havada oturan bir çift, 2011 yılında vizyona girmiş ‘Salgın (Contagion)’ filmini kendi aralarında tartışarak korona virüsünün ilaç firmaları tarafından yayıldığını söylüyor. Ancak karşı taraftaki kişi ise bu öngörünün doğru olmadığını anlatmaya çalışıyor. Tartışma sürerken barların olduğu sokakları gezmeye devam ediyoruz…

.

‘ASIL SORUN SONRA BAŞLAYACAK’

Her zaman hareketli olan Beşiktaş Köyiçi meydanı’ndaki bütün barlar kapalı. Esnaf, tedbir kapsamında dükkanlarını kapatmanın mantıklı olduğunu söylüyor. Ancak asıl sorunun bundan sonra başlayacağı düşüncesindeler. Konuştuğumuz bir esnaf bunun nedenlerini şöyle anlatıyor: “Bakanlık, genelge yayınlamasaydı yine mekanları kapatmamız gerekiyordu. Ancak bizi de düşünmeleri lazım. Alkollü mekanlara destek vereceklerini zannetmiyorum. Görünen o ki uzun bir süre dükkanlarımızı da açamayacağız. O zaman şu soruyu sormamız lazım: Kiramızı nasıl ödeyeceğiz, işçilerin maaşlarını, sigortalarını hangi parayla ödeyeceğiz?”

Başka bir esnaf ise yetkililere çağrıda bulunuyor: “Öngörüler üzerinde konuşmamız lazım. Virüs kontrol altına alınacak. Bunun zamanını bilmiyoruz. Her şey normale dönmeye başladığında iş işten geçmiş olabilir. Acil bir şekilde esnafı destekleme, koruma yolları bulunmalı. Yoksa çoğu iş yeri ayakta kalmayacağı için kapanacak. İşsizlik ordusu daha da artacak. Bu sorunları bir bütün olarak ele almak gerekiyor. Şu ana kadar herhangi bir yetkili çıkıp, ‘Esnafımız merak etmesin’ demedi. Banka kredileri ertelenmeli, faizsiz kredi yöntemleri çoğaltılmalı. İçimizi rahatlatacak adımlar bekliyoruz.”

.

Beşiktaş’ta kapalı olan işletmelerin yanısıra açık olan birkaç işletme de görmek mümkün. Bu işletmelerde çalışanlar, ellerine eldiven takarak servis yapıyorlar. Bize çay servis eden çalışan, temizliğe dikkat ettiklerini, birkaç saat sonra da dükkanı kapatacaklarını söylüyor. Bu konuşma sürerken belediyeye bağlı zabıta ekipleri gelerek dükkanın kapanması için uyarılarda bulunuyor.

Buradan ayrıldıktan sonra Beşiktaş iskelesine doğru yürüyoruz. Büyükşehire bağlı toplu ulaşım araçları İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ekipler tarafından dezenfekte ediliyor. İBB çalışanları giydikleri koruma elbiseleriyle, durağa gelen her aracı dezenfekte ettiklerini söylüyor. İskeleye geldiğimizde ise Üsküdar ve Kadıköy’e geçen yolcu sayısında çok fazla düşüş olduğunu görüyoruz.

.

EVSİZLER…

Buradan ayrıldıktan sonra başka bir ayrıntı daha dikkatimizi çekiyor: İstanbullular evlerine kapanmış. Fakat evi olmayanlar sokaklarda yaşamaya devam ediyor. Betonun üstünde uyuyan bir kişi de bu gerçekliği yüzümüze vuruyor!

 

DUVAR