İstihdam Kalkanı çalışanlar açısından ne ifade ediyor?
‘Sözleşmeli ve kısmi çalışma’
Hükümet, işsizliğe çare olarak sunduğu ‘İstihdam Kalkanı’ paketini Meclis’e getirmeye hazırlanıyor. İşçi temsilcileri ve hukukçulara göre, esnek çalışmayı yaygınlaştıracak olan paket, iş hukukuna ve Anayasa’ya aykırı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenleme hazırlığını 9 Haziran’daki kabine toplantısı sonrası duyurmuştu. ‘İstihdam Kalkanı’ adıyla çok kapsamlı bir reform paketi hazırladıklarını söyleyen Erdoğan, “Ocak-Nisan 2020 arasındaki vatandaşlarımızın yeniden istihdama katılmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Ekonomik faaliyetlerin azalması sebebiyle çalışanlarını ücretsiz iznine ayıran iş yerlerimize destek vereceğiz. İlave istihdam için teşvik sağlayacağız. Özellikle genç istihdam için, 25 yaşın altındaki gençlerin istihdamını destekle beceri ve deneyim kazanmalarını sağlayacağız” dedi.
‘Sözleşmeli ve kısmi çalışma’
Anadolu Ajansı’nın paylaştığı detaylara göre ise düzenleme, 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için sözleşmeli ve esnek çalışma modeli öngörüyor. Buna göre, bu yaş aralıklarındaki çalışanlarla işin niteliğine bakılmaksızın, iki yılı geçmemek üzere iş sözleşmeleri yapılabileceği, böylece bu kapsamdaki çalışanların daha kolay iş bulabileceği, işverenin de daha esnek koşullarda istihdam sağlayabileceği savunuluyor. Tam zamanlı çalışanların kısmi zamanlı çalışmaya geçişi halinde de oluşacak iş gücü açığının yeni istihdamla destekleneceği belirtiliyor.
İşçi temsilcileri ve iş hukuku uzmanları ise paketin belirtilen yaş gruplarında çalışanlar açısından kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldıracağı görüşünde.
‘İşten çıkarma normalleşecek’
DW Türkçe’ye konuşan iş hukuku uzmanı avukat Dr. Murat Özveri, düzenlemenin, iş hukukunun iş sözleşmesinin sürekliliğini sağlama ilkesine aykırı olduğunu belirtiyor. Özveri, “Bu şekilde istihdam edilenler iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacak. İş sözleşmesi sona erdiğinde kıdem ihbar tazminatı da alamayacak. İşverenler özellikle üniversiteyi yeni bitirmiş gençlerle 18-25 arası yaş grubunu bu şekilde çalışmaya zorlayacak, 50 yaş altı istihdamdan kaçmak için ise kıdem sıfırlaması yaparak 50 yaş üstüne yönelecek” diyor.
Düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğunu, irade özgürlüğü gerekçesiyle işten çıkarılmayı normalleştireceğini söyleyen Özveri, “1940'lı yıllarda 2. Dünya Savaşı’nı bahane ederek o zaman yürürlükte olan 3008 Sayılı İş Yasası’nın işçiyi koruyan hükümlerini Milli Korunma Kanunu ile askıya almışlardı. Şimdi de salgın gerekçesiyle ve İstihdam Kalkanı adı altında sanki işçileri koruyormuş gibi yaparak iş hukukunu askıya alma sürecini başlattılar” diye konuşuyor.
‘Emeklilikte yaşa takılanlar’
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye’de pandeminin başladığı mart ayına ilişkin işsizlik verilerini 10 Haziran’da açıklamıştı. TÜİK’e göre, mart ayı itibarıyla Türkiye genelinde yüzde 13,2 olan işsizlik oranı, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta yüzde 24,6 olarak kaydedildi.
TÜİK’in işgücü verilerine göre ise 2019’da 25 yaş altında üç milyon 866 bin kişi istihdam edilirken, 50 yaş üzeri için bu sayı beş milyon 765 bini buldu.
Genç İşsizler Platformu Sözcüsü Dr. Murat Kubilay, düzenlemenin Emeklilikte Yaşa Takılanlar ve genç işsizlik sorunuyla bağlantısı olduğu görüşünde. Emeklilik prim gününü doldurup yaş nedeniyle emekli olamayan ve Emeklilikte Yaşa Takılanlar denilen mağdurların sayısı üç milyonu geçiyor.
‘Gençlerin ciddi borç yükü var'
DW Türkçe’ye konuşan Kubilay, gençlerin Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) borçlarına dikkat çekiyor. 25 yaş altının sosyal patlamanın temelini oluşturabilecek çok ciddi bir borç yükü olduğunu belirten Kubilay, “Bununla tam bir maaş elde edilemez, tam bir ev geçindirilemez, aile kurulamaz. Ama en azından bir sosyal patlamanın önüne geçilebilir. Düzenleme, ‘iş dünyasına alışın’ şeklinde bir uzatmalı stajmış gibi gösterilmeye çalışılıyor” diyor.
Düzenleme yasalaşırsa işverenlerin 25 yaşın altındaki gençlerin sigorta primini ödemek zorunda kalmayacağını belirten Kubilay, burada devletin emeklilik sisteminin gelir kaybı yaşayacağını, ancak bu kaybı devletin üstleneceğini, işverenlerin de bu sayede teşvik almış olacağını söylüyor.
Benzer bir durumun 50 yaş üstü için de geçerli olduğunu savunan Kubilay, şöyle devam ediyor: “Burada da 30 saatin altında çalışma teşvik ediliyor. Yani deniyor ki ‘sizi yarı emekli edelim, yarı da çalışmaya devam edin. Böylece de gelir vergisinden muafiyetiniz olacak, onu da biz devlet olarak üstleneceğiz. Karşılığında işveren daha fazla iş yaratacak. İşte bu emekliliği hemen veremiyoruz size ama bu hiçbir zaman emekli olamayacaksınız anlamına gelmiyor.'”
‘Uzun yıllardır hedefte’
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) göre ise kıdem tazminatı uzun yıllardır AKP’nin hedefinde. DW Türkçe’ye konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, iktidarın bütün politik belgelerinde, kıdem tazminatı hakkının ortadan kaldırılması, fona devredilmesi ve esnek çalışmanın yaygınlaştırılmasıyla ilgili temel stratejik hedefler olduğuna işaret ediyor. Çerkezoğlu “2019-2023 11. Kalkınma Planı’nda, özellikle Hazine ve Maliye Bakanı tarafından açıklanan 2020-2022 Orta Vadeli Programda ve IMF’nin 2018-2019 bütün Türkiye raporlarında bu hedefler mevcut. Ve şimdi de pandemi koşullarında buna dönük düzenlemeler yapılması planlanıyor” diyor.
Kıdem tazminatı hakkının ortadan kaldırılmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, düzenlemenin, hükümetin sermayeyi destekleyen politikalarının bir parçası olduğunu savunuyor.
Arzu Çerkezoğlu, "İstihdam Kalkanı'nda yine 18 Mart’ta açıkladıkları Ekonomik İstikrar Kalkanı paketinde olduğu gibi pandemiye karşı, virüse karşı işçiyi, işsizi, emekçiyi, emekliyi, halkı koruyan politikalar değil, bütünüyle sermayeye kalkan olma niyeti vardır” diye konuşuyor.
İstihdam Kalkanı paketinin önümüzdeki günlerde Meclis’e getirilmesi bekleniyor. Aynı yönde eleştirilen Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi ise 2022’de devreye girecek.
Pelin Ünker
Deutsche Welle Türkçe