"İsveç ve Finlandiya’nın Beklentilerimizi Karşılamasını İstiyoruz"

“Seçimlere bir yıl kala böyle bir tabloyla karşı karşıya olmamız işimizi elbette zorlaştırıyor”

"İsveç ve Finlandiya’nın Beklentilerimizi Karşılamasını İstiyoruz"


"İsveç ve Finlandiya’nın Beklentilerimizi Karşılamasını İstiyoruz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Kızılcahamam kampının kapanış konuşmasında, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğinden ekonomideki sorunlara, altılı masadan, çiftçilerin sorunlarına kadar bir dizi sorunla ilgili değerlendirmede bulundu.

Geçtiğimiz hafta Azerbaycan seyahatinden dönüşünde uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, İsveç ve Finlandiya hakkında “Görüşmeler maalesef beklenen düzeyde değil, samimi ve dürüst değiller” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kez Türkiye’nin beklentilerinin karşılanması halinde tutum değişikliğine gidebileceği mesajını verdi.

Erdoğan, “Son dönemde bize NATO'nun genişlemesi konusunda esnek olmayı telkin edenlerin terör örgütleriyle ilişkisini sorgulamaktan ısrarla kaçışı, kararlı duruşumuzun doğruluğunu ispatlamaktadır. Türkiye'nin bölgesel ve küresel gelişmeler karşısında sergilediği ilkeli tutumun, dışarda birilerini rahatsız etmesini anlıyoruz. Beklentilerimiz karşılanmadan, NATO'nun genişlemesi konusunda tutum değişikliğine gitmeyeceğiz. Batı'nın kendi güvenlik ve refahını koruma üzerine kurduğu küresel yönetim sistemi, siyasi ve ekonomik boyutuyla çatırdıyor. Birleşmiş Milletler'in reforme edilmesi konusunda yıllardır dile getirdiğimiz teklifin, isabeti görülüyor. Dünya, 5'ten büyüktür. ‘Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni reforme edelim’ diyorlar. Daimi üye, geçici üye artık bunun olmayacağını, olamayacağını konuşmaya başladılar. Allah ömür verirse onu da göreceğiz. Dediğimize gelecekler” dedi.

“Ukrayna - Rusya krizi sonucu Avrupa'nın yaşadığı paniği ibretle takip ediyoruz”

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin fonksiyonunu yitirdiğini savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye savaşının neden olduğu krizi yönetmeyi başarırken Avrupa ülkelerinin, aynı başarıyı Ukrayna-Rusya savaşında gösteremediğini savundu.

Cumhurbaşkanı, “BM Güvenlik Konseyi herhangi bir şeyi başarabiliyor mu? Herhangi bir kararı alabiliyorlar mı, Rusya ve Ukrayna konusunda verebildikleri bir karar var mı? Biz her zaman söylediğimiz adımı atıyoruz. Yatırım, üretim, istihdam yoluyla, büyüme esasına dayalı Türkiye ekonomi modeliyle, sıkıntılı süreci ülkemiz için avantaja çevirecek adımları atıyoruz. Ülkemiz Suriye kaynaklı düzensiz göçü 11 yıldır başarıyla yönetirken Ukrayna - Rusya krizi sonucu Avrupa'nın yaşadığı paniği ibretle takip ediyoruz Şeytanın bile aklına gelmeyecek nice, siyasi sosyal ve ekonomik oyunla, ülkemizi karıştırmaya çalışanların kendi canlarının derdine düşerken sergilediği çaresizliği, istihza ile izliyoruz. Duamız dünyanın içinden geçtiği kritik dönemi bir an önce geride bırakarak yoluna devam etmesidir” dedi.

“CHP’nin başındaki zat da, onun kurduğu masanın çevresine oturanlar da birer kukladan ibarettir”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Deva Partisi, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi’nin kurduğu altılı masayı, uluslararası güç odaklarının aparatı olmakla suçladı.

Erdoğan, “Dünyada her kim bu kardeşinize saldırıyorsa, aslında Türkiye'ye saldırıyor demektir. AK Parti'yi ve Cumhur İttifakı'nı kötülüyorsa, aslında Türkiye'yi hedef alıyor demektir. Bu kardeşinize ve Cumhur İttifakı'na saldıranlar aslında büyük ve güçlü Türkiye idealimiz ve Türkiye'nin bizzat kendisine düşmanlık ediyorlar. Ülke içindeki aparatların tek yaptıkları, ellerine tutuşturulan senaryolardaki rollerini uygulamaktır. İşte bunun için diyoruz ki CHP’nin başındaki zat da, onun kurduğu masanın çevresine oturanlar da altına gizlenenler de birer kukladan ibarettir. Üstelik bu kavga yeni bir kavga değil. Son iki asırdır milletimizin neredeyse her günü, bu kavganın farklı aktörler ve hadiseler üzerinden tezahür edilenlerle geçmiştir.. Bugün de aynı gafletle, çürük kabuklara sarılanların akıbeti, 1919'da Samsun'da başlayıp 29 Ekim'de Ankara'da yeni devletimizin ilanıyla biten süreçteki, mandacı zihniyetin akıbetinden farklı olmayacaktır. Bizim yolumuz dün olduğu gibi bugün de ‘ya istiklal, ya ölüm’ yoludur” dedi.

“Seçimlere bir yıl kala böyle bir tabloyla karşı karşıya olmamız işimizi elbette zorlaştırıyor”

Türkiye’nin, dünyanın en yüksek enflasyona sahip altıncı ülkesi olmasına ve Amerikan doları’nın son bir yılda Türk lirası karşısında yüzde 97 değer kazanmasına rağmen düşük faiz politikasının doğru sonuçlar verdiğini savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözlerine rağmen hayat pahalılığının yaşandığını kabul etti.

Erdoğan, “Konuttan ekonomiye, gıdadan elektroniğe, inşaat malzemesinden tekstile uzanan bir liste var. TÜİK verileri, Mayıs ayı verileri, enflasyonun artık aşağı yönlü eğilime girdiğini göstermektedir. Petrol fiyatlarının iki-üç katına, doğalgazın yedi-sekiz katına, kömürün on katına yükselmesin müsebbibi biz olmadığımız gibi bu ürünleri çoğunlukla dışarıdan ithal ettiğimiz için fiyat dalgalanmalarına karşı duyarlılığımız fazladır. Hayat pahalılığına bir sınır çekmek için çalışıyoruz. Ücretliler başta olmak üzere her kesimden vatandaşımızın gelirlerini artırarak, aradaki farkı kapatacak programlar hazırlıyoruz. 2. Dünya Harbi sonrasında yaşadığı en büyük sarsıntıdan, ülkemizi en az kayıpla çıkarmanın güçlüğünü biliyoruz. Vatandaşlarımıza, ülkemizde bunu yapabilecek birikime, hazırlığa, iradeye sahip tek kadronun biz olduğumuzu söylüyoruz. Seçimlere bir yıl kala böyle bir tabloyla karşı karşıya olmamız işimizi elbette zorlaştırıyor olabilir. 20 yıllık tarihimizde hiçbir işimiz, başarımız, kolay olmadı. Hiçbir başarımız bize altın tepside sunulmadı” dedi.

Cumhurbaşkanı polis, hemşire, din görevlisi ve öğretmen 5 milyon çalışan ve emekliyi kapsayan “3600 Ek Gösterge” ile çalışmaların tamamlandığını ve yarınki kabine toplantısı sonrası bu konuda açıklamalarda bulunacağını da belirtti.

voa