“İyi ki varsın” dedi mi… Ateşle oynanıyor

İKİ SÜPER DEVLET ARASINDA ÇATIŞMA VE İŞBİRLİĞİ

“İyi ki varsın” dedi mi… Ateşle oynanıyor


“İyi ki varsın” dedi mi… Ateşle oynanıyor

Kayahan Uygur yazdı...

İKİ SÜPER DEVLET ARASINDA ÇATIŞMA VE İŞBİRLİĞİ

Soğuk Savaş döneminde Amerikan-Rus ilişkilerini yakından izleyen uzmanlar ve bu arada özellikle üçüncü dünyacı ve Çinli komünistler, iki süper devlet arasında bir yandan zorlu bir hegemonya mücadelesi verilirken öte yandan alttan alta bir işbirliğinin ve nüfuz bölgeleri paylaşımının devam ettiğini vurguluyorlardı.

Hem Amerikalılar hem de Ruslar benzer söylemleri tekrarlayarak rakiplerinin insanlık için büyük bir tehlike oluşturduğu korkutmacasıyla hem “milli birlik” çerçevesinde kendi halklarını hem de başka ülkeleri etraflarında topluyorlardı. Aslında iki taraf arasında gerçek bir çatışma da vardı ve kuşkusuz ABD ile Rusya birbirlerinin tam kopyaları değildi ama Soğuk Savaş’tan ikisinin de ortak kazancı kendi müttefiklerinin üzerindeki “liderlik konumunu” bu sayede pekiştiriyor olmalarıydı.

SALGIN SONRASI KİMİLERİ İÇİN İLAÇ GİBİ SAVAŞ

Milyonlarca kayıp verilmiş ve kaynağı tam olarak aydınlatılmamış amansız bir salgın sonrasında, küresel ekonomik sorunların tam ortasında “Soğuk Savaş” şablonlarına tekrar geçişin Biden’ı ve Putin’i oldukça rahatlattığı yadsınamaz. Daha da önemlisi, ABD’nin Ukrayna krizi sayesinde ortaklarını, bağımsız bir Avrupa ordusu kurmayı önerecek kadar dişli bir Fransa’yı, Rusya’yla enerji anlaşmaları yapan bir Almanya’yı ve NATO’nun varlığını sorgulayan bir Avrupa’yı susturacak fırsatı ele geçirmiş olması. Daha dün beyin ölümünden söz edilen NATO, bugün Avrupa’nın umudu oldu, Biden, Putin’e “iyi ki varsın Vladimir” demesin de, ne desin?

* Avrupa üzerinde kumar

Putin’in uluslararası hukuka ve başta Minsk Anlaşması olmak üzere birçok sözleşmeye aykırı biçimde Ukrayna’yı istilası ABD’ye kendi kampının liderliğini pekiştirme fırsatı verdi. Peki, Putin bunun karşılığında ne aldı? Tabii ki Ukrayna’yı…

Ulusça belleğimiz zayıf da olsa Biden’ın savaş öncesi son bir buçuk ayda yaptığı konuşmaları hepimiz anımsıyoruz. ABD Başkanı, Rusya’nın Ukrayna’yı istila edeceğini müjdeli bir haber gibi defalarca duyurdu ve her seferinde buna karşı ABD ve NATO’nun askeri bir karşılık vermeyip sadece ekonomik cezalarla yetineceğini de Putin’e güvence verir gibi iletti. Adeta ısrar olarak nitelenebilecek bu kadar tekrardan sonra Putin’in bu müdahaleyi yapmaması zaten düşünülemezdi.

DÜŞMAN YARATMA STRATEJİSİ

Bir dönem Nazilere hizmet etmiş olan siyasal bilimci “muhafazakâr liberal” Carl Schmitt’in politik felsefesi Amerika’da elit kesimlerde yaygındır. ABD hükümetleri yıllardır müttefiklerini rakip gibi görür ve Schmitt’in dost-düşman ikilemi teorisini uygulayarak dostlarının sırtından güç ve ekonomik çıkar sağlar. Ukrayna krizi de ABD’nin silah ve enerji şirketlerinin trilyonlar kazanması ve kendisine rakip olabilecek Avrupa ülkelerinin sıradan müşterilere dönüşmesi sonucunu veriyor. Saldırılarına ABD tarafından yeşil ışık yakılan Rusya’nın gücü Avrupa’yı korkutmak için tıpkı Soğuk Savaş’ta olduğu gibi abartıldıkça abartılıyor. Oysa bu öcü masallarının ne kadar boş olduğu 1990-91’de pekâlâ anlaşılmıştı. Sonuçta bu senaryoların tek hedefi ABD’nin kendi müttefiklerini derleyip toparlaması ve gerektiğinde hep aynı çevreler tarafından tekrarlanıyor.

* Soğuk Savaş unutulmadı

ABD’nin dış politikası bazılarının sandıkları ya da kampanyasını yaptıkları gibi barış ve demokrasi ilkelerini savunmaya dayansaydı 1990’larda kurulan NATO-Rusya Ortak Konseyi işletilirdi. Putin’in 2000’lerde yaptığı NATO’ya üyelik talebi dikkate alınır,  süreç tüm koşullarıyla başlatılırdı. Rusya NATO’ya üye yapılabilseydi bugün dünya çok başka bir noktada olurdu. Ama bunun yerine bir düşman yaratma ve o düşmana karşıtlık üzerine kurulu bir cepheleşme fikri benimsendi. Bugün Rusya karşıtlığı üzerine mevzilenen NATO güçleri amaç olarak cihatçı terör, küresel mafya ve suç örgütleriyle mücadeleyi tercih etselerdi keşke. Ama bazı devletler terör ve mafya ile mücadeledense onları kullanmayı tercih ettiler. Unutmayalım ki 2014 Ukrayna krizi öncesi NATO-Rusya ortak askeri tatbikatları bile yapabiliyor ve ABD’nin Afganistan müdahalesi sırasında NATO uçakları Rus hava sahasını kullanabiliyordu.

PUTİN DE KAMPLAŞMADAN YARARLANDI

Putin’e gelince o da kamplaşmanın yarattığı bu fırsatı Rus Çarlığı ideolojisi altında eski Sovyetler coğrafyasını yeniden inşa etmek için kullandı. Ukrayna, Gürcistan, Kazakistan, Ermenistan ve diğer yerlerdeki Rus müdahaleleri bunun sonucudur. Putin’in politikası bazı sol çevrelerce “emperyalizme direnme” olarak değerlendiriliyor ki bu çok yanlıştır. Tam tersine Putin’in yaptıkları karşı kampta Amerikan hegemonyasının güçlenmesine hizmet etmektedir. Tıpkı ABD politikasının Putin’in güçlenmesine hizmet etmesi gibi.

Yine bazı sol çevrelerin “Rusya’nın artık sosyalist olmadığını biliyoruz, ama emperyalizmi durduruyor” gerekçesi de anlamsızdır. Emperyalizme karşı olmanın her çeşidi makbul olsaydı, Birinci Dünya Savaşı’nda karşıdaki “emperyalist güce direniş” bahanesiyle herkesin kendi emperyalistinin yanında yer alması da makbul olurdu. Oysa emperyalizme karşı çıkış sadece halkların ve insanlığın özgürleşmesine katkıda bulunduğu derecede olumludur. Gericiliğe ve daha büyük bir baskıya yol açacak bir emperyalizm karşıtlığına taraf olunmaz. Alman sosyalist Karl Liebknecht’in Birinci Dünya Savaşı’nda söylediği gibi: “Asıl düşman kendi öz ülkemizdedir.”

ABD ve Rusya’nın son aylarda karşılıklı ve bilinçli olarak sahneye koydukları oyun, ne 80’lik Biden’ın gençliğinden anımsayıp yeniden ortaya attığı “hür dünyanın mücadelesi” masallarıyla açıklanabilir, “ne de âhı gitmiş vâhı kalmış” Sovyetik eski tüfeklerin “emperyalizme direniş” hikâyeleriyle. Her durumda içinde yüzde 3-5 Neonazi bulunsa da 45 milyonluk bir halka başka bir ülkenin iradesini silah zoruyla dayatmanın emperyalizme karşı mücadele ile bir ilgisi olmadığı gibi iki kutuplu dünyayı yeniden inşa çabalarına verilmiş en büyük destektir. Çünkü NATO’nun önceden kışkırtıp sonra ihanet etmesinde Ukrayna halkının değil ancak “palyaço” politikacıların suçu olabilir.

RUSYA İSTİLASI ÖNLENEBİLİRDİ

Öte yandan Rusya, NATO genişlemesini önleme bahanesiyle Ukrayna’yı istila etmekle elbette haksızdır, ama şu soruları sormak herkesin hakkıdır. Böyle bir saldırı nasıl engellenebilirdi ve neden engellenmedi?

Birinci çözüm Ukrayna’nın tarafsızlığı ya da NATO üyeliğinin 10 yıl gibi bir süre için dondurulmasıydı. ABD bunu reddetti. İkinci çözüm, NATO’nun askeri olarak karşılık vereceğini açıklamasıydı. ABD bunu da reddetti. En son çözüm Zelenski’nin adeta yalvararak istediği gibi Ukrayna hava sahasının uçuşa yasak bölge ilan edilmesiydi. ABD yine hayır dedi. Böylece Ukrayna, “Holocauste” üzerine yani Antik çağda kurbanların yakıldığı taşa yatırılmış oldu. Sonuçta Ukrayna iki kutuplu bir dünyanın bir süre için yeniden oluşturulmasına hizmet etmiş olacak sadece. Ve birkaç yaşlının fi tarihinden kalma siyasal taktikleri yeniden gündeme getirebilmeleri için binlerce genç insan feda edilecek.

Biden’ın çözüm saydığı ekonomik cezaların Rusya’yı çökertmesi bir hayal olmakla kalmıyor, oligarklara yönelik medyatik cezalar nedeniyle dünyanın bir kısmını küreden soyutlayarak kapitalizmin küreselleşme iddialarına 40 yıldır sosyalistlerin vuramadığı darbeyi kendisi vuruyor.  Çin’e yönelik engel ve yasaklar da düşünüldüğünde cezaların esas olarak kapitalizmin merkez ülkelerini etkileyeceği anlaşılacaktır. Ayrıca sermaye bu tür cezaları ve genel olarak devlet müdahalesini sevmez ve Marx’ın deyişiyle “otonom öznedir”. Bu nedenle cezalar zaten derinleşen krizi daha da şiddetlendirecektir. Bugün rastladığımız Rus sanatçılara ve çeşitli Rus sembollerine yönelik çılgın yasaklar ise Batı’da faşizm ve aşırı sağın ayak sesleri sayılabilir.

UKRAYNA’DA NEONAZİ TEHLİKESİ

Öte yandan, Ukrayna’daki Neonazi Azov Taburlarının ülke ordusunun özel kuvvetlerine dönüşmüş olduğu bir gerçektir. Bu konuda Rusya’nın yalan söylediğini sananlar 1 Kasım 2019 tarihli Foreign Policy dergisinin ilgili makalesine bakabilirler. Ama bizim için asıl vahim olan dünyanın çeşitli ülkelerinden Ukrayna’ya “gerilla savaşına” giden Neonazilerin orayı aşırı sağ ve beyaz ırkçı bir terör yuvasına çevirmeleri riskidir. Güneyde cihatçı teröristler, Kuzeyde beyaz ırkçılar arasına sıkışmış Türkiye oldukça önemli sıkıntılarla karşılaşabilir.

* Neonazi Azov taburu

Kimilerinin emperyalizme direniş, bazılarının da “hür dünyanın” mücadelesi saydıkları Ukrayna krizinin perde arkası bu şekilde yorumlanabilir. Ancak anti-Rus medyatik kampanyalarla meşgul edilen Batı kamuoyu cezaların ve medya gürültüsünün bir işe yaramadığını, söylenenlerin tam aksine ABD’ye dolaylı olarak yardımcı olan Putin’in ödüllendirildiğini anlayınca durum değişecektir. Cezaların da etkisiyle ekonomik sıkıntılar artınca ABD’nin bugün için güçlendirdiği liderlik pozisyonu beklenmedik bir şekilde sarsılabilir.

Bugün birbirlerini karşılıklı destekleyen Putin ve Biden’ı bekleyen bir başka tehlike son yıllarda demokrasi karşıtlıkları nedeniyle Putin’e yaklaşan ve onun tarafından geniş ölçüde finanse edilen Avrupa aşırı sağının kriz ortamında yükselmesidir.

ATEŞLE OYNANIYOR

Son olarak şunu anımsatmak istiyorum. 19’uncu yüzyılda Batı tarafından bir milletler hapishanesi ve gericiliğin merkezi olarak kabul edilen Rusya hiçbir zaman dış müdahale ve savaşla yıkılmamış,  kendi haline bırakıldığında ise içinden çürümüştür. Birinci Savaş’ta Avrupa’da 3 imparatorluktan ikisi çökmüş ama Rusya rejim değiştirerek ayakta kalmıştır. İkinci Savaş Hitler, Shoah faciası ve milyonlarca can kaybına rağmen Rus imparatorluğunu daha da büyütmüştür.

Aynı senaryo bir kez daha yürürlüğe konulursa pek de tekin olmadığı artık anlaşılması gereken o coğrafyada Rusya ve Çin arasında bir blok kurulabilir.  Bu şekilde bir bloklaşma da insanlığı eski Soğuk Savaş sırasında yaşadıklarından daha çetin sorunlarla karşı karşıya bırakabilir. Gerçi ABD ve Rusya arasında yukarda işaret ettiğimiz gizli ortaklığın nerelere kadar vardığını henüz bilmiyoruz, bir olasılık da Ukrayna krizinin oyunun sadece bir perdesi olmasıdır ve Biden’ın manevralarında esas amaç Rusya’yı Çin’e karşı ittifaka zorlama ise buna şaşırmamak gerekir.

Kayahan Uygur

Odatv.com