İYİ Parti'de 'FETÖ'cü' ve 'kara liste' tartışması dağılma sürecini başlatır mı?
Meral Akşener, yaklaşık 2 yıl sonra bir kez daha parti içi krizle karşı karşıya.
İYİ Parti'de 'FETÖ'cü' ve 'kara liste' tartışması dağılma sürecini başlatır mı?
İYİ Parti, 25 Ekim'deki 3. kuruluş yıl dönümünü, 20 Eylül'deki 2. Olağan Kurultay'da başlayan "kara liste" ve "FETÖ" tartışmasının gölgesinde kutlayacak.
2018 seçimlerinden sonra parti içinde başlayan tartışma üzerine 'genel başkanlıktan istifa' kartını çeken ancak partililerin ısrarları üzerine görevine dönen Genel Başkan Meral Akşener, yaklaşık 2 yıl sonra bir kez daha parti içi krizle karşı karşıya.
Kurultay'da Genel İdare Kurulu'na (GİK) "seçilemeyecekler listesi"ni dağıttırmaktan sorumlu tuttukları Teşkilat Başkanı Koray Aydın'ın yeniden bu göreve getirilmesine tepki gösteren milletvekillerinin ardından, İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ'ın, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'yu "FETÖ"cülükle suçlaması; öte yandan Akşener'in, tartışmaya "İYİ Parti'nin dağılma sürecine gireceği" iddiasıyla dahil olan AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan'ın Twitter paylaşımı nedeniyle partisine "siyasi operasyon yapıldığı" mesajı vermesi, tartışmayı yeni bir noktaya taşıdı.
Peki İYİ Parti'de başlayan iç tartışma partide dağılma süreci başlatır mı, Genel Merkez ve muhalifler bundan sonraki süreci ilişkin hangi hesapları yapıyor?
Siyasi kulislerde bu konuda değerlendirmeler şöyle:
Özdağ ve muhaliflere disiplin yolu açılır mı, istifayla kopuşlar olur mu?
Meral Akşener'in başkanlığında salı günü toplanan Başkanlık Divanı'nda, Özdağ'ın disipline sevk edilip edilmemesi konusu tartışıldı.
Özdağ'ın İstanbul İl Başkanı'na yönelik FETÖ'cü suçlamalarının bir hedefinin de Akşener olduğu, geçilen kritik süreçte partinin yıpratılarak Cumhur İttifakı'nın eline koz verildiği gerekçesiyle hemen disipline sevk edilmesini savunan bazı başkanlık divanı üyeleri, bu görüşlerini toplantıda da dile getirdi.
Bazı üyelerse Özdağ'ın açıklamalarının disiplin suçu oluşturduğu, ancak ihraç edilmesi halinde, "FETÖ'cüyü ifşa ettiğim için kovuldum" algısı oluşturarak partinin daha çok yıpranmasına neden olacağı gerekçesiyle, bu kararda acele edilmemesi görüşünde.
Bu görüşü savunanlar, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun zaten Özdağ hakkında suç duyurusunda bulunduğu ve bunun sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek, "Hemen disiplin yerine, Kavuncu'nun suç duyurusu üzerinden Özdağ'ın iddialarını kanıtlanmasına fırsat tanınmalı. Ama zaten bu konuda yapılacak soruşturmada Özdağ'ın iddialarının asılsız olduğu ortaya çıkacak ve o zaman kendisi zor duruma düşecek. O nedenle şimdilik bir disiplin kararı alınmadı, ancak bu ilerleyen sürçte alınmayacak anlamına gelmiyor" görüşünü dile getiriyor.
Parti kulislerinden yansıyan bilgiye göre Özdağ ve kongrede kendilerini "kara listeye alınanlar" olarak tanımlayan muhalifler şimdilik istifa seçeneğini seslendirmiyor. Genel Merkez de bu isimler için yine "şimdilik" kaydıyla disiplin kılıcını çekmeyi düşünmüyor.
Genel merkez Kavuncu hakkındaki "FETÖ" iddialarına ne diyor?
İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ'ın Fethullah Gülen'le bağlantılı olduğunu iddia ettiği Türk Kazak İşadamları Derneği'nin yöneticiliğini yapmakla suçladığı Buğra Kavuncu ile ilgili "FETÖ'cü" iddialarınıysa parti yönetimi kesin bir dille reddediyor.
Özdağ'ın, iki adayın yarıştığı İstanbul İl Kongresi'nde, Kavuncu'nun karşısındaki adayı desteklediği ve o zaman da Kavuncu'yu "FETÖ'cü"lükle suçladığı anımsatılıyor.
Özdağ'ın kuşkularını ilettiği Akşener'in de Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a Kavuncu'yu sorduğu, "sorun yok" yanıtını aldığı ifade ediliyor.
BBC Türkçe'ye konuşan üst düzey bir parti yöneticisi bu konuda şu görüşü dile getiriyor:
"Buğra Kavuncu, 2010'a kadar Türk Kazak İşadamları Derneği'nde görev yapmış. Ama o dönem derneğin FETÖ'nün F'siyle ilgisi yok. Türkiye'nin tanınmış işadamları; Tuncay Özilhan, Bekir Okan gibi isimler derneğin kurucuları, yani o dönemde Kazakistan'da iş yapan çoğu işadamı dernek kurucusu. Kurulduktan sonra da dernek yönetimine her şirketten bir yönetici isteniyor ve Buğra Kavuncu da öyle yönetimde yer alıyor. Ama Kavuncu 2010'da Kazakistan'dan ayrılmış ki o dönem FETÖ'nün iktidara göre 'muhterem hoca efendi' olduğu dönemler. Ama daha sonraki yıllarda FETÖ'cülerin dernekteki ağırlığı artmış ve 15 Temmuz sonrası da kapatılmış. Ama sen bir milat koymuşsun FETÖ için, 17/25 Aralık sonrasına bakıyorum demişsin. Yok o tarihten öncekileri katarsanız, AKP'de herkesi FETÖ'cü ilan etmeleri gerekir. Kavuncu, o millattan yıllar önce oradan ayrılmış. Dolayısıyla bu suçlamanın altından bir şey çıkmaz."
Özdağ'ın FETÖ çıkışına, diğer muhalifler nasıl bakıyor?
Kurultayda "tercih edilmeyecekler" listesinde yer aldıkları için Teşkilat Başkanı Koray Aydın'ın yeniden bu göreve seçilmesine karşı çıkan ve parti yönetimini de bu nedenle eleştiren diğer muhalif milletvekilleri, Ümit Özdağ'ın Kavuncu'ya yönelik "FETÖ'cü" suçlamasıyla başlayan yeni tartışmadan ise uzak duyuyor.
İzmir Milletvekili Aytun Çıray ve Adana Milletvekili İsmail Koncuk'un da aralarında bulunduğu muhalifler, Kavuncu tartışmasının içinde olmadıklarını ve bunun Özdağ'ın kişisel görüşü olduğunu vurguluyorlar.
Söz konusu isimler, Akşener ve parti yöneticilerinin kendilerini "partiye operasyon yapılmasına zemin hazırlamakla" suçladığını savunarak, "Partiye asıl operasyonu, partide bizlerle ilgili kara liste hazırlayanlar yapıyor" görüşünü dile getiriyor ve bu ekibin partiyi Cumhur İttifakı'yla masaya oturtmaya çalıştıkları için seslerini yükselttiklerini ifade ediyorlar.
Bu konuda, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Akşener'e yönelik yaptığı "evine dön çağrısı" ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İYİ Parti'nin "yerli ve milli" olduğu yönündeki yorumlarının ardından Akşener'in yaptığı "Başımıza tabanca dayasalar Cumhur İttifakı'na girmeyiz, ancak parlamenter sistemi kuracak anayasa masasına otururuz" sözleri kanıt olarak gösteriliyor.
İttifaklar için hangi seçenekler konuşuluyor?
İYİ Parti, 2018 cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi ile 2019'daki yerel seçimlerde CHP ile Millet İttifakı'nın içinde yer almıştı. Ancak parti yönetimi, bir sonraki seçim için şimdiden kendisini herhangi bir ittifak modeliyle bağlamıyor.
Bir sonraki seçim için Millet İttifakı en güçlü seçenek olarak görülse de, "tek başına" veya AKP'den ayrılarak yeni partiler kuran Ali Babacan (DEVA Partisi) ve Ahmet Davutoğlu'nu (Gelecek Partisi) da içine alabilecek şekilde sağ partilerle "üçüncü ittifak" seçeneğinin masada olabileceği ifade ediliyor.
Tek başına seçime girme seçeneği ise "Cumhur İttifakı'ndan bize büyük oy kayması olacağı ve bu seçmenin CHP nedeniyle oy vermekten kaçınacağı görülürse, biz kendi adayımızla tek başına da seçime girmeyi değerlendiririz. Ancak bu tamamen, o dönemin şartları, kamuoyu araştırmaları ve konjonktüre bağlı olur. Millet İttifakı'ndan kopuyoruz gibi bir durum yok ama kendimizi de şimdiden bir ittifakla bağlamak istemiyoruz" diye ifade ediliyor.
Cumhur İttifakı ortakları AKP- MHP ile HDP için "yan yana gelmemiz mümkün değil" yorumu yapılıyor.
Bu konuda tek istisna, "AKP, 'biz parlamenter sisteme dönmek istiyoruz, siz ne önerirsiniz?' diye gelirse, biz görüşümüzü söyleriz" sözleriyle dile getiriliyor.
İYİ Parti dağılır mı?
Parti içi muhalifler, "partiyi korumak için" genel merkezin hatalarına karşı tutum aldıklarını ve bu durumun düzeltilmesi için mücadeleye devam edeceklerini ifade ediyorlar. Şimdilik partiden ayrılmayı da düşünmüyorlar ancak ilerleyen süreçte kendileri ile ilgili "disiplin" yolunun açılabileceğini de göz ardı etmiyorlar.
Ayrılanların, iktidar bloğuna gitmeyeceği ve yine muhalefet bloğunda kalacağına işaret ediliyor. Ancak, parti içi tartışmanın seçmende güvensizlik yaratacağı ve tabana olumsuz yansıyabileceği yorumu da yapılıyor.
Genel Merkez yönetimi ise Özdağ'ın çıkışının, "tercih edilmeyecekler" listesindeki isimler tarafından benimsenmediğini, tersine "liste" tartışmasını gölge bıraktığını düşünüyor. Bu nedenle "Özdağ aslında en büyük zararı, parti içi demokrasi tartışması niteliğindeki liste tartışmasını gündemde tutmak isteyen arkadaşlarına verdi" yorumu yapılıyor.
Cumhur İttifakı'nın oyları düşüşe geçtiği ve yükseltme umudu olmadığı için "muhalefet bloğunu parçalama" hesabı yaptığı belirtilerek, şu değerlendirme yapılıyor:
"Aslında ilk hedefte CHP vardı ama iktidar bloğu için esas tehlike biziz. Çünkü hem oylarımızdaki artış hem de oradan kaçacak seçmenin ilk adresi olduğumuz için bizdeki parçalanma onlar için daha önemli. Ancak, İYİ Parti oyları yükselişte ve belli bir oy çıtasının üstüne çıktığınızda, kendiliğinden çekim merkezi olursunuz. "
BBC TÜRKÇE