İYİ Partili Poyraz: İttifak seçim zamanı değerlendirilecek

Bunu kabul etmiyorsunuz o zaman?

İYİ Partili Poyraz: İttifak seçim zamanı değerlendirilecek


İYİ Partili Poyraz: İttifak seçim zamanı değerlendirilecek

Millet İttifakı'nın genişlemesi tartışılırken DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, "CHP ve İYİ Parti'nin seçim iş birliği, önümüzdeki seçimlerde yine değerlendirilecek" dedi.

İlk kez 2018 yılında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener tarafından gündeme getirilen "İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" çalışmasında yer alan İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, seçim sonrası sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Poyraz, Millet İttifakı ile ilgili, "Şu anki ittifak belediyelerle sınırlı. Seçim süreci dışında bizimki ittifak değil iş birliğidir" ifadesini kullandı. Seçim iş birliğinin seçim sürecine girilmesiyle değerlendirileceğini belirten Poyraz, "Seçim sathı mahalline girildiğinde ittifak baştan mı kurulacak?" sorusunu "O zaman oturulup konuşulup değerlendirilecektir" ifadesiyle yanıtladı.

DW Türkçe: Muhalefetin, 2023 Haziran seçimlerinin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerine getirmeyi vadettiği "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" kavramını ilk kez İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener gündeme getirmişti. Sisteme yönelik ilk çalışma ise sizin koordinatörlüğünüzde yürütüldü. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi fikri ilk kez nasıl ortaya çıktı?

Uğur Poyraz: İYİ Parti'nin 2018'de seçime girmesini engellemeye yönelik hamlelerle dolu erken seçim sürecine girildiğinde Sayın Genel Başkanımız, 2018 seçim sonuçlarının, Millet İttifakı lehine oluşması kaydıyla, sonrasında Parlamenter Sisteme geçiş sürecinde izlenecek yol haritasının ve takvimin belirlenmesi için talimat verdi. Bu talimat aynı zamanda eski parlamenter sistemdeki arazların giderilerek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ortaya çıkaracağı sorunların da giderilmesini içeriyordu. 24 Haziran 2018 seçiminden sonra istenilen oy sonuçlarını alamadık. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener, çalışmaya ilişkin yasama faaliyetinin yetki ve görevini gasp etmek yerine toplumsal uzlaşı ve mutabakatın zorunlu olduğu bir anayasa değişikliği metninin kavramlar ve ilkeler bütünü olarak hazırlanması talimatını verdi. Türkiye'nin tıkandığı bütün noktaları bir veri havuzunda oluşturduk ve bunun üzerinden ülkeyi yönetme konforunu merkeze alarak bir tasarım değil ülkede yaşama ve ülkede yönetilme ihtiyaçlarını merkeze alarak bir kavramlar bütünü hazırladık.

Yaklaşık 5 aylık bir çalışma sonucunda Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e ilişkin ortak metin hazırlandı ve 6 parti mutabık kalarak ortak metni imzaladı.  Ortak metin açıklandıktan sonra, "Kürtler yok sayıldı," "Neden laiklik kavramı yok?" gibi eleştiriler yapıldı. Siz bu eleştirilerle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bu bir kavramlar bütünü. Kavramlar bütününde biz Türkiye'deki sorunları temel, sistemsel sorunları ele aldık. Anayasa'nın ilk dört maddesi Türkiye'nin laikliğine ilişkin, laik, sosyal hukuk devleti olmasına ilişkin vesaire bunlar zaten tartışma konumuz değil.

Seçim sonrasında Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e geçiş süreci nasıl olacak? Muhalefet, TBMM'de değişiklik için yeterli çoğunluk olan 400 milletvekiline ulaşamazsa nasıl bir süreç işler?

Önce biz Türkiye'yi neye kavuşturmamız gerektiğini bilmemiz lazım. Türkiye'nin ihtiyacı olan ne? Biz önce onu ortaya koyduk. Bir anayasa değişikliği ve sistem değişikliği. Peki bu sisteme nasıl kavuşulacak? Anayasayı bilen ya da buna ilişkin seçim sistematiğinden Türk siyasetini okumaya ortalama becerisi olanlar şunu biliyor. Türkiye'yi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e taşıyacak olan şey, Cumhurbaşkanı değil, parlamento. Parlamentoda opsiyonlar şu: 360 milletvekili olursa referanduma götürebiliriz, 400 milletvekili olursa parlamentoda değiştirebiliriz. Benim bir hukukçu olarak, bir siyasetçi olarak da önemsediğim şey şu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu sistem değişikliği hangi yolla geldiyse o yolla geri alınması hem milletin iradesine hem Türk siyasetinin duruşuna yakışandır. Benim bu konuyla ilgili görüşüm, muhalefetin 400 milletvekili de olsa referandumla gelen bu sistemin referandumla geri gitmesi noktasında bir duruş sergilenmesi. Milletin referandumla, dört yıldır yaşamış olduğu ekonomik, sosyolojik, siyasi ve özel hayatlarına da dair bütün sorunların bu sistemden kaynaklı bir adalet yoksunluğu olduğuna ilişkin farkındalığını tescil etmesi gerekiyor. O yüzden şimdi Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı'nın adayı olduğunu kabul edin, ama bir an için olmadığını düşünelim. Meclis'te 360 milletvekili muhalefette olduğu zaman referanduma götürürsün, değiştirirsin. X Cumhurbaşkanı olduğu yetkilerinden arınmış bir şekilde kalır.

Millet İttifakı, Cumhurbaşkanlığını alamadığı taktirde zaten vatandaş bir yandan da Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin oylamasını yapmış olmayacak mı?

Aslında zaten benim temelde temsil ettiğim görüş bu. Bu seçim, Cumhurbaşkanı, Tayyip Erdoğan mı olsun, A mı, B mi olsun seçimi değil. Bu seçim temelde şu an adalet yoksunluğunun tek işi ya da bir grup ve zümrenin fikirleri ya da kararları üzerinden inşa edildiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi mi, yoksa bunlardan arındırılmış denge denetim mekanizmasının olduğu, hepimizin kararlarının ve sonuçlarını ne olduğunu bildiğimiz bir sistem mi seçimi olacak.

Millet İttifakı, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmasını vatandaşa yeterince anlatabildi mi? Önümüzdeki süreçte yürütmeyi planladığınız bir propaganda süreci var mı?

Vatandaş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendilerine önerildiğinde anlamış mıydı? Sonuçlarını hepimizin tecrübe ettiği bu süreçte anlamış mıydı? Biz her detayı ile amacımızı ve mücadelemizi kapı kapı, tek tek anlatmak, soruları cevaplamaya, kafa karışıklıklarını gidermeye hazırız.

AKP ve MHP'nin Seçim Kanunu teklifi, oy oranı düşük partilerin ittifak içerisinde seçime girmelerini anlamsız ve neredeyse olanaksız hale getirdi. Söz konusu teklif, Millet İttifakı'nın geleceğini etkiler mi? Millet İttifakı, 2023 seçimlerine hangi formülle girer?

İki buçuk yıldır İYİ Parti ile CHP arasındaki ilişkiyi biz asgari nezaket azami tahammülü barındıran siyasi centilmenliği ve siyasi hoşgörüyü temel alan bir iş birliği olarak tanımladık. İlk ittifak örneği Cumhur İttifakı'dır. MHP ve AK Parti tarafından oluşturulmuştur. Dolayısıyla ittifak dediğimiz zaman hep o modellemeyi algılıyoruz. Ama İYİ Parti, CHP arasında öyle modellemeli bir ilişki yok. Bizim programlarımız, dünya görüşlerimiz farklı. Zaman zaman bir olaya farklı tepkileri ve farklı bakış açılarını geliştirebiliyoruz. Saygı duymayı merkeze alıyoruz. Dolayısıyla bizim bugünden bir Millet İttifakı diye bir şey yok. Bizim için iş birliği olan ama Cumhur İttifakı tarafından ittifak olarak tanımlanmaya çalışılan süreç seçimlerde ortaya çıkıyor. İttifak, 24 Haziran'da dört partiydi. CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti ve Saadet Partisi. 31 Mart ve 23 Haziran'da ise iki partiydik. CHP ve İYİ Parti olarak. Şimdi önümüzdeki seçimlerde, seçim sathı mahallinde ya da seçim ilanıyla birlikte bu konu yine değerlendirilecek, yani CHP ve İYİ Parti bir seçim iş birliği yapacak mı, yapacaksa şartları ne olacak, diğer partiler de bu seçim iş birliğine katılacak mı? Yani bütün bunların hepsi o zaman konuşulacak konular. Ama milletimiz de biliyor biz de biliyoruz ki; ilk seçimde her ne yaparsa yapsın bu iktidar için son seçimdir.

Kamuoyunda, dört partinin 2023 seçimleri için ittifakta anlaştığına yönelik bir ön kabul var. Bir yandan da, DEVA Partisi ile Gelecek Partisi'nin de bu ittifaka katılıp katılmayacağı ile ilgili sorular gündeme geliyor. Oysa siz az önce önemli bir noktaya dikkat çektiniz. Seçim öncesinde İYİ Parti'nin, diğer partilerle olduğu gibi CHP ile de görüşme süreci yürüteceğini söylediniz?

Tabii. Her seçimde bu böyledir. Yani, işte bu doğru bilinen yanlışlar böyle olduğu için zaten. Dört yıldır televizyon programları dahil herkes bu konuyu yanlış yorumluyor. Şu an belediye seçimlerinde yaptığımız ittifakın sonucunda ittifak belediyelerimiz var. İYİ Parti ve CHP olarak. Dolayısıyla şu anki ittifak durumumuz belediyelerle sınırlı. Hatırlayın. Suriye tezkeresinde biz 'evet' verdik, CHP 'hayır' verdi. Bu CHP'yi vatan haini mi yapar? Ya da bizi Cumhur İttifakı'nın bir aktörü haline mi getirir?

Fakat kamuoyu, Seçim Kanunu teklifi gündeme gelene kadar dört partinin 2023 Haziran seçimleri ya da olası bir erken seçim için ittifakta anlaştığını ve diğer iki partiyi ikna etmeye çalıştığına dair iddiaları konuşuyordu. DEVA ve Gelecek Partisi'nin de ittifaka katılmasıyla birlikte 6 partinin seçime birlikte gireceğine yönelik bir inanış da yok muydu?

Çok yanlış.

Bunu kabul etmiyorsunuz o zaman?

Hayır. Hiçbir partinin yani bu 6 parti için söylüyorum. Bir diğerini ikna gibi tarzı ve tavrı söz konusu değil. Bugün 6 partinin 6'sında da çok kıymetli siyasetçiler var. Bu kıymetli siyasetçileri de merkeze alarak ve çok titizlik gösteren genel başkanları var. Dolayısıyla bunlara ilişkin, dördü bir arada oldu, öbür ikisini ikna edecek gibi bir tutum hem siyasi partilerin yönetimlerine başta liderlerine, sonra yöneticilerine, teşkilatlarına ve seçmenlerine büyük saygısızlık olarak tezahür eder.

CHP ile İYİ Parti arasında milletvekili seçimleri için anlaşılmış bir durum yok mu?

Hiç bunlar daha konuşulmadı bile. Çünkü bu seçim kanunu nasıl geçecek onu bile bilmiyoruz. Seçim barajı 7 olarak kalacak mı, inecek mi onu bilmiyoruz. Bunun sonucunda seçim sürecine kadar siyasi partilerin dünya görüşleri, programları ve diğer alanlardaki uyum kapasite ve kabiliyetleri bunları bilmiyoruz.

Seçim sürecine girildiğinde ittifak baştan mı kurulacak?

O zaman oturulup konuşulacaktır. 24 Haziran'da da o zaman oturulup konuşulmuştu. 31 Mart'ta da o zaman oturulup konuşulmuştu. Yani 24 Haziran'dan çıktıktan sonra biz dört parti ittifak yaptık, Cumhur ittifakı gibi etle tırnak gibi olalım diye bir şey söz konusu değil. Bizimkisi iş birliği. Çünkü AK Parti ile MHP birlikte karar alıyor, birlikte atama yapıyor, birlikte kanun hazırlıyor. Aradaki fark bu.

Eray Görgülü

 Deutsche Welle Türkçe