İzmir, gerçekten CHP’nin kalesi mi?

“İzmirli, AKP’yi iktidar yapmamak için CHP’ye oy verdi”

İzmir, gerçekten CHP’nin kalesi mi?


İzmir, gerçekten CHP’nin kalesi mi?

YouTube paylaşımını geçin
Uyarı: BBC üçüncü taraf sitelerin içeriğinden sorumlu değildir. YouTube içerik reklam içerebilir

YouTube paylaşımının sonu

  • Yazan,Özge Özdemir
  • Unvan,BBC Türkçe

İzmir’in efsanevi belediye başkanı Ahmet Piriştina, 2004 yılında DSP yerine bu sefer CHP’den girdiği belediye seçimlerini kazandığından beri İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni CHP yönetiyor.

CHP’nin genel seçimlerdeki performansını da göz önünde bulundurursak bu durum İzmir’e CHP’nin kalesi yakıştırmasının yapılmasına yol açıyor.

Diğer yandan İzmir’in geçmişinde Adalet Partisi, Demokrat Parti, ANAP gibi merkez sağ partilerin başarı sağladığını da görmek mümkün.

İzmir’in siyasi geçmişine ve sosyolojisine hakim gazeteciler, akademisyenler ve uzmanlar, İzmir’in CHP’nin kalesi olmadığında, İzmirli seçmenin daha çok yaşam tarzı ve özgürlük kaygısı ile oy kullandığında hemfikir.

Her ne kadar AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olan Hamza Dağ, yaşam tarzı ile ilgili gazetecilerin sorularına yanıt vermek istemese de bu kaygıyı sokakta görmek mümkün.

İzmir’in Karşıyaka semtinde kurulan Bostanlı pazarında konuştuğumuz bir pazarcı, “projeleri dolayısıyla Hamza Dağ’a oy vermek istediğini, ancak yaşam tarzına müdahale olur mu emin olamadığı için güvenemediğini” söyledi.

Seçim çalışmalarının başlangıcında barlar sokağını ziyaret eden Hamza Dağ, Ege Sanayiciler ve İş İnsanları Derneği’nin bir toplantısında, “İzmir’de hayat tarzına müdahale olacak mı?” sorusuna, “Ben büyükşehir belediye başkanlığına talibim, il müftülüğüne değil” yanıtını verdi.

Hamza Dağ’ın İzmir’deki afişlerinde ise AKP logosu yer almıyor.

Hamza Dağ ile sokaklarda dolaştığımız zaman, “Bizi artık CHP’den kurtar” diyen seçmene rastladığımız gibi AKP rozeti takmadığı için tepki gösteren seçmenler de var.

“CHP’nin kalesi olarak görülen İzmir’i nasıl fethedeceğini” sorduğumuz zaman Hamza Dağ, “Fethedecek bir kale yok, biz İzmirliyiz. 31 Mart’tan sonra bu şehre belediyecilik anlamında hizmet etmek derdindeyiz” yanıtını veriyor.

Diğer yandan İzmirlilerin özellikle son zamanlarda İstanbul’dan gelen göç ile beraber trafik tıkanıklığının artması, yolların bakımsız kalması, altyapı sorunları, İzmir Körfezi’nin temizliği gibi çok sayıda sorun yüzünden CHP’ye tepki gösterdiğini görmek mümkün.

2023 yılında düzenlenen genel seçimler, CHP’li seçmende büyük bir hayalkırıklığı yaratmış.

Bu da konuştuğumuz kimi seçmenlerin sandığa gitmekte isteksiz olmasına yol açıyor.

Ancak siyaset bilimciler, seçim günü geldiğinde CHP’li seçmende bu durumun değişeceğini düşünüyor.

“İzmirli, AKP’yi iktidar yapmamak için CHP’ye oy verdi”

Akademisyenler ve yazarlara göre İzmir’de CHP’nin bu kadar yıldır şehri yönetmesi, seçmenin CHP’ye verdiği destekten kaynaklanmıyor.

Daha ziyade AKP’nin özgürlükleri ve hayat tarzını kısıtlayan politikalarına tepki olarak CHP’ye oy verildiği vurgulanıyor.

“İzmir, CHP’nin kalesi değil” diyen gazeteci Mehlika Gökmen, “İzmirli, AKP’yi iktidar yapmamak için CHP’ye oy verdi” dedi.

Gazeteci Macit Sefiloğlu ise “Eğer Ak Parti olmasa, CHP bu kalenin sahibi olmazdı; üçlü dörtlü yarışın bir ortağı olurdu” açıklamasında bulunuyor.

Siyaset bilimci Prof. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun, İzmirlilerin “Türkiye’nin en özgür şehrinde yaşadıkları” algısına sahip olduğunu ve bu özgürlüklerinden taviz vermek istemediklerini vurguluyor.

2022 yılında yapılan İzmir Seçmen Eğilimleri Araştırması’na göre seçmenlerin yüzde 76,1’i kimliğini Türk, yüzde 11’i ise Kürt olarak tanımlıyor.

Siyasi kimlik tanımlamasına baktığımız zaman ise yüzde 45’i kendini Atatürkçü, yüzde 18’i Türk milliyetçisi olarak betimliyor.

Siyasi kimliğini dindar olarak tanımlayanların oranı yüzde 5, Kürt milliyetçisi olarak tanımlayanların da oranı yüzde 5 olarak karşımıza çıkıyor.

Sosyolog Engin Önen de İzmir’in “modern muhafazakar” bir kent olduğunu, “Endişeli modernler, bir süredir AKP iktidarının yarattığı kaygılara refleks olarak CHP’de toplaşıyor” diyerek açıklıyor.

CHP’nin Karşıyaka ilçesinin belediye başkanı iken büyükşehir belediye başkan adayı olarak gösterilen Cemil Tugay, İzmirli’nin CHP’den yana tercihte bulunmasını şu şekilde açıklıyor:

“Türkiye’de rejim muhafazakarlaşırken ve Batı’dan uzaklaşırken İzmir, zengin sosyal yaşamını, demokratik ortamını ve özgür yaşam şeklini korudu. Burada CHP’li belediyelerin önemli katkıları oldu.”

Kürt seçmenler, Tunç Soyer’in aday olmasını istiyordu

CHP’nin İzmir büyükşehir belediyesi için şu an şehri yöneten Tunç Soyer’i aday göstermemesi tartışmalara yol açmıştı.

Cemil Tugay’ın, Kasım ayında CHP’nin lideri seçilen Özgür Özel’e destek vermesi dolayısıyla aday yapıldığı iddiaları ortaya atıldı.

Bunun üzerine Tunç Soyer’e destek veren DEM Parti, İzmir’den Türkan Aslan Ağaç ve Akın Birdal’ı büyükşehir belediyesi için eş başkan olarak aday gösterdi.

Akın Birdal, basına yaptığı çeşitli açıklamalarda eğer Tunç Soyer aday yapılsaydı kendilerinin aday olarak gösterilmeyeceğini teyit etti.

Benzer bir serzenişi Kürt seçmenlerde de görmek mümkün.

Konuştuğumuz çoğu Kürt seçmen, DEM Parti’ye oy vereceğini söylüyor.

Konak’ta konuştuğumuz genç bir Kürt seçmen, “Tunç Soyer’i daha demokrat bulduğunu, eğer Soyer aday gösterilseydi CHP’ye oy vereceğini, ancak şu an tercihinin DEM Parti’den yana olduğunu” dile getirdi.

İzmir’in liman kenti olmasının etkileri

İzmir’in özgürlüklere ve yaşam tarzına bu kadar önem vermesinin tarihi sebepleri var.

İzmir Duvarı kitabının yazarı İrfan Özet, İzmir’in tarihi olarak liman kenti olması dolayısıyla kozmopolit bir yapısı olduğunu vurguluyor:

“Özellikle Avrupa’dan, Flemenkler, Fransızlar, İtalyanlar, İngilizler başta olmak üzere zenginleşme arzusunda olan Levanten bir kitle İzmir’e geldi. Bu kitleye daha sonra Osmanlı hinterlandında yer alan Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler gibi gayrimüslim bir yapı da eklendi.”

Özet, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra çekilen bu gayrimüslim ve Levanten nüfus yerine İzmir’e gelen Balkan göçmenlerinin şehrin tarihsel dokusuna uyum sağladığını belirtiyor.

İYİ Parti, merkez sağdaki boşluğu doldurur mu?

İzmir’de 1980 ve 1990’lı yıllarda iki farklı dönemde Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi’nden Burhan Özfatura belediye başkanı olarak seçilmişti.

1950’lerden sonra da sağda yer alan Adalet Partisi ve Demokrat Parti’den seçilen belediye başkanları da oldu.

Gazeteci Ahmet Çınar, “Ta 1930’lardan başlayarak Serbest Fırka’ya, Menderes’e, sağ iktidarlara, sonrasında Demirel’in temsil ettiği sağ siyasete, 12 Eylül’den sonra Özal’a, sonrasında Çiller’e İzmir çok büyük destekler sunmuş bir kenttir” diyerek İzmir ve sağ partiler arasındaki ilişkiyi ele alıyor.

İYİ Parti’nin İzmir büyükşehir belediye başkanı adayı olan Ümit Özlale, partisinin merkez sağdaki boşluğu doldurma yolunda ilerlediğini aktarıyor.

İzmir’in bugüne kadar merkez sağ ile olan iyi ilişkisini ise, “İzmir zenginliğin, girişimciliğin, müteşebbis ruhun şehridir” diyerek açıklıyor.

Sosyolog Engin Önen’e göre ise İzmirli, sol ya sağ siyaset kaygılarıyla sandığa gitmiyor:

“İzmir solun kalesi değil. İzmir demokrasinin de kalesi değil. İzmir özgürlükçü, modernleşmeci, orta sınıf kaygılarının egemen olduğu bir şehirdir. İzmir onun için Demokrat Parti’nin de kalesidir, liberal ANAP’ın da kalesi olmuştur, sosyal demokrat partilere de desteği solcu sağcı ayrımından kaynaklanmaz.”

BBC TÜRKÇE