İzmir'de ABD Askerine Çuval Eylemi: Anti-Emperyalizm mi, Sadece Gösteriş mi?
İzmir'deki ABD Askerleri Neden Buradaydı?
İzmir'de ABD Askerine Çuval Eylemi: Anti-Emperyalizm mi, Sadece Gösteriş mi?
YEREL GÜNDEM / İZMİR
2 Eylül 2024 tarihinde İzmir'de yaşanan olay, Türkiye'nin siyasi gündemine damga vurdu. Konak çarşısında sivil kıyafetli bir Amerikan askerinin dövülerek başına çuval geçirilmesi, Türkiye Gençlik Birliği (TGB) tarafından anti-emperyalist bir eylem olarak lanse edildi. Ancak bu eylemin gerçekten anti-emperyalizm mi yoksa sadece sembolik bir gösteriş mi olduğu tartışma konusu oldu.
Tarihi Tekrar mı Ediyoruz?
Karl Marx’ın ünlü sözünde olduğu gibi, “Tarihi olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır.” 2003 yılında Süleymaniye’de yaşanan çuval hadisesinin ardından, İzmir’deki bu olayın bir trajedi mi yoksa bir komedi mi olduğu sorusu gündeme geldi. TGB, bu eylemi 1968’deki devrimci gençlerin ABD Altıncı Filosuna karşı yaptıkları eyleme benzetirken, bazı çevreler bu hareketi sığ ve çocukça buldu.
İzmir'deki ABD Askerleri Neden Buradaydı?
İzmir'deki Amerikan askerleri, USS Wasp adlı amfibik saldırı gemisinin personeliydi. Bu gemi, Doğu Akdeniz'de Türk firkateyni TCG Gökova ile birlikte askeri tatbikat yapmış, İsrail'in İran ile yaşadığı gerilim üzerine bölgeye gönderilmişti. İzmir, NATO Müttefik Kara Kuvvetleri karargâhına ev sahipliği yapan bir şehir olarak, ABD askerlerinin bulunmasının stratejik bir yeri olduğu bir şehir.
Eylemin Amacı Neydi?
Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek ve onun gençlik örgütü TGB, bu eylemi ABD emperyalizmine karşı bir direniş olarak savunsa da, bazı yorumcular bu tür eylemlerin aslında ABD'nin stratejik hedeflerine zarar vermediğini, aksine AK Parti hükümetinin ABD ile olan işbirliğini pekiştirdiğini belirtiyor. Bu bakış açısına göre, İzmir'deki bu olay, "Eşeğini dövemeyen semerini döver" atasözünü hatırlatıyor.
Süleymaniye ve İzmir Arasındaki Fark
Süleymaniye'de yaşanan çuval hadisesi, Türk askeri tarihinde büyük bir travma yaratmıştı. İzmir’deki bu olay ise, daha çok milliyetçi duyguların okşandığı sembolik bir eylem olarak değerlendiriliyor. O dönemki olayda ABD, Türkiye'ye karşı net bir tavır almış, sonuçları Türk askeri açısından büyük bir prestij kaybına yol açmıştı. İzmir'deki eylem ise bu anlamda daha çok bir gösteri niteliğinde kaldı.
Kimin Yararı?
Marx’ın sözlerine ve Roma İmparatorluğu’ndan miras kalan "Cui bono?" yani "Kimin yararına?" sorusuna dönecek olursak, İzmir’deki bu eylem, sıradan vatandaşın milliyetçi duygularını tatmin ederken, aslında kime hizmet ettiği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Eylem, ABD-Türkiye ilişkilerinde gerçek bir etki yaratmaktan ziyade, iç siyasette kısa vadeli bir dikkat çekme hamlesi gibi duruyor.
Bu eylemin sonuçları ve arka planı, Türkiye'nin dış politika ve iç siyasetteki karmaşık dinamiklerini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Kaynak: Murat Yetkin / Yetkin Report