İzmir'de art arda meydana gelen "korkutan" depremler, nasıl okunmalı?
"Sarsıntılar sürer ama can ya da mal kaybı yaşanmaz"
İzmir'de art arda meydana gelen "korkutan" depremler, nasıl okunmalı? Uzmanlar: Beklediğimiz Marmara depremini tetiklemez
Jeoloji mühendisleri Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve Aysun Aykan'a göre, Ege Denizi'nde peşi sıra meydana gelen depremler devam etse de, bu sarsıntılar Türkiye'de herhangi bir can ya da mal kaybına neden olmayacak
30 Ekim 2020'de İzmir'i vuran depremin ardından bölgede sarsıntılar sürüyor.
Özellikle bugün Ege Denizi'nde peş peşe meydana gelen depremler, paniğe neden oldu.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre önce saat 08.46'da merkez üssü Ege Denizi olan 5,1'lik sarsıntı meydana geldi.
20,69 kilometre derinlikteki deprem, Balıkesir ve Çanakkale'den de hissedildi.
Bu sarsıntının ardından bir, iki dakika sonrasında ise aynı bölgede bu kez 4,8 deprem kaydedildi.
Kısa süreli paniğe neden olan bu depremlerin ardından 09.34'te bu kez sarsıntının büyüklüğü 4,2 oldu.
11.35'te İzmir Karaburun açıklarında yeniden 5,1, saatler 16.10'u gösterdiğinde ise 4,7'lik depremler kaydedildi.
Son sarsıntının yerin 9,8 kilometre altında gerçekleştiği açıklandı. 4,7'lik depremi, 3,2 büyüklüğündeki sarsıntı izledi.
Can ya da mal kaybına neden olmasa da bölgede tedirginlik yaratan depremleri, konunun uzmanlarıyla konuştuk.
"Sarsıntılar sürer ama can ya da mal kaybı yaşanmaz"
Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir'in Karaburun ilçesi açıklarında art arda meydana gelen depremlerin Midilli fayının kırılmasıyla oluştuğunu söyledi.
Sözbilir, sarsıntıların süreceğini ancak Türkiye tarafında herhangi bir can ya da mal kaybına neden olmayacağını savundu.
"Depremin meydana geldiği yer Midilli Adası'nın hemen güneyi, burada Midilli Fayı var" diyen Sözbilir, "Bu fay, 2017 Haziran'ında 6,3 büyüklüğünde deprem üretmişti ve İzmir'den Balıkesir ve İstanbul'a, Denizli'den Muğla'ya kadar geniş bir alanda hissedilmiş ancak Türkiye'de can ve mal kaybına neden olmamıştı" dedi.
Sarsıntıların Midilli Fayı'ndan kaynaklandığını dile getiren Sözbilir, "2017'de en doğudaki, şimdi ise biraz daha batıdaki segmentte kırılmalar gerçekleşiyor. Birbirine çok yakın birden fazla fayın kırıldığı anlamına geliyor. Sarsıntılar sürer, şiddeti yüksek de olabilir ama 4 yıl önce aynı yerde 6,3 büyüklüğünde deprem yaşandığından, oluşacak sarsıntılar can ya da mal kaybına neden olmaz. Paniğe gerek yok. Bu sarsıntılar Türkiye'ye zarar vermez ama Yunanistan tarafına verebilir" diye konuştu.
"Bu sarsıntıların Marmara depremiyle ilgisi yok"
Bu sarsıntıların Marmara depremiyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını ifade eden Prof. Sözbilir, "Daha güneyde olan, bölgedeki gerilimi karşılamaya çalışan tekil, küçük bir fay bu. Samos Adası açıklarında 30 Ekim'de 118 kişinin yaşamını yitirdiği deprem sonrası gerilim, Kuşadası ve Yunanistan tarafında İkeriya'da oluştu. Boşana stres oraya taşındı. Şu anda yerini öğrenmiş olduk, buralarda gerilim birikiyor. Ama ne zaman deprem oluşacağı bilinmiyor" yorumunu yaptı.
"5,1'lik deprem olağan, paniğe gerek yok"
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Balıkesir İl Temsilcisi Aysun Aykan, Ege Denizi'ni "bir deprem denizi" olarak niteledi ve girintili çıkıntılı olmasının nedeninin de bu depremler olduğunu dile getirdi.
Midilli'nin güneyinde gerçekleşen 5,1 büyüklükteki sarsıntı için "olağan bir deprem" yorumunu yapan Aykan, "Bu bölgede daha büyük deprem üretecek fayların bulunması ve bu fayların özelliği nedeniyle 6-6,5 büyüklüğünde depremlerin olması gayet doğal. Burada olacak büyük bir depremden İzmir, Aydın çevresindeki kötü zemindeki yapı stoku teorik olarak etkilenecektir" şeklinde konuştu.
Aysun Aykan sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Bu depremin hemen ardından büyük deprem olacaktır demiyoruz ancak bölgede daha büyük deprem üretme potansiyeline sahip faylar bulunduğundan, vatandaşların dikkatli olmaları ve yapı stoklarının depreme güvenli olup olmadığını kontrol ettirmelidir.
"Beklediğimiz Marmara depremini tetiklemez"
Ege Denizi'ndeki depremin gerçekleştiği fay hattı ile Marmara Denizi'ndeki fay hattının birbirinden farklı olduğunu vurgulayan Aykan, söz konusu sarsıntıların Marmara depremini tetiklemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını ifade etti:
Tektonik rejim olarak farklılar. İkisi birbirinden bağımsız fay hatları. Ege Bölgesi'nde herhangi bir depremin, Marmara'daki bir depremi tetiklemesi mümkün değil. Ege Denizi'ndeki bir depremin, İstanbul'da, Bursa'da, Balıkesir'de hissedilmesi farklı, etkilenmesi, tetiklenmesi farklıdır. İnsanlar bunu sadece hissediyorlar. Hissetmek demek, yapıların yıkılması anlamını taşımaz ama bazen depremin etkisi dediğimiz bir etkisi var ve bunu İzmir, 30 Ekim'de Samos açıklarındaki depremde yaşadı. 80 kilometre uzaklıkta meydana gelen depremde, 118 kişi yaşamını yitirirken, kötü zemin nedeniyle pek çok bina yıkıldı. Dolayısıyla bir yapıyı yaparken oradaki zeminin ne kadar önemli olduğu da görülüyor. Zeminin jeolojik yapısına uygun bina yapmamız gerekiyor.
"Marmara Denizi'nde 7,6 büyüklüğünde deprem olabilir"
Son olarak Aysun Aykan, Ege Denizi'ndeki sarsıntılar, Marmara depremini tetiklemese bile, burada (Marmara) yakın gelecekte yıkıcı bir depremin görüleceğini dile getirdi.
Kuzey Anadolu Fayı (KAF) üzerinde 17 Ağustos 1999'da ve 12 Kasım'da meydana gelen depremlere değinen Aykan, ulusal ve uluslararası çalışmalara göre 99 depremini takip eden 30 yıllık süre zarfında, yüzde 65 ihtimalle 7'den büyük, maksimum 7,6 büyüklüğünde bir depremin Marmara Denizi'nde görüleceği uyarısında bulundu.
1999 senesinin üzerinden yaklaşık 22 yılın geçtiğini belirten Aysun Aykan, "8-10 yıl içinde deprem olma olasılığı yüksek fakat ne zaman gerçekleşeceğini bilemiyoruz. Tam tarihini bilemesek de Marmara Denizi'nde mutlaka büyük bir deprem olacak! Dünyadaki bilim insanları, Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bir sonraki büyük depremin Marmara Denizi'nde olacağı konusunda hemfikir. 7'nin üzerinde bir büyüklükten bahsediyoruz ki bu çok büyük bir rakam. Bu büyüklükteki bir deprem, can kayıplarına neden olmanın yanı sıra Türkiye ekonomisine de büyük zarar verecektir. Hem kayıplarımız hem de işin mali yükü ağır olacaktır. Bu nedenle depreme karşı harekete geçmeyi öncelik haline getirip önlemlerimizi almamız gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
The Independentturkish