İzmir'de Çiftçi Hayatından ABD'de Senatör Adaylığına

"Çiftçi bir aileden geldim"

İzmir'de Çiftçi Hayatından ABD'de Senatör Adaylığına




İzmir'de Çiftçi Hayatından ABD'de Senatör Adaylığına

ABD’de yaşayan Türk-Amerikan toplumunun siyasete ilgisi son yıllarda artıyor. Geçen yılki seçimlerde şimdiye kadar en fazla sayıda Amerikalı Türk farklı görevler için sandıkta yarışmıştı. Son olarak da geçen hafta Kentucky eyaleti senatosunda boş kalan koltuklar için yapılan özel seçimlerde oy pusulasında yine bir Amerikalı Türk vardı. Demokrat Parti’nin ön seçimlerinde rakibini geride bırakmayı başaran Helen Gülgün Bükülmez, Senato koltuğu için Cumhuriyetçi adayın karşısına çıktı. Bükülmez muhafazakar bir eyalet olan Kentucky’de Demokrat aday olarak yarışı kaybetmiş olsa da hatırı sayılır derecede oy toplaması ve halktan özellikle çiftçi kesiminden gördüğü destek gelecek için umut oldu. İzmir doğumlu Bükülmez, çocukluğundaki çiftçilik hayatından ABD’de Senato koltuğu için yarışmaya kadar uzanan serüvenini VOA Türkçe’ye anlattı.

Helen Gülgün Bükülmez’le VOA Türkçe muhabiri Mehmet Toroğlu çevrimiçi konuştu.

"Çiftçi bir aileden geldim"

VOA: Türkiye’deki hayatınızdan başlayarak Amerika’ya geliş öykünüzü anlatır mısınız? Amerika’ya gelip yerleşme kararını nasıl aldınız?

Helen Gülgün Bükülmez: İzmir'in Urla ilçesinin Zeytinalanı köyünde büyüdüm. Ailem çiftçiydi o dönemlerde. Hatta amcalarım, halalarım da çiftçiydi ve ben bununla gurur duyuyorum. Çiftliğimizde her türlü işi yapardık. Hayvanlarımız vardı. Aklınıza ne gelebilirse bir çiftlikte, sürekli hiç bitmeyen işler vardı. Benim en sevmediğim iş de bamya işiydi. Çok kaşındıran, yazın sıkıntı veren bir durumdu ama hakikaten geriye doğru dönüp baktığımda o zamanlarda şikayet etsem de şimdi iyi ki olmuş diyorum. Çünkü çiftçiliğin bize vermiş olduğu çok çalışma, dürüst olma, ve işi gerçekten iyi yapabilme becerisiyle büyüdüm.

Annemle babam bizim okumamıza çok önem verirdi çünkü eğitimin bu çok zor çiftçi hayatından çıkmanın tek çaresi olduğunu hep söylerlerdi bize. Bu yüzden de birazcık da tatil gibi gördüğüm için okula çok fazla sarıldım. Küçük yaşlarımdan beri çok güzel öğretmenlerim oldu. Zeytinalanı'nda küçük bir okulumuz vardı. Mehmet öğretmenimiz, Ayşe öğretmenimiz, Fatma öğretmenimiz bize çok dikkat verdi. Kendi çocukları gibi yetiştirdiler. Daha sonra ortaokul Güzelbahçe'de, lise İnönü Lisesi'nde derken, İzmir maceramız daha sonra çok erken yaşta evlililiğe yol verdi. Çünkü benim yüreğim her zaman bağımsızlığımdan, özgürlüğümden çok büyük bir heves alan bir insan gibi yetiştirdi beni. Bu anlamda genç yaşta anne oldum, iyi ki olmuşum, oğlum şimdi 28 yaşında ve doktor. Kendisiyle çok gurur duyuyorum.

Daha sonra da ailemin de desteğiyle üniversiteye geri döndüm. Uludağ Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. Ama tabi Türkiye'de boşanmış genç anne olmak çok zordur, hala zor. Sanıyorum daha da zorlaşıyor. Bu benim tecrübem başkalarının ne yaşadığını bilemem. Ama daha sonra kendime çareler aramaya başladım çünkü komşularımız etrafımızdaki insanlar hep yargıyla yaşıyorsunuz. Bundan uzaklaşabilmek için fikirler aramaya başladım. Dedim ki kendi kendime İngilizce öğrenirsem belki çok güzel bir şirkette iş bulur maddi olarak bağımsızlığımı kazanır kendime ve oğluma güzel bir gelecek hazırlarım. O anlamda İngilizce kurslarına bakmaya başladım.

"Neyimiz varsa hepsini satıp Amerika'ya İngilizce öğrenmeye geldim"

O dönemlerde bana çok yardımcı olan, çok güzel insanların da katkısıyla elimde ne varsa hepsini sattım, annem de bileziklerini bozmuştu benim için o zamanlar hiç unutmuyorum, Amerika'da Kentucky'nin Lexington şehrine İngilizce öğrenmeye geldim. Hakikaten çok zordu, çünkü İngilizce'yi hiç bilmediğiniz zaman küçük bir bebek haline geliyorsunuz. Daha önceden iş tecrübeniz olsa da eğitiminiz olsa da üniversite mezunu da olsanız yeni bir kültüre geldiğiniz zaman hiçbir şeyiniz yokmuş gibi bir bebek gibi tekrar başlıyorsunuz yaşama. İyi ki de öyle olmuş. İngilizce'yi biraz öğrendikten sonra değişik programlara bakmaya başladım, acaba MBA mi yapsam diye düşünmeye başladım. Ama fark ettim ki İngilizce'yi kendi istediğim gibi henüz konuşamıyorum. Yani sekiz ay bitmiş ama hala sadece biraz anlayabiliyorum.

"Amerika yasa sistemine hayran kaldım, hukuk doktorasını bitirip avukat oldum"

Daha sonra politika ve psikoloji okumaya karar verdim ki --hem dilimi geliştireyim hem de yeni bir alanda uzmanlık öğreneyim. Baktım ki çok farklı yasal dersler alıyorum ve Amerika yasa sistemine gerçekten hayran kaldım. Mükemmel değil, boşlukları eksik kaldığı yerler var ama hakikaten benim tecrübelerime göre gördüğüm en güzel sistemdi. Bu da bana hukuk fakültesi yolunu açtı. Bildiğiniz gibi ABD'de hukuk fakültesi lisans programı değildir, doktora programıdır. Öncelikle bir üniversite okumanız gerekir, daha sonra başvurularınızı sınavlarınızı verip daha sonra okuyabilirsiniz. O da çok zor bir sınavdı benim için çünkü hem dili çok iyi bilmeniz gerekiyor hem de mantık oyunlarını kültürü çok iyi anlamanız gerekiyor. Daha sonra hukuk doktorasını bitirdim ve hatta bugün 10 yıl oldu avukatlığımın üzerinden ABD'de yaralanma, kazalar, tazminat, sosyal güvenlik, disability (malulen emeklilik) dediğimiz emeklilik programları ve göçmenlik üzerine çalışıyorum. Gerek benim gibi olsun gerekse başka koşullardan gelen insanlara hem yasal hizmet veriyorum hem de ABD'de yasal bir yaşam kurmaları için yardımcı oluyorum. Her şey için çok minnettarım. Çok şükür diyorum. Bu da benim hikayem.

VOA: Amerika'ya yerleştikten sonraki yaşantınızdan, deneyimlerinizden biraz bahseden misiniz?

Helen Gülgün Bükülmez: ABD'ye geldiğim zaman aslında amaç İngilizce öğrenmekti. Onun dışında benim çok fazla bir beklentim yoktu çünkü İngilizce'de de denir ya, bilmediğiniz şeyi bekleyemezsiniz. Bu anlamda kadının güçlenmesi, kadın hakları, daha iyi bir dünyadan gelmediğim için o dönemlerde tabi ki bunu beklemedim bile. Ama buraya geldikten, dili öğrendikten, kültürü anladıktan sonra buranın kültürüne aşık oldum. Gerçekten kadın hakları bizim için çok daha iyi düzenlenmiş ve tabi bunun için de mücadele her zaman devam ediyor.

İnanın insanın bir çocuğunun olması dünyadaki en güzel şey çünkü geriye baktığımda diyorum ki eğer oğlum yaşamımda olmasaydı bu kadar azimli olmayabilirdim. Hep onun içindi her şey. 'İngilizce'yi daha iyi konuşmalıyım, Türkiye'ye geri döndükten sonra daha iyi bir iş bulmalıyım. Maddi durumumu düzeltmeliyim. Sosyal açıdan kendimi geliştirmeliyim' diye düşünürdüm ama buraya gelince baktım ki İngilizce'yi öğrendikten sonra kültüre adapte olduktan sonra bir de çevremizi geliştirdikten sonra çok çok daha güzel bir yaşam söz konusu.

VOA: Buraya gelen ya da gelmek isteyen Türkler'e tavsiyeleriniz nelerdir?​

Helen Gülgün Bükülmez: Tabi bu beklentilere bağlı. Yani sizin de bildiğiniz gibi Türkiye'den gelip Amerika'da bir Türk olmak isterseniz zor olabilir, yemekler değişik kültür farklı insanlar arası ilişki farklı. Bunun örneklerini de çok görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir gelişme oldu, orada bir beyefendinin 'Eşim Amerika'ya geldikten sonra haklarının farkına vardı, çamaşırlarımı bile yıkamıyor' dediğini hatırlıyorum. Bu tür bir beklentiyle gelirseniz tabi ki hayal kırıklığına uğrarsınız. Burada kadının güçlendiği, haklarımızın olduğu, kendi ayaklarımızın üzerinde durabildiğimiz, hem kadının hem erkeğin birbirine saygı gösterdiği, birlikte dua ettiği, birlikte gezdiği bir ortamda yaşıyoruz. Eğer beklentiniz bu değilse tabi ki çok farklı sonuçlar olabilir.

"Amerika bir yasa ülkesi, en ufak yanlış beyannamenin çok büyük sonuçları olabiliyor"

Onun dışında yasa çok önemli. Amerika bir yasa ülkesi, bir hukuk ülkesi. Dediğim gibi mutlaka eksikleri var, daha iyileştirilmesi gereken tarafları var ama genel anlamda en ufak bir yanlış beyanname ya da yanlış yaptığınız zaman sonuçları çok fazla çok büyük olabiliyor. O anlamda ben tüm müvekkillerime ya da Amerika'da yaşamak isteyen herkese söylüyorum; diğer ülkelerde kabul edilebilen yanlış beyannameler ya da hatalar burada kesinlikle kabul edilmiyor olabilir. Hatta daha sonra ülkeden sizin sınırdışı edilmenize kadar varabilir. Bu anlamda Amerikan rüyanız varsa bu Amerikan rüyasının Amerika'ya uygun olduğundan emin olun. Tabi ki burada bizim güzel Türk yemeklerimizi bulamayabilirsiniz. Bulursanız çok daha pahalı olabilir. Kültür çok sizin düşündüğünüzden farklı olabilir. Ama ülkemizden çıkarken Anadolu mücadelesinden geliyorsanız. 'Etrafımdaki insanlara hizmet etmek istiyorum, yarar vermek istiyorum, katkı vermek istiyorum' diyorsanız, inanın çok güzel fırsatlar oluyor. Bir de tabi ki çok sabırlı olmanız, çok çalışmanız, her şeyin üstesinden gelmek için azimli olmanız gerekebilir. Benim anlattıklarım benim hikayemden, benim geçmişimden geliyor sizin beklentileriniz yapmak istedikleriniz yaşamak istediğimiz hayat çok farklı olabilir dolayısıyla benim söylediklerim de sizin yaşamınıza uygun olabilir ya da olmayabilir ama güçlü bir kadınsanız, güçlü bir anneyseniz, güçlü bir ebeveynseniz ve Amerika'daki özgür, yasanın çok üstte tutulduğu, kurallara uyulması gerektiği kültürde bence mutlu olmak çok mümkün, güçlü olmak çok mümkün.

"İnsanlara katkı sağlayabilmek benim için çok özel, benim görevim"

VOA: Senato için adaylığınızı koyma kararını neden aldınız?

Helen Gülgün Bükülmez: Bu benim için çok özel bir karar çünkü ben 20 yıldır Amerika'da yaşıyorum. Amerika bana ikinci bir yaşam hakkı verdi, ikinci bir yaşam şansı verdi, ben de o şansı yakalayıp çok çalışıp azimle kendi istediğim yaşama ulaştım. Kendi istediğim yaşam derken hiçbir zaman çok zengin olayım, şurada yaşayım şöyle bir arabam olsun diye bir isteğim olmadı. Çiftçilikten geldiğiniz zaman az şeylerin sizi mutlu ettiğini görüyorsunuz, bu benim için çok önemli. Her zaman oğlumu da öyle yetiştirmeye çalıştım. Ama benim yüreğime çok özel bir şey insanlara katkı sağlayabilmek. Burada yaşadığım çiftliğimiz etrafında çok zor durumda olan birçok Amerikalı var. Yaklaşık 20 yıldır onların da hayatlarını takip ediyorum ve diyorum ki kendi kendime 20 yıldır buradayım, İngilizce'yi onlara oranla yeni öğrendim, ben eğer Amerikan hayalime ulaşabildiysem onlara da yardım etmek benim görevim. Bu şekilde geriye ödeyebilirim, onlara da bir şeyler verebilirim.

Bu anlamda öncelikle problemlere çok dikkat ettim. Bir avukat olarak tabi ki size gelen insanlarla konuşuyorsunuz, müvekkillerinizin derdini paylaşıyorsunuz ve baktım ki üç tane ana problem var. Bir tanesi, insanların fakirliği. Böyle bir ülkede fakir olabilmek için gerçekten biraz çaba gerekiyor sanki ve kendinin farkında olmamak... İkincisi, bazı bölgelerde gerek uyuşturucu gerek alkol bağımlılığı. Üçüncüsü de umutsuzluk. Kendi kendime dedim ki eğer Tanrı bana böyle bir şans verdiyse sanıyorum buraya kadar boşuna gelmedim hizmet verebilirim, katkı verebilirim ve onların yaşamını değiştirebilirim.

"7 Eylül'de Demokrat Parti'den gelen bir telefonla hayatım değişti"

Ama aslında seçimlere girmek gibi öyle bir amacım yoktu. Her zaman dile getirdiğim çözümler bulmaktı. 7 Eylül'de bana Demokrat Parti'den gelen bir telefonla hayatım değişti diyebilirim. Beni izlediklerini, insanlara hizmet vermeyi çok sevdiğimi, azmimi gerçekten takdir ettiklerini ve bana bir fırsat vermek istediklerini söylediler. Tabi ben inanamadım, yani ben burada bir göçmenim yeni geldim sayılır, tabi ki insanları çok seviyorum hizmet vermeyi çok seviyorum. Ama inanamadım önce, sonra bu güzel hayal daha da gelişmeye devam etti ve kendimi seçimlere girmiş buldum. Kentucky eyaletinin senatosuna aday olarak seçimlere girmeyi kabul ettim.

İkinci günü tabi ki önce bir seçim oldu öncelikle aday adaylığı seçimi. O seçimde 10 bin oy aldım karşı taraf 4 bin oy aldı, ki karşı taraf burada doğmuş büyümüş bir hanımefendiydi. Daha sonra tabi ki adaylığım belirlendikten sonra gidip imzaları attık ve seçim başladı.

"Çok güzel bir serüvendi, çok yaşlı ağaçları salladık"

Çok güzel bir serüvendi. Tamamen gurur duyuyorum. Sonucundan da gurur duyuyorum, sürecinden de gurur duyuyorum. Çünkü çok yaşlı ağaçları salladık. Çok güzel insanlarla buluştuk. 3,725 oy aldık ve şu anda hem çiftçilere hem çalışan insanlara onların sorunlarına çözüm üretmek için hala çalışmaya devam ediyoruz. Seçim sadece bir araçtır. İleride kazanılır tekrar kaybedilir hiç sorun değildir, önemli olan mütevazi kalarak insanlara hizmete devam etmek.

"Seçim yarışına katılmak isteyenlere naçizane tavsiyem; sonuca takılmayın"

VOA: Kampanya sürecindeki deneyimlerinizden bahseder misiniz? Neler yaşadınız? Şunu şöyle yapsaydım daha iyi olurdu dediğiniz bir şey var mı?

Helen Gülgün Bükülmez: O süreç de gerçekten çok güzeldi. Benim naçizane bir tavsiyem var bu tür bir koşuya katılmak isteyenlere. Sonucuna takılmayın. Ben bu seçime girdiğimde kaybedeceğimi biliyordum. En önemli nedeni; Kentucky gibi muhafazakar tutucu bir yerden Demokrat olarak aday olmuş olmak. En başından büyük ihtimalle kaybedeceğiz ama öyle kaybedelim ki kazananlar bile kıskansın diye girdim yola.

Kampanya dönemi ABD'de çok farklı ve bunun daha önceden eğitimini de almıştım. Eğer sosyal medyadan takip ettiyseniz Emerge diye güzel bir organizasyon var ve ABD'de Demokrat hanımlara herhangi bir şekilde kampanyaya girebilmek için eğitim veriyor. Her eyaletten 25'le 27 arasında kadın seçiliyor ve bu kadınlara özellikle eğitim veriliyor. Ben de geçtiğimiz COVID yılında böyle bir şans yakaladım. Daha önceden beni tavsiye eden bir arkadaşımın aracılığıyla Emerge'e seçildim. Tabi bütün eyaletten 27 kadın arasında seçilmiş olmak çok büyük bir onur. Eğitimimiz de çok güzeldi.

Siyasete girmek isteyen Amerikalı Türkler nelere dikkat etmeli?

Helen Gülgün Bükülmez: Kampanya açısından herkese öncelikle hazırlıklı olmalarını tavsiye ediyorum. Şöyle bir şey var, planınızı tamamen yapmış olsanız bile hiçbir plan İngilizce'de denir, hiçbir plan aslında süreç başladığında yaşamaz ama planınız yoksa çok çok daha zor olur. Bunun birkaç ana başlığı vardır kampanya konusunun ABD'de, öncelikle tabi ki bir partiden eğer partili bir seçimse bir partiden aday gösterilmeniz gerekir, onun için çok iyi network yapmanız gerekir. Kendi bulunduğunuz bölgede tüm politikacılarla sizin fikirlerinizin örtüştüğü parti organizasyonlarıyla biliniyor olmanız çok büyük bir avantaj. Benim biliniyor olmamın sebebi Emerge'dü çünkü daha önceden seçilmiştim bu eğitimi almak için ve o gün senatör beni aradığında tabi ki neden bahsettiğini çok iyi biliyordum. İkinci aşaması fundraising, yani birçok insanın size hem destek hem de maddi olarak destek olması gerekiyor. Bu anlamda çok iyi arkadaşlarınızın olması gerekiyor.

Tabi ki seçim başladığında arkadaş aramak hiçbir işe yaramaz. Yaşamınızın en başından beri güzel arkadaşlar topladıysanız güzel ilişkiler kurduysanız bu tabi ki tepesi haline geliyor yaşamınızın -- ama şimdiye kadar hiç arkadaşlarınıza ya da etrafınızdakilere dikkat vermediyseniz güzel ilişkiler kurmaya -- öyle bir hedefiniz olmadıysa son anda da hiç kimse sizin arkadaşınız olmak istemeyecektir. Özellikle de size kampanyanıza para vermek konusunda çekingen olacaklardır. Üçüncüsü her eyalette farklı county dediğiniz bölgeler vardır. Eğer eyalet koltuğu için bir seçime girecekseniz her bölgenin Demokrat ya da Cumhuriyetçi de olsa kendi yöneticileri vardır, delegeleri vardır, bu insanlar sizin için seçimde çok çalışacaklardır çünkü partilerinin başarılı olmasını isteyeceklerdir.

"Kitap yazmaya hazırlanıyorum, seçime girmek isteyen tüm arkadaşlarımıza yardımcı olmaktan çok gurur duyarım"

Tabi bunun dışında çok detayları var. Hatta ben şu anda bir kitap yazmaya hazırlanıyorum. Tüm detaylarıyla diğer seçimlere girmek isteyen kişilere destek vermek için böyle bir detaylı bilgi vermek istiyorum. Bu anlamda da bana ulaşmak isteyen herkes - yeni bir email adresi oluşturduk - [email protected] üzerinden bize ulaşabilirler. Diğer seçime girmek isteyen tüm arkadaşlarımıza yardımcı olmaktan çok büyük bir gurur duyarım. Onun dışında inancınızın çok güçlü olması gerekiyor, sonucuna bağlı kalmamak için Tanrı bana bu yolu açtı bunun sonunda ne olursa olsun benim buna inancım tam diyebilmeniz gerekiyor. Yoksa sonucuna bağlanırsanız çok büyük hayal kırıklıkları olabilir. Benim kendi tecrübemden ben hiçbir şekilde sonucuna bağlı değildim, kazanmak da var kaybetmek de var Tanrı nasıl isterse öyle olsun diye yola girdim ve çok şükür çok güzel arkadaşlıklar çok güzel dersler aldım.

Şunu yapmasaydım dediğim hiçbir şey inanın yok, iyi ki her şeyi yaptığım gibi yapmışım. Bunun dışında tabi ki seçime girdiğiniz yerde hangi partinin güçlü olduğu çok önemli. Demokrat Parti'den Kentucky'de girip 'Ben yüzde yüz kazanacağım' diyemezsiniz. Sizin dışınızda gelişen çok fazla olaylar var ama kendinize güvenip ben bunu yapacağım bu süreçte de tanıştığım insanlara hizmet vereceğim katkı vereceğim derseniz çok çok güzel bir süreç. Ben de bu yüzden çok şükrediyorum, tanıştığım çiftçiler, işçiler, öğretmenler, polis, itfaiye erleri şu anda benim yeni arkadaşlarım olmuş durumda. Birlikte biz bir şeyler yapmaya devam edeceğiz. Sonuçta seçim sadece size bir koltuk verir, ama koltuğa ihtiyacınız yoksa zaten bu tanıştığınız yeni insanlarla çok güzel şeyler yapabilirsiniz.

VOA: Kampanya döneminden aklınıza kalan bir anınız var mı?

Helen Gülgün Bükülmez: En güzel tarafı bir çiftçiyle tanıştım, çiftliğinin hemen yakınında bir tabela koyuyorduk ve bana sordu ne için geldiğimi. Ben ona söyler söylemez çok etkilendi, 'Çiftçiler için bizim haklarımız için mücadele veren birine gerçekten çok ihtiyacımız var' dedi. İnanın 7 hafta boyunca hiç yanımdan ayrılmayarak tabelalarımızı koymamıza her türlü şeye yardım etti ve şu anda onun gibi bir çok güzel arkadaşımız oldu. O yüzden onlarla çalışmaya tabi ki devam edeceğiz. Ben onlara destek vermeye hizmet vermeye tabi ki devam edeceğim. Ama Kentucky'li genelde muhafazakar olarak düşünülen birçok insan kendilerine yardım etmek isteyen, katkı vermek isteyen herkese kucak açıyor. Tabi dezavantajlarımız var göçmen olarak. Bunlar nelerdir? Diğer taraf mesela dini dili kullanmaya çalıştı, daha önceden yazılan İngilizce olmayan metinleri kullanmaya çalıştı, yani sizi dışardan farklı buraya ait olmayan biri olarak göstermeye çalıştılar. Tabi ki bunun etkisi var özellikle muhafazakar insanların üzerinde. Ama bizim onlarla işimiz yok. Yalan söyleyen, iftira atan kişilerle hiçbir şekilde alakamız yok. Onlara dikkatimizi zamanımızı vermiyoruz. Önemli olan çok güzel tanıştığımız muhafazakar da olsa bizim yüreğimizdeki hedefleri paylaşan insanlar onlarla yola devam edeceğiz.

VOA: Bundan sonrası için planlarınız neler?

Helen Gülgün Bükülmez: Dediğim gibi ben çok minnettarım ve zaten çocukluğumdan beri mütevazi yetiştim, onun dışında nasıl davranılacağını inanın bilmiyorum. Ama çalışmaya devam edeceğim. Yani şu anda tanıştığım yardıma ihtiyacı olan birçok çiftçi var. Örnek vermek gerekirse çiftçiler çok büyük sayıda büyükbaş hayvan getirirler, onlara bakarlar onların aşıları masrafları, çiftlikte bir sürü dert vardır, ölüm vardır, kazanım vardır ve çok da fazla masraf vardır ama büyükbaş hayvanları satmaya götürdüklerinde etin kilosuna en fazla 1 dolar 25 sent alıyorlar ama sonra Walmart gibi büyük marketler bu eti 8 dolara satıyor. Yani aynı eti yetiştiren masrafını, riskini çeken çiftçi daha sonra gidip marketten onu kendisi alamıyor öyle bir duruma konulmuş çünkü çok büyük şirketler kar ediyorlar ve ben de tabi ki bir avukat olarak insanlara ses veren bir kişi olarak buna kesinlikle izin vermeyeceğimi söyledim ve hiçbir zaman da durmadık, seçimi kaybettik diye durmamıza gerek yok.

"Seçimi kaybettik diye durmayacağız, çalışmaya devam edeceğiz"

Çalışmaya devam edeceğiz. Kentucky'ye turizm getireceğiz, ekonomik gelişmeler getireceğiz, çiftçilere yardımcı olacağız, aracı kişilerin bu kadar kar etmesindense bu çiftçiliğin riskini çeken insanlara yardım etmeye çalışacağız. O yüzden dediğim gibi koltuğa gerek yok. Biz birbirimizle çalışmaya devam ettikçe her şey çok güzel olacak. Tabi ki göçmen arkadaşlarımıza da avukat olarak hizmet vermeye devam ediyoruz. Avukatınızın kim olduğu çok önemli, kısa yollardan size çözüm bulan herkes size dert getirecektir bunu aklınızda tutun. Çünkü Amerika bir hukuk devletidir en ufak bir başvuru bile mutlaka avukatla yapılmalıdır. Amerikan hayaliniz riske atmak için çok büyük bence. Özellikle de Amerikan hayalinizde özgürlük, bağımsızlık ve mutluluk varsa. Bu anlamda 'Ben değişmeye de hazırım' demek gerekiyor çünkü Anadolu mücadelesinden geldiğimizde aklımızda doğru diye bildiğimiz çok yanlışlar olabiliyor. Ben kendimden konuşuyorum. Onların farkına varabilmek, kendimizi bulabilmek ve yeni bir kültürde şifa bulmak çok önemli. Bu anlamda bundan sonra inanın ne olursa olsun ben bir çiftçi gibi çok çalışmaya devam edeceğim. Ne olacağını Tanrı biliyor. Bundan sonra da fırsatlar gelecektir çok eminim çünkü benim yüreğimde insan sevgisi var, kültür sevgisi var Amerikan hayaline çok büyük minnet var. Mutlaka yeni fırsatlar çıkacaktır önemli olan bizim el ele devam etmemiz ve birbirimize saygıyla sevgiyle destek olmamız.

"Anadolu mücadelesine çok inanıyorum"

VOA: Türk-Amerikan toplumu içerisinde hem siyasete hem toplumsal hayata daha aktif katılımı yolunda bir hareketlilik görüyor musunuz?

Helen Gülgün Bükülmez: Kesinlikle görüyorum çünkü inanın ben Anadolu mücadelesine çok inanıyorum. Baktığınız zaman mücadeleden, zorluklardan gelmiş kişiler çok daha azimli oluyorlar bizim gibi. İçimizde insan sevgisi oluyor. Etrafımızdakilere misafirperverliğimizle, yardım etmemizle, karşılık beklemeden hizmet vermemizle her zaman sivriliyoruz diye düşünüyorum. Aynı zamanda ABD'de göçmenlik kimliğimizle başarılı olmak çok zor çünkü özellikle de tutucu ortamlarda Kentucky gibi eyaletlerde Amerikan kimliğinizin öne çıkması gerekiyor, ama New York, Miami, Houston gibi çok büyük kentlerde ya da eyaletlerde bu farklı olabilir ama tutucu bir yerde yaşıyorsanız fırsatlarınız daha çok çünkü liderlik özelliklerimiz bizde hepimizde vardır Anadolu'dan gelen insanlar için.

"Tutucu yerlerde Amerikan kimliğinizin daha çok öne çıkması gerekiyor"

Tabi ki eğer çok büyük illerde ilçelerde adaylık düşünüyorsanız göçmenlik kimliğinizin öne çıkması bir avantaj olabilir ama daha tutucu yerlerde Amerikalı kimliğinizin öne çıkması gerekiyor. Bunun gibi çok küçük ama çok önemli detaylar var. Ama ben Anadolu mücadelesinden gelen herkesin istediği her şeyi yapabileceğini düşünüyorum. Yeter ki yüreğinizden gelen sese kulak verin. Eğer başka birisi 'Bu gerçekten çok iyi bir şeydir bunu yap' diyorsa size ama yüreğinizden gelmiyorsa kazansanız bile süreçten keyif almayacaksınız. Ama yüreğinizden gelen ses sizi oraya götürdüğünde annenizden değil, babanızdan değil, kardeşinizden değil, toplumdan değil, yüreğinizden gelen sese kulak verdiğinizde başarı mutlaka ve mutlaka geliyor. Ama başarının da tanımını çok iyi yapmak gerekiyor. Eğer başarı sizin için çok zengin olmak, herkesin arabasından daha yeni araba, herkesin evinden daha büyük evde oturmaksa tabi ki bu da sizin hayalinizdir, kimsenin yargılamaya hakkı yoktur ama gerçekten yüreğinizden gelen ses, 'Küçük bir yerde de yaşasam şunları yaparsam mutlu olurum' diyorsa hakikaten çok daha iyi bir mutluluk süreci başlıyor diyebilirim.

"ABD'de henüz kadın başkan olmadı, biz Tansu Çiller'i seçmiştik, bununla her zaman gurur duyuyorum"

VOA: Kadın hakları ve kadınların siyasete katılımı konusunda ABD ve Türkiye arasında nasıl bir kıyaslama yapmak mümkün? Siz de bir kadın siyasetçi olarak bu konuda gelinen aşamayı nasıl buluyorsunuz?

Helen Gülgün Bükülmez: Bence kıyaslama yanlış çünkü kültürler çok farklı olabilir, dini inançlar farklı olabilir. Çok genel anlamda söylemek gerekirse, kadın her yerde güçlenmeye devam etmeli. ABD'de bile bir gün bile 'haklarımız var duralım' diyemeyiz çünkü dediğimiz zaman haklarımızdan alınmaya devam ediliyor. ABD'de henüz bir kadın başkan yok. Biz Tansu Çiller'i seçmiştik, ben bununla her zaman gurur duyuyorum ve ülkemizde de bundan sonra yeni bir kadının seçilmesi için eğer benim de üzerime düşen bir şey varsa her zaman yapmaya hazırım. Geçtiğimiz günlerde farklı milletvekillerimizle de görüşmeler yaptık, röportajlar yaptık, herkesi bunları izlemek için Facebook'taki grubumuz Amerika'da Haklarım ve Mutlu Hayat grubuna davet ediyorum.

"Kadınlar olarak öncelikle kendi haklarımızı kendimizin koruması gerekiyor"

Ama genel anlamda kadınlar olarak öncelikle bizim kendi haklarımızı kendimizin koruması gerekiyor. Bunun için mücadeleyi kendimizin vermesi gerekiyor. Sanıyorum ilk önce bizim ayağa kalkıp 'Ben haklarımı koruyacağım, haklarım için ne olursa olsun mücadele edeceğim' diyebilmemiz gerekir, sonra da birbirimizin kadınlar olarak haklarını korumak için dedikodudan uzak, gereksiz çekişmelerden uzak, birbirimizi desteklediğimiz ortamlar yaratmamız gerekiyor. Onun dışında da kadınların haklarının, bizim kattığımız değerin farkında olan erkeklerin her zaman yanımızda olmasını istiyoruz çünkü bu sadece bizim değil hepimizin kavgası. Güçsüz bir anne, tüm topluma da güçsüz bir şekilde yansıyacaktır. Güçsüz bir kadın topluma da aynı şekilde güçsüz bir şekilde faaliyetlerde bulunacaktır ama güçlü kadınları gördüğümüz zaman onların hepsinin peşinden gitmeyi biz hepimiz istiyoruz. Ben de herkese elimden geldiğince dilim döndüğünce her koşulda yardım etmeye devam edeceğim. Ama kadının güçlenmesi hem ülkemizde hem ABD'de benim için en önemli unsur çünkü kadının güçlü olduğu toplumlarda çocuk da güçlü erkek de güçlü sonuçlar da güçlü olacaktır.

"Türkiye'de seminerler vermeyi planlıyoruz"

Helen Gülgün Bükülmez, diğer Amerikan hayali olan ya da girişim planlayanlara destek sağlamak için çok yakında İzmir'de ve Türkiye'nin diğer bazı kesimlerinde seminerler vermeyi planladıklarını da açıkladı.

Bükülmez, kampanya süreci boyunca kendisine destek olan Türk-Amerikan gruplarına ve Amerikalılar'a minnettar olduğunu da sözlerine ekledi.

VOA