İzmir'de gazeteci olmak kolay değil...

İzmirli Gazeteciler, Basın Savcısı Ali Fuat Taşkın sayesinde haber yapamaz, köşe yazısı yazamaz hale geldi.

İzmir'de gazeteci olmak kolay değil...


İzmir'de gazeteci olmak kolay değil...

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na göre Ak Parti Hükümeti medyaya sansür uyguluyor. Makalelerini beğenmediği yazarları yedek kulübesine çekiyor. Başbakan Erdoğan'ı ve Ak Parti iktidarını eleştiren medya kuruluşu sarsıntı geçiriyor, yayın hayatına devam edemiyor.

Başbakan Erdoğan ve iktidarını eleştiren kalemler emekli ediliyor.

CHP, bu iddialarını sık sık tekrar ederek kendi tabanını bu konuda uyarıyor.

Bunun karşısında Ak Parti Hükümeti ne yapıyor?
Tek kelimeyle susuyor.

CHP Türkiye'de muhalefet ise, İzmir'de iktidar. Medyanın İzmir'deki durumu nasıl diye soran yok.

Bir kez sormayı akıl etseler, sansürün kralının İzmir'de uygulandığına şahit olacaklar.

İzmir'deki gazeteciler genel olarak CHP'li Belediyeleri eleştiremez. Doğruları yazamaz.

Yazmış olsalardı, İzmir'deki sorunlar çözülürdü. Yazamadıkları için İzmir “Mega Köy” haline geldi.

Ben İzmir medyasının doğruları yazmamasına kızmıyorum, kızamıyorum... Nasıl kızayım ki? Basın İlan Kurumundan alınan ilan ve reklamlar giderleri zor karşılıyor. Yerel iktidarı eleştirirse ilan reklam da gelmez. O zaman ne yapacak? Kapısına kilit mi vuracak?

Çaresiz yanlışa doğru diyecek. Kim reklam verirse ona selam çakacak...

Doğruları yazarsan her şeyini kaybedeceksin. Görmez, duymaz olursan kazanacaksın...

Bu şartlarda kim doğruları yazabilir ki?


İzmir medyasının üstünde CHP'li Belediye Başkanlarının kılıcı var... Başkanlardan sonra bir de İzmir Adliyesinin basın savcısı var.

İzmir Adliyesi'nin Basın Savcısı Ali Fuat Taşkın, dünya iyisi bir insan. İnce eleyip sık dokuyor. Ama kapı gibi Basın Kanununu unutarak her gelen dilekçeye dava açıyor.

Ali Fuat Taşkın İzmir'de Basın Savcısı olduğu sürece İzmir'de doğruları yazmak mümkün değil.

Belediyelerden reklam gelmezse, gelmesin denilebilir. Ama Basın Savcısı Ali Fuat Taşkın dava açarsa açsın diyemiyoruz.

Çünkü Sayın Savcı sayesinde adliye evden sonra ikinci adres konumuna geldi.

Sayın Savcı her gelen dilekçeyi davaya dönüştürecekse, Basın Kanunu diye bir kanun neden var?

Basın Kanunu varsa işlesin. İşlemeyecekse kanun ortadan kaldırılsın. Basın Savcıları da o makamda oturmasın!

İzmirli Gazeteciler, Basın Savcısı Ali Fuat Taşkın sayesinde haber yapamaz, köşe yazısı yazamaz hale geldi.

Bu durum bir tür Sansür değil mi?

Sayın Savcı'nın bize düşmanlığı, dava açanlara sempatisi mi var?

İzmir'in tek muhalif gazetesi Yerel Gündem, tek muhalif yazarı da Yusuf İNAN. Yusuf İnan ve Yerel Gündem susturulduğunda İzmir'deki sorunlar çözülecekse, ben kalemimi kırıp kör kuyuya atmaya razıyım.

Veya bilgisayarımı alıp Basın Savcısı Ali Fuat Taşkın'a teslim edeyim.

Nedir benim basın savcılarından çektiğim?

Karşıyaka Adliyesinin Basın Savcısı Erol Bingöl, beni şüpheli sıfatıyla ifade almak için Karşıyaka Adliyesine çağırıyor. Ben o dosyada ne sanığım, ne de tanık. Ama şüpheli olarak çağrılıyorum.

Gidiyorum. Sizin o dosyayla ilginiz yok. Ben haber yapmayın diye çağırmıştım diyor.

Gel burdan yak...

Ne yapmalıyım. İşimi gücümü bırakıp Sayın Savcıları ve Hakimleri HSYK'ya mı şikayet etmeliyim?

Gazetecilik mesleğinin dışında bir de hakim ve savcılar karşısında hak arayan, onlarla mücadele eden bir gazeteci mi olayım?

İzmir Adliyesinin Basın Savcısı Ali Fuat Taşkın ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun samimi dost olduğu iddia ediliyor. Karşıyaka Adliyesinin Basın Savcısı Erol Bingöl'ün de CHP İzmir İl Başkanı ile dost olduğu iddia ediliyor.

Bu manzaraya bakınca benim adalete olan inancım  kalmıyor. Çünkü ben Karşıyaka Adliyesinde CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin  dosyasını haber yaptığım için ceza aldım...

Hem de jet hızıyla. O dosya hala Savcılıkta sürüncemede beklerken ben ceza aldım.

Kemal Kılıçdaroğlu gibi ben de Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e sesleniyorum.

Sayın Bakan bu iş böyle devam edecekse, ben kalemimi de, bilgisayarımı da kırıp bir yere göndereyim. Lütfen adresi de siz verin...

Amaç, 2014 yerel seçimleri öncesi Yerel Gündem ve Yusuf İnan'ı susturmak, İzmir'de bir dönem daha çile çektirmek ise; bunu başarmak üzereler...

Ak Parti Hükümetini ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin'i tebrik ediyorum...

Ak Parti'nin İzmir Milletvekillerine bir şey söylemek istemiyorum. Malum Ramazan ayındayız, kendileri akşam iftarlarda, gece sahurda helak oluyorlar. Bu çilekeş insanları bir de ben üzmeyeyim. Tatlı uykularından uyandırmayayım!

İyi uykular Sayın Vekiller...

İyi uykular Adalet ve Kalkınma Partisi...

İyi uykular "AKP"

Tarih: 2013-07-23 05:32:43

*

Bu köşe yazısı   23 Temmuz  2013 tarihinde  www.yerelgundem.com ve www.liderler.net  haber sitesinde yayınlanmıştır.

YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ

www.sehitlerolmez.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

E-Mail: [email protected]