İzmir'de Okul Müdürü tarafından intihara sürüklenen genç kızlar!

CHP’liler de vebal altında . MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de vebal altında.

Editor

Mart 10, 2021 - 15:36 Updated: Ekim 31, 2021 - 02:56

İzmir'de Okul Müdürü tarafından intihara sürüklenen genç kızlar!

YUSUF İNAN YAZDI...

İzmir'de Okul Müdürü tarafından intihara sürüklenen genç kızlar!

Türkiye kadın cinayetlerini tartışıyor. Gazeteler hergün bir başka darp ve kadın cinayetini manşete taşıyor.

Medyada yer alan haberler Türk Milletini utandırıyor.

Dünya aleme rezil oluyoruz.

Tüm dünya sanıyor ki, Türkler “kadın düşmanı”. Türkler kadınları öldürmekten zevk alıyor.

Öyle değil desek de yabancılar bizden çekiniyor!

Ülkemize gelen yabancı turistlerden de tecavüze uğrayan, öldürülen çok kadın haberi okuduk.

Alman, İngiliz, Rus, Ukrayna vatandaşı onlarca kadın tecavüze uğradıktan sonra öldürüldü.

Bu tür olaylar o ülkelerin medyasında da yer alıyor.

Bu sürecin zararı ülkemize, Türk turizmine oluyor.

Bir ülkede bir sorun varsa, sorumlusu öğretmenlerdir. Bilge insanlar böyle düşünür. Öğretmenler gelecek neslin aynasıdır. Onlar çocukları nasıl yetiştirirse, geleceğin Türkiyesi de o şekilde olacak demektir.

Kadın cinayetleri artıyorsa, sorumlusu öğretmenlerdir, eğitim sistemidir.

Öğretmenlerimiz çok alıngan, o nedenle eğitim sistemini nazara verelim!

Öğretmenlerimizin de sorunları var. Bunları da kabul ediyoruz ancak onların ihmali ve kusuru koskoca bir millete mal oluyor.

Maaşlarının az olması, üstlendikleri tarihi görevi ihmal etmelerini gerektirmez!

Geçmiş yıllardan bir örnek vereceğim:

FOTO: Yeni Asır - İntihar eden Cengiz Topel Lisesi 1. Sınıf Öğrencisi. N.B.D 14 Yaşında.

10 Ocak 2013 tarihli Yeni Asır gazetesinde Fatih Şendil imzasıyla bir haber yayınlandı. Haberin başlığı, “Hayatı karardı”.

Haber konusu olay İzmir’de Cengiz Topel Lisesi’nde geçiyor. 14 yaşında bir kız öğrenci okuldaki olaylar nedeniyle intihar ediyor. Şans eseri aile erken fark ederek 14 yaşındaki kızlarını mutlak ölümden kurtarıyor.

Bir intihar vakası da İzmir 60. Yıl Anadolu Lisesi’nde gerçekleşiyor.

Yıl 2009.

13 yaşındaki 60. Yıl Anadolu Lisesi Öğrencisi okuldaki olaylar nedeniyle intihar ediyor. Yine şans eseri aile intiharı erken fark ederek mutlak ölümü engelliyor. Bir diğer ayrıntı ise, 60. Yıl Anadolu Lisesi’nde intihar eden öğrenci okula 1. olarak girmiş.

İzmir Cengiz Topel Lisesi ve İzmir 60. Yıl Anadolu Lisesi’ndeki intihar vakalarının yaşandığı dönemde okul müdürü Ö.A isimli şahıs. Her iki intihar vakası da okul müdürünün öğrencilere mobbing uygulaması nedeniyle yaşanmış.

Türkiye kadın cinayetlerini tartışıyor!

Esas tartışılması gereken konu reşit olmayan kız çocuklarının eğitim için gönderildikleri okullarda intihara sürüklenmesi.

Eğer İzmir Güzelbahçe Cengiz Topel Lisesi ve İzmir 60. Yıl Anadolu Lisesi’ndeki intihar vakaları erken fark edilmemiş olsa ve iki genç kız bu nedenle ölseydi, olayın adli takibatı nasıl yapılacaktı.

Polis olayı intihar vakası olarak mı görecekti, cinayet olarak mı değerlendirecekti?

Kadın cinayetleri konusu tartışılacaksa, biraz derine inilmesi gerekiyor.

Bu sorunun çözümü okullarda, eğitim sisteminde aranmalıdır.

Yeni Asır İzmir Güzelbahçe Cengiz Topel Lisesi’ndeki intihar vakasını haber yaptıktan sonra İzmir Valisi soruşturma başlatmış.

Yeni Asır 11 Ocak 2013 tarihinde “Kıraç, 'kabus gezi' olayına el koydu” başlıklı bir haber daha yayınlamış.

Ben de 2009 yılında İzmir 60. Yıl Anadolu Lisesi’nde ve Yeni Asır’ın 10 Ocak 2013 tarihindeki haberinde yer alan İzmir Güzelbahçe Cengiz Topel Lisesi’ndeki intihar vakasını köşe yazıma taşıdım.

Yazımın başlığı; "İzmir Milli Eğitim öğrencileri intihara sürüklüyor!"

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, bana gönül koymasın, ben iki genç kızın intihar vakasını yazdığım için İzmir Adliyesi'nde yargılandım.

Sayın Cumhurbaşkanı da kusura bakmasın! “İnsan Hakları Eylem Planı” diye bir şey adliyelerde yok!

Yargı Reformu zaten yok!

Kadın cinayetleri, genç kızların intihara sürüklenmesi İzmir Adiyesi’ndeki bazı hakim ve savcılar için önemli değil.

Beni o köşe yazım nedeniyle mahkum ettiler. Hem de öyle bir ceza verdiler ki, itiraz hakkım elimden alındı. İzmir Adliyesi bunu hep yapıyor. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ü göreve davet etsem bir faydası olur mu acaba?

O kararda imzası olan hakim ve savcının kızları aynı şekilde bir okul müdürü tarafından intihara sürüklenmiş olsaydı, verecekleri hüküm nasıl olurdu, merak ediyorum.

Kararı veren 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin hakimi Mustafa Dinçer ŞENTÜRK…

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sormak istiyorum;

Bu millet işini gücünü bırakıp adliyelerde hak arama peşinde mi koşacak?

Okul Müdürü genç kızları intihara sürüklüyor, anneler ve babalar kimseye derdini anlatamıyor.

Gazeteci genç kızların intiharını haber yapıyor, devletin hakimi gazeteciyi cezalandırıyor.

Böyle bir ortamda kadın cinayetlerini ortadan kaldırmak mümkün olabilir mi?

Bu konuda CHP’liler de vebal altında. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kendini kenara çekemez.

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de vebal altında.

İddiaya göre, İzmir 40. Asliye Ceza Mahkemesinin kararıyla ilgili Sayın Bahçeli’nin adı kullanılmış!

Devlet Bahçeli gibi genç kızlara, genç nesillere önem veren bir liderin, genç kızları intihara sürükleyen bir okul müdürünü koruma adına böyle bir hukuk skandalına alet edilmesi hem düşündürücü, hem de üzücüdür.

40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin hakimi Mustafa Dinçer ŞENTÜRK beni 2100 lira para cezasına çarptırdı.

Temyiz hakkımı elimden aldı.

Avukat ve mahkeme masraflarını da bana yükledi!

Şimdi de 40. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararını gerekçe göstererek, 10 bin lira tazminat istiyorlar!

Genç kızlara ben mobbing uygulamadım. Genç kızları ben intihara sürüklemedim!

Ben gazeteciyim!

Hukuk Fakültesi'nde bir görevim yok. Hakim ve Savcılara adil harar vermelerini ben öğretemem. Benim görevim Basın Kanunu çerçevesinde gazetecilik yapmaktır.

Ben yine de Sayın Hakimlerimize faydalı olacağını düşündüğüm bir bilgiyi hatırlatmak isterim;

"Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir.

Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. "