Kabine beklediğimden iyi çıktı
Gülen’e övgü düzmeyen bir Ak Partili yoktur
Kabine beklediğimden iyi çıktı
Kabine açıklandı, açıklama öncesi günlerde yapılan “Kabine toto”ların tahminlerine yakın bir yönetim kadrosu şekillendi.
İlginç bir biçimde Erdoğan kabinesindeki “Karadeniz” ağırlığı azaldı, Doğu Anadolu ağırlığı arttı.
MHP ağırlığı azalırken, Ak Parti kurucu felsefesine yakın isimlerin sayısında artış oldu.
İki Bakan koltuğunu korudu.
İlginçtir ikisi de hem başarılı, hem de siyasi ayrımcılık yapmaktan uzak, işine odaklanmış isimlerdi. Ne Sağlık Bakanı Koca, ne de Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy 5 yıla yaklaşan çalışmaları esnasında siyasi polemikleri asla girmediler, muhalif medya olarak bilinen gazetecileri dışlamadılar, karşıtlık üzerine bir politika üretmediler ve her ikisi de seçim öncesi milletvekili olmak istemediler. Erdoğan ikisine de koltuklarını geri verdi.
En büyük sürpriz İçişleri’nde yaşandı. MHP’nin Süleyman Soylu’nun koltuğunu koruyacağını düşünenler de, İçişleri Bakanlığı’na MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, o olmazsa Ankara Valisi Vasip Şahin’in getirileceğini iddia edenler de yanıldı. Bu görev İstanbul valisi Ali Yerlikaya’ya verildi. Ali Yerlikaya’yı İstanbul valiliği sırasında tanıdık.
İstanbul’da tek parti iktidarının valisi olmasına rağmen kırmayan, dökmeyen, aşırı partizanlık yapmayan, kimseyi rahatsız etmeyen bir yönetim sergiledi. Makul bir muhafazakar portresi çizdi. Bu görev için, bu dönemde olabilecek en iyi isimdi.
Keza Hakan Fidan. Cumhuriyet’in ilk yılından bu yana ilk kez asker kökenli bir dışişleri Bakanımız oldu. Çoğunluğun İbrahim Kalın’a uygun gördüğü bu koltuğa, MİT Müsteşarı Hakan Fidan geldi. Doğrusu hiç şaşırmadım. Erdoğan’ın geçmişte dış politika konularında Fidan’a sıklıkla danıştığını, çok önemli uluslararası toplantılarda Fidan’ı da yanına aldığını biliyordum. Fidan da sessiz, sakin, karşıtlık üzerinden prim yapma peşinde olmayan, ağırbaşlı, günün moda tabiriyle “Rasyonel” bir Ak Parti bürokratı idi. Dışişleri Bakanı olarak uygun ve yerinde bir tercih oldu.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ise bu bakanlık için, muhtemelen selefinden çok daha uygun bir isim. Selçuk Bayraktar’ın yakın arkadaşı, yol arkadaşı. T3 Vakfı kurucusu ve yöneticisi, Teknofest İcra Kurulu Başkanı olarak ‘Damat yakını” ama bu yakınlık, liyakat konusundaki hakkını teslim etmemizi engellemiyor. Dünden beri 2013 yılındaki Fethullah Gülen’e övgü paylaşımı sosyal medyada dolaşıp duruyor. Ama biliyorsunuz ki, Ak Parti açısından 2013 FETÖ miladı. O yüzden o paylaşımın çok önemi yok. Zaten geçmişte Gülen’e övgü düzmeyen bir Ak Partili aramaya kalksanız muhtemelen bulamazsınız.
Bir diğer önemli atama Milli Savunma Bakanlığı’na getirilen Orgeneral Yaşar Güler. Genelkurmay Başkanlğından bu göreve getirilen Güler de iyi bir tercih gibi görünüyor. Ak Parti döneminde ciddi travma geçiren ve darbe girişimi sonrası bayağı bir yaralanan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni derleyip toparlayan ve olabildiğince köklerine döndüren adam deniyor Yaşar Güler için. Yerinde bir atama olduğu söylenebilir.
Kabinenin en zayıf ataması bence Milli Eğitim Bakanlığında olmuş. Görevin önemi ile atanan kişinin özellikleri çok uygun gibi değil. Daha önce MHP’ye yakın isimlerin başında olduğu Bakanlık’ta da MHP ağırlığı iktidarı rahatsız etmiş olabilir. Mahmut Özer bu göreve üniversite rektörlüğü dahi tartışmalı Yusuf Tekin’den daha layıktı diye düşünüyorum.
Gerisi ile ilgili fazla bir şey söylemem mümkün değil.
Ve şimdi muhtemelen diyorsunuz ki, “Mehmet Şimşek’ten söz etmeyecek misin?”
Şimşeksiz olur mu.
Hemen aşağıdaki yazıda…
https://fatihaltayli.com.tr/kose-yazisi/2023/06/05/kabine-bekledigimden-iyi-cikti