Kadın Sığınaklarında Gizlilik Can Güvenliği Meselesidir
TCK’nın ilgili hükümleri uygulanır.
Kocasının şiddetinden kaçarak polise başvuran ve sığınağa yerleştirilen bir kadının, başka ilde yaşayan kocasının sığınağın yerini bulup onu eve geri götürdüğü ve kısa süre sonra öldürdüğü haberi bugün basına yansıdı.
Kadın sığınakları erkek şiddetine maruz kalan kadınların çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri, şiddetten uzak ve bağımsız bir yaşam kurmak için ihtiyaç duydukları sosyal, psikolojik, ve hukuki destekleri alabilecekleri yerlerdir. İlgili yönetmelikte de belirtildiği üzere sığınakların yeri gizlidir ve gizlilik kuralını ihlal edenler hakkında TCK’nın ilgili hükümleri uygulanır.
Kadınların şiddet yaşadıkları evleri terk ederek sığınağa gitmelerinin ardından erkekler ve aile üyeleri kadınların peşine düşmeye başlıyor. Çeşitli bahaneler ve duygusal manipülasyonlarla kadınların yerlerini öğrenmeye çalışıyorlar. Bu kişilere her defasında sığınakların yerlerinin gizli olduğunu ve bu bilgiyi paylaşmanın cezası olduğunu anlatıyoruz. Bir diğer yandan kadınların kaldıkları sığınakların yerlerinin öğrenilmesi bizlere bu bilgiyi paylaşan kamu görevlileri olduğunu gösteriyor. Örneğin yakın zamanda Mor Çatı’ya ulaşan bir kadın, kaldığı sığınağın yerinin karakoldaki komiser arkadaşı tarafından kocasına söylendiğini aktardı. Kadın bu nedenle kaldığı sığınaktan çıkmak zorunda kaldı. Görevliler genellikle cezasızlıkla karşılaşacaklarını bildiklerinden gizlilik ilkesini ihlal etmekte sakınca görmeyerek kadınların hayatlarını tehlikeye atıyor. Kadınlar ise uygulamalara güvenmedikleri ve kendi hayatlarını riske atmaktan endişe duydukları için yaşadıkları kötü örneklerden şikâyetçi olmaya çekiniyor. Bu nedenle yasanın gerektiği gibi uygulanması ve uygulama ihlallerinin tespit edilerek yaptırım uygulanması gerekiyor.
Sığınaklar kadınların konakladığı yerler değildir. Kadınlar can güvenlikleri tehdit altında olduğu için ve/veya şiddet ortamından uzaklaşıp, şiddetsiz bir ortamda hayatları ile ilgili sağlıklı ve uzun soluklu planlar yapabilmek için sığınağa ihtiyaç duyar. Kaldıkları sürece, yaşadıkları şiddetin üzerlerinde oluşturduğu fiziki ve ruhsal etkilerden uzaklaşabilmelerini sağlayacak ve güçlenme süreçlerini destekleyecek sosyal, ruhsal ve hukuksal destekler verilmelidir. Sığınakların kadınlar için hapishane değil güçlenme yerleri olması gerektiği unutulmamalıdır. Sığınak yerinin herhangi bir nedenle öğrenilmesi durumunda sığınak yeri değiştirilmeli, kadının kendisi sığınaktan çıkmaya karar verirse güvenlik planı yapılmalı ve risk analizi sonucunda hayati tehlike görüldüyse bu konuda önlem almak için kadın yönlendirilmelidir.
Türkiye’de kadın sığınaklarının sayıca oldukça yetersiz olması bir yana, sığınaklarda yapılan çalışmanın da kadınları güçlendirmekten uzak olduğunu kadınların deneyimlerinden görüyoruz. Özellikle kadınları şiddet uygulayan ile bir araya getirme, uzlaştırma ve barıştırma çabaları kadınların hayatlarına mal olabiliyor. Aile birliği bozulmasın anlayışını kadınların can güvenliğinin önüne koyan bu yaklaşımın derhal son bulması, kadınlar için kadınlardan yana sığınak çalışması yapılması gerekiyor.