Kadınlar bağımlılıkla mücadelede öncü rol üstleniyor

Yeşilay bağımlılıkla mücadelede kadınların etkisini gündeme taşıdı

Kadınlar bağımlılıkla mücadelede öncü rol üstleniyor




Yeşilay bağımlılıkla mücadelede kadınların etkisini gündeme taşıdı

Kadınlar bağımlılıkla mücadelede öncü rol üstleniyor

 

Bir asrı aşkın süredir bağımlılıklarla mücadelesini sürdüren Yeşilay, “Bağımlılıkla Mücadele ve Kadın” başlıklı bir webinar düzenledi. 5 bin kişinin katılımıyla gerçekleşen ücretsiz etkinlikte, hem bağımlılıklarla mücadelede kadının önemi hem de kadınlarda bağımlılığın etkileri farklı perspektiflerden ele alındı. Moderatörlüğünü Yeşilay Bilimsel Çalışmalar Müdürü Dr. Duygu Dinçer’in üstlendiği webinar’da Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Esra Albayrak da “Bağımlılıklarla Mücadelede Kadının Gücü”, Doç. Dr. Rabia Bilici “Kadınlarda Bağımlılık”, Dr. Öğretim Üyesi Ruken Macit “Madde Bağımlılığı ile Mücadele ve Kadın”, Uzman Psikolog Melike Şimşek “Müdahale Perspektifinden Kadına Bakış” ve Yeşilay Eğitim Yönetimi Müdür Yardımcısı Çiğdem Bayram “Önleme Perspektifinden Kadına Bakış” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi. 

Açılış konuşmasında Yeşilay’ın 101 yıl önce içinde Safiye Elbi gibi çeşitli Türk aydınlarının bulunduğu bir grup tarafından kurulduğunu hatırlatan Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk şunları söyledi:

“Yeşilay, Dünya Sağlık Örgütü’nün kabul ettiği 5 bağımlılıkla mücadele eden, yüzyılı aşan bir süredir alanında lider bir sivil toplum kuruluşudur. Bugün de bağımlılık ve kadın konuşacağız; çünkü hem bağımlılıklarla mücadele alanında hem de bağımlılıkların tedavi ayağında kadınlara her zaman ihtiyacımız var. Özellikle anneler kendilerini sürekli geliştirmeye çalışıyorlar. Tedavi alanında ise çocukla anne arasında kurulan bağ çok belirleyici, yönlendirici oluyor. Kadınlar evin ruh halini en iyi kodlayan bireyler. Annelerimizin bilinçlenmesi neslin bilinçlenmesi, neslin kurtarılması demek.”

Yeşilay kadınlarla kol kola bağımlılıkla mücadele ediyor

Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Esra Albayrak, kadınların bağımlılığın bedensel, psikolojik, ekonomik ve sosyal bedelini daha ağır ödemesine rağmen; bağımlılıkla mücadelede her zaman öncü bir rol üstlendiğini belirtti. Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Kadınlar toplumsal alanda da birçok STK’da, gönüllü ve profesyonel olarak çalışarak siyasetten ekonomiye, sanattan eğitime her alanda toplumsal gelişime katkı sağlıyorlar. Parçası oldukları gönüllülük temelli faaliyetlerle toplumsal hayata kendi seslerini katıyor ve ülke refahına faydası dokunacak çalışmalara imza atıyorlar. Yeşilay’ımızda da kadınlar öteden beri öncü rol oynadılar. İlk Türk hemşiresi Safiye Elbi Yeşilay’ın 5. başkanı olarak bağımlılıkla mücadelede öncü bir rol üstlendi. Bugün ise çalışanlarımızın yüzde 71.2’i kadınlardan oluşuyor. Yeşilay gönüllüleri arasındaki kadın oranlarına bakıldığında ise yine yaklaşık yarısının kadın gönüllülerden oluştuğunu sevinerek görüyoruz. Bu rakamlar bize Yeşilay’ın kadın gücüne ne kadar önem verdiğini ve kadınların Yeşilay için ne kadar vazgeçilmez olduğunu gösteriyor.”

Kadın bağımlılar tedaviye başvurmada bir takım engellerle karşı karşıya

Kadınlarda alkol ve madde kullanımına ilişkin tıbbi ve psikososyal sorunların erkeklerden daha hızlı ve şiddetli görüldüğünü belirten Doç. Dr. Rabia Bilici, “Farklı çalışmalara baktığımızda alkol ve madde kullanan kadın oranının giderek artarken, tedaviye başvurular aynı şekilde artmıyor. Diyebilir ki  kadın bağımlılar tedaviye başvurmada bir takım engellerle karşı karşıya. Peki, kadınlar neden tedaviye başvurmuyor? Daha suçlu hissediyorlar, utanç, korku, ümitsizlik vs. böyle olunca da sanki hastalık yokmuş gibi davranabiliyorlar. Gebe kaldıklarında bunu saklıyor ve kontrol randevularına gitmiyorlar. Bu sorunun üstesinden gelmek için kadınlara özgü tedavi birimleri yaygınlaştırılmalı, kadın bağımlılar tedavi süreci sonrasında desteklenmeli” dedi. 

Kadın etrafındaki bağımlıların şiddetinden etkileniyor

Türkiye’de kadınların uyuşturucu maddeden özellikle iki alanda çok fazla etkilendiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Ruken Macit, “Birincisi, suçlu alt gruplar kadınları madde bağımlısı haline getiriyor. Hırsızlık ve uyuşturucu ticareti gibi kadının daha fazla dikkat çekmeyeceği suç türlerinde de kadınlar yine madde bağımlısı haline getirilerek bir araç olarak kullanılıyor. İkinci grup ise kadına yönelik şiddet; bağımlı kişilerin yarattığı fiziksel ve psikolojik şiddetten etkileniyorlar. Kadın kendi bağımlı olmadığında bile etrafında bağımlı olan birinin şiddetinden etkileniyor. Bunun önlenmesi için suç ve bağımlılık oranlarını düşürmekte tek başına yeterli değil. Maddeye yönelik talebin azalmasına önem verilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Kadınlara özel tedavi hizmeti sunulması gerekiyor

Erkekler bağımlılık söz konusu olduğunda aile tarafından sahiplenilirken ve tedavi sürecinde aile yanında olurken kadınların yalnız bırakıldığını belirten Uzman Psikolog Melike Şimşek, “Normalde bağımlıların çevresinde yine bir bağımlı varsa bağımlılık süreci devam ediyor. Kadınlarda ise durum farklı, çevrelerinde bağımlı olmamasına rağmen kullanmaya devam eden kadınlar var. Buna sebep olarak ruhsal sorunların olduğunu görüyoruz. Kadınlarda ruhsal tedavi görme oranı erkeklere göre 2,5 kat daha fazla. Kadınlar bir taraftan sosyal stigma (damgalama) bir taraftan da sosyal desteklerinin az olmasından dolayı tedaviye de geç başvuruyorlar. Bunda sorunu gizleme, utanç duyma gibi faktörler de etkili. Kadınlarda iyileşme oranı daha düşük. Kadınlara özel tedavi hizmeti sunulması, gerekirse anne bebek ünitelerinin sunulması, ailelerle bilinçlendirme çalışmalarının yapılması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Bağımlılıkta cinsiyet temelli farklılaşan riskler var

Önleme çalışmalarının cinsiyete duyarlı olmasının çok önemli olduğuna değinen Yeşilay Eğitim Yönetimi Müdür Yardımcısı Çiğdem Bayram ise, “Cinsiyet temelli bazı farklılaşan riskler ve ihtiyaçlar söz konusu. Kız çocukları için aile koruması ve gözetimi daha belirgin. Erkekler daha çok sosyalleşme ihtiyacı ile hareket ederken kızlarda daha çok duygusal faktörler var. İlişki güçlükleri, aile ilişkileri, depresyon gibi nedenlerle bağımlılık yapıcı maddeye yönelebiliyorlar. Kız ve erkek çocuklarının önleme girişimlerine verdiği tepkiler de farklı. Erkek çocukların önleme müdahalelerine hızlı reaksiyon gösteriyor, kızlarda bu süre uzun sürebiliyor. İşte bu noktada cinsiyete özel programların sunulması önemli” ifadelerini kullandı.