Kapının yanında iki çanta; deprem çantası, hapis çantası...

Çağrılsa gideceği bir ifade için eğer polisler evi basıyorsa amaç ve sonuç bellidir

Kapının yanında iki çanta; deprem çantası, hapis çantası...


Kapının yanında iki çanta; deprem çantası, hapis çantası...

Tolga Şardan’ın evinden çıkarken yanına aldığı yeşil çanta gazetecinin hapis çantasıdır. Çağrılsa gideceği bir ifade için eğer polisler evi basıyorsa amaç ve sonuç bellidir

MURAT SABUNCU YAZDI

Deprem bölgesinde, mesela İstanbul’da yaşıyorsanız, bilim insanlarını dinliyorsanız hazırlığınızı yaparsınız.

Zamanı belli olmasa da bir gün, bir an sallanacaktır yaşadığınız yer ve siz eğer sağ kalırsanız, çantanızın içindeki temiz çamaşır, giysi ve kullandığınız ilaçlar sizi bir süre idare edecektir.

Adı deprem çantasıdır, kapının yanında durur.

Türkiye’de yaşıyorsanız, işiniz gazetecilikse ve bunu halkı bilgilendirmek için korkmadan yapıyorsanız da hazırlığınızı yaparsınız.

Zamanı belli olmasa da bir gün, bir an çalınacaktır kapınız, aranacaktır tüm odalarınız. El konulacaktır telefonunuza, bilgisayarınıza ve sizi alıp götüreceklerdir önce adliyeye, sonra hapse… Bu yüzden içine temiz çamaşır, giysi, kullandığınız ilaçları koyar, kapının yanına yerleştirir, o günün gelmemesini umarak hazır tutarsınız çantanızı.

Adı hapis çantasıdır, kapının yanında durur.

Tolga Şardan’ın evinden çıkarken yanına aldığı yeşil çanta gazetecinin hapis çantasıdır. Çağrılsa gideceği bir ifade için eğer polisler evi basıyorsa amaç ve sonuç bellidir.

Yıllardır gücü eline geçirenin "işine gelmediği için" tutukladığı gazeteciler arasına bugün Tolga Şardan da katıldı. 35 yıllık meslek hayatında yazdığı haberlerle, dürüst gazeteciliğiyle hep tanınmış ama mütevazı bir isim oldu. Milliyet Gazetesi’nde aynı yıllarda çalıştık. Ayrı yerlerde olduğumuz dönemlerde de saygın gazeteciliğini, haberlerini dikkatle izledim.

Tolga Şardan, uzun süredir Emniyet’te ve yargıda yaşananları bir kuyumcu titizliğiyle araştırıp okurlarıyla paylaşan bir gazeteci. Son olarak "MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu yargı raporunda neler var?" başlıklı bir yazı yazdı. Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma çerçevesinde gözaltına alındı, savcılığa ifade verdi ve Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi uyarınca "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. Tolga Şardan, bu yazıda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar'ın Hakimler ve Savcılar Kurulu'na gönderdiği, yargı içinde yaşandığını söylediği usulsüzlükleri içeren dilekçenin haber takibini yapmıştı. Savcılıktaki sorgusunda şunları söyledi:

"Öncelikle belirtmek isterim ki ben 35 yıldır gazetecilik yapmaktayım. Mesleki kariyerimin tamamı güvenlik ve yargı konularından müteşekkildir. Dolayısıyla 35 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı ve güvenlik bürokrasisini yakından takip eden bir gazeteci olarak hangi konuların suç teşkil edeceğini, hangi konuların suç teşkil etmeyeceğini bilecek tecrübeye sahibim. Bana bildirmiş olduğunuz suç iddiasıyla ilgili olarak atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Biraz önce kişisel kariyerimle ilgili vermiş olduğum bilgi dahilinde hakkında soruşturma başlatılan konu sizin ve kamuoyunun da bilgisi dahilinde güncel bir konudur. Hatta öyle ki bu konunun başlangıcı İstanbul Anadolu Adliyesi Cumhuriyeti Başsavcısı Sayın İsmail Uçar’ın kamuoyuna yansıyan dilekçesidir. Bizde kamuoyundan öğrendik ki Sayın Başsavcının iddiaları kamuoyunda da geniş yankı bulmuş, kamuoyunu bilgilendirmesi gereken, haber değeri taşıyan konulardır. Ben de bu gelişme üzerine az önce sözünü ettiğim 35 yıllık mesleki kariyerimdeki oluşturduğum ve Basın Kanunu uyarınca adını vermek istemediğim farklı kaynaklar üzerinden gelişmeleri takip etmeye başladım. Gazeteciliğin temel kurallarından bir tanesi fikri takiptir, yani başlayan olayların devamının halka duyurulması çerçevesinde fikri takip prensibi doğrultusunda yaşanan yeni gelişmelerin halkı bilgilendirilmesi amacıyla yürütülen çalışmalardır."

Tolga Şardan hep gazetecilik yaptı. Başka bir işi olmadı. Polislerin arasında hapse götürülürken meslektaşları ona "Yalnız değilsin Tolga" dediğinde gözyaşlarına hakim olamadı. Bir kişinin değil; bir mesleğin, bir memleketin gözyaşları aslında onlar. Deprem çantasının yanına hapis çantasının konulduğu memleketin…

https://t24.com.tr/yazarlar/murat-sabuncu/kapinin-yaninda-iki-canta-deprem-cantasi-hapis-cantasi,42085

MURAT SABUNCU / T24