Karamollaoğlu'ndan seçim değerlendirmesi: Erdoğan panikte her an hata yapabilir
'TOPLUM GİTTİKÇE ZAAFA UĞRADI'
Karamollaoğlu'ndan seçim değerlendirmesi: Erdoğan panikte her an hata yapabilir
Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, HÜDA-PAR ve Yeniden Refah Partisi'nin son anda Cumhur İttifakına katılmasını yorumladı. Erdoğan'ın kaybetme ihtimalinin arttığını gördüğünü ve bunun için de her yola başvurmaya ihtiyaç duyduğunu belirten Karamollaoğlu, “Ben şu anda Tayyip Bey’i biraz panik içinde görüyorum. İnsan endişeli ve tedirgin olunca, bir yerden bir şeyler kazanıyorum derken öbür taraftan da kaybeder. Onun için de her yola başvurmaya ihtiyaç duyuyor. Her çareyi arıyor.” diye konuştu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu bir grup gazeteciyle yaptığı söyleşisinde, Türkiye kamuoyu gündemindeki kadın hakları ve siyaset eksenli tartışmayla ilgili de soruları yanıtladı. Karamollaoğlu, 14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler süreci kapsamında Saadet Partisi’nin bulunduğu Millet İttifakı ile iktidar cephesindeki Cumhur İttifakı’ndaki son gelişmeleri de yorumladı.
AK Parti’nin davetiyle MHP ile Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) oluşturduğu Cumhur İttifakı’na Yeniden Refah Partisi’nin ve gayri resmi olarak HÜDA PAR'ın katılması nedeniyle “Türkiye’de kadın haklarında gerileme olacağı endişesi” de gündeme taşındı. Bu noktada Millet İttifakı’nda, İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye Cumhuriyeti’nin çekilmesine karşı çıkmamasıyla dikkat çekmiş olan Saadet Partisi’nin yaklaşımı da merak konusu.
Millet İttifakı’nın diğer ortakları CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasına karşı davacı olurken “Ortak Politikalar Metni”nde yazılı şekilde İstanbul Sözleşmesi’ne yer verilmemesi nedeni de Saadet Partisi olarak işaret edilmişti.
'CEZA İNDİRİMİ ASLA YAPILMAMALI'
Karamollaoğlu'na Yeniden Refah Partisi ve Fatih Erbakan’ın Cumhur İttifakı’na katılma gerekçelerinden birisi olduğu vurgulanan 6284 sayılı kadına karşı şiddetle mücadele mevzuatında geri adımlar atılması meselesi soruldu. VOA Türkçe’den Yıldız Yazıcoğlu'nun aktardığına göre Karamollaoğlu “aile” odaklı bazı kanuni düzenlemeler yapılabileceği görüşünde. Ancak kadına şiddeti önlemek içinse tam tersine cezaları caydırıcı noktaya taşımak ve kesinlikle ceza indirimi yapılmaması gerektiğini belirten Karamollaoğlu, mevcut yasal düzenlemelerle kadın cinayetlerinde azalma olmadığını hatta artış olduğunu vurguladı.
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MESELESİ İLE İLGİLİ HER FIRSATTA DİLE GETİRİYORUM'
Karamollaoğlu “Biz aslında İstanbul Sözleşmesi meselesi ile ilgili olarak da bunu her fırsatta dile getiriyorum. Kadına şiddetin önlenmesi devlet için bir vecibe. Bunu mutlaka sağlamak icap eder. Ama bugüne kadar alınan tedbirler bunu sağlamadı. Çok açık ve net olarak görülüyor. Gerekirse yaptırım gücü daha fazla olacak tedbirlerin alınmasına ihtiyaç var. Misal bir insan çıkacak, kendi küçük çocuklarını, eşini hiç acımadan hunharca katledecek. Mahkemeye gidecek, onlar da belki diyecek ki ‘sen büyük bir cinayet işlemişsin, yine yaşamına devam et ama hapishanede’. Ama ben de diyorum ki niye? Gerekirse böyle durumlarda, yani kesin olan durumlarda idam cezası bile getirilebilmeli. Caydırıcı olunmak mecburiyetinde. Ama ben idamı herhangi bir konu için söylemiyorum. Ben hunharca kendi çocuklarını ve karısını katleden bir insanın idam edilmesinin gerekli olduğu kanaatindeyim” diye konuştu.
'TOPLUM GİTTİKÇE ZAAFA UĞRADI'
“Aile toplumun temelidir. Bir erkek ve bir kadından gelir ve çocuklarından meydana gelir. İki kadın, iki erkek şeklinde aile olarak kabul edilemez” diyen Karamollaoğlu, Türkiye’de nüfus artışında azalma gibi gerekçeleri de sıralayarak, “Toplum gittikçe zaafa uğradı. Eğer biz geleceğini düşünüyorsak o zaman toplumun geleceğini teminat altına alacak hükümleri de mutlaka düşünmek mecburiyetindeyiz” düşüncesini aktardı.
Bu nedenle de 6284 sayılı kanunda da bazı değişiklikler olabileceğini söyleyen Karamollaoğlu, Batı’dan her kanunu olduğu gibi almak yanlış olduğu görüşüyle bazı noktaları yeniden ele almak gerektiğini söyledi.
'TAYYİP BEY’İ PANİK İÇİNDE GÖRÜYORUM'
Cumhur İttifakı’nın beşli yapı haline dönüşmesiyle ilgili Karamalloğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’a kazandıracağı oylar olduğu gibi kaybettireceği oylar da olduğu düşüncesinde.
Erdoğan’ın TBMM’de sandalye çoğunluğunu dikkate aldığını ancak esasen Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmayı hedeflediğini kaydeden Karamollaoğlu, “Eğer Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu partilerden azar azar da olsa oy devşirebilirse bu avantajına. İşte HÜDA PAR için ortadaki rakamlar belli. Buna demek ki ihtiyaç duyuyor. Onun için Tayyip Bey’in yaklaşımında nerede küçük de olsa bir oy potansiyeli görüyorsa onu alabilmek için bir hamle yapmayı gerekli gördüğünü düşünüyorum. Ben şu anda Tayyip Bey’i biraz panik içinde görüyorum. İnsan endişeli ve tedirgin olunca, bir yerden bir şeyler kazanıyorum derken öbür taraftan da kaybeder” dedi.
“Erdoğan kaybetme ihtimalini gördü”
'ERDOĞAN KAYBETME İHTİMALİNİ GÖRDÜĞÜ İÇİN HER YOLA BAŞVURUYOR'
Erdoğan’ın da kaybetme ihtimalini gördüğünü vurgulayan Karamollaoğlu “Onun için de her yola başvurmaya ihtiyaç duyuyor. Her çareyi arıyor. Bundan dolayı da insan çok rahatlıkla hata yapar. Yani benim şu oyu alırken neyi kaybederim düşüncesi orada ki yürümüyor anladığım kadarıyla” ifadesini kullandı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili ise Karamollaoğlu, “Şimdi ben burada bir kanaatimi belirteyim; ben bu seçim tahminlerin ötesinde bir netice verecek diye düşünüyorum. Birinci turda dahi açık ara kazanırız. Kazanma ihtimali var diye düşünüyorum. Neden böyle düşünüyorum? Çünkü vatandaşların büyük bir kısmı kamuoyu yoklamaları dahil kendi fikirlerini beyan etmekten endişe duyuyorlar. Başıma bir sıkıntı gelir mi? Benim yakınlarım zarar görür mü? diye. Bundan dolayı ben bu seçimlerde Kılıçdaroğlu’nun tahminlerden daha fazla bir oy alacağını ve fark ortaya koyacağını zannediyorum. Tabii bu nihayet tahminim” diye konuştu.
'AMAÇ CUMHURBAŞKANI SEÇİMİNİ ETKİLEMEK'
Cumhurbaşkanı Seçimi için Erdoğan karşısında Kılıçdaroğlu yanı sıra Muharrem İnce’nin adaylığıyla ilgili “niyet” meselesinde soru işareti bulunduğunu anlatan Karamollaoğlu, 24 Haziran 2018’de çoklu aday ile yarışıldığını anımsatarak, bu sefer birinci turda seçimi kazanmaya odaklanıldığını işaret etti. Karamollaoğlu, geçen sefer ortak aday uzlaşması olmadığı için aday olduğunu da vurguladı.
Eski CHP’li şimdiki Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce’nin adaylığıyla ilgili seçimi ikinci tura bırakma iddiasını anımsatan Karamollaoğlu, “(Birinci turda) Seçimi kazanan olmayacağını bile bile bir seçime girmek başka bir niyet gerektiriyor. O da (14 Mayıs’taki) Cumhurbaşkanlığı Seçimini etkilemek gibi görünüyor. Burada başka bir şey olmaz. Yani o zaman niye giriyorsunuz? Kimden oy alacağınıza bağlı olarak denklem değişir. Bundan dolayı ben bu içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı ve seçim sürecinden dolayı bu (aday olunması) hesaplanarak yapılan bir iştir. Adaylıktan vazgeçerler mi geçmezler mi? Göreceğiz” dedi.
Kılıçdaroğlu’yla İnce’nin adaylığı konusunu hiç görüşmediğini söyleyen Karamollaoğlu, Ata İttifakı’nın adayı Sinan Oğan’ın sorduğumuzda, “Ata İttifakı’nın pozisyonu da değişmiyor, aynı şekilde. Yani bir netice almayacağınızı bilmenize rağmen böyle bir ısrar da bulunmanız seçim neticesini etkilemeye matuftur (yöneliktir) ve bu doğrudan doğruya parlamento seçimleri etkilemeye matuf (yönelik) değildir. Cumhurbaşkanı Seçimi’ni etkilemeye matuf (yönelik) bir çıkış” diye konuştu.
'EN BÜYÜK ENDİŞEMİZ SANDIĞA MÜDAHALE İHTİMALİ'
Seçim güvenliği konusunda ise Karamollaoğlu endişe duyduğunu paylaştı ve “Burada en büyük endişemiz acaba belli bir şekilde sandıklara müdahale edilir mi? Sandıklara sahip çıkmak bunun için önemli. Sandıklara sahip çıkmak için de öncelikle seçmen kütüklerine de sahip çıkmamız lazım. Ne kadar başarabilir, bilmiyorum. Eğer sandık seçmen kütüklerinde bir hile varsa onu ortaya çıkarmamız icap eder. Bu konuda çalışmalar yapılıyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafında da ciddiyetle takip ediliyordu” diye konuştu.
Milyonlarca seçmen ile seçmen kütüğü eşleşmesini kontrol etmekteki güçlüğü işaret eden Karamaollaoğlu, bu nedenle “parmak boyası” uygulamasını savunduklarını da açıkladı.
Eğer parmak boyası uygulansa herhangi bir seçmen kütüğü hilesi olamayacağını söyleyen Karamollaoğlu, “Hele de bugün Türkiye’de aklımızın almayacağı sayıda göçmen var. Suriyeli göçmen var. Afganlı göçmen var. Her yerden geliyor. Rakamlar bazılarına bakıyorum o kadar abartılı ki ben inanamıyorum. 10 milyon göçmen olmaz ama herhalde 5 milyon göçmen vardır. Eskiden Milli Selamet zamanında, sandık seçmen listelerini alıp bu seçmenler hakikaten evlerinde oturuyorlar. Doğru mu? Buna sandık kurulu üyeleri, sandıkta kayıtlı seçmenlere, evlere gider bakırdı” diye anlattı.
'ERBAKAN-ERDOĞAN İLİŞKİSİNDE ÇELİŞKİ VAR'
Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılmasıyla ilgili ise, Karamollaoğlu, Milli Görüş’ün kurucu lideri Necmettin Erbakan’ın geçmişte sürekli Erdoğan’a karşı tavır sergilediğini söylerken, Fatih Erbakan’a hitaben “Cumhurbaşkanı (Erdoğan) babanızı bıraktı gitti, yeni bir parti buldu” hatırlatmasında bulundu.
Karamollaoğlu, devamında “Şimdi arkasından sırf Cumhurbaşkanı’nı (Erdoğan’ı) desteklemek için oraya (Cumhur İttifakı’na) gideceksiniz. Bu tarafta da yine seçime gireceğim diyeceksiniz. Tam bir çelişki bana göre.. Tayyip Bey’in buna rıza göstermesinin sebebi zannediyorum eğer Yeniden Refah milletvekili adayı göstermezse bazı oyları mutlaka kayacak” diye konuştu.
Karamollaoğlu, Milli Görüş çizgisindeki oylar bakımından Saadet Partisi’nin lehine bir gelişme olup olmadığıyla ilgili soru üzerine “Elbette bize etkisi olur, yani faydası olur. Ama bunu ortadan kaldırmak için ‘Biz de seçime girelim, oylarımız başka bir tarafa gitmesin’ diyorlar. Yani hem nalına hem mıhına gibi” yorumunu yaptı.
Cumhur İttifakı için de ortak liste zorunluluğu olduğunu belirterek, “MHP’nin grup kurmaya yetecek kadar vekil çıkarma ihtimalini zayıf görüyorum” diyerek, bu nedenle MHP’nin AKP listelerinden gireceği kanaati taşıdığını da söyledi.
'MİLLET İTTİFAKI İÇİNDE 'ÜÇLÜ İTTİFAK' SORUSUNA TEMKİNLİ YAKLAŞIM'
Millet İttifakı içinde Saadet Partisi, DEVA ve Gelecek Partisi arasında “üçlü ittifak” kurulmasıyla ilgili son duruma ilişkin soru üzerine Karamollaoğlu, üç parti arasındaki müzakerelere ilişkin detay vermekten kaçındı.
“Henüz bir neticeye varılmadı. Birkaç gün daha sabredeceğiz. Bu ittifakın olması hakikaten her üç parti için de önemli” diyen Karamollaoğlu, yeni seçim sistemi itibariyle Millet İttifakı’nı hedeflediği en az 301 sandalye çoğunluğu bakımından “Çünkü ayrı ayrı seçime girdiğimizde aynı neticeyi elde edemiyoruz. Bundan dolayı da ittifak elzem gözüküyor” ifadesini kullandı.
Saadet Partisi’nin eğer üçlü ittifak kurulmazsa kendi logosuyla 81 ilde seçime girebileceğini kaydeden Karamollaoğlu, “Ama birlikte girdiğimiz zaman çok daha büyük bir başarı elde ederiz” sözüyle ittifak kurulmasını istediği mesajını verdi. CHP veya İYİ Parti listelerinde Saadet Partili isimlere yer verilmesi konusunda “Belki birkaç kişi olabilir ama şimdiden bir şey söylemek doğru değil” diyen Karamollaoğlu, Millet İttifakı’nın ortağı dört partiyle ilgili iddia edildiği gibi Meclis’te grup kuracak sayıda yani en az 20 milletvekili çıkaracak şekilde talepte bulunulduğu iddiasını ise yalanladı.
Dört siyasi parti açısından vekillik beklentisi durumunu “Vekil sayısı belki toplamı 30 civarında” diye açıklayan Karamollaoğlu, “Bunu abartmamak gerekir” ifadesiyle halen partiler arasında müzakerelere devam edildiğini yeniden vurguladı. Karamollaoğlu, “Bizim altılı masa olarak bu meselelerde sürekli olarak görüşen arkadaşlarımız var. Ama biz ayrıca işte üçlü ittifakı çalışması, çabası içindeyiz. Ne zaman sonuçlanır? 9 Nisan'a kadar kalmaz, elbette kalmaz. Bu hafta bir sonuç bekliyorum herhalde” diye konuştu.
İftar gerekçesiyle gerçekleşen liderler masasında vekil adayları listesini ise hiç konuşmadıklarını söyleyen Karamollaoğlu, “Ama liderler zaten devrede, devrede olmadan olmaz. Herkes (Seçim İttifakı Komisyonu üyesi kurmayları kast ediyor) ihtilafları da, ittifak ettikleri konuları da getirip aktarıyorlar. Bunlara göre neticede bir karar verilmiş oluyor” dedi.
'ERDOĞAN DEPREM SÜRECİNİ HAFİFE ALMAYA ÇALIŞIYOR'
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Erdoğan ve iktidar cephesince “her derde deva” olarak sunulduğunu söyleyen Karamollaoğlu, ancak sistemde başarı sağlanamadığını ve kaybetme ihtimali ortaya çıktığını belirterek, “Tayyip bey de bunun tam tersini ispat edebilmek için kolları sıvadı” yorumunu paylaştı.
Devamında Karamollaoğlu, “(Tayyip bey) her çareye başvuruyor. Toplumdaki farklı grup grup insanları da etkilemeye çalışıyor. Yani ben hiçbir seçimde hiçbir siyasi parti tarafından böyle bir atmosferde seçime girildiğine şahit olmadım. Deprem, bunun üzerine tuz biber ekti. Deprem sürecini de biraz hafife almaya çalışıyor gibi geldi bana. ‘Yani takdiri ilahi oldu. Ne yapalım?’ gibi. Ama tamam da siz Başkanlık Sistemi’nin her derde deva olduğunu, çabuk hareket edilmeyi sağlayacağını söylediniz. Tam tersi bir Başkanlık Sistemi müdahalede en az 1,5 - 2 gün gecikti” diye konuştu.
'CUMHURBAŞKANI YARDIMCILIĞI MI, MİLLETVEKİLLİĞİ Mİ?'
Millet İttifakı’nın Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ilan ettiği 6 Mart’taki liderler toplantısı sonucunda, beş siyasi lider ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın iktidar değişimi durumunda Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması öngörülmüştü.
Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu’nun gönlünde ise halen milletvekilliği olduğu gözlemlendi. Karamollaoğlu, kendisince daha önce önerildiği üzere liderlerce parlamentoda yer alırken, eş zamanlı olarak milletvekili kalmalarına engel olmayacak şekilde Cumhurbaşkanı’nın danışacağı “eşgüdüm kurulu veya danışma kurulu” yapısında yer alabilecekleri görüşünü hatırlattı. Ancak liderler toplantısında “seçmen tabanına mesaj verilmesi amacıyla” Cumhurbaşkanı Yardımcılığı yönünde karar alındığını anlatan Karamollaoğlu, sonuçta mevcut sistemde karar ve imza yetkisine Cumhurbaşkanı’nın sahip olduğunu da dile getirdi.
KARAR