Karar yazarı Akif Beki: Kılıçdaroğlu’na casusluk davası mı açılacak?
Beki, buna karşın "beşinci kol" tanımlamasının, hukuki bir suçlama olduğu görüşünde.
Beki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın grup konuşmasında Kılıçdaroğlu'nu "beşinci kol" olarak nitelendirmesinin hukuki bir suçlama olduğunu yazdı
Karar yazarı Akif Beki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik kullandığı "Başa getirildiği günden beri yaptıklarının hepsi beşinci kol faaliyeti" ifadelerini inceledi.
Erdoğan'ın kullandığı "densiz ve cahil" kelimelerinin ağır olmakla birlikte, ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu dile getiren Beki, buna karşın "beşinci kol" tanımlamasının, hukuki bir suçlama olduğu görüşünde.
Beki, sözlüklerde bu ifadenin "Bir ülkede düşman için çalışan gizli örgüt" anlamında kullandığını ekledi.
Beki'nin yazısındaki ilgili kısım şöyle:
Taş yağar kıyamet koparken güme gitmesin; Cumhurbaşkanı Erdoğan son grup konuşmasında, Kılıçdaroğlu için şu ifadeyi kullandı:
"Bu densiz ve cahil zatın kaset kumpasıyla başa getirildiği günden beri yaptıklarının hepsi beşinci kol faaliyeti!"
Söyleyen Cumhurbaşkanı olunca işin rengi değişiyor.
'Densiz ve cahil' yergileri, ağır olmakla birlikte, yargı içtihatlarına göre siyasetçilerin katlanması gereken rencide edici eleştirilere giriyor. Yani ifade özgürlüğü kapsamında.
Fakat 'beşinci kol' tanımlaması, ağır siyasi eleştiri değil, doğrudan hukuki bir suçlama.
Sözlüklerde "Bir ülkede düşman için çalışan gizli örgüt" yazıyor karşısında.
Özellikle de Cumhurbaşkanı'nın ağzından çıktığında, artık sadece vatandaşların değil savcıların da dikkate alması gereken bir suç duyurusu anlamına gelir.
Sonuç almaz ama 'densiz ve cahil' nitelemelerini isterse muhatabı, hakaret davasına konu edebilir.
Fakat 'beşinci kol', direkt casusluk soruşturmasına konu olacak bir kriminal aktiviteye işaret ediyor. Hukuki sonuç doğurması kaçınılmaz.
Her gün önüne istihbarat raporları gelen Cumhurbaşkanı bunu söylüyorsa bir bildiği olmalı.
Milli güvenliğe yönelik açık bir tehdit ve yakın bir tehlikenin varlığıyla ilgili devletin elinde bir bilgi, tespit var demez misiniz?
Sadece polis ve savcının da konusu olmakla kalmaz. MİT'in, düşman istihbaratına ve sızmalarına karşı koyma görevi çerçevesinde Kılıçdaroğlu'nu takip ettiği sonucu çıkmaz mı?
Kılıçdaroğlu, 2010'da CHP Genel Başkanlığına seçildi.
10 yıldır ana muhalefetin başı olarak beşinci kol faaliyeti yürütüyorsa, bu CHP'yi de bir 'casusluk örgütü'ne sokmaz mı?
İktidar-muhalefet polemiklerinde, CHP'ye 'ihanet şebekesi, milli güvenlik sorunu' gibi yakıştırmalarda bulunuluyordu.
Ancak 'beşinci kol' suçlaması yöneltmeye vardırılmamıştı atışmalar.
İktidarın kara propaganda timleri, ağzına geleni esip savurabilir. 'Beşinci kol' diye, sosyal medya karalamalarında ileri geri atıp tutmaya da başlamışlardı.
Bunları ihbar sayıp o zaman harekete geçmemesi; ne MİT ne polis ne de yargıyı 'görevi ihmal' zannı altında bırakır.
Fakat Cumhurbaşkanı'ndan duyduklarında kayıtsız kalmamalarını bekleyebilir misiniz?
Ya zaten var olan gizli istihbarat raporlarına, inceleme veya soruşturmalara dayanarak bu suçlama, en üst düzeyde kamuoyuyla paylaşılıyordur...
Yahut da raporların varlığının habercisidir, altı boş değildir ve casusluk soruşturması da yoldadır.
Aksini düşünmek akla, mantığa ve hukuka aykırı değil mi?
Öyle ya; çadır, aşiret, kabile devletinde yaşamıyoruz. Burası ne muz cumhuriyeti ne de sahipsiz yol geçen hanı...
Demokratik bir hukuk devleti, beşinci kol faaliyetine göz yumabilir, izin verebilir mi?
Casus içerdeyse kapı kilit tutmaz. 10 yıldır devam ediyormuş üstelik...
Yeni mi fark edildi, gereği nasıl yapıldı, yapılmadıysa istihbarat, yargı şimdiye neredeydi diye sorulmaz mı?
Karar, Independent