Kayak yapan bir başkanın şehrinde yaşamak ister miyim

"Ailesine, çocuklarına, değer veren bir siyasi kimlik.”

Kayak yapan bir başkanın şehrinde yaşamak ister miyim


Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

Kayak yapan bir başkanın şehrinde yaşamak ister miyim

Önce Abdulkadir Selvi’ye teşekkür ediyorum.

Bir gazetecinin yapması gerekeni yapıp İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu aramış, görüşlerini almış ve kelimesine dokunmadan da yayınlamış.

Üstelik kendini Tanrı sanan köşe yazarları gibi, hemen arkasına keskin sirke gibi görüşlerini yazıp söz hakkını kirletmemiş.

Kayak yapan bir başkanın şehrinde yaşamak ister miyim

İmamoğlu diyor ki: “Siyaseti kutsallaştırmanın bir anlamı yok. Milyonlarca babanın olduğu gibi benim de ailem kutsalım. Yani ben kızıma, ergenlik çağı gelmiş oğluma, üniversite talebesi oğluma hatta çok sevdiğim eşime zaman ayırmak zorundayım.”

*

Diyor ki: “Siyaset benim için zaten meslek değil. Ben siyasete girdiğim günden beri, siyaseti bir günde bırakabilecekmiş gibi yapmanın ruhunu yaşıyorum.”

*

Diyor ki: “Başka siyasiler çocuklarıyla siyaset yapmayı tercih edebilir. Herkesin tercihi kendisine ve ben çocuklarımla hayat boyu siyaseti paylaşmayan bir kişi olacağım.”

*

Diyor ki: “Çocuklarımla üç gün vakit geçirdim. Bu kadar masum bir şeyin siyasi geleceğiyle ilgili bir kaygı uyandıracak bir şey olduğunu asla düşünmüyorum. Tam aksine bu masumiyetin daha doğru algılanacağını, hatta bunu topluma da pozitif bir mesaj verdiğini düşünüyorum. Ailesine, çocuklarına, değer veren bir siyasi kimlik.”

Belki şaşıracaksınız ama İmamoğlu’nun bu söylediklerini çok sevdim. Her kelimesine gönülden katılıyorum.

Dahasını da bütün kalbimle söyleyeyim. Torunlarımın, siyaseti böyle algılayan, çocuklarıyla tatil yapan, kayağa giden modern başkanların yönettiği bir İstanbul’da yaşamasını isterim.

Bütün hayatım boyunca da bu siyaset anlayışını savundum.

*

Öyleyse derdim neydi? Niye eleştirdim İmamoğlu’nu... Neden vazgeçmiyorum eleştirimden...

KAYAK DEĞİL DE FUTBOL OYNASAYDI NE OLURDU

SONER Yalçın diyor ki...

Mesele ettikleri kayak yapmak...

Çünkü bu ülkede tenis, kayak gibi sporlar sadece zenginlere ait gibi bir ilkel bir popülist algı yaratıldı.

Futbol oynasaydı kimse bir şey demezdi...

Dediği gibi böyle düşünen
varsa çok yanlış...

Türkiye’de karda kayak yapmayı başlatan ve geliştirenler Palandöken dağlarının halk çocuklarıdır...

İlk millilerimiz, kayak hocalarımız hep onların arasından çıktı.

 

ERTUĞRUL ÖZKÖK / HÜRRİYET