Kazakistan’daki olaylar ve Rusya’nın tutumu

RUSYA’NIN YAKIN ÇEVRE POLİTİKASI  

Kazakistan’daki olaylar ve Rusya’nın tutumu




Kazakistan’daki olaylar ve Rusya’nın tutumu

BARIŞ DOSTER YAZDI...

Kazakistan’daki gelişmeleri incelediğimiz son iki yazıda, tartışmayı doğru zeminde yapmak için öncelikle ülkelerin kapasitesini, önceliklerini, politik, diplomatik, ekonomik ilişkilerini bilmek gerektiğini belirtmiştik. ABD ve Çin’i inceledik. Sırada Rusya var.  

Rusya, dünyanın en geniş yüzölçümüne sahip ülkesi, 17 milyon kilometrekare. Kazakistan’dan Moğolistan’a, Finlandiya’dan Çin’e toplam 14 ülkeyle komşu. Nüfusu 145 milyona yakın ve yaklaşık yüzde 80’i Rus. Onları yüzde 4’le Tatarlar takip ediyor. Ülkede 200 kadar millet ve etnik grup yaşıyor. Halkın üçte ikisi Hıristiyan Ortodoks, yüzde 15’i Müslüman. Yarı başkanlık sistemiyle yönetilen ülkede 85 federal birim var.     

Rusya dev bir ekonomi değil. Hatta yüzölçümü, etkinliği, yetişmiş insan gücü dikkate alındığında küçük bir ekonomi olduğu söylenebilir. 1.6 trilyon dolar büyüklüğünde. Kıyaslama yapacak olursak ABD 23.4 trilyon, Çin 17.2 trilyon, Japonya 5.2 trilyon ve Almanya 4.4 trilyon dolar büyüklüğündeler. Bununla birlikte Rusya; savunma sanayisinde, nükleer santral yapabilme kabiliyetinde, uçak - uzay teknolojisinde dikkat çekiyor. Ayrıca zengin fosil yakıtlara (petrol, doğalgaz, kömür) sahip. İhracat gelirlerinde bunların payı, yaklaşık üçte iki. İthalat ve ihracatta en büyük ortağı Çin.  

Rusya; SSCB’nin 1991’de dağılmasından kısa süre sonra kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu’ndan başka, kuruluşuna öncülük ettiği Avrasya Ekonomik Birliği ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü gibi örgütler eliyle de yakın çevresinde, eski Sovyet coğrafyasında etkisini, nüfuzunu korumak, geliştirmek istiyor. Ayrıca, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün de kurucuları arasında, Çin’le birlikte. Bu örgüte Rusya daha çok güvenlik öncelikleriyle bakarken, Çin daha fazla ekonomiyi ve ticareti önceliyor.  

RUSYA’NIN YAKIN ÇEVRE POLİTİKASI  

Rusya; ABD’nin Rusya’yı ve Çin’i, hem doğrudan hem de ABD emperyalizminin saldırı ve işgal aygıtı olan NATO vasıtasıyla çevrelemek istediğini görüyor. Balkanlar’dan Doğu Avrupa’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e, Kafkasya’dan Orta Asya’ya ABD; bölgedeki müttefiklerini de seferber ederek Rusya’yı kuşatmaya çalışıyor. İki devlet arasında Suriye’de, Libya’da, Ukrayna’da, Gürcistan’da keskin bir rekabet yaşanıyor. O nedenle Moskova’nın, 2000’li yılların ilk yarısında Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’da yaşananlardan ders çıkardığını, bunların bir benzerinin veya devamının Kazakistan’da yaşanmasına fırsat vermeyeceğini görmek gerekiyor.  

Rusya; 2000’den itibaren, Vladimir Putin iktidarıyla birlikte, yakın çevresindeki tüm ayrılıkçı, terörist hareketleri sert yöntemlerle bastırdı. Putin, hem içeride hem yakın çevrede istikrarı tesis ettikten sonra, ABD’nin Rusya’yı kuşatma çabalarına 2008’de Gürcistan’la savaşarak, 2014’te Kırım’ı Ukrayna’dan koparıp Rusya’ya katarak yanıt verdi. Suriye’de zaten etkiliydi, etkisini daha da artırdı. Dağlık Karabağ sorununun çözümünde de kilidin anahtarı Rusya’da. O süreçte en fazla kazanan Rusya oldu. Moskova’nın Montrö Boğazlar Sözleşmesi hakkındaki duyarlılığı da biliniyor.    

Kısacası, Kazakistan’daki gerilimi, sadece bu ülkenin iç dinamikleriyle anlamak yanlıştır. ABD bölgede bayrak göstermek ister elbette. Fakat Rusya ve Çin’in, ABD’nin bu girişimlerine göz yummaları beklenemez.

BARIŞ DOSTER / CUMHURİYET