Kemeraltı Sohbetleri Bayram Özel Programının Konuğu Selçuk Dinçer

“BATI’DA İNSANLAR MODERN KUKLAYI BİLİYOR, TANIYOR VE ÇOK SEVİYOR“

Kemeraltı Sohbetleri Bayram Özel Programının Konuğu Selçuk Dinçer


Şehirler Marka Olmaz Şehirlerin Markaları Olur, İzmir Uluslararası Kukla Günleri İzmir’in Markalarından Biridir.”

Bu yıl 14.sü düzenlenen İzmir Uluslararası Kukla Günleri’nin Yaratıcısı Selçuk Dinçer İzmir’e, sanata ve kukla festivaline dair önemli açıklamalarda bulundu.

Şehirler Marka Olmaz, Şehirlerin Markaları Olur ve Onlarla Tanınırlar. Bir Şehri En İyi Tanıtan da Sanat Festivallerdir.”

13 yıl önce kukla festivalini yapmaya karar verdiğimizde yerel yönetimlerden bir yetkilimiz bana büyük bir samimiyetle “Selçuk Bey bırakın bu işleri, İzmir’de böyle işler olmaz, batarsınız” demişti. Şimdi 14.sünü yapıyoruz ve kendisiyle bazen karşılaştığımızda ya da konuştuğumuzda gülüyoruz.

İlk yıl, 2007’de, 5 grupla başladık, toplam 10 etkinlik yaptık. Adına festival demek haksızlık olur bir etkinlikti. Hiçbir yerde duyurmadık, haber yapmadık. Kendi aramızda yapalım derken müthiş ve beklemediğimiz bir ilgi oldu. O gün “tamam” dedim “bu iş olur. “

BATI’DA İNSANLAR MODERN KUKLAYI BİLİYOR, TANIYOR VE ÇOK SEVİYOR“

Kuklanın modern yüzünü İzmir, kukla festivalleri sayesinde tanıdı. Kukla dünyada büyük bir hızla devinen, her geçen gün kendisini farklılaştıran, geliştiren bir sanat dalı. Kukla dendiğinde modern kuklayı tanımayan insanların aklına geleneksel gölge oyunumuz Hacivat ve Karagöz geliyor ama hiç öyle değil. Ben bir tiyatro sanatçısı olarak söylüyorum bunu; bugün Fransa’da, İspanya’da modern kukla yapan özel tiyatroların sayısı bildiğimiz konvansiyonel anlamda tiyatro yapan, drama tiyatrosu yapan toplulukların, tiyatroların sayısını neredeyse geçmiş durumda. Bugün insanlar Batı’da kukla sanatını çok iyi tanıyorlar. Kukla deyince çok daha geniş bir perspektifte multidisipliner işler geliyor insanların aklına.

İZMİR’İN ONU TANITACAK YETERİNCE MARKASI YOK “

Kukla festivallerinin yol hikâyesini anlatırken bütçe sorusuna da cevap veren Dinçer; “biz inanın yurt dışında gerçekleştirilen kukla festivallerine oranla çok küçük bir bütçe ile gerçekleştiriyoruz bunu. Gülümsenecek rakamlara bir sanat festivali çıkarmaya çabalıyoruz. Bu bizi yoruyor, keşke bu kadar zor olmasaydı ama yine de mutluyum.

Bakınız hep duyarsınız “Marka Şehir İzmir” diye. Şehirler marka olmaz. Şehirlerin markaları olur ve şehirler bu markalarla tanınırlar. İzmir’in onu tanıtacak yeterince markası yok. Ben İzmir Kukla Günleri’yle İzmir’e bir marka kazandırdığımız için mutluyum. İzmir’in temel ihtiyaçlarından biri uluslararası kültür ve sanat festivalleridir. Ancak bu işleri, sanatı, kültürü ve onlar adına yapılacak her türlü etkinliği, yerel yönetimlerin desteklemesi gerekir. Bu olmazsa çok zor. Festivaller kentlerin malıdır, kentin ve kentlinin sahiplenmesi gerekir. Kukla festivalini İzmir sahiplendi. Teşekkür ederiz.

İZMİR’DE NEDEN BİR KUKLA OKULU, MÜZESİ OLMASIN?

İzmir güzel sanatlar fakültesinde neden bir kukla bölümü yok?” sorusu üzerine Dinçer;

Bu arzumuzu senelerdir dile getiriyoruz ancak bir türlü hayata geçirilemiyor. Nedenini bilmiyorum. Hem geleneksel kukla sanatımızı yeterince sağlıklı bir şekilde korumak hem de modern kukla sanatını ülkemizde geliştirmek adına Türkiye’de bir kukla okuluna çok ihtiyaç var ve ilk kukla okulu İzmir’de açılmalı. Yalnızca o mu? Neden birçok ülkede olduğu gibi İzmir’de de içinde bir kukla tiyatrosunu, bir kukla müzesini, bir kukla kütüphanesini, bir kukla atölyesini ve enstitü mantığında bir kukla okulunu barındıran bir kukla merkezi olmasın. Kemeraltı gibi tarihi bir alanda bu çok güzel olur, Kemeraltı’nın uluslararası tanıtımına da katkı sağlar böyle bir merkez. Biz bunu da el birliğiyle yapmak, gerçekleştirmek isteriz. Bu hem turizm hem kültür anlamında çok büyük bir katkı olur İzmir’e.