“Kendi hukukunuza, AİHM kararlarına uyun”
“Kopyala-yapıştır mütalaa”
“Kendi hukukunuza, AİHM kararlarına uyun”
Kobanî davasının 26. duruşma periyodunun 2. oturumu Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde dün görüldü.
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
“Kopyala-yapıştır mütalaa”
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşmada dava avukatları, mütalaaya karşı savunma yapabilmek için süre talebinde bulundu.
Avukat Veysi Eski, mütalaanın kopyala-yapıştır bir şekilde hazırlandığına dikkat çekerek, “Gelin, gerçekten bir yargılama yapalım. Herkes eteğindeki taşları döksün. Bırakın biz de müvekkillerimiz de bu incelemelerimizi yapalım. Alelade bir askeri yargılama gibi ‘Size 2 ay süre verdim’ diyemezsiniz. Bu yargılamayı gelin hep birlikte adil yargılanma şartlarına getirelim” dedi.
“İddia makamı dosyayı okumamış”
Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in müdafii Arın Gül Yeniaras, müvekkiliyle ilgili evraklara ulaşmakta sorunlar yaşadığını ifade etti.
İddia makamının yargılanan siyasetçilerin hukuki statüsüne dahi hakim olmadığını belirten Yeniaras, “İddia makamı, müvekkilim hakkındaki dosyaların birleştirildiğini söylemiş. Dosyaların birleştirilmediğini Yargıtay kararı söylüyor” dedi.
“İddianame ispat araçlarından yoksundur” diyen Yeniaras, dosyada müvekkili hakkında somut delil olmadığını belirtirken, “İddia makamı dosyayı okumamış” diye konuştu, tevsii tahkikat talebinde bulundu.
Üyesi olduğu parti de yanlış yazıldı
Ardından konuşan Avukat Cenk Yiğiter, esas hakkında mütalaaya karşı savunma yapmak üzere süre talep ederken, müvekkili İsmail Şengül’ün daha önce üyesi olduğu siyasi partilerin mütalaada yanlış belirtildiğini belirterek, Yargıtay’dan Şengül’ün daha önce üye olduğu ve görev aldığı partilerin listesinin istenmesini talep etti. Yiğiter, ayrıca Şengül’ün geçmişte üyesi olduğu Sosyalist Demokrasi Partisi’nin (SDP) eski Genel Başkanı ve önceki dönem HDP Milletvekili Rıdvan Turan’ın tanık olarak dinlenilmesi talebinde bulundu.
Savcı, mütalaayı tekrar etti
Sonrasında söz verilen savcı, verdiği esas hakkındaki mütalaayı tekrar ederken, tutuklu siyasetçilerin tutukluluk hallerinin ve hakkında adli kontrol kararı bulunan siyasetçilerin mevcut hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Ayrıca siyasetçiler ve avukatların tevsii tahkikat ve savunmalar için süre taleplerinin reddine karar verilmesini talep etti.
“Hukuk bu yargılamanın neresinde?
İddia makamının mütalaasına karşı söz alan önceki dönem HDP MYK Üyesi Nazmi Gür, mütalaadaki karmaşıklığa dikkat çekerek, “Mütalaada Türkçe yanlışları bir tarafa bırakıyoruz, ama hukuk nitelendirmeleri açısından mesleğe yeni başlamış bir savcının yapamayacağı yanlışı yaparsanız ve işi İstinaf’a ya da Yargıtay’a havale ederseniz nasıl olacak bu iş? Hukuk bu yargılamanın neresinde?” diye sordu.
AİHM kararlarının uygulanmadığına işaret eden Gür, “Bir davayla bu ülkeyi Avrupa Konseyi’nden atılma eşiğine getirdiniz. Belki de bu ülke kendini attırmak istiyor. İktidarın böyle bir stratejileri olabilir. Kavala ve Demirtaş dosyaları yönünden bu ülke atılma eşiğine geldi. Uluslararası hukuka uymama konusunda son derece cesursunuz. Biz adalet istiyoruz. Hiç olmazsa kendi hukukunuza uyun. Bütün arkadaşlarımızla beraber beraat edeceğime inanıyorum. Mahkemenin, AİHM Demirtaş ve Yüksekdağ kararlarına uymasını ve bütün arkadaşlarımın tahliyelerine karar vermesini talep ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Asgari hukuk işletilse bile…”
Önceki dönem HDP MYK Üyesi İsmail Şengül, gizli ve açık tanık ifadeleri nedeniyle tutukluluk hallerinin devamına dair kararlar verildiğini hatırlattı, sözlerine şöyle devam etti:
“Tek bir somut delil olmamasına rağmen her seferinde tutukluluk devam kararında ısrar ediyorsunuz. Tanık ifadesi konusunda bir somutluk ihtiyacı var. Tanık Kerem Gökalp’in ‘MYK toplantılarına KCK sözcüleri katılır’ ifadesine karşı HTS kayıtlarında Ferhat Aksu ne Ankara’da ne Diyarbakır’da ne de Suruç’ta çıktı. Bu iddianame ‘KCK Sözleşmesi’ ile başlıyor. Altına da HDP MYK üyeleri olarak bizleri sıralıyor. Bizlere de ‘KCK sosyal alan yapılanması’ ithamında bulunuyor. Benim hakkımda iddianamede böyle bir iddia yok. Asgari hukuk işletilse bile bundan bahsedilemez.”
“Çözüm konuşamazsak, çözüm bekleyemeyiz”
Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata şöyle konuştu:
“Biz ne söylersek söyleyelim 2 yıldır ara kararlarınızı bir paragrafta kuruyorsunuz. Birleşen dosyalarımın iki tanesinden tutuklu yargılandım. Neden sizde karşılığı olmadı? DTK komisyonunda yaptığım çalışmalarına dair yapmadım demedim. Çözüm konuşamazsak, çözüm bekleyemeyiz. AKP’lilerle de bir araya geldik. Bu ülkede herkes konuşabilsin. Bu ülkenin kanayan yarasıdır. Orada özerklik nedir anlatmadım, demedim. Gizli oturumun da tutanaklarını istedik onu da dikkate almadınız. Ara karar bile kurmadan esas hakkında mütalaa noktasına geldik.
“4 yılda 3 defa tutuklandım”
Dört yılda dört defa gözaltına alındım ve 3 defa tutuklandım. Tweetlerim incelemeye alındı, ama hiçbirinde şu an yargılamaya konu olan tweet suç unsuru değil. Kaldı ki 2018 yılında parti MYK’sı ifadeye çağrıldı, benim ifademe bile başvurulmadı.
Savcı bey mütalaada ‘Kimse olayların durmasını engellemek için herhangi bir faaliyette bulunmamıştır’ diyor. Ben HÜDA PAR önünde saldırıya uğradım. ‘Bir dahaki sefere bırakmayız’ diye tweet attılar. O tweetleri atanları niye yargılamıyorsunuz? 6-8 Ekim olayları için bir şiddet çağrısı varsa o hesaplarda var. Açık söylüyorlar.
“Genel Merkez tweet’ini paylaştığım için”
Ben de bakanlıkları arıyorum bu durum üzerine. Efkan Ala’yı aradığımda, ‘28 Mart’ı aşan durumlar var sokaklarda. Bu bizim tabanımız değil’ dedim ama anlaşılmadı. Ben saldırı sonrası basına demeç bile vermedim, çünkü Batman vekiliydim. Kargaşa yaratmak istemedim. Ne yapabilirim başka? Meclis’te araştırma önergesi verdim, suç duyurusunda bulundum. Şimdi ise ‘Hiçbir şey yapmadılar’ deniliyor. Gün geldi ben Genel Merkezin tweetini paylaştığım için tutuklandım. MYK bile değildim.
“Kürt bir kadın olarak aktivizm yapamayacak mıyım?”
Tanık Ulaş’ın beyanı nedir? ‘KCK bünyesinde Kadın çalışmaları yürütüyor’ diyor. Ben Kürt bir kadın olarak kadın aktivizmi yapamayacak mıyım? Ben kadın çalışmasına fiilen 2000 yılında başladım. Hepsinin de yasallığı vardı. Bütün çalışmalarımızı denetim ve gözetim altında yaptık.
8 Mart’ta batıda sokağa çıkan bir kadın 2911’den yargılanırken, ben Kürdistan’da sokağa çıktığım için üyelik ya da propagandadan yargılanıyorum. Kürt kadını olarak yaptığım her faaliyet örgütsel faaliyet mi oluyor? İtirafçılara inanmayı tercih ettiniz. Büyük bir komplonun sorumlusu olarak siyasetçiler tutuluyor.”
“94 yaşındaki annelerimize de ceza verildi”
Tutuklama müzekkeresinde “kaçma şüphesi” gerekçesinin olmadığını hatırlatan Akat Ata, buna karşın tutukluluk devam yönündeki kararlarda kaçma şüphesi gerekçesinin olduğunu söyledi. Akat Ata, “Ailelerimizle bir merhaba edebilmek için bile sizden izin istiyoruz. Bu ceza 94 yaşındaki annelerimize de veriliyor. Bir de onların ahı var bu dosyada” dedi ve tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme heyetine: Tarafsızlığınızı yitiriyorsunuz
Daha sonra tutukluluk durumuna dair Kürtçe beyanda bulunan önceki dönem HDP MYK Üyesi Zeynep Ölbeci, tüm tutuklu siyasetçiler için tahliye talebinde bulundu. Ardından siyasetçilerin beyanlarına karşın söz alan HÜDA PAR avukatı Musab Tetik, HDP MYK’sına ve Ayla Akat Ata’ya “katil” ithamında bulundu. Bunun üzerine siyasetçiler ve avukatları tepki gösterdi. Tetik’in cübbesiz bir biçimde beyanda bulunması da salonda tepki topladı.
Buna karşın konuşan Veysi Eski, “Mahkeme heyeti cübbe konusunda her seferinde bizi uyarıyor ama karşımızdaki kişiye hiç müdahale etmiyorsunuz. Tarafsızlığınızı yitiriyorsunuz. Savunmanın sınırının katılan tarafından çizildiği bir yargılama olabilir mi? Mesleğinize saygınız bu kadar mı sayın başkan? Ayan beyan ortada siz tarafsınız” dedi.
Tuncel’in mikrofonu kapatıldı
Demokratik Bölgeler Partisi eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel de tepkisini şu sözlerle yansıttı:
“Burada hiç kimse bizi tehdit edemez. HÜDA PAR iktidar ortağı oldu diye gelip bize bağırıp çağıramaz. Bir kişi gelmiş siyaseten aldığı güçle söylemediğimiz sözleri bize söylüyor. Siz de bu tehdide ortak oldunuz.”
Konuşma sırasında mahkeme başkanı Tuncel’in mikrofonunu kapatarak sözünü kesti. Mikrofonu kapatılan Tuncel, “Bu davanın sonucunu belli ediyorsunuz” sözleriyle tepki gösterdi.
Ayla Akat Ata da “Ben bu dosyada yargılandığım 3 yıl boyunca kendimi katil olarak hissetmedim. Ben bir düşünce suçlusu, kadın aktivist, feministim. Şiddet bugün bitse bir tek oy alamayacak siyasi partiler var. Son seçim bile bununla kazanıldı. Meslektaşım gençtir. Siirt’te olaylara tanıklık etmiş. Bir biliyor on bilmiyor ama mahkeme heyeti gereken uyarıyı yapmalıydı” dedi.
“Aynı deliller, aynı tanıklar var, tutuklu yok”
Avukat Kenan Maçoğlu, Kobanî mali dosyasında sorgusu yapılan tüm sanıkların tahliye edildiklerini hatırlatırken, “O dosyada aynı deliller, aynı tanıklar mevcut fakat hala siz gizli tanık ifadeleri üzerinden tutuk devam kararları oluşturuyorsunuz” dedi ve tutuklu tüm siyasetçiler hakkında tahliye talebinde bulundu.
Önder hakkındaki adli kontrol kaldırılmadı
MA’dan Fırat Can Arslan’ın haberine göre, mahkeme ara kararında, Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder hakkındaki yargılamanın durması talebi ile Önder hakkındaki adli kontrol kararının kaldırılması talebi reddedildi.
Karara göre, Önder’in milletvekili seçilmesi nedeniyle yasama faaliyetlerine katılması ve bu kapsamda Meclis çalışmaları kapsamında yurtdışına çıkması gerektiğinde bu hususu belgelendirdiği takdirde yurt dışına çıkışına izin verilecek.
Tüm taleplere ret
Ara kararda, tüm siyasetçilerin tutukluluk hallerinin devamı yönünde karar verildi. Savunma alınacağı bildirilen son celsede bir kısım müdafilerin duruşmada sözlü ve yazılı olarak müşteki beyanlarının usulüne uygun alınmadığı, hukuka aykırılık bulunduğu ve müştekilerin yeniden dinlenmesine yönelik talepleri reddedildi.
Duruşma periyotlarının kesintisiz sürmesine dair itirazlar da reddedildi. Avukatların, Efkan Ala ve Ahmet Davutoğlu'nun tanık olarak dinlenilmesi talebi, bir kısım hakim ve savcıların akıbetinin araştırılması talebi reddedildi.
Kimi ses kayıtlarının incelenmesi yönündeki talep “maddi gerçeğin aydınlanmasına katkı sağlayacak yönü bulunmadığı” gerekçesiyle reddedildi.
Savunma için süre verilmedi
Bir kısım müdafilerinin tevsi tahkikat nedenlerini bildirmek için bulundukları süre talepleri, savcının mütalaasını sunduğu tarihten duruşma gününe kadar geçen sürelerin talepleri bildirmek için yeterli süre olduğu gerekçesiyle reddedildi.
Siyasetçi ve müdafilerin esas hakkında savunmalarını hazırlamak için istedikleri makul süreler mahkeme heyeti tarafından kabul edilmezken, siyasetçilerin mütalaaya dair yaptıkları değerlendirmeler “mütalaanın genel hatlarıyla sanıklar ve müdafilerince incelendiği” gerekçesiyle reddedildi. Mahkeme, savunma için gelecek celseye kadar süre verdi.
Bir sonraki duruşma, 1 Ağustos’ta görülecek. (AS)